Belgeselin belgeseli; yani kamera arkası ve biraz daha fazlası.
"Born in China" belgeselini çeken film ekibinin Çin’in ücra köşelerine yolculuklarını; izinin sürülmesi güç ender canlıları nasıl bulduklarını, kamera yakınında bulunmaya alışkın olmayan bu canlıları çekmeyi nasıl başardıklarını; havanın ani değişimleri, dünyanın en yüksek platosu olan Tibet Platosu’nda karşılaştıkları irtifa hastalığı riski gibi coğrafi koşullarla mücadelelerini ve yaşadıkları diğer zorlukları anlatıyor ve tabii ki Çin’in az görüntülenen doğal güzelliklerini bize sunuyor.
Born in China’ya partner yapım olmakla birlikte kamera arkası görüntüler ilginizi çekmiyorsa bunun yerine direkt olarak Born in China belgeseline yönelebilirsiniz. Şahsen iki belgeseli de beğendim; iki belgeselde de özgün sahneler var ve farklı açılardan bilgilendirici, göz doyurucu.
Belgeselin öne çıkan ve moral yükselten noktalarından biri vahşi yaşamı koruma politikalarından bahsedildiği kısımlardı. Ancak bu politikaların defaat... Devamı
Belgeselin belgeseli; yani kamera arkası ve biraz daha fazlası.
"Born in China" belgeselini çeken film ekibinin Çin’in ücra köşelerine yolculuklarını; izinin sürülmesi güç ender canlıları nasıl bulduklarını, kamera yakınında bulunmaya alışkın olmayan bu canlıları çekmeyi nasıl başardıklarını; havanın ani değişimleri, dünyanın en yüksek platosu olan Tibet Platosu’nda karşılaştıkları irtifa hastalığı riski gibi coğrafi koşullarla mücadelelerini ve yaşadıkları diğer zorlukları anlatıyor ve tabii ki Çin’in az görüntülenen doğal güzelliklerini bize sunuyor.
Born in China’ya partner yapım olmakla birlikte kamera arkası görüntüler ilginizi çekmiyorsa bunun yerine direkt olarak Born in China belgeseline yönelebilirsiniz. Şahsen iki belgeseli de beğendim; iki belgeselde de özgün sahneler var ve farklı açılardan bilgilendirici, göz doyurucu.
Belgeselin öne çıkan ve moral yükselten noktalarından biri vahşi yaşamı koruma politikalarından bahsedildiği kısımlardı. Ancak bu politikaların defaatle tekrarında bazı bazı propaganda tadı alabiliyorsunuz; elbette özne Çin olduğu için kişisel önyargım da olabilir bu hissiyat.
Kısaca bahsetmek gerekirse; Çin’in, coğrafyasına özgü, tarihinde önemli bir yere sahip olan canlıları (kırmızı taçlı turna, panda, kar leoparı, tibet antilobu, kalkık-burunlu altın maymun) kültürel birer değer olarak gördüğü vurgulanıyor ve bu canlıların yaşadıkları genişçe alanları koruma altına aldığı söyleniyor. Politikadan, uluslararası ilişkilerden, devletlerden, hükümetlerden bağımsız olarak elbette harika bir haber. Ancak baskıcı ve insanlık suçu işleyen bir yönetime sahip olduğu için ağızda buruk bir tat bırakıyor ve kendi topraklarında yaşayan azınlık milletleri de kültürel bir değer olarak görebilse keşke dedirtiyor.
Bir diğer ilginç (ve komik) anekdot; pandaların korundukları alanlara erişim için özel izin alınma gereksiniminin yanı sıra bu izni alabilmiş insanların pandalara olabildiğince az rahatsızlık vermeleri için panda kostümü giymek zorunda olmaları. Gerçi pandaların çekimini yaptıkları bazı sahnelerde bu kurala uymadıkları göze çarpıyor; ama aşırı soğuk gibi mevsimsel zorluklar yüzünden olduğu anlaşılabiliyor.
@ekopyen
3 yıl önce
"Born in China" belgeselini çeken film ekibinin Çin’in ücra köşelerine yolculuklarını; izinin sürülmesi güç ender canlıları nasıl bulduklarını, kamera yakınında bulunmaya alışkın olmayan bu canlıları çekmeyi nasıl başardıklarını; havanın ani değişimleri, dünyanın en yüksek platosu olan Tibet Platosu’nda karşılaştıkları irtifa hastalığı riski gibi coğrafi koşullarla mücadelelerini ve yaşadıkları diğer zorlukları anlatıyor ve tabii ki Çin’in az görüntülenen doğal güzelliklerini bize sunuyor.
Born in China’ya partner yapım olmakla birlikte kamera arkası görüntüler ilginizi çekmiyorsa bunun yerine direkt olarak Born in China belgeseline yönelebilirsiniz. Şahsen iki belgeseli de beğendim; iki belgeselde de özgün sahneler var ve farklı açılardan bilgilendirici, göz doyurucu.
Belgeselin öne çıkan ve moral yükselten noktalarından biri vahşi yaşamı koruma politikalarından bahsedildiği kısımlardı. Ancak bu politikaların defaat ... Devamı
"Born in China" belgeselini çeken film ekibinin Çin’in ücra köşelerine yolculuklarını; izinin sürülmesi güç ender canlıları nasıl bulduklarını, kamera yakınında bulunmaya alışkın olmayan bu canlıları çekmeyi nasıl başardıklarını; havanın ani değişimleri, dünyanın en yüksek platosu olan Tibet Platosu’nda karşılaştıkları irtifa hastalığı riski gibi coğrafi koşullarla mücadelelerini ve yaşadıkları diğer zorlukları anlatıyor ve tabii ki Çin’in az görüntülenen doğal güzelliklerini bize sunuyor.
Born in China’ya partner yapım olmakla birlikte kamera arkası görüntüler ilginizi çekmiyorsa bunun yerine direkt olarak Born in China belgeseline yönelebilirsiniz. Şahsen iki belgeseli de beğendim; iki belgeselde de özgün sahneler var ve farklı açılardan bilgilendirici, göz doyurucu.
Belgeselin öne çıkan ve moral yükselten noktalarından biri vahşi yaşamı koruma politikalarından bahsedildiği kısımlardı. Ancak bu politikaların defaatle tekrarında bazı bazı propaganda tadı alabiliyorsunuz; elbette özne Çin olduğu için kişisel önyargım da olabilir bu hissiyat.
Kısaca bahsetmek gerekirse; Çin’in, coğrafyasına özgü, tarihinde önemli bir yere sahip olan canlıları (kırmızı taçlı turna, panda, kar leoparı, tibet antilobu, kalkık-burunlu altın maymun) kültürel birer değer olarak gördüğü vurgulanıyor ve bu canlıların yaşadıkları genişçe alanları koruma altına aldığı söyleniyor. Politikadan, uluslararası ilişkilerden, devletlerden, hükümetlerden bağımsız olarak elbette harika bir haber. Ancak baskıcı ve insanlık suçu işleyen bir yönetime sahip olduğu için ağızda buruk bir tat bırakıyor ve kendi topraklarında yaşayan azınlık milletleri de kültürel bir değer olarak görebilse keşke dedirtiyor.
Bir diğer ilginç (ve komik) anekdot; pandaların korundukları alanlara erişim için özel izin alınma gereksiniminin yanı sıra bu izni alabilmiş insanların pandalara olabildiğince az rahatsızlık vermeleri için panda kostümü giymek zorunda olmaları. Gerçi pandaların çekimini yaptıkları bazı sahnelerde bu kurala uymadıkları göze çarpıyor; ama aşırı soğuk gibi mevsimsel zorluklar yüzünden olduğu anlaşılabiliyor.