Masumiyet Yorumları

Masumiyet filmi detayları

@blackbrust

1 yıl önce

Suçlu gibi görünen ama masum olan 3 kişi.

@tiamath

1 yıl önce

8.5 / 10

Hep denedin, hep yenildin.. Olsun! Gene dene, gene yenil, daha iyi yenil!..

Türk sinemasının muhteşem başyapıtlarından biri. Gerek senaryosu, gerek kurgusu, gerek oyuncuları.. Birçok yönüyle izleyiciyi alan/etkileyen bir yapıya sahip sanatsal sayılabilecek bir film.

10 yıl hapiste yattıktan sonra dışarı çıkan Yusuf ile başlıyor hikaye. Yusuf, bir zanaat sahibi olmadığından ve artık dışarıdaki kimseyle de bağı kalmamış olduğundan ömrünün kalanını içeride kalarak devam ettirmek istediğini söyleyen bir dilekçesi ile başlıyor film. İçeride geçirilen sürenin ne kadar yıpratıcı olabileceği ile başlıyoruz. Kapalı duramayan kapıdaki metafor ise tamamlayıcı nitelikte. Bu noktadan sonra tanıyacağımız her karakter, hayatın içinden çıkıp gelmiş karakterler oluyor artık. Otel sahibinin kısır döngüsel hayatındaki mutluluğundan tutun Yusuf'un masumane kararlarının sonuçlarına kadar. Bekir'in akıl sır ermeyecek şekilde kapılıp gittiği kara sevdasından tutun, hasta kızın ebeveynlerini seçememi
... Devamı
Hep denedin, hep yenildin.. Olsun! Gene dene, gene yenil, daha iyi yenil!..

Türk sinemasının muhteşem başyapıtlarından biri. Gerek senaryosu, gerek kurgusu, gerek oyuncuları.. Birçok yönüyle izleyiciyi alan/etkileyen bir yapıya sahip sanatsal sayılabilecek bir film.

10 yıl hapiste yattıktan sonra dışarı çıkan Yusuf ile başlıyor hikaye. Yusuf, bir zanaat sahibi olmadığından ve artık dışarıdaki kimseyle de bağı kalmamış olduğundan ömrünün kalanını içeride kalarak devam ettirmek istediğini söyleyen bir dilekçesi ile başlıyor film. İçeride geçirilen sürenin ne kadar yıpratıcı olabileceği ile başlıyoruz. Kapalı duramayan kapıdaki metafor ise tamamlayıcı nitelikte. Bu noktadan sonra tanıyacağımız her karakter, hayatın içinden çıkıp gelmiş karakterler oluyor artık. Otel sahibinin kısır döngüsel hayatındaki mutluluğundan tutun Yusuf'un masumane kararlarının sonuçlarına kadar. Bekir'in akıl sır ermeyecek şekilde kapılıp gittiği kara sevdasından tutun, hasta kızın ebeveynlerini seçememiş olmasındaki şanssızlığına kadar...

En vurucu sahneler, Haluk Bilginer'in oyunculuğu ile birleşince paha biçilmez olmuş. Meşhur 8,5 dakikalık konuşmasından, Uğur'a "bana da vereceksin" dediği düşmüşlüğüne kadar. Buradaki anlatılmak isteyen aşk daha nasıl aktarılabilirdi ki? Ve Bekir'in intiharından sonra aynı duruma Yusuf'un kaçınılmaz düşüşü ile yasak olanın çekiciliği başka türlü nasıl verilebilirdi? Aşkını, hâla abla diye hitap ettiğin birine ilan etmenin masumiyeti nasıl ölçülebilir.

Harika bir film, mutlaka izlenmeli.

@yukslomer

2 yıl önce

8.7 / 10

Kaderden sonra izlediğim ve kaderle beraber belki 50 defa izlediğim bir film. O kadar konusu hayat olan o kadar sade olan o kadar yoğun olan. bilmiyorum. tiradlar oyuncular mekan seçimleri. şu 22-23 yıllık ömrüme ne kadar şey girmiş olabilir de bu film beni en derinliklerine çekmiş olabilir diye düşündürtüyor bana. bir olay yaşadığımda bakıyorum nerede bekirim ya da nerede uğurum ben ne zamandır zagorum. filmin en başarılı özelliğinin düz oluşu olduğunu düşünüyorum. seni oltasında tutuyor ve mekanın içinde o paris gazinosundasın oteldesin vatkalı ceketinlesin.çok çok başarılı

@zeytutu

2 yıl önce

8 / 10

Kara Sevdanın Sinemaya Yansıması - Kader&Masumiyet

Zeki Demirkubuz’un 1997 yapımı Masumiyet ve 2006 yapımı Kader filmlerinden ve aslında ne kadar derin hikayelere sahip olduklarından bahsedeceğim. Aşağıda yazdıklarım gerçekten aşırı derecede spoiler içeriyor. Eğer izlemediyseniz ve izlemek istiyorsanız, gözünüz kayarsa yüreğinize inebilir, benden söylemesi. Herkesin karakterlerle kendisini bağdaştıracağı bir film ve ben, Zeki Demirkubuz’un yaptığı en iyisi olduğu kanaatindeyim.

Bekir, kara sevdanın sinemadaki en etkileyici görünümlerinden birisi belki de. Aynı mahallede oturduğu Uğur’a genç yaşta aşık olan Bekir, hayatını aşkına bir karşılık bulma umuduyla geçirir ancak kısa zamanda Uğur’un bir başkasına kapıldığını öğrenir. Bu kişi, Bekir’in aşık atamayacağı kadar yükseklerde gördüğü birisidir. Yakışıklılığı kadar şiddet eğilimi ile de dikkat çeken Zagor, aslında Uğur için biçilmiş kaftandır. Her ikisinin de ailelerinden kopuk olması, suça m
... Devamı
Kara Sevdanın Sinemaya Yansıması - Kader&Masumiyet

Zeki Demirkubuz’un 1997 yapımı Masumiyet ve 2006 yapımı Kader filmlerinden ve aslında ne kadar derin hikayelere sahip olduklarından bahsedeceğim. Aşağıda yazdıklarım gerçekten aşırı derecede spoiler içeriyor. Eğer izlemediyseniz ve izlemek istiyorsanız, gözünüz kayarsa yüreğinize inebilir, benden söylemesi. Herkesin karakterlerle kendisini bağdaştıracağı bir film ve ben, Zeki Demirkubuz’un yaptığı en iyisi olduğu kanaatindeyim.

Bekir, kara sevdanın sinemadaki en etkileyici görünümlerinden birisi belki de. Aynı mahallede oturduğu Uğur’a genç yaşta aşık olan Bekir, hayatını aşkına bir karşılık bulma umuduyla geçirir ancak kısa zamanda Uğur’un bir başkasına kapıldığını öğrenir. Bu kişi, Bekir’in aşık atamayacağı kadar yükseklerde gördüğü birisidir. Yakışıklılığı kadar şiddet eğilimi ile de dikkat çeken Zagor, aslında Uğur için biçilmiş kaftandır. Her ikisinin de ailelerinden kopuk olması, suça meyilli olmuş da olsalar hayatı özgürce yaşamaları Zagor-Uğur arasında bir bağ oluşturmaktadır. Oysa Bekir tam tersi bir rol çizmektedir çünkü babasının kanatları altındadır. Liseyi bitirmiştir, askere gitmiştir ve hatta onun için planlanan görücü usulü bir evlilik bile vardır. Bunların hepsi Bekir’in ataerkil bir yapıya sahip olan ailesine bağımlılığının işaretleridir. Dolayısıyla Uğur’a aşık olmak, Bekir için ailesinin otoritesine karşı çıkışı da temsil eder. Yani aslında Bekir, Uğur’a olan aşkı sayesinde özgürleşmektedir.

Bekir hikayenin daha sonraki aşamalarında kendisini sürekli reddeden Uğur için çeşitli roller oynamayı dener. Zararsız aşıktan, yardımının karşılığını bekleyen çıkarcı bir insana, sonrasında karşılık beklemeksizin imdada koşan bir dosta dönüşür. Gel-gitlerle süren ilişki sırasında Uğur için Bekir bir koruyucu melek olur. Yol arkadaşı, iş ortağı ve hatta çocuk bakıcısı olur. Ama asla Uğur’un "aşığı" olamaz. Bekir bu süreçte Uğur’un Zagor’a duyduğu aşkı izlemiş, evliliğine ve çocuk sahibi oluşuna tanıklık etmiş, fahişelikten para kazanmasına göz yummuş hatta fahişelikle kazanılan parayı korumuştur da. Tüm bunlar Bekir için acı verici deneyimlerdir. Zaman zaman Uğur’u farklı bir hayat kurmaya ikna etmeye çalışsa da, Zagor engeli çıkmıştır hep. Bekir ise bu zamana kadar yaşadığı her şeyi bazen öfkesini kusarak ama genellikle susarak içine atmıştır.

"Masumiyet" filminde, Uğur’la olan ilişkisini henüz tanışmış olduğu Yusuf’a anlatırken şöyle der -ki ayrıca bu tirad, Masumiyet’in en güzel repliğidir-: "Oğlum Bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. İsyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. Yol belli; eğ başını, usul usul yürü şimdi. O gün bugün usul usul yürüyorum işte.."

Bekir için hayat, ürettiği, ürettikçe mutlu olduğu, kendi benliğini sevgi ile beslediği bir süreç değildir. Bekir, Uğur’un peşinden usul usul yürüyerek, sadece çilesini doldurmaktadır. İntiharından bir gece önce, Uğur’un Yusuf ile ilişki kurduğundan şüphelenmiş, kurduğu bu düşünce ile sarhoş olmuştur. Bekir, Uğur’un karşısında son kez rol değiştirmiştir. "Bana da vereceksin!" diye çıldırması, salt cinsellik peşindeymiş gibi görünse de, durum bundan daha karışıktır aslında. Bekir son çare olarak kendisini Uğur’un müşterilerinden biri, aslında nefret ettiği, aşık olduğu kadının bedeni üzerinde hüküm süren diğer erkeklerden biri gibi sunmak ister. Bu sunuş, Uğur’a değil, kendisine yönelen bir aşağılamadır. Sonunda en alt basamağa inmiş, bir kaşık suda boğmak istediği adamlardan biri olmuştur. Ki, gecenin sonunda canına kıyması da bu yüzdendir.

Demirkubuz, Bekir’in ölümünün ardından, üzerinden hiç çıkartmadığı gömleği Yusuf’a giydirir ve Bekir’in içerisine düştüğü kara sevdayı, Yusuf’a devreder. Artık Uğur’un peşinden o yürüyecektir. Yusuf Ankara’da, pavyonun önünde "Nesi oluyorsun Uğur hanımın?" diye soran adama "Hiç kimsesi" derken, yürüyeceği yolun zaten farkındadır.

Yazarken yararlandığım çok sevgili hocamın bir makalesi var, eğer linki bulursam onu da paylaşacağım. Demirkubuz’un seyrettiğim ilk ve en etkileyici filmlerinden birisi olan Masumiyet’i ilk izlediğim gün ekranın başından belli bir süre kalkamamıştım. Son sahne ile film arasında bir korelasyon kurmak, bir anda şimşeklerin çakmaya başlaması ve gelen farkındalık ile filme bir kez daha neden hayran kaldığımı anladım. Eğer önce Kader, daha sonrasında üstüne Masumiyet izlenirse tadından yenmez.

@rambollezi

3 yıl önce

10 / 10

"bide Zagor vardı" izlemeyi geçtim aklıma geldiğinde bile efkar basıyor. Gelmiş geçmiş en iyi Türk filmidir kendisi.

@berfiin

3 yıl önce

8 / 10

Efsane Haluk Bilginer tiradı içeren film ve Derya Alabora sen ne mükemmel bir oyuncusun be!!! İzlerken aldın götürdün bizi başka duygulara. İlk masumiyeti sonra kaderi izlemiş biri olarak iki filmden de çok etkilendim ama masumiyet benim göz bebeğim.
O gece oturup düşündüm. Oğlum Bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. İsyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. O gün bugün usul usul yürüyorum işte.

@mathiviolet

3 yıl önce

8.2 / 10

Önce kaderi sonra Masumiyeti izlemek benim için daha güzel oldu .Karakterlerin akıbetlerini görüp ulan hala mı böyle sürüp gidiyo dedim . Son sahne çok güzeldi..

@socratessagan

4 yıl önce

Ülkemizde sıkça gördüğümüz namus cinayeti vb. meseleleri içten bir dille anlatmış Demirkubuz. Oyunculukların yönetimi, hikayenin akıcılığı, diyalogların muhteşemliği, Zeki Demirkubuzun sinemamızın en iyi yönetmenlerinden biri olduğunu gösteriyor.
Ayrıca Haluk Bilginer, sen ne büyük oyuncusun be! O Emmy ödülünü sonuna kadar hak ediyorsun.

@darknov4

5 yıl önce

10 / 10

Bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan. bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa? hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı. sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o
... Devamı
Bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan. bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa? hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı. sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor a kesikmiş. zagor da kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar a ; benim içimde bi sıkıntı. işi anladım tabii: zagor u ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunnar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle önce öldü dediler zagor a, sonra komalık. ankara da oluyor bunnar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornaya değmiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat. ama bu sefer başka güzel orospu. oranın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya bizde, nasıl? diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamakişte o gün bu günden beri bu orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden. önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu durmuyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. naptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile. beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişe demiyo. sinop ta oluyo bunnar. ben de döndüm istanbul a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o haliyle kalk git sen diyarbakır a, üç gün ortadan kaybol herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyo. uzun zaman anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır a, zagor un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır dayım. bi soruşturma. kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişe demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte.

@notebook

7 yıl önce

Izmir de cekiliyor.
Haluk bilginer oynuyor.
Dramin drami var.
Sonu yok.
Bize izlemekten baska birsey kalmiyor.
Sanirim Cem Yilmaz in Hersey Cok Guzel Olacak filminden sonra kesinlikle 2.favori turk filmim budur.
Filmin en guzel ve komik sahneside kavga ederken birbirlerine o..sun o..yum yeriydi :D
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL