Six Feet Under Yorumları

Six Feet Under dizisi detayları

@mryz

10 yıl önce

8.7 / 10

Mükemmel karakterleri ve bu karakterlerin işlenişi, al kenara koy yeri geldiğinde kullan, karizman olsun dedirten replikleri, harika müzikleri, akıllara gelmeyecek ölüm sebeplerinin gözler önüne serilmesi, insanların yaşam gayelerinin bir sürü açıdan ele alınması, hayatın güzelliği ve ölümün sıradanlığının ustaca belirtildiği, empati kurabilme yeteneğinizi arttırabilecek güzide bir diziydi.

Ayrıca dizi tarihindeki finallerin en güzel son 10 dakikasından birine de sahiptir herhalde. Ekşisözlükte başlığı da açılmıştır. (https://eksisozluk.com/six-feet-underin-final-bolumunun-son-10-dakikasi--3926465)

O son 10 dakikayı bir kez daha hatırlamak isteyenler için:

http://www.youtube.com/watch?v=el4eUKmLujg
P

@philocine

10 yıl önce

vay ki ne vay

@parfenrogojin

10 yıl önce

10 / 10

Six feet under, izleyip de sevmeyenin olmayacağı bir dizi. Saçma sapan film ve dizi yorumları yerine oldukça kişisel yorumlar olması da son derece normal; six feet under gerçekten böyle bir dizi zira. Alan Ball'un American Beauty'den çok çok daha ileri noktalara götürdüğü senaryosu gene bir aileyi anlatıyor; bu, gene bir Amerikan ailesi ve gene normal olmak, ait olmak, eşcinsel olmak, yaşamak ve ölmekle ilgili bir sürü şey söyleyerek bir çok kişiden duyulması muhtemel bir şekilde örneğini görmediğimiz bir finalle sona eriyor. Kendi kanımca six feet under bir kadın ve erkek arasındaki ilişkinin böylesine yoğun işlendiği tek dizi. Karakterlerin böylesine derinlemesine işlendiği bir kaç diziden biri-breaking bad kadar iyi. Son sezonda, Amerikan dizilerinde görmeye alışık olduğumuz gevşemelere kapılmadan, onun ipuçlarını vererek, zamanında sona eriyor. Dizinin ölüm konusundaki esprili yaklaşımı gerçekten hoş. Ölümün nahoşluğunu bir kenara bırakarak onun herkesin ve hepimizin yaşamının bir
... Devamı
Six feet under, izleyip de sevmeyenin olmayacağı bir dizi. Saçma sapan film ve dizi yorumları yerine oldukça kişisel yorumlar olması da son derece normal; six feet under gerçekten böyle bir dizi zira. Alan Ball'un American Beauty'den çok çok daha ileri noktalara götürdüğü senaryosu gene bir aileyi anlatıyor; bu, gene bir Amerikan ailesi ve gene normal olmak, ait olmak, eşcinsel olmak, yaşamak ve ölmekle ilgili bir sürü şey söyleyerek bir çok kişiden duyulması muhtemel bir şekilde örneğini görmediğimiz bir finalle sona eriyor. Kendi kanımca six feet under bir kadın ve erkek arasındaki ilişkinin böylesine yoğun işlendiği tek dizi. Karakterlerin böylesine derinlemesine işlendiği bir kaç diziden biri-breaking bad kadar iyi. Son sezonda, Amerikan dizilerinde görmeye alışık olduğumuz gevşemelere kapılmadan, onun ipuçlarını vererek, zamanında sona eriyor. Dizinin ölüm konusundaki esprili yaklaşımı gerçekten hoş. Ölümün nahoşluğunu bir kenara bırakarak onun herkesin ve hepimizin yaşamının bir parçası olarak göstermesi, ve bunu asık suratlı bir dizi olmak yerine esprilerle, komik olaylarla yapabilmesi de bir meziyet. Aptalca espriler yerine cuk oturan komik durumlarla...

Elbette dizinin finali hakkında sürekli birşeyler duymuş ve merak ediyor olabilirsiniz. Beklenti çıtası yüksek olunca hayal kırıklığına uğrama ihtimali de artıyor; ama bu, Six Feet Under için geçerli değil; zira dizinin son 10 dakikası daha önceden görmediğimiz bir final. Diziye böylesine yakışan, böylesine esprili ve acı, insanı güldüren ve acıtan bir başka final ben bilmiyorum. Bu yüzden senelerdir o son 10 dakikayı farklı zamanlarda tekrar tekrar izledim. Bir arkadaşın söylediği gibi, Sia'nin Breathe Me şarkısını kolayca izleyemeyebilirsiniz. Bence bir yazarın, senaristin, yönetmenin ve izleyici olarak bizlerin gurur duyacağı bir final, ve en az dizi kadar derinlikli, kendine has ve unutulmayacak bir final.

İzlemeyenler: eğer senaryo sizin için önemliyse, karakter çalışmasına önem veriyorsanız, örneğin Yeditepe İstanbul gibi tekrar tekrar döneceğiniz ve özleyeceğiniz, seneler geçse de unutamayacağınız bir yol arkadaşı daha arıyorsanız, Six Feet Under gerçekten size göre....daha fazla gecikmeden tanışmalısınız. Nathaniel'ı sizler de bizim kadar çok seveceksiniz.

@wonder_woman

10 yıl önce

hayatı anlama,keşfetme,sorgulama kılavuzu.
N

@nickramsey

10 yıl önce

10 / 10

yabacı dizi kültürüme six feet under ile adım attım diğer izlediğim diziler six feet under kadar beni ekrana kitlemedi. Bi yandan bir sonraki bölümü iple çekiyor diğer yandan dizi bitsin istemiyordum. nitekim herşey de olduğu gibi bu dizi de muazzam bir final ile sonlandırıldı. lakin yaratılmış karakterler hala aklımın bir köşesinde. Six feet under dizisini izleyen pek bi kimse bulamıyorum. ama bulursam konuşacak çok şey olduğunu paylaşacak bir çok kare olduğunu düşünüyorum. Tıpkı bir ailenin evlatları gibi, herkes kendi hayatında bir uğraş içerisinde ama seneler sonra aynı sofrada toplanılmış ve o eski anılar konuşulup tatlı bir sohbet ediliyormuş edası olacağını hissediyorum.

@mihmad

10 yıl önce

9.1 / 10

Dizinin dışarısında biri gibi konuşamayacağım zira bu dizinin dışında kalmış, kenarından köşesinden geçmemiş insanlar tanımıyorum ayrıca çok insan tanıdığım da söylenemez. Dizi gücünü, hayatın içinden tabirinin samimiyetsiz bir tekrarı olmaktan değil fakat özellikle tek boyutlu olmayan ki tam da bu yüzden diğer tv yapımları gibi zaman içinde eriyip gitmeyen, yaşayan, yaşadıkça o devinimin ve döngünün içinde değişerek yenisini beklemeye ,hazırlamaya başlayan çok boyutlu karakterlerlerinden alıyor. Diziyi izleyenler bilir, o esnada yani izleme işlemi gerçekleşirken önünüzde ki kenarları köşeleri belirgin dikdörtgen geometrik şekil yok olmaya, ekran eğilip bükülmeye başlar. Ruth'un histerisine,Brenda'nın çarpık "realizmine" yaklaşırsınız ve bunu yaparken dizinin size tüm bu ana karakterler, yan karakterler arasında elle hissedilemeyen, çok cisimleşmemiş ama kesinlikle transparan ,ne olduğunuzun belli olmadığı bir yer ayırdığını hissedersiniz. Bu alan dizi devam ettikçe size sunulur fakat
... Devamı
Dizinin dışarısında biri gibi konuşamayacağım zira bu dizinin dışında kalmış, kenarından köşesinden geçmemiş insanlar tanımıyorum ayrıca çok insan tanıdığım da söylenemez. Dizi gücünü, hayatın içinden tabirinin samimiyetsiz bir tekrarı olmaktan değil fakat özellikle tek boyutlu olmayan ki tam da bu yüzden diğer tv yapımları gibi zaman içinde eriyip gitmeyen, yaşayan, yaşadıkça o devinimin ve döngünün içinde değişerek yenisini beklemeye ,hazırlamaya başlayan çok boyutlu karakterlerlerinden alıyor. Diziyi izleyenler bilir, o esnada yani izleme işlemi gerçekleşirken önünüzde ki kenarları köşeleri belirgin dikdörtgen geometrik şekil yok olmaya, ekran eğilip bükülmeye başlar. Ruth'un histerisine,Brenda'nın çarpık "realizmine" yaklaşırsınız ve bunu yaparken dizinin size tüm bu ana karakterler, yan karakterler arasında elle hissedilemeyen, çok cisimleşmemiş ama kesinlikle transparan ,ne olduğunuzun belli olmadığı bir yer ayırdığını hissedersiniz. Bu alan dizi devam ettikçe size sunulur fakat o devinimden elbette ki hep nasibini alır ve siz bölüm sonlarından beyniniz bir kaç derece ısınıp, yükseldikten sonra kalkarsınız.

Bir tv dizisi olması, üzerine bu denli analiz yapıyor olmamı gayri ciddi bir hale getirip beni arada frene basmaya zorluyordu. Fakat bir arkadaşıma hediye edilen box setinin ilk cdsini izleyince beynim pure, içim huzurlu bir şekilde çelişkilerimden arındım ve kelime anlamıyla tam olarak rahatladım. Jenerikteki, şu kökleri dizinin adıyla birlikte aşağı inen ağacın bile bilgisayarın kolaycılığına kaçmadan, aranıp bulunarak kısaca bunun için bile beyin akıtılarak ortaya çıkarıldığını öğrendim. Bunun şerefine bugün yeniden 1. sezon 1. bölümden play tuşuna basmış bulunuyorum.

@bulamadimbulama

10 yıl önce

10 / 10

bu sitedeki ilk yorumumu six feet under'a ayırıyorum. hissettirdiği çok fazla şey var çünkü, ben yine de kısa keseceğim.

öncelikle en duygusuz adama dahi yoğun duygular yaşatabilecek yegane eserlerden biri.

ben dizi izlemeyi pek sevmem. izlerken güzel vakit geçirdiğim birkaç dizi var elbette, fakat sadece "vakit geçiririm". yerli yabancı tüm diziler için dahil bu söylediğim. fakat six feet under başka, ben mi fazla mana yüklüyorum bilmiyorum ama; bana çok şey kattı. izlerken sorguluyorsun, öğreniyorsun, yüzleşiyorsun vs. kesinlikle birçok filmden daha etkili bu konuda.

kitap gibi dizi mesela, her izlediğinizde yeni şeyler katıyor size. bitirdiğinizde ve tekrardan izlemeye başladığınızda, her geçen günün bizlere kattıklarıyla çok daha farklı değerlendiriyorsunuz; diziyi, herhangi bir sahnesini, karakterlerini, ilişkileri, en önemlisi ölümü. yapaylıktan, dramatize edilmiş gereksiz sahnelerden, hüzne boğma amacı taşırken sahte bir izlenim yaratmaktan çok uzak bu dizi. gerçekleri var gü
... Devamı
bu sitedeki ilk yorumumu six feet under'a ayırıyorum. hissettirdiği çok fazla şey var çünkü, ben yine de kısa keseceğim.

öncelikle en duygusuz adama dahi yoğun duygular yaşatabilecek yegane eserlerden biri.

ben dizi izlemeyi pek sevmem. izlerken güzel vakit geçirdiğim birkaç dizi var elbette, fakat sadece "vakit geçiririm". yerli yabancı tüm diziler için dahil bu söylediğim. fakat six feet under başka, ben mi fazla mana yüklüyorum bilmiyorum ama; bana çok şey kattı. izlerken sorguluyorsun, öğreniyorsun, yüzleşiyorsun vs. kesinlikle birçok filmden daha etkili bu konuda.

kitap gibi dizi mesela, her izlediğinizde yeni şeyler katıyor size. bitirdiğinizde ve tekrardan izlemeye başladığınızda, her geçen günün bizlere kattıklarıyla çok daha farklı değerlendiriyorsunuz; diziyi, herhangi bir sahnesini, karakterlerini, ilişkileri, en önemlisi ölümü. yapaylıktan, dramatize edilmiş gereksiz sahnelerden, hüzne boğma amacı taşırken sahte bir izlenim yaratmaktan çok uzak bu dizi. gerçekleri var gücüyle yüzünüze vuruyor, kaçınmadan. siz de mesajı alıyorsunuz tabii. sadece final sahnesiyle değil, şimdi saymak istemediğim fakat izleyenlerin anladığı birçok sahneyle yerlebir ediyor.

kısacası izleyin, bittiğinde efsane sahnelerden birkaçını ara ara açıp tekrar izlemekten kendinizi alamayacaksınız.

@mizuno

11 yıl önce

9 / 10

Bir daha televizyonda boyle guzel bir sey yapacaklar mi diye dusunmeme yol acan dizi.

Bkz. http://www.youtube.com/watch?v=YzeAlXfFOl8

@hekate_arsinoe

11 yıl önce

Bir cenaze evinde yaşamaya alıştım ben. Soluksuz izledim beş sezonu. Sevdim hüzünlendim öfkelendim yığınla ayrı duyguyu hissettim. Şu yüzden bağlandım şöyle güzeldi böyle güzeldi de diyemiyorum. Çok anlatılır bir dizi de değil. Cenaze evi işleten bir aile bla bla çok klişe duruyor böyle söyleyince. Ve klişe sözü bu diziye yakışmıyor. Olaylar çok durağan gidermiş gibi görünse de altında hep marjinal bir bileşim çıkarıyorlar. Her ölüm ayrı bir karakteri etkiliyor mesela. Onları etkilemese bile biz bir sebep çıkarıp etkileniyoruz.

Kasvet sürekli ölmüş insan hikayeleri değil. Derinden etkileyen bir hüzün var dizi de iliklerime kadar hissettiğim. Bu hüznün nedeni David Claire Brenda Billy Ruth Nate ve diğerleri işte. Onlar karakterden fazlası benim için. Herkese tavsiye edilmelik bir dizi değil. Ruh haline öyle iyi gelmiyor. Sorguluyorsun kendi kendini yiyorsun o bir mesaj vermese de sen illa bir şeyler bulup çıkarıyorsun. Ağır geliyor bazen ölüm gerçeküstü de olsa sıradan gelmeye başlıyo
... Devamı
Bir cenaze evinde yaşamaya alıştım ben. Soluksuz izledim beş sezonu. Sevdim hüzünlendim öfkelendim yığınla ayrı duyguyu hissettim. Şu yüzden bağlandım şöyle güzeldi böyle güzeldi de diyemiyorum. Çok anlatılır bir dizi de değil. Cenaze evi işleten bir aile bla bla çok klişe duruyor böyle söyleyince. Ve klişe sözü bu diziye yakışmıyor. Olaylar çok durağan gidermiş gibi görünse de altında hep marjinal bir bileşim çıkarıyorlar. Her ölüm ayrı bir karakteri etkiliyor mesela. Onları etkilemese bile biz bir sebep çıkarıp etkileniyoruz.

Kasvet sürekli ölmüş insan hikayeleri değil. Derinden etkileyen bir hüzün var dizi de iliklerime kadar hissettiğim. Bu hüznün nedeni David Claire Brenda Billy Ruth Nate ve diğerleri işte. Onlar karakterden fazlası benim için. Herkese tavsiye edilmelik bir dizi değil. Ruh haline öyle iyi gelmiyor. Sorguluyorsun kendi kendini yiyorsun o bir mesaj vermese de sen illa bir şeyler bulup çıkarıyorsun. Ağır geliyor bazen ölüm gerçeküstü de olsa sıradan gelmeye başlıyor. Özetle tuhaf bir efsunu var bir dizinin bağımlılıktan öte o nevrotik sıra dışı insanların içinde yaşamaya başlıyorsun. Bunun bir dizi olduğunu unutuyorsun.

Claire arabasına binip yola çıkıyor aslında gidecek bir yeri yok yine de gitmesi denemesi gerek. Sonra şarkı başlıyor Sia Breathe Me derken her şey yavaş yavaş son buluyor. Hıçkıra hıçkıra ağlanmıyor bile usul usul o birikmiş hüzünle gözyaşı dökülüyor. Sevdiğimiz sevemediğimiz her şeye ağlıyoruz işte.

Çok kaptırınca bir daha hiç bir dizi bu dozda etkilemiyor.

@ksantippe

11 yıl önce

çaktırmadan sinsi sinsi bağımlılık yapıyor bu dizi :) yan komşum sanki.. o evde neler olacak daha nereye gidiyor diye bir merak bir sabırsızlık hep bir sonraki bölüm için..
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL