Filmi izlerken doğaya, hayvanlara zarar verilmenin kaygısını öyle çok yaşadım ki o gerginliğe ve övgülere bir de oyuncu kadrosuna beklentim çok oldu haliyle. Kavaklara zarar veren abisinin eziklediği kardeş, köpeğe zarar veren korkak şımarık kuzen kafayı bozmuş oğlana zarar veren militarizm keyif adamı tecavüzcüye zarar veren sessiz yalancı çoban oğlan kadına zarar veren sadece tecavüzcü değil basiretsiz kocadan laflarıyla taciz eden kayınpedere ve tecavüzün üzerinde durmayan yönetmen senarist, Aliye çocuk haliyle masum diyeceğim ama kendisini o ortamdan kurtaracak eğitime öğretmenine tavrı o da bilmiş çocuklarımızı gençlerimizi simgelemiş gibi yani kendine zarar veren kendi eğitimin kıymetini bilmezse, Faik ağaya zarar veren otorite kaygısı, paranoya... Düşman tepenin ardında değil çok güzel yorumlar yapılmış zaten, ben de bir hatırlatma ekleyeyim ülkenin halini metaforla ve yalınlıkla az mekanda anlatan Sarmaşık filmi varken eksik kalmış bu film tabii oyunculukları mekan seçimini alk... Devamı
Filmi izlerken doğaya, hayvanlara zarar verilmenin kaygısını öyle çok yaşadım ki o gerginliğe ve övgülere bir de oyuncu kadrosuna beklentim çok oldu haliyle. Kavaklara zarar veren abisinin eziklediği kardeş, köpeğe zarar veren korkak şımarık kuzen kafayı bozmuş oğlana zarar veren militarizm keyif adamı tecavüzcüye zarar veren sessiz yalancı çoban oğlan kadına zarar veren sadece tecavüzcü değil basiretsiz kocadan laflarıyla taciz eden kayınpedere ve tecavüzün üzerinde durmayan yönetmen senarist, Aliye çocuk haliyle masum diyeceğim ama kendisini o ortamdan kurtaracak eğitime öğretmenine tavrı o da bilmiş çocuklarımızı gençlerimizi simgelemiş gibi yani kendine zarar veren kendi eğitimin kıymetini bilmezse, Faik ağaya zarar veren otorite kaygısı, paranoya... Düşman tepenin ardında değil çok güzel yorumlar yapılmış zaten, ben de bir hatırlatma ekleyeyim ülkenin halini metaforla ve yalınlıkla az mekanda anlatan Sarmaşık filmi varken eksik kalmış bu film tabii oyunculukları mekan seçimini alkışlıyorum o ayrı. Abluka filminde de sezmiştim bir eksiklik aynı tat kaldı yine üzgünüm...
Yorumlara bakınca benim izlediğim filmden bahsetmiyor gibi geldi. Aslında bu bir yandan da filmin ne kadar kaliteli olduğuna işaret çünkü her seyreden farklı bir anlam çıkarabiliyor. Bana göre erkek egemen toplum bu filmin sadece küçük bir ayrıntısı.
Asıl anlatılmak istenen "kişisel" kategorisinde tanımlanabilen hedeflerin (istek, çıkar, intikam vs.) topluluğun hedefiymiş gibi gösterilebilmesi gibi geldi bana. Her bir karakterin bir metafor olması da yormadı aslında beni, sözlü olarak dile getirilmesi biraz "tamam anladık o kadarını zaten" dedirtti izlerken sadece.
Hep bir düşman ararız. Emin Alperin ilk filmi Tepenin Ardı bize ilk bu cümleyi hatırlatıyor. Kısaca özetleyecek olursak Faik Orman İşletmesinden emeklidir. Emekliliğinde yaşadığı kasabaya yerleşip babasından kalan araziyi işler. Araziye bakması için Yörük Mehmet ve ailesi ile anlaşır. Küçük çapta keçi sürüsü beslerler. Ağustos ayında Faikin oğlu Nusret, iki çocuğu Zafer ile Caneri alıp birkaç günlük tatil için yaylaya Faiki ziyarete gelir. Oğlu ve torunları geldiğinde Faik tepenin ardındaki Yörüklerle kavgaya tutuşur.
Peki, kimdir bu Yörükler ve neden her kötü şeyin nedeni onlarda aranır. İşte paranoyaklaşan Faik kendini o kadar çok bu düşünceye inandırır ki dönüp kendi içine bakamaz hale gelir. Tepenin ardı bize empati yoksunluğumuzu düşman yaratma hünerimizi gösterir.
Bir yerlerde sorunlar ve yanlışlar her zaman başkalarının yani kendince kötü kabul edilenlerin üzerine atılır. Bu ötekileştirilmişlerin kaderi gibidir. F... Devamı
Hep Bir Düşman Ararız
Hep bir düşman ararız. Emin Alperin ilk filmi Tepenin Ardı bize ilk bu cümleyi hatırlatıyor. Kısaca özetleyecek olursak Faik Orman İşletmesinden emeklidir. Emekliliğinde yaşadığı kasabaya yerleşip babasından kalan araziyi işler. Araziye bakması için Yörük Mehmet ve ailesi ile anlaşır. Küçük çapta keçi sürüsü beslerler. Ağustos ayında Faikin oğlu Nusret, iki çocuğu Zafer ile Caneri alıp birkaç günlük tatil için yaylaya Faiki ziyarete gelir. Oğlu ve torunları geldiğinde Faik tepenin ardındaki Yörüklerle kavgaya tutuşur.
Peki, kimdir bu Yörükler ve neden her kötü şeyin nedeni onlarda aranır. İşte paranoyaklaşan Faik kendini o kadar çok bu düşünceye inandırır ki dönüp kendi içine bakamaz hale gelir. Tepenin ardı bize empati yoksunluğumuzu düşman yaratma hünerimizi gösterir.
Bir yerlerde sorunlar ve yanlışlar her zaman başkalarının yani kendince kötü kabul edilenlerin üzerine atılır. Bu ötekileştirilmişlerin kaderi gibidir. Filmde bir tepe vardır ve hane içerisinde ne yaşanırsa yaşansın müsebbibi o tepenin ardında ki Yörükler olarak gösterilir. Halbuki biz filmde Yörüklere dair bir sahne dahi görmeyiz. Filmde Yörükler Faik ve ailesi için baş belası sorunların kökeni ve bu toprakları terk etmesi gereken bir topluluk olarak algılanıyor.
Herkesin olumsuz bir şey başına geldiğinde kesin o yada onlar yapmıştır diye yaftaladığı birileri yok mu sizce de. Ayrıştırmak öz eleştiri yapmadan günahı başkasında aramak dönüp kendine bakmamak beklide insanoğlunun en kirli tarafı
Emin Alper bize duygudaşlık kurmanı ne kadar etkili ve hayat kurtaran bir kavram olduğunu bu filmle bir kez daha tokat gibi yüzümüze vuruyor. Her otorite başkasına göre Yörük olabilir. Film bize içimizde ki İrlandalıyı aramayı bırakmalıyız mesajını veriyor gibi. Tepenin ardındakiler kendi iç hesaplaşmalarını görmeyen ev ahalisinin hatalarını yüklediği bir olgu gibi önümüze seriliyor.
İlk filminde insan ve toplumun en çetrefilli sorunu olan ötekileştirme kavramını basit sade ve bir o kadarda etkili ele alan Emin Alper son sahnede ise hatayı başkasına yüklemenin sonu savaşa sebep olur der gibi.
amerika kötü, rusya kaka, avrupa öeh. kürtler bizi bölücek, alman ajanları mıncıklıyor, yavidi uşakları gonçikliyor. ateistler şöyle, aleviler böyle, onlar terörist, tinerci vs. vs. vs. türkiye siyaseti böyle sürekli hayali düşmanlar üreten bir siyaset değil mi? hah işte film de onu anlatıyor. dibine kadar politik bir film.
Çok fazla şey söylemeye kalkışmış ama pek becerememiş bir film. Kötü film diyemeyiz elbette ama yorumlarda olduğu gibi enfes, mükemmel bir film de değil. Seyredilebilir, akılda kalabilir bir film. Ayrıca ben Reha Erdem’in Beş Vakit’ine benzettim bazı yerlerini.
Sanırım sorun bende. Film genel olarak beğenilmiş olup ben beğenmemiş olsam, zevkler-renkler klişesi arkasına sığınıp geçiştireceğim fakat çok başarlı bulanlar, kült film kategorisine koyanlar, izlediği en iyi Türk filmi etiketlerini yapıştıranlarını gördükçe sorunun bende olduğunu düşünüyorum. Bu kadar insan yanılıyor olamaz herhalde!
Böyle yalın ve sade bir iş yaptığınız zaman, yaptığınız işten daha büyük övgüler almak saçma geliyor bana. Bu film bana göre derdini tam olarak anlatamamış bir film. çok kısa ve net, derdini anlatamamış.
Filme hakim olan erkek hegomanyası kalıpları, kadının toplumda dışlanmışlığını yansıtıyor lafları da pek tarif etmiyor bu filmi bence.
Kadının tecavüz sahnesi, neden bana tecavüz olarak gelmiyor acaba? şu var; burada gerçekten biz tecavüzden bahsedilebilir belki ama kesinlikle seyirciye ya da bana geçen his bu değildi. Kadının sadece ufak bir nazlanması, yapma etme dur demesi, sonrası sabaha kadar devam eden iç... Devamı
Sanırım sorun bende. Film genel olarak beğenilmiş olup ben beğenmemiş olsam, zevkler-renkler klişesi arkasına sığınıp geçiştireceğim fakat çok başarlı bulanlar, kült film kategorisine koyanlar, izlediği en iyi Türk filmi etiketlerini yapıştıranlarını gördükçe sorunun bende olduğunu düşünüyorum. Bu kadar insan yanılıyor olamaz herhalde!
Böyle yalın ve sade bir iş yaptığınız zaman, yaptığınız işten daha büyük övgüler almak saçma geliyor bana. Bu film bana göre derdini tam olarak anlatamamış bir film. çok kısa ve net, derdini anlatamamış.
Filme hakim olan erkek hegomanyası kalıpları, kadının toplumda dışlanmışlığını yansıtıyor lafları da pek tarif etmiyor bu filmi bence.
Kadının tecavüz sahnesi, neden bana tecavüz olarak gelmiyor acaba? şu var; burada gerçekten biz tecavüzden bahsedilebilir belki ama kesinlikle seyirciye ya da bana geçen his bu değildi. Kadının sadece ufak bir nazlanması, yapma etme dur demesi, sonrası sabaha kadar devam eden içsel bir yolculuk, bu mu tecavüz! e tecavüz değil de kadın da razıysa, nerde erkek hegomanyası. bu bakımdan bile kendisiyle çelişiyor film.
filmin diğer bir eksisi, hissettirmeden -hatta finale bağladığı- asker-savaş psikolojisi ajitasyonu. sırf ilgi çekici bu finali yapabilmek için, film boyunca saçmalamışlar. neden? vurucu bir final olsun da, iyi bir film olsun! mantığı.
İnsanın kendi içinde yalnızlaşması bunun tetiklediği korku dolayısıyla saldırganlık duygusunu -abartısız- mükemmele yakın bir şekilde sembolize eden "tepenin ardı" düpedüz bir kült film adayıdır.
Tepenin Ardıfilmi, bir ataerkil toplum ve aile yapısının ortaya çıkarılması, sürekli düşman yaratma, savaş çığırtkanlığı ve intikam duygularının diğer insani duygulardan daha ön plana çıkması olgularını tartışan ve izleyenlere tartıştıran bir film olmuştur.
eksik olan bir şey hissediyorum bu filmde. özellikle sonunda eksiklik hissi iyice pekişti bende. büyük umutlarla izlediğim fakat 60- 65 arası puan verebileceğim bir film...
@sabiha
3 yıl önce
6 / 10
@daw
5 yıl önce
8 / 10
Asıl anlatılmak istenen "kişisel" kategorisinde tanımlanabilen hedeflerin (istek, çıkar, intikam vs.) topluluğun hedefiymiş gibi gösterilebilmesi gibi geldi bana. Her bir karakterin bir metafor olması da yormadı aslında beni, sözlü olarak dile getirilmesi biraz "tamam anladık o kadarını zaten" dedirtti izlerken sadece.
@ebus_durak
5 yıl önce
7.6 / 10
@musarts
7 yıl önce
Hep bir düşman ararız. Emin Alperin ilk filmi Tepenin Ardı bize ilk bu cümleyi hatırlatıyor. Kısaca özetleyecek olursak Faik Orman İşletmesinden emeklidir. Emekliliğinde yaşadığı kasabaya yerleşip babasından kalan araziyi işler. Araziye bakması için Yörük Mehmet ve ailesi ile anlaşır. Küçük çapta keçi sürüsü beslerler. Ağustos ayında Faikin oğlu Nusret, iki çocuğu Zafer ile Caneri alıp birkaç günlük tatil için yaylaya Faiki ziyarete gelir. Oğlu ve torunları geldiğinde Faik tepenin ardındaki Yörüklerle kavgaya tutuşur.
Peki, kimdir bu Yörükler ve neden her kötü şeyin nedeni onlarda aranır. İşte paranoyaklaşan Faik kendini o kadar çok bu düşünceye inandırır ki dönüp kendi içine bakamaz hale gelir. Tepenin ardı bize empati yoksunluğumuzu düşman yaratma hünerimizi gösterir.
Bir yerlerde sorunlar ve yanlışlar her zaman başkalarının yani kendince kötü kabul edilenlerin üzerine atılır. Bu ötekileştirilmişlerin kaderi gibidir. F ... Devamı
Hep bir düşman ararız. Emin Alperin ilk filmi Tepenin Ardı bize ilk bu cümleyi hatırlatıyor. Kısaca özetleyecek olursak Faik Orman İşletmesinden emeklidir. Emekliliğinde yaşadığı kasabaya yerleşip babasından kalan araziyi işler. Araziye bakması için Yörük Mehmet ve ailesi ile anlaşır. Küçük çapta keçi sürüsü beslerler. Ağustos ayında Faikin oğlu Nusret, iki çocuğu Zafer ile Caneri alıp birkaç günlük tatil için yaylaya Faiki ziyarete gelir. Oğlu ve torunları geldiğinde Faik tepenin ardındaki Yörüklerle kavgaya tutuşur.
Peki, kimdir bu Yörükler ve neden her kötü şeyin nedeni onlarda aranır. İşte paranoyaklaşan Faik kendini o kadar çok bu düşünceye inandırır ki dönüp kendi içine bakamaz hale gelir. Tepenin ardı bize empati yoksunluğumuzu düşman yaratma hünerimizi gösterir.
Bir yerlerde sorunlar ve yanlışlar her zaman başkalarının yani kendince kötü kabul edilenlerin üzerine atılır. Bu ötekileştirilmişlerin kaderi gibidir. Filmde bir tepe vardır ve hane içerisinde ne yaşanırsa yaşansın müsebbibi o tepenin ardında ki Yörükler olarak gösterilir. Halbuki biz filmde Yörüklere dair bir sahne dahi görmeyiz. Filmde Yörükler Faik ve ailesi için baş belası sorunların kökeni ve bu toprakları terk etmesi gereken bir topluluk olarak algılanıyor.
Herkesin olumsuz bir şey başına geldiğinde kesin o yada onlar yapmıştır diye yaftaladığı birileri yok mu sizce de. Ayrıştırmak öz eleştiri yapmadan günahı başkasında aramak dönüp kendine bakmamak beklide insanoğlunun en kirli tarafı
Emin Alper bize duygudaşlık kurmanı ne kadar etkili ve hayat kurtaran bir kavram olduğunu bu filmle bir kez daha tokat gibi yüzümüze vuruyor. Her otorite başkasına göre Yörük olabilir. Film bize içimizde ki İrlandalıyı aramayı bırakmalıyız mesajını veriyor gibi. Tepenin ardındakiler kendi iç hesaplaşmalarını görmeyen ev ahalisinin hatalarını yüklediği bir olgu gibi önümüze seriliyor.
İlk filminde insan ve toplumun en çetrefilli sorunu olan ötekileştirme kavramını basit sade ve bir o kadarda etkili ele alan Emin Alper son sahnede ise hatayı başkasına yüklemenin sonu savaşa sebep olur der gibi.
@mcan543
9 yıl önce
7 / 10
@erez
9 yıl önce
7.1 / 10
@lowen
10 yıl önce
4.5 / 10
Böyle yalın ve sade bir iş yaptığınız zaman, yaptığınız işten daha büyük övgüler almak saçma geliyor bana. Bu film bana göre derdini tam olarak anlatamamış bir film. çok kısa ve net, derdini anlatamamış.
Filme hakim olan erkek hegomanyası kalıpları, kadının toplumda dışlanmışlığını yansıtıyor lafları da pek tarif etmiyor bu filmi bence.
Kadının tecavüz sahnesi, neden bana tecavüz olarak gelmiyor acaba? şu var; burada gerçekten biz tecavüzden bahsedilebilir belki ama kesinlikle seyirciye ya da bana geçen his bu değildi. Kadının sadece ufak bir nazlanması, yapma etme dur demesi, sonrası sabaha kadar devam eden iç ... Devamı
Böyle yalın ve sade bir iş yaptığınız zaman, yaptığınız işten daha büyük övgüler almak saçma geliyor bana. Bu film bana göre derdini tam olarak anlatamamış bir film. çok kısa ve net, derdini anlatamamış.
Filme hakim olan erkek hegomanyası kalıpları, kadının toplumda dışlanmışlığını yansıtıyor lafları da pek tarif etmiyor bu filmi bence.
Kadının tecavüz sahnesi, neden bana tecavüz olarak gelmiyor acaba? şu var; burada gerçekten biz tecavüzden bahsedilebilir belki ama kesinlikle seyirciye ya da bana geçen his bu değildi. Kadının sadece ufak bir nazlanması, yapma etme dur demesi, sonrası sabaha kadar devam eden içsel bir yolculuk, bu mu tecavüz! e tecavüz değil de kadın da razıysa, nerde erkek hegomanyası. bu bakımdan bile kendisiyle çelişiyor film.
filmin diğer bir eksisi, hissettirmeden -hatta finale bağladığı- asker-savaş psikolojisi ajitasyonu. sırf ilgi çekici bu finali yapabilmek için, film boyunca saçmalamışlar. neden? vurucu bir final olsun da, iyi bir film olsun! mantığı.
@zorba
10 yıl önce
8.2 / 10
@mhurlenmiszaman
10 yıl önce
@kimolaki
11 yıl önce
6 / 10