Barry Lyndon Yorumları

Barry Lyndon filmi detayları

@serifayaz

8 ay önce

1975 yılına göre aşırı iyi film çekmişler. Bazı sahneler tablo gibi muazzam. Barry karakterine ilk partta sevdik ama sonra voleyi vurunca karekteri değişti gözden düştü aşırı itici oldu hak ettiği sonu yaşadı.

@kbrcktlbs

1 yıl önce

8.5 / 10

Tablo gibi film

@furkandgn9

2 yıl önce

9.3 / 10

Bir film 160 dakika ise senaryosu da yaklaşık olarak 160 sayfadır. Fakat Kubrick'in Barry Lyndon'ında şaşırtıcı olan senaryonun neredeyse olmaması. Bu nasıl bir göz ve hızlı karar verme yeteneğidir ki çoğu sahneyi doğaçlama çekmiş. Üstelik sırıtan bir noktası yok. İzlediğinizde zaten kamerayla yapılan işe hayran kalacaksınız fakat en çok da bu pratikliğe akıl erdirememek hoş.

@bthnrtll

2 yıl önce

10 / 10

"Sinema nedir?" sorusunun cevabı niteliğinde olan bir film.
K

@katmandukavunu

3 yıl önce

"Tarihin sinema aracılığıyla yeniden şırıngalanmaya çalışılmasının bilinçlenmeyle değil, yitirilen gönderenler sistemine duyulan özlemle ilişkisi vardır. Bu tarihin sinemada hiçbir zaman ön plana çıkmadığı, güncel bir süreç, bir diriliş değil bir direniş biçimi olarak sunulmadığı anlamına gelemez. Gerçek dünyada da bir zamanlar sinemadakine benzeyen bir tarih olmakla birlikte bugün böyle bir tarihin varlığından söz edilemez. Sinemanın bize "sunduğu" (elimizden alınmış) tarihin "tarihsel gerçekle" olan ilişkisi, resim alanında klasik gerçekçi tablolarla neo-figuratif tablolar arasindaki ilişkiden fazla değildir. Neo-figurasyon bir yandan nesnel benzerlik ilişkisi kurmaya çalışırken, diğer yandan da yeniden canlandırılan nesnelerin kesinlikle ortadan kaybolduklarını, yani hipergerçekleştiklerini gostermektedir. Bu resimlerdeki nesneler hiperbenzerlikten kaynaklanan bir parlaklığa (tıpkı güncel filmlerde pırıl pırıl parıldayan tarihi görüntüler gibi) sahiptirler ki, bu da aslında onların
... Devamı
"Tarihin sinema aracılığıyla yeniden şırıngalanmaya çalışılmasının bilinçlenmeyle değil, yitirilen gönderenler sistemine duyulan özlemle ilişkisi vardır. Bu tarihin sinemada hiçbir zaman ön plana çıkmadığı, güncel bir süreç, bir diriliş değil bir direniş biçimi olarak sunulmadığı anlamına gelemez. Gerçek dünyada da bir zamanlar sinemadakine benzeyen bir tarih olmakla birlikte bugün böyle bir tarihin varlığından söz edilemez. Sinemanın bize "sunduğu" (elimizden alınmış) tarihin "tarihsel gerçekle" olan ilişkisi, resim alanında klasik gerçekçi tablolarla neo-figuratif tablolar arasindaki ilişkiden fazla değildir. Neo-figurasyon bir yandan nesnel benzerlik ilişkisi kurmaya çalışırken, diğer yandan da yeniden canlandırılan nesnelerin kesinlikle ortadan kaybolduklarını, yani hipergerçekleştiklerini gostermektedir. Bu resimlerdeki nesneler hiperbenzerlikten kaynaklanan bir parlaklığa (tıpkı güncel filmlerde pırıl pırıl parıldayan tarihi görüntüler gibi) sahiptirler ki, bu da aslında onların hicbir şeyi yeniden canlandıramadıkları, nesnelerin gerçek biçimine sahip anlamsız imgelerden ibaret oldukları anlamına gelmektedir. Bu bir ölüm kalım sorunudur,başka bir deyişle nesneler ne canlıdır be de ölü. Zaten bu yüzden ani bir gerçeğin tıpkısı, kusursuz ikizlerine gerçeğin aniden ortadan kaybolacağı sirada çekilen görüntülerine benzemektedir. Chinatown, Akbabanın Üç Günü, Barry Lyndon, 1900, Başkanın Adamları dahil olmak üzere bütün bu tarihi filmlerdeki kusursuz görüntüler insanı endişelendirmektedir. Bu yapıtları izlerken insanın gerçek filmlerden çok kusursuz benzerler, kombinatuvar (ya da McLuhancı anlamda mozaik) bir kültürün sunduğu olağanüstü kurulama olanakları, muazzam foto, kino ya da sentetik tarihi görüntülerle karşı karşıya olduğuna inanası gelmektedir."
K

@katmandukavunu

3 yıl önce

"Kuşkusuz bu filmler de asıl uretildikleri dönemden cok daha güzel olacaklardır. Başka bir deyişle bu filmler kusursuz, olağanüstü "artefactlar", sinemayı sinema yapan halusinasyon ve düş gücünden başka eksikleri olmayan dahice simülakrlardır. Bu türün en güzel örneği Barry Lyndon’dur. Ondan daha iyisi yapılmamış, yapılmayacaktır. Çünkü bu yeniden canlandırma değil, bir simülasyondur. Bu filmdeki tüm zehirli ışınlar temizlenmiş, gerekli ve yeterli malzeme kusursuz bir şekilde yerli yerine oturtulmuş olup, hiçbir hata yoktur. Gerçeği söylemek gerekirse bu filmden estetikle bir ilişkisi olmayan "cool", soğuk, işlemsel, denklemsel ve güdümlenmiş bir keyif alındığı söylenebilir. Visconti’nin (Leopar, Senso vb.) filmlerini düşündüğümüzde, ki bu filmler kimi açıdan Barry Lyndon’u andırmaktadır, karşılaştırdigimizda yalnızca aradaki stil farkını değil aynı zamanda sinematografik yaklaşım farkını da görebilirsiniz. Visconti’de anlam, tarih, çekici bir dil, ölü anlar, tutkulu bir oyunculuk vard
... Devamı
"Kuşkusuz bu filmler de asıl uretildikleri dönemden cok daha güzel olacaklardır. Başka bir deyişle bu filmler kusursuz, olağanüstü "artefactlar", sinemayı sinema yapan halusinasyon ve düş gücünden başka eksikleri olmayan dahice simülakrlardır. Bu türün en güzel örneği Barry Lyndon’dur. Ondan daha iyisi yapılmamış, yapılmayacaktır. Çünkü bu yeniden canlandırma değil, bir simülasyondur. Bu filmdeki tüm zehirli ışınlar temizlenmiş, gerekli ve yeterli malzeme kusursuz bir şekilde yerli yerine oturtulmuş olup, hiçbir hata yoktur. Gerçeği söylemek gerekirse bu filmden estetikle bir ilişkisi olmayan "cool", soğuk, işlemsel, denklemsel ve güdümlenmiş bir keyif alındığı söylenebilir. Visconti’nin (Leopar, Senso vb.) filmlerini düşündüğümüzde, ki bu filmler kimi açıdan Barry Lyndon’u andırmaktadır, karşılaştırdigimizda yalnızca aradaki stil farkını değil aynı zamanda sinematografik yaklaşım farkını da görebilirsiniz. Visconti’de anlam, tarih, çekici bir dil, ölü anlar, tutkulu bir oyunculuk vardır. Bu tutku hem filmlerin tarihsel içeriklerinden hem de sahneye konulma biçiminden kaynaklanmaktadır. Kubrick’te bunların hiçbiri yoktur. O, filmini bir satranç tahtası gibi görmekte ve tarihi işlemsel bir senaryoya dönüştürmektedir. Doğal olarak bu yaklaşım bicimi bizi oyun ve anlama meydan okuma gibi bir karşıtlık, yani ayrıntı zenginliğine onem veren o eski us ve geometrik us karşıtlığına goturmemektedir. Oysa içinde yaşadığımız anlamadan yoksun filmler çağında artık bunlar çeşitli boyutlara sahip, kocaman karmaşık sentetik görüntü sistemlerinden başka bir şey değildirler. "

@carmeh

3 yıl önce

8.9 / 10

Muhteşem görselliğe sahip, çoğu sekansı barok dönemden fırlayıp gelmiş birer tablo. Üstüne müzik eklenince 3 saat hemen akıp gidiyor. Işık kullanımı her sahnede beni benden aldı. Ryan O’Neal’ın oyunculuğuna da bayıldığımı söylemeliyim. Her detayıyla dönemini çok iyi yansıttığını düşünüyorum, Kubrick elinden çıkmış bir şaheser daha.

@acemiseyirci

5 yıl önce

8.5 / 10

Gene Stanley gene bir şaheser. Muazzam görsellik her sahne bir tablo gibi
J

@josephwhite

10 yıl önce

8.9 / 10

Heath Ledger i izler gibi olmadınız mı ? Ryan O’Neal değildi sanki, hep Heath oynuyor gibiydi ve ne harika bir filmdi, ne güzel bir hayat hikayesi ve filmin sonunda ki müthiş bitiş;

It was in the reign of George III that the aforesaid personages lived and quarreled; good or bad, handsome or ugly, rich or poor they are all equal now

Ve evet hepimiz bir gün eşit olacağız, inansak da inanmasak da; varlıkta ya da yoklukta ...
M

@mertaksu

10 yıl önce

8.4 / 10

Schubert ve Handel'in en çarpıcı eserleriyle, epik yapısıyla kendini izlettiren film. Zaten Kubrick'in olduğundan herhangi bir övgüye de gerek yok. İzleyiniz.

@asdf_13

10 yıl önce

8.1 / 10

Eski lordların tablolarını,portlerini görürsünüz ya... İşte o tabloların birleştirilip bir sinema filmine dönüştürüldüğünü, çok iyi bir dış ses eklendiğini daha sonra da 3 saat sürdüğünü düşünün.

Filmin tüm kusursuz yönlerine rağmen Barry’nin evlilik sonrası hayatını izlerken sıkıldığımı söyleyebilirim. Yükselişi ve hayata tutunması ne kadar canlı ise çöküşü de o kadar cansızdı benim için.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL