İhtiyarlara Yer Yok Yorumları

İhtiyarlara Yer Yok filmi detayları

@rasteduh

7 yıl önce

8.5 / 10

bana göre coen kardeşler her filmlerinde bıkkın, yaşam ve varoluş tarafından sıkıştırılmış insanları işliyorlar. bu filmde de bu sıkışıklığın ve bıkkınlığın farklı karakterlerde şekillenişini izliyoruz. bence bütün karakterlerin amacı eğlenmek. dünyanın anlamsızlığını anlamlandırma çabaları. karakterlerde bunu yapıyor film boyunca. kendi doğrularının doğruluğunu sınayıp kim kazanacak onu görmeye çalışıyorlar. kimin kazandığına gelirsek kazanan ağır darbe de almış olsa zeka ve iradeyi oynayan katilimiz. dünyaya paraya ve insanlara karşı verdiği mücadelede ona eşlik eden yine kapitalist dünyanın zenginliği olan çeyreklikti.

@gamazashi

8 yıl önce

9 / 10

Filmi izleyecek arkadaşlara söylüyorum, bu kardeşlerin film tarzının farklı olduğunu bilerek ve sakin kafayla izleyin. Ağır ilerler ama kendine çekmeyi çok iyi başarır. Sonu hakkında ise, bitince WTF dedim. Resmen bunu dedim, ama şu yazıyı okuduktan sonra filmi daha iyi yorumlayabildim ve beğendim.

"üç paralel çizgi

Filmin sade bir Amerikan draması veya bir suç filmi olarak görünen ancak detaylandırıldığında oldukça kompleks bir yapısı mevcut. Dikkati çeken ilk nokta üç ana karakterin hiçbir şekilde aynı anda aynı mekanda bulunmamasıdır. Hepsi de birbirlerinin varlıklarından haberdardır ve durup dinlenmeden birbirlerinin izini sürerler. Birisinin yaptığı eylem, diğerleri için bir çekim ağırlığı oluşturur. Dolayısıyla üç paralel çizgide ilerleyen dengeli bir etkileşim mevzu bahistir. Fakat doludizgin sürüp giden kovalamacada karakterler hiç göz göze gelip diyalog kurmaz, karşılıklı oturmazlar. Birisinin ardında bıraktığı kaos, diğerinin konusunu oluşturur. Adeta bir tren misali, biris
... Devamı
Filmi izleyecek arkadaşlara söylüyorum, bu kardeşlerin film tarzının farklı olduğunu bilerek ve sakin kafayla izleyin. Ağır ilerler ama kendine çekmeyi çok iyi başarır. Sonu hakkında ise, bitince WTF dedim. Resmen bunu dedim, ama şu yazıyı okuduktan sonra filmi daha iyi yorumlayabildim ve beğendim.

"üç paralel çizgi

Filmin sade bir Amerikan draması veya bir suç filmi olarak görünen ancak detaylandırıldığında oldukça kompleks bir yapısı mevcut. Dikkati çeken ilk nokta üç ana karakterin hiçbir şekilde aynı anda aynı mekanda bulunmamasıdır. Hepsi de birbirlerinin varlıklarından haberdardır ve durup dinlenmeden birbirlerinin izini sürerler. Birisinin yaptığı eylem, diğerleri için bir çekim ağırlığı oluşturur. Dolayısıyla üç paralel çizgide ilerleyen dengeli bir etkileşim mevzu bahistir. Fakat doludizgin sürüp giden kovalamacada karakterler hiç göz göze gelip diyalog kurmaz, karşılıklı oturmazlar. Birisinin ardında bıraktığı kaos, diğerinin konusunu oluşturur. Adeta bir tren misali, birisinin çıktığı vagona diğeri girer. En nihayetinde ise bu üç paralel çizgi, hiçbir surette kesişemeden kendi yollarına ayrılır.

Bu noktada dikkat çekici bir diğer unsur da ana karakterlerin başına gelenlerin, filmin esas konusuyla pek fazla ilintili olmamasıdır. Evet, öykünün çizdiği portrede çatışan iki taraf aslında beceriksiz ve pasif Teksaslı kanun adamları ile çetin Meksikalı uyuşturucu mafyalarıdır. Alış veriş esnasında bir çatışma çıkmış, taraflar birbirlerini öldürmüş, parayı alıp kaçan da kan kaybından fazla uzaklaşamamıştır. Polis ise bu uyuşturucu alış verişinde bulunan mafyalara hiçbir şey yapamamıştır. Llewelyn, çantayı bulup kaçtığında, Anton Chigurh, Llewelyn?in peşine düştüğünde ya da atıyla çatışma yerini gezen Ed Tom, mevzunun iç yüzünü öğrendiğinde her şey çoktan olup bitmiş, filmin anlatacağı herhangi bir sözü kalmamıştır seyirciye. Bir ?kaos? veya tam tersine bir ?yaratılış? sonrasına odaklanan senaryo, filmin ilk yirmi dakikasından sonra üç ana karakterinin tahlillerini yapmaya koyulur. çünkü bu üç karakterin çizgisi aslında filmin esas sorunsalını vurgular: İnsanlar paraya tamah ettiği müddetçe ahlakları yıkılır, tüm iyi yönleri silinip gider ve katil ile kurban arasındaki keskin hat silikleşip yok olur.

Chigurh’unYaratılışı

Filmin bir yaratılışın veya inşası halen devam eden yeni bir dünyanın kuruluşunun naif bir yorumu olduğunu pekala iddia edebiliriz. Açılış sekansı, bu fikri doğrular niteliktedir. önce, film boyunca hiç kesilmeyen rüzgarın sesi işitilir, ardından Şerif Ed Tom Bell?in dış sesi devreye girer. Gençliğini hatırlar Ed Tom. Daha ilk cümlesiyle bir emekliliğin, bir yaşlanma sendromunun sıkıntısı hissedilir. Bu topraklarda şeriflik yapmaya başladığında 25 yaşında olduğunu belirtir yaşlı dış ses. Bu pek manidar cümle, bölgede ardı arkası kesilmeyen suçların sebebini kendisinde arayan bir adamın iç hesaplaşmasını da dikkate getirir. Ed Tom, 25 yaşından beri kanun adamlığı yaptığını, babasının, hatta dedesinin bile bir kanun adamı olduğunu, ama yine de insanın karanlık doğasını bir türlü değiştiremediklerini, bir türlü topraklarına suçsuz, huzurlu bir yaşamı getiremediklerini söyler gibidir adeta. Ed Tom?un dış sesine paralel bir biçimde önce ağır ağır doğan güneşin görüntüsü belirir, boş, bakir topraklarda gün doğuyordur. Ardından rüzgarın varlığını vurgulamak için bir yel değirmeni görüntüsü takip eder peyzajları. Diğer karede ise özel mülkiyetin, hudutların ve aidiyetin temsili olan dikenli çitler gösterilir. Bu ?yaratılış? anlamı taşıyan görüntülerden sonra tıpkı Ed Tom?un kendisi hakkında söylediği gibi 25 ? 30 yaşlarında genç bir polis memuru, Anton Chigurh?u tutuklayıp karakola götürdüğü sahne başlar.

Açılış sekansının neyin yaratılışı olduğu sorusuna Chigurh?un karakoldaki polis memurunu boğarak öldürdüğü ve bileğindeki kelepçelerden kurtulduğu sahne çok yalın bir şekilde cevap verir. Bu yaratılış, Anton Chigurh?un yaratılışıdır. Sıradan bir vatandaş şekline bürünüp insanların arasına karışmakta gecikmez ve önüne çıkan herkesi madeni parasıyla teste tutar. Şüphesiz madeni parayla yazı tura atarak kurbanlarının yaşayıp yaşamamasına karar vermesi para ? ahlak ilişkisinin net bir ironisidir.

Para ve Ahlak

Filmde para, her kapıyı açabilen bir anahtar gibi gösterilir. Sadece Llewelyn için bu böyle değildir, elbette o, tıka basa dolu para çantasıyla öykünün en zengin karakteridir. Ancak önemsiz gibi duran birçok mizansende para veya pazarlık konusu gündeme geldiğinde herkesin acımasızlaşabildiği dile getirilir. örneğin Llewelyn, kanlar içinde Meksika sınırını geçerken gümrük memuruna takılmamak için karşısına çıkan gençlerden birisinin gömleğini ister. Genç ise, Llewelyn?in neredeyse kan kaybından ölmek üzere olduğuna aldırmadan gömleği için kendisine ne kadar ödeyeceğini sorar. Anton Chigurh da araba kazasından sonra kanlar içinde kaldırıma oturduğunda benzer bir yola başvurur, yanına gelen iki çocuktan birisine ?Gömleğin için ne kadar istersin?? diye sorar. çocuğun pazarlık yapacak bir kabiliyeti yoktur belki ama Chigurh?un verdiği parayı arkadaşıyla paylaşmaya da yanaşmaz ve onunla tartışmaya başlar. Ed Tom da rüyasını karısına anlatırken para lafı eder, rüyasında parayı kaybettiği için babasının kendisini azarlayacağını, bu yüzden yanına gitmeye korktuğunu söyler.

özetle, filmdeki karakterlerin hepsi, Anton Chigurh hariç, ?iyi? ve ?suçsuz? kişiler olmalarına rağmen paraya karşı zaafları vardır. Oysa ki Chigurh, öykünün tek ahlaklı karakteri olarak bu zafiyetten uzaktır. Onun prensipleri vardır, bu prensiplerin ötesindeki hiçbir şeyin, paranın bile, önemi yoktur. Yazı ve turanın verdiği kararlara bire bir uyar, tavizsidir ve yaptığı anlaşmalara sadık kalır. Meseleye bu açıdan bakıldığında Llewelyn elindeki para çantasıyla dur durak bilmeden kaçarak Chigurh?un zıt kişiliğine dönüşür. İşin ilginç yanı ise bu iki karakter arasındaki çatışma film boyunca heyecanla ilerlerken Llewelyn?i, paranın gerçek sahipleri olan Meksikalı mafyanın öldürmesi ve bu cinayette Chigurh?un hiçbir rolünün bulunmamasıdır.

Tanrı ve Ed Tom Bell

Her ne kadar filmin üç ana karakteri olsa da temelde tüm olaylar Şerif Ed Tom Bell hakkındadır. Gün doğumuyla başlayan film, kahvaltı masasında bir rüya anlatımıyla sona erer. Sanki tüm yaşananlar bir rüya, Anton ve Llewelyn ise Şerif?in birer ego ve id?idir. Adeta Ed Tom, rüyasında kendisini ikiye bölmüş, bir yanıyla Anton gibi ahlaklı ve acımasız olmayı, paraya tamah edenleri tereddüt etmeden öldürmeyi denemiş, diğer yanıyla da Llewelyn gibi özgürlüğün de temsili olan çantayı alıp kaçmayı, sınırların ötesine geçmeyi istemiştir. Bu rüyanın sonunda Llewelyn öldürülmüş, Anton da arabasıyla kaza yapıp ağır yaralanmış ve kazanan taraf kapitalist düzen olmuştur. Bu elbette ki bir yorum, ancak filme belli bir pencereden bakıldığında anlamlandırılabilecek bir yorum. Zaten finalde, Ed Tom masaya oturup karısına rüyasını anlatmaya başladığında bir değil birkaç tane rüya gördüğünü ve hepsinin de babası hakkında olduğunu söyleyerek böyle bir psikoanalitik okumaya açık kapı bırakır.

Film boyuca ilerleyen öykü de aslında Ed Tom?un babasına dair bir rüyadır. Dikkat edilirse Ed Tom, Anton Chigurh?la Llewelyn öldükten sonra karşılaşma şansını yakalamış, her ikisi de birbirilerinin varlığını hissetmiş ancak yüzleşmekten kaçınmışlardır. Bu korkunun ve yüzleşmeyi reddedişin ardından Ed Tom?un babası Ellis?i ziyaret ettiği sahne gelir. çok sıradan gibi duran, yalın diyaloglarla ilerleyen sahnede tanrının, suçun ve adaletin sorgusu yapılır. Ed Tom?un yıllarca tanrıyla karşılaşmayı dilediği, sırf kendini iktidar sahibi bir kanun adamı olarak görmediği için emekli olmayı tercih ettiği öğrenilir. Korkuyordur, çünkü çaresizdir. Para ve ekonomik düzen insan ruhunu günden güne tahrip etmekte, onu çirkinleştirmektedir ve bir kanun adamı olarak Ed Tom?un bu durumu düzeltebilmek için elinden hiçbir şey gelmiyordur. Yapabileceği en doğru şey kendine yer bulamadığı bu düzenden kaçıp emekli olmaktır. Babası Ellis?in aksine Ed Tom oldukça pesimist ve sıkıntılıdır.

Ed Tom, rüyasında babasıyla birlikte karanlık bir gecede dağlara doğru at koşturduğunu, derken babasının kendisine yolu tarif edip yanından ayrıldığını söyler. Ta ötelerde babasının bir meşale yaktığını, karlı soğuk geceye aldırmadan başka meşaleler yakmaya gittiğini gördüğünü belirtir. Tarif edilen yolu devam ettirdiğinde ise, yani dağın öte yanına ulaştığında, babasının kendisini orada bekleyeceğini biliyordur.

Başlangıçta görsellikle kurulan yaratılış fikrinden sonra kapanıştaki dil ile kurulan ölüm hissi, Ed Tom?un içsel sürecini tamamlar. Ve sözünü ?Derken uyandım!? diyerek bitirir. çünkü o, her ne kadar atalarının meşalelerini takip etse ve adalete yürekten inansa da dünya, paranın yarattığı düzenle her gün biraz daha kirlenmekte, sebepsiz yere işlenen suçlar artmaktadır. Yine de hem Ed Tom?un hem de dünyanın sonu muğlaktır. Bu sebeple de rüyası bitmeden uyanmıştır.

No Country For Old Men, Coen Kardeşler?in çektiği en sıra dışı ve bol katmanlı filmlerden. İsminin de işaret ettiği üzere yeni ekonomik-toplumsal düzenin, eski dünya sistemini silip attığı bir dönem yaşanmakta ve bu dönem, ?ihtiyarları? hayatın dışına itmektedir. Coen?ler, ahlak-suç-para üçgeninde bir toplumun tarih içinde nasıl devinip bu kör noktaya geldiğini sorgulamış, westernlerdeki ?gözü kara şerif? ikonunu kırıp yerine korkak ve iktidarsız bir şerifi, haklı bir davası olan yepyeni bir seri katil profilini, esas oğlan olacakken seyirciyi hayal kırıklığına uğratan bir başkahramanı merkezine alarak öykücü Amerikan sinemasında yapı bozumuna gitmiştir. Film, gerek mekan-zaman ilişkisini kendine has yorumlama biçimiyle, gerek klasik anlatı kalıbını otopsi masasına yatırmasıyla, gerekse en az diyaloglu aksiyon filmlerinden birisi olmasıyla dikkatleri üzerine çekmiştir. AyrıcaStanley Kubricksinemasına ve Amerikan suç tarihine yaptığı referansları da es geçmemek gerek.No Country For Old Men?in tüm beklentileri havada bırakan finaline anlam veremeyenlerin oturup farklı okumalarla filmi baştan izlemesi tavsiye olunur."

Sonuyla ilgili kendi yorumum: Paranın nerede olduğunu merak ettik değil mi?

9/10

...

@ruby

8 yıl önce

sinematografisiyle beni buyuleyen film.

@tendopain

9 yıl önce

katil dışında filmde numara yok.Bu kadar aptal bir film sonuda hayatımda görmedim
S

@slevin23

10 yıl önce

4.5 / 10

Javier Bardem filmin en önemli kısmı. onun canlandırdığı karakter olmasa film izlenmez sanırım. diyaloglarda çarpıcı ama filmi güzel bir film yapmak için yeterli değil. Film bi kaçış öyküsü ve bi anda bir bir sonlanan bi öykü.

@vfv

10 yıl önce

Aldıgı övgüleri hakeden bir yapım oldugunu düşünüyorum. Agır ilerlediğini söyleyenler var fakat bu filmiş ilerleyişi de çok farklı. Karakterlerine önem veren ve saygı duyan hikayesine ve olaylara son derece özen gösterilerek hazırlanmış harika bir filmdir. Filmde dikkatimi çeken şey ise hiç müzik kullanılmamıştır. Coen kardeşlerin tarzını sevenler ve sevmeyenler çok fazla. Tarantino gibi kendi tarzlarını kabul ettirmiş degerli yönetmenler. Son western filmleri gibi (İz peşinde) sıradan gibi görünen fakat olayları ve karakterleriyle fazlasıyla farklı bir film ve 4 dalda altın küre ödüllerine aday olmuş bir filmdir. Filmde ilgili tek çözemediğim nokta daha dogrusu kafamı karıştıran tek yer Son bölümleriydi. Ayrıca Coen kardeşler her zaman oldugu gibi Kendi yönettikleri bu filmin senaryosunu yine kendileri yazmışlar ve yapımcılıgını da kendileri üslenmişler. Karakterler üzerindeki gösterdikleri özen de Başrol oyuncusuna yanılmıyorsam oskar ödülünü getirmişti. 10/ 7.5

@bscglclk

10 yıl önce

8.3 / 10

Girdap gibi içinize çekıyo sizi. Ah Javier ah javier.
W

@williamwallace

10 yıl önce

7 / 10

javier bardem in oyunculuğu dışında pek de bir numarası olmayan bir film.

@hamdicakir

10 yıl önce

ehehe biri müzikleri harika demiş. filmde müzik yok :D

seviyorum sizi, canlarım.

@darkscream

3 yıl önce

ahahaha credits’deki müzik çok iyi ama.

@senadir

10 yıl önce

Ethan Coen, Joel Coenkardeşlerin tarzını sevmiyorum. Sevemedim de bir türlü. Ruhum daralıyor izlerken beni oyalıyorlarmış gibi hissediyorum. Amma velakin Javier Bardem müthiş oynamış. Benim için o kurtarmıştır filmi. Bu kardeşlerin yöntemini sevmeseniz de bir deneseniz olur yani.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL