Gerilimi güzel bir filmdi. Sadece Liam Neeson için bile izlenir. Ama sanırım en çok sevdiğim bu kavurucu sıcaklarda filmi izlerken klima açmışım gibi gelişiydi. Film bitti yine başladı sıcak.
Filmin hayvanlarla ilgili gerçekleri çok abarttığı, ve hayvanları canavarlaştırdığını söyleyebiliriz. Nitekim yönetmen ve film ekibi daha gerçekçi olması adına kurt eti yemişler. Ayrıca film çekimleri sırasında 4 kurt öldürülmüş. Ancak ne kurtların filmdeki vahşeti ne de diğer hayvanların insanlara yaptığı şeyler insanların herkese ve herşeye yaptığı kötülüklerle boy ölçüşebilir. Hayvan hakları grupları filmi eleştirmeye devam ediyor. Bu filmin aslında uygarlığı öven ve korkularımızı büyüten bir film olduğunu düşünüyorum. İnsanlar uygarlığın bize bahşettiği nimetlerden soyutlanınca en ilkel halleriyle karşılaşıyorlar. Sonuçta 7 kişi de bir avuç kurt karşısında ne kadar dayanabiliyor? Uygarlık bize şehirler verdi, evler, güvenli mekanlar verdi. Burada bütün kötülüklere rağmen gene de doğadan ayrıyız ve bir şekilde de olsa güvendeyiz. Burada ölümümüz bile anlamlı, mezar taşlarındaki isimler, okunan dualar ve bütün o ahiret inancımızla. Ama orada, o soğukta, ne kadar iyi insanlar eğitimli... Devamı
Filmin hayvanlarla ilgili gerçekleri çok abarttığı, ve hayvanları canavarlaştırdığını söyleyebiliriz. Nitekim yönetmen ve film ekibi daha gerçekçi olması adına kurt eti yemişler. Ayrıca film çekimleri sırasında 4 kurt öldürülmüş. Ancak ne kurtların filmdeki vahşeti ne de diğer hayvanların insanlara yaptığı şeyler insanların herkese ve herşeye yaptığı kötülüklerle boy ölçüşebilir. Hayvan hakları grupları filmi eleştirmeye devam ediyor. Bu filmin aslında uygarlığı öven ve korkularımızı büyüten bir film olduğunu düşünüyorum. İnsanlar uygarlığın bize bahşettiği nimetlerden soyutlanınca en ilkel halleriyle karşılaşıyorlar. Sonuçta 7 kişi de bir avuç kurt karşısında ne kadar dayanabiliyor? Uygarlık bize şehirler verdi, evler, güvenli mekanlar verdi. Burada bütün kötülüklere rağmen gene de doğadan ayrıyız ve bir şekilde de olsa güvendeyiz. Burada ölümümüz bile anlamlı, mezar taşlarındaki isimler, okunan dualar ve bütün o ahiret inancımızla. Ama orada, o soğukta, ne kadar iyi insanlar eğitimli insanlar olsak da nihayetinde diğer hayvanların bizim için ifade ettiği şeyin aynısıyız: animal planet?te karnının doyururken izlediğimiz o hayvanlar gibi, birileri için rahatça öldürülebilecek, mideye indirilecek avlarız o kadar. Bu yüzden The Grey hem bir uygarlık övücülüğü yapıyor, hem hayvani ve doğal olan yanımızın yadsınarak yüceltilmesini gerçekleştiriyor hem de bizi çiğ bir hakikatle başbaşa bırakıyor: bizler öleceğiz. ve burada, doğada öldüğümüzde, adımıza hikayeler yazılmayacak. Ottway?in filmin sonunda koluna taktığı GPS aleti ve bütün o cüzdanlar da ölümlerin boşuna olmaması için. yani hayatımızı değerli kılan biraz da nasıl öldüğümüz. Hiç birimiz doğaya dönmek istemiyoruz?göklere karışmak istiyoruz. Bu yüzden hayvanların canavarlaştırılması, doğanın acımasızlaştırılması çok olağan geliyor bana, yönetmen ve senarist böyle yaparak bizi mahrum bırakılmadığımız anlamlar için müteşekkir olmaya çağırıyor. gerçekten de bir başka film sitesinde bir izleyici aynen bu yorumu yapmıştı: imkanlarımız için Allah?a şükretmeliyiz, diyordu. Doğa, kontrolümüzün yitirildiği ve insanlık tarihinin orada yaşayan canlılar açısından bir önem arzetmediği bir yer olmalı. Hikayelerini yazan ve anlatanlar, onlardan efsaneler çıkaranlar bizleriz. Şehirler kuran, hayaller kuran bizleriz. Doğada ise bir kurt grubunun lideri alfa erkekle bir insan grubunun lideri alfa erkek karşı karşıya kaldığında sadece güçlü olan yenebiliyor. Şehirlerde, uygarlıkta kazanan belli. Hayvanlar insanların kölesiler. Peki ya doğada?.peki ya uygarlık kalmadığında?
sıkıcı olmamakla beraber çokta insanı kendine bağlamayan bi filmdi. bazı sahneler güzeldi evet ama genel olarak monoton bir şekilde devam ediyor arada ne kadar kaldı yaa dediğim zamanlar oldu ama yinede izlenniyor :)
Biraz önce izledim,çok akıcı değil ama ona rağmen sıkmayan bir temposu var..Orta karar bir film.Liam Neeson'un performansı iyiydi.İzlenebilir filmlerden diyebilirim.
Avcılık yapan John Ottway bir gün kamp dönüşü sırasında uçağı düşer. Birkaç arkadaşıyla birlikte enkazdan sağ çıkarlar. Hayatta kalmak adına karşılarında 2 engel vardır.Biri; Soğuk hava şartları diğeri ise kurtlardır. Soğuk havanın etkisini izlerken hissettiren film ölüm kalım şavaşını konu alıyor.Konuyu beğendim.İzlenmesi gereken filmlerden olduğunu düşünüyorum.Puanları da bunu gösteriyor.
Bir film bu kadar mı haksız yere eleştirilir? Resmen yerden yere vurmuşlar! Filmin aksiyon değil, gerilim olarak adlandırılması daha yerinde olacak aslında. Başından itibaren mide krampları ile izledim. Gastritim vardı, iyice azdı bence. (7.9/ 10)
Yine mücadelenin ortasındayım.bildiğim en büyük muammayla boguşuyorum. Yaşa ve öl bugün Efsanevi Ridley scot ve rahmetli Tony scot un yapımcılıgını üstlendiği filmin yönetmeni Filmde müthiş bir atmosfer oluşturmuş. Filmin bir stüdyo filmi olmadıgını görmüş oldugumuz her kar tanesinin dahi gerçek oldugunu bilmekte fayda var. Bir yaşam mücadelesi olmaktan çok pskolojik yönüyle de bazı şeyleri sorgulamamızı sağlayan, Diyaloglarına dikkat etmemiz gereken bir film. Yaşlı Kurt olarak nitelendirdiğim Liam Neeson ise mükkemmeldi. Yardımcı oyuncular da olağanüstüydü. Film bittikten sonra tüm cast yazıları geçtikten sonra bir sahne var.Kafamızdaki soru işaretlerini gideren bir sahne. Filmi izleyen birçok kişinin orayı kaçırdıgını düşünüyorum.. Açıkçası müyhiş bir dram oldu benim açımdan. Liam Neeson un Tanrı’ya s ö v ü p saydıgı bir sahne var ki Sanki o haykırışları yapan bendim.Yanlış anlasılmasın Tanrıya sövüp saymıyorum tabiki sadece o anı hissettiriyordu film;
SPOİLER Bir şeyler yap. Seni k... Devamı
Yine mücadelenin ortasındayım.bildiğim en büyük muammayla boguşuyorum. Yaşa ve öl bugün Efsanevi Ridley scot ve rahmetli Tony scot un yapımcılıgını üstlendiği filmin yönetmeni Filmde müthiş bir atmosfer oluşturmuş. Filmin bir stüdyo filmi olmadıgını görmüş oldugumuz her kar tanesinin dahi gerçek oldugunu bilmekte fayda var. Bir yaşam mücadelesi olmaktan çok pskolojik yönüyle de bazı şeyleri sorgulamamızı sağlayan, Diyaloglarına dikkat etmemiz gereken bir film. Yaşlı Kurt olarak nitelendirdiğim Liam Neeson ise mükkemmeldi. Yardımcı oyuncular da olağanüstüydü. Film bittikten sonra tüm cast yazıları geçtikten sonra bir sahne var.Kafamızdaki soru işaretlerini gideren bir sahne. Filmi izleyen birçok kişinin orayı kaçırdıgını düşünüyorum.. Açıkçası müyhiş bir dram oldu benim açımdan. Liam Neeson un Tanrı’ya s ö v ü p saydıgı bir sahne var ki Sanki o haykırışları yapan bendim.Yanlış anlasılmasın Tanrıya sövüp saymıyorum tabiki sadece o anı hissettiriyordu film;
SPOİLER Bir şeyler yap. Seni kalleş şarlatan, Sahtekar pislik. Bişeyler yap hadi...Kanıtla...İnancı boşver, haket...Bana gerçek bişi göster...Şimdi ihtaiyacım var sonra değil..Şimdi...Bişi gösterirsen sana ölene dek inanırım... 10/8.0
@lefulut
3 ay önce
@yigithan300
3 ay önce
@asim_2
8 ay önce
9.2 / 10
@jessamina
10 ay önce
@parfenrogojin
11 yıl önce
@mrvszr
11 yıl önce
@massima
12 yıl önce
@mrsdance
12 yıl önce
@selpak
12 yıl önce
7.9 / 10
@vfv
12 yıl önce
6.5 / 10
SPOİLER Bir şeyler yap. Seni k ... Devamı
SPOİLER Bir şeyler yap. Seni kalleş şarlatan, Sahtekar pislik. Bişeyler yap hadi...Kanıtla...İnancı boşver, haket...Bana gerçek bişi göster...Şimdi ihtaiyacım var sonra değil..Şimdi...Bişi gösterirsen sana ölene dek inanırım... 10/8.0
@r0cc0r
12 yıl önce