Üç Renk: Beyaz Yorumları

Üç Renk: Beyaz filmi detayları

@zenobiaa

2 yıl önce

9.6 / 10

bana göre üçlemenin en iyisi...her şey dozunda oyuncululuklar ve tabiki müzikler harika....keşke bu hikayenin devamı olsa denilenlerden.

@naksidil

2 yıl önce

Kirlenmeyi beceremeyen, sevgilerine galip gelemeyen,
kendi sevgilerinin altında ezilen ruhu temiz insanlara " beyaz " yakışır..
Şahane bir yönetmen, kusursuz.

@melihkaya

3 yıl önce

Mavi filmine göre hikayesinin çok daha sığ kaldığı kanaatindeyim. Filmin duygusu tam olarak içime işlemedi ve nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde bitti. Film müziğini çok beğendiğimi söylemeden geçmek istemiyorum beste Zbigniew Preisner’a aitmiş.

@tiamath

3 yıl önce

7 / 10

Kesinlikle üçlemenin en iyi filmi. Benim nazarımda diğerleri vasata yanaşırken bu film gözümde parladı. Bir kuaför olarak tanıştığı Dominique’yi, iktidarsızlık probleminden dolayı kaybeder. Onu ne kadar çok sevsede kadının gözünde bittiği için kadın tarafından açılan dava sonucu boşanırlar. Buna karşın hırslanır ve sevdiği tarafından terk edilmenin ne demek olduğunu anlatabilmek için bir intikam planı gerçekleştirir. Bu plan da bir merhamet saklıdır. Filmde eksik gördüğüm nokta ise karol’un iktidar problemini nasıl çözdüğü? yani zengin olunca birden iktidarlı mı oldu? bu kısmında doldurulması gerekirdi.
S

@skynyrd

7 yıl önce

7 / 10

3 renk de şu an Beyoğlu sinemasında beyaz perdede ;)

@erutururu

8 yıl önce

Üç Renk: Beyaz

İçe kapanık insanları, kasvetli mimarisi ve aşırı tutucu yapısıyla anılan Polonya, sanatın gerçek, hastalıklı üslupla işlendiği bir ülke ve bilhassa dram türünün menbası olarak göze çarpar. Piyanistiyle Roman Polanski, sorgusuyla Ryszard Bugajski ve elbette Üç Renk filmleriyle Krzysztof Kieslowski, Polonya’nın sinema dünyasına armağanlarından birkaçı olarak verilebilecek, kalburüstü örneklerdendir.

Bahse konu yönetmenimiz Krzysztof Kieslowski, taşı gediğine koyan, sert kısa filmleri ve mesajı alt metninde gizli Three Colors üçlemesiyle, sıkı sinema takipçilerinin aşina olduğu bir isimdir. Kendisinin en önemli eserlerinden biri olan Üç Renk: Beyaz, Fransız bayrağının renkleri olan mavi, beyaz ve kırmızıya atfedilmiş "özgürlük, eşitlik ve kardeşlik" kavramlarını ele alan Three Colors’ın "eşitlik" payını temsil eder.

Üç Renk: Beyaz

Filmin ilk dakikasında Karol’u, öpüşen mutlu çiftlerin önünden geçerken görürüz. Aslında Beyaz’ın i
... Devamı
Üç Renk: Beyaz

İçe kapanık insanları, kasvetli mimarisi ve aşırı tutucu yapısıyla anılan Polonya, sanatın gerçek, hastalıklı üslupla işlendiği bir ülke ve bilhassa dram türünün menbası olarak göze çarpar. Piyanistiyle Roman Polanski, sorgusuyla Ryszard Bugajski ve elbette Üç Renk filmleriyle Krzysztof Kieslowski, Polonya’nın sinema dünyasına armağanlarından birkaçı olarak verilebilecek, kalburüstü örneklerdendir.

Bahse konu yönetmenimiz Krzysztof Kieslowski, taşı gediğine koyan, sert kısa filmleri ve mesajı alt metninde gizli Three Colors üçlemesiyle, sıkı sinema takipçilerinin aşina olduğu bir isimdir. Kendisinin en önemli eserlerinden biri olan Üç Renk: Beyaz, Fransız bayrağının renkleri olan mavi, beyaz ve kırmızıya atfedilmiş "özgürlük, eşitlik ve kardeşlik" kavramlarını ele alan Three Colors’ın "eşitlik" payını temsil eder.

Üç Renk: Beyaz

Filmin ilk dakikasında Karol’u, öpüşen mutlu çiftlerin önünden geçerken görürüz. Aslında Beyaz’ın ilk ironisi tam da bu sahnede verilmiş olur, zira Karol, karısı Dominique’i cinsel açıdan "mutlu" edemeyen ve bu yüzden Dominique ile davalık olmuş, Fransızcayı çatpat bilen Polak bir göçmendir. Kocası Karol’un bu hatasını kabul edilemez bulan Dominique, Karol’dan boşanmak istemektedir. Film boyunca beyaz (eşitlik) temasının sarkastik bir üslupla ele alınacağı bu noktada vurgulanmış olur. Duruşma sırasında mutsuzluğu yüzünden okunan Karol, bu büyük kusurunun cezasını evliliğini ve değer verdiği diğer pek çok şeyi kaybederek öder. Dominique bu yolla intikamını almış ve "eşitliği" sağlamış olur. Yönetmen Kieslowski, film boyunca metalaştırılan eşitlik kavramı için "Kimse, bir başkasıyla gerçekten eşit olmak istemez. Herkes Dominique gibi, biraz daha eşit olmak ister."" çözümlemesini yapar.

Parapsikolojideki (Doğaüstü olayları araştıran ruh bilimi) "Yaptıkların iyisiyle kötüsüyle sana geri döner" yasası ve iktidarın gücü üzerine kurulmuş filmde, eşitliği bozan taraf Dominique, artık cinsel hayatı aktif ve mutlu bir kadındır. Karol ise aç bilaç bir halde, Paris metrosunda geçimini sağlayabilmek için müzisyenlik yapmaktadır. Tam o sırada Karol, intihar etmeyi düşünen zengin bir göçmen olan Mikolaj’la tanışır. Mikolaj varlıklı, küstah ve mutsuz bir insandır. Zaman geçer. Karol, karısının akla gelebilecek türlü aşağılamalarına maruz kalır, telefonun başında, karısının sesini duyabilmek için gözyaşı dökerken, Dominique ona orgazm çığlıklarını dinletir. Bu sırada izleyiciler olarak bizler, insan doğasının kötülük kavramının sınırlarını zorlayışını görür, hayrete düşeriz.

Karol zor bir tercih yapar ve her şeyi geride bırakıp Polonya’ya dönmeye karar verir. Yeni ahbabı Mikolaj’ın yardımıyla, bir bavulun içinde Polonya’ya girmeyi başarır. Nihayetinde iş bulup hayatını az çok düzene oturtabilmiş Karol, her şeye rağmen Dominique’i bir türlü aklından çıkaramaz. Öyle ki çektiği onca sıkıntıya karşın, Fransa’dan giderken yanına aldığı, karısına benzeyen heykeli odasının başköşesine koymayı ihmal etmez. Karol, karısının şahsiyetini yüklediği heykele hasretle bakarken, Dominique mutlu olmakla meşguldür. Mikolaj Karol ikilisinin yolları, bu kez Polonya’da bir kez daha kesişir. Mikolaj hayattan beklentisi kalmamış, naçiz bir haldedir ve Karol’dan kendisini öldürmesini rica eder. Karol bunu kesinkes reddeder, Mikolaj’ın ona yaptığı iyiliği bu şekilde eşitlemiş ve aralarındaki dostluğu perçinlemiş olur. Karol ve Mikolaj bu olaydan sonra ortak bir iş kurarlar. Karol para ve gücü, yıllar evvel kaçarcasına terk ettiği Polonya’da bulur. Bu yolla Kieslowski, Polonya’da palazlanan liberal ekonomiye bir selam çakar. Artık zengin ve güçlü bir adam olan Karol, gücü elinde tutan her insan gibi "eşitliği" kendi lehine çekmek için Dominique’den intikam almayı seçer. Ezcümle bir kez daha güçlü olan kazanır, bu sefer terk eden taraf Karol’ın kendisi olur.

Kimi sinemaseverin, üçleme adına bir kara leke olarak gördüğü Beyaz, ne hüznün yerini depresyona bıraktığı Mavi kadar soluk bir acı, ne de Kırmızı kadar baş döndürücü raddede ağır bir dram ihtiva eder. Tıpkı hayatın kendisi gibi, tatlı sert bir hüznün ve izleyiciyi gülümseten bir avuç eleştirinin tezahürüdür. Boğazına kadar kedere batmış bir kadının duvarda parçaladığı eli kadar acı vermez, fakat onun kadar gerçektir.
C

@chillshaker

8 yıl önce

nice.

@ivalde

8 yıl önce

Güzel bir yazı olmuş devamını bekliyoruz
Daha fazla yanıt göster
J

@josephwhite

10 yıl önce

8.1 / 10

fevkalade akıcı bir sanat filmi ve üçlemeyi ufak simgelerle birbirine bağlıyor ne kadar güzel ! juliette binoche un mahkeme görülürken kapıdan içeri alınmaması... kieslowski sanki düşünüyor gibi film çekiyor ! ben daha düşündüklerimi yazamıyorum, adam kalkmış görselliğe aktarıyor ! ve iktidarsız erkeklerin kadınlar tarafından nasıl dışlandığı ve erkeğin bunu kapatmak için hırslanıp zengin olması; ama o kadar acımasız davranmak istemiyor zira kadın da adamı seviyormuş ama yine de boşanmayı seçiyor ve başka erkeklerle birlikte olabiliyor. Çok beyaz bir filmdi :)
Y

@yemre

10 yıl önce

8.6 / 10

Daha önceki yorumlar bana bir şey bırakmadı. Söyleyeceğim tek şey; vay vicdansız demektir. Kar, kış temalı filmleri hep sevdim. Filmin akıcılığı bence gayet iyi, büyüleniyor insan.

@duendevs

11 yıl önce

Üçlemedeki hiçbir filmi birbirinden ayıramıyorum, Blanc da diğer ikisi kadar harikaydı bana göre. Hikayesine ve müziklerine hayran kaldım özellikle.

@macbeth

12 yıl önce

6.7 / 10

Bence roller değişilmeliydi.Üçlemedeki kadın teması bozulmayıp eşitlik arayan taraf kadın olmalıydı.Belki o zaman daha yakışırdı üçlemeye.

Velhasıl diyeceğim o ki bu film kendi başına değerlendirilecek olsa vasattı.Belki de mavi ve kırmızıdan sonra izlediğim için beklentim tavan yapmıştı.Her halukarda ben pişman olmadım sizde olmazsınız.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL