Possession Yorumları

Possession filmi detayları

@p666olina

3 ay önce

9.1 / 10

Aslında bu filmi anlamamak çok normal ,fazlasıyla karışık ,olaylar birbirinden bağımsızmış gibi ilerliyor, fakat yönetmenin hayat hikayesini bildiğimizde bize kapılar açılıyor. Yönetmen o dönemde yaşadığı aile içi travmatik olayları ekrana yansıtmış. Hatta bazı olayları hiç değiştirmeden göstermiş. Yönetmen için oldukça özel bir film olmalı. Ve korkutucu görünen bu film aslında insanların ve ana olarak bu yönetmenin o dönemde hissettiklerini yansıtıyor ,ve bu olayları, bu ihanetleri gerçekten hissetmek filmden daha da korkutucudur. Bağırıp da sesini duyuramamak, yüreğinin ağladığını kimseye gösterememek. İçimizdeki bir şeyin öldüğünü kimseye anlatamamak. Bütün kanlar, bıçaklar - kalpte olan yaralardır. Soluk çekimler ,gri mekanlar da - ruhun her yere yabancı hissetmesi, yalnızlığı ,çaresizliği temsil ediyor. Ana karakterlerin “ikizleri” ise ana karakterler tarafından partnerinde görmek isteyip göremediği karakteristik özellikleri temsil ediyor. Canavar ise Anna’nın içinde büyüttüğü tra
... Devamı
Aslında bu filmi anlamamak çok normal ,fazlasıyla karışık ,olaylar birbirinden bağımsızmış gibi ilerliyor, fakat yönetmenin hayat hikayesini bildiğimizde bize kapılar açılıyor. Yönetmen o dönemde yaşadığı aile içi travmatik olayları ekrana yansıtmış. Hatta bazı olayları hiç değiştirmeden göstermiş. Yönetmen için oldukça özel bir film olmalı. Ve korkutucu görünen bu film aslında insanların ve ana olarak bu yönetmenin o dönemde hissettiklerini yansıtıyor ,ve bu olayları, bu ihanetleri gerçekten hissetmek filmden daha da korkutucudur. Bağırıp da sesini duyuramamak, yüreğinin ağladığını kimseye gösterememek. İçimizdeki bir şeyin öldüğünü kimseye anlatamamak. Bütün kanlar, bıçaklar - kalpte olan yaralardır. Soluk çekimler ,gri mekanlar da - ruhun her yere yabancı hissetmesi, yalnızlığı ,çaresizliği temsil ediyor. Ana karakterlerin “ikizleri” ise ana karakterler tarafından partnerinde görmek isteyip göremediği karakteristik özellikleri temsil ediyor. Canavar ise Anna’nın içinde büyüttüğü travmalar, korkular. Ve yeraltında geçirdiği “patlama” da içinde bastırmaya çalıştığı negatif düşünce ve hiss yığınının ortaya çıkmasından başka bir şey değil. 
Filme bu açıdan bakınca içimden korkmak değil de üzülmek geldi. Filmde daha binlerce anlamlar var ,savaş sonrası insanlar arası çatışmalar gibi, Avrupa sineması ve Hollywood sineması arasındaki çatışmalar gibi ,aile arası çatışmalar, ebeveyn çocuk çatışması gibi. Bu film, Andrzej Zulawski’nin patlaması ,sesini ,çığlığını duyurmaya çalıştığı yer. Evet diyebilirdim ki bu sadece korkunç ,tüyler ürperten bir film ama hayır,bu yönetmen için ve yönetmeni hissedenler için çok daha fazlası.

@idekm

2 yıl önce

filmden hiç bir şey anlamamışım yorumları okuyunca biraz bir şeyler anlamaya başladım. meğer hepsi metaformuş...

@merodesidero

3 yıl önce

Konu olarak zevkime uymuyor fakat Isabelle Adjani’nin muhteşem üstü oyunculuğu beni filme kilitlemeyi başardı. Metrodaki o sahneyi uzun bir süre atlatacağımı sanmıyorum. Sahne bittiğinde filmi durdurup oyuncuyu ayakta alkışlarken buldum kendimi.

@bycansin

4 yıl önce

10 / 10

o çıldırma sahnesini uzun bir süre boyunca unutamıycaksınız cok iyi bi film

@surrealart

4 yıl önce

8.3 / 10

Fazlaca fantastik, korkutucu, kışkırtıcı ve surreal öğeler içeren muhteşem bir film. İlk gösterildiği zamanlar birçok ülkede yasaklanmış veya sansüre uğramıştı.

@naksidil

7 yıl önce

7.4 / 10

" Kimse için hiçbir şey hissetmiyorum . İki kız kardeş savaşmak için çok yorgunlar . Çamurda dövüşen iki kadın gibi .. "

Kader ve şans ikilisinden doğma çift kişilikli insanoğlu ! bir yanı kabul ederken diğer yanı isyana kalkışır .. Sanırım en kötü şey; delirmek isteyip delirememek ..

" İsteğin gücü önemli . Daha iyisini yapabilirim , en iyisi olabilirim diyebilmek için . Bana bunu kimse öğretmedi ! Bu yüzden seninleyim. Sonra öğrendim ki hayat ; benden küçük rollerin oynandığı bir sahneymiş . Yine de acı çekiyorum ve oynuyorum .. "

Anlayabilmek zor gibi görünse de aslında zor değil ...

@esmeralda

10 yıl önce

6.7 / 10

Her zevke ve izleyiciye hitap etmeyen Andrzej Zulawski 'nin, bir çok ülkede hatta kendi ülkesinde bile yasaklanan fılmını ızlemek o kadar da kolay olmadı tabi :)

Filmde evli olan Anna ve Marc çiftinin evliliklerinin zor bir evreye girdiği bir donem anlatılıyor. Anna, Heinrich adında biriyle birlikte oldugunu ve onunla aşk yaşadığını Marc'a söyledikten sonra sürekli olarak evden kaçmaya başlar. Anna'yı takip ederek neler oldugunu anlamaya çalışan Marc, bir sürü karanlık tuhaf gerçek dışı ve karmaşık olaylar içinde kendini bulur. Filmde kullanılan nesneler, renkler, mekanlar, kavramlar; izlerken bana en cok bunların bize neler anlatmak istediğini anlamak ve anlamlandırmakla gectı. Anna nın duru güzelliği ve birden içinden fırlayan canavar ve Anna'nın tam zıttı olan ve Anna'nın ikizi kadar ona benzeyen bembeyaz kıyafetler içinde Bob'un ögretmeni, sürekli dagınık ev, sürekli aynı elbiseleri giyen karakterler, evdeki ve dıs mekandaki bazı yerlerdeki
... Devamı
Her zevke ve izleyiciye hitap etmeyen Andrzej Zulawski 'nin, bir çok ülkede hatta kendi ülkesinde bile yasaklanan fılmını ızlemek o kadar da kolay olmadı tabi :)

Filmde evli olan Anna ve Marc çiftinin evliliklerinin zor bir evreye girdiği bir donem anlatılıyor. Anna, Heinrich adında biriyle birlikte oldugunu ve onunla aşk yaşadığını Marc'a söyledikten sonra sürekli olarak evden kaçmaya başlar. Anna'yı takip ederek neler oldugunu anlamaya çalışan Marc, bir sürü karanlık tuhaf gerçek dışı ve karmaşık olaylar içinde kendini bulur. Filmde kullanılan nesneler, renkler, mekanlar, kavramlar; izlerken bana en cok bunların bize neler anlatmak istediğini anlamak ve anlamlandırmakla gectı. Anna nın duru güzelliği ve birden içinden fırlayan canavar ve Anna'nın tam zıttı olan ve Anna'nın ikizi kadar ona benzeyen bembeyaz kıyafetler içinde Bob'un ögretmeni, sürekli dagınık ev, sürekli aynı elbiseleri giyen karakterler, evdeki ve dıs mekandaki bazı yerlerdeki mavi rengin hakimiyeti, bomboş sokaklar ve terk edilmiş binalar... Anna'nın ıssız bir metroda gecırdıgı kriz sahnesi kendisine Cannes film festivali dahil birçok festivalde ödül getirmiş ki bu sahne ile hem Adjani'ni oyunculuğunu hem de filmin kilit sayılabilecek sahnesini yorumlayarak bu karakterin film boyunca ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyoruz aslında. Ele geçirilmiş bir bedende can cekişen ruhu ve çığlıklarıyla dakikalarca içine giren bir varlığıkla savaşan aslında onu içinde istemeyen ama ona mecbur kalan zevk alan ama zevk aldıkca da acı ceken bir karakteri izliyoruz ve bu sahneler bu filmin en iyi, şu ana kadar izlediğim çeklimesi ve oynanması en zor sahnelerden biri oldugunu düşünüyorum. Önceleri kadının bedenini ele geçirmiş şeytanı bir güç oldugunu düşündüm. Daha sonraları sürekli kaçarak geldiği harabe eve gelen davetsiz misafirlerin kanıyla beslenen bir yaratık cıktı ortaya. Bu yaratıgın ne oldugunu anlamaya calısırken Adjani ile seviştikçe, onun tutkusu ve ölen insanların ruhlarıyla vucut bulan ve son sevısmelerınden sonra bir insan bedenine -eşi Marc'ın aynısı olarak - bürünen bir varlık olduğunu gördük. Filmle ilgili önemli olan birkaç nokta da filmin cekildiği mekanların atmosferi, filmin sinematografisi ve oyunculuklar olarak sayabiliriz. Filmi bu kadar kasvetli yapan unsurların sebebi yonetmenın kullandıgı mekanlar, Berlin'in savastan sonraki kasvetli ve boğucu sokakları ve evleri, kamera açıları ve özellikle Isabella Adjani ve tabi ki Sam Naill'in oyunculuklarıyla birleşince ortaya unutulmaz sekansları içinde barındıran bir film ortaya çıkmış.

Tanrıya İnanır mısın? - Bence Tanrı bir hastalık??

@ledddd

11 yıl önce

9.4 / 10

Zulawski harikası ve sinema sanatını gözümde yücelten filmlerden. Metafor manyağı film Repulsion'ın aynı kuşaktan kuzeni, avrupa korku sinemasının ise kardeşi. Tam anlamıyla sinemasal bir şölen.

Ettiğimiz övgülerden sonra filmimize gelelim. Takibi zor olan ve sağlam dikkat isteyen film, evliliklerden, karşıtlıklara(ki bu metafor inanılmaz baskındı. Doğu-batı almanya, kadın-erkek, modern-yobaz, annelik-fahişe olgusu, batının anlaşıyışı olarak ayrıca bir kez daha doğu-batı...vs.) İnsanın sırtında kambur olmuş sosyal ağırlıktan, metafizik konulara kadar birçok konuyu öyle işliyor, öyle işliyor ki bambaşka, daha önce benzerini hissetmediğiniz bir duyguyla kıvranıp duruyorsunuz. Metafizik olaylar büyük yer kaplıyor. Hala tartışılan şeytan-yaratık olayı Anna'nın mı yoksa Mark'ın eylemlerinin bir sonucu mu? Ya da onu tetikleyen şeylerin kaynağının sahibi hangisi?

Efsane sahnelere sahip filmin en çarpıcı bölümleri Mark'ın kendi kendine konuştuğu bölü
... Devamı
Zulawski harikası ve sinema sanatını gözümde yücelten filmlerden. Metafor manyağı film Repulsion'ın aynı kuşaktan kuzeni, avrupa korku sinemasının ise kardeşi. Tam anlamıyla sinemasal bir şölen.

Ettiğimiz övgülerden sonra filmimize gelelim. Takibi zor olan ve sağlam dikkat isteyen film, evliliklerden, karşıtlıklara(ki bu metafor inanılmaz baskındı. Doğu-batı almanya, kadın-erkek, modern-yobaz, annelik-fahişe olgusu, batının anlaşıyışı olarak ayrıca bir kez daha doğu-batı...vs.) İnsanın sırtında kambur olmuş sosyal ağırlıktan, metafizik konulara kadar birçok konuyu öyle işliyor, öyle işliyor ki bambaşka, daha önce benzerini hissetmediğiniz bir duyguyla kıvranıp duruyorsunuz. Metafizik olaylar büyük yer kaplıyor. Hala tartışılan şeytan-yaratık olayı Anna'nın mı yoksa Mark'ın eylemlerinin bir sonucu mu? Ya da onu tetikleyen şeylerin kaynağının sahibi hangisi?

Efsane sahnelere sahip filmin en çarpıcı bölümleri Mark'ın kendi kendine konuştuğu bölümler, Anna'nın metroda sinir krizi geçirdiği an(eşi benzeri yok bunun yada ben henüz izlemedim) yine anna'nın tecavüze uğradığı sahne, hayvani atmosferi içinde Anna'nın mutfaktaki olayı ve daha bir çok sahne ve aralarındaki bağlantılar; dahası çözüm bekleyen onlarca soru filmi tamamiyle çarpıcı kılıyor.

Cinsellik ise başlı başına olay. Adjani film için boşuna psikolojik porno dememiş zamanında. Filmdeki erotik ve pornografik(aslında bunları tek bir tanıma oturtmak yanlış) sahneler belli bir yol izleyen algı için farklı bir deneyim olacaktır. Psikolojik porno deyimi uygundur çünkü bu sahnelerin hepsi freudyen açıklamalar içinde yerini alıyor. İşte algının dağılma sebebi bu. Sebep/sonuç diye bir şey yok. Bir tanım yok yani. Anna'nın kendi yaratığını oluşturması ve bunun doğrultusu(öncesi) olan kendi kendine gerçekleşen tecavüz sahnesi genel için saçma ve alakasız gelecektir. Unutulmaması gereken şey ise Anna'nın belli bir kavramı karşılamaması. Algısı kaymış olan değildir, algıyla oynayandır Anna. Bu yüzdendir ki adı bile Anna değildir ya da gerçekleşen tecavüz acaba olmuş mudur?


Zulawski işin bokunu çıkarıp bizi röntgenci konumundan sıyırıp interaktif bir ortama sokmaya çalışıyor. İyi de ediyor çünkü filmle bir bütün oluyoruz. İşte bu yüzden algısı oynanan taraf bizleriz. Oyunculuklar zaten iyi olmak zorunda ki gerçekçilik kaybolmasın. Adjani yarıyor da Sam Neil çok iyi. Kendi kendine mırıldandığı sahnele tavan olmuş. Adjani ise Adele H.'dan bir adım önde şov yapıyor. Deneuve'ün, Adjani'yi izledikten sonra hemen telefona sarılıp övgülerini sıralaması manidar.

Neyse kısaca gerilimiyle etkilendiği Bergman'dan, Polanski'den belki de Nicholos Roeg'den de ileri taşımış olayı. Repulsion'ın, Bad Timing'in, The Tenant'ın ve Don't Look Now'ın önüne rahatlıkla koyabileceğim bu filmi mutlaka izleyin. Ben ikinci defa izledikten sonra bir şeyler yazıyorum ki daha neler neler var filmde. Sinematografiden ve işçilikten bahsetmedim bile.
B

@budha

11 yıl önce

10 / 10

Düşünen kişi her sabah kalkar kalkmaz kusmaktan alıkoyamaz kendisini..

Gerçeklik öyle kötüdür ki

tarifi imkansızdır,

hiçbir yazar onu gerçekten olduğu haliyle tarif edemedi,

korkunç olan da bu.

Thomas BERNHARD

**

Lost Highwayin ruh dikizi bu film..

Lost Highwayde iktidarsız ve paranoyak olan Fred Madisondu..

Bu filmde ise Anna bu hastalıklardan muzdarip..

Gerçekler öyle yoğun üzerine geliyor ki saçları elektirikleniyor ve beynine kıymıklar batıyor..

Yaratıkla sevişmesi ve tünelde kan kusması onun doygunsuz ve aşırı nevrozlu biri olduğunun işareti olabilir..

Çünkü kadınları doyurmak çok zordur.

-Zulawskinin Chamanka filmindeki çiftlerin ilişkisi de inanılmazdı..

O filmdeki kadın da uçlarda yaşıyordu ve şeytanla iş birliği yapıyordu sanki.

Yolda yürürken Sağ kulağına su kaçmış yengeç gibi yürüyordu ve sevgilisiyle akıl almaz fanteziler yapıyordu..-

Posessionun finali, Lost Highwayin finaline benziyor..Adeta kopyası..

Adam kadına
... Devamı
Düşünen kişi her sabah kalkar kalkmaz kusmaktan alıkoyamaz kendisini..

Gerçeklik öyle kötüdür ki

tarifi imkansızdır,

hiçbir yazar onu gerçekten olduğu haliyle tarif edemedi,

korkunç olan da bu.

Thomas BERNHARD

**

Lost Highwayin ruh dikizi bu film..

Lost Highwayde iktidarsız ve paranoyak olan Fred Madisondu..

Bu filmde ise Anna bu hastalıklardan muzdarip..

Gerçekler öyle yoğun üzerine geliyor ki saçları elektirikleniyor ve beynine kıymıklar batıyor..

Yaratıkla sevişmesi ve tünelde kan kusması onun doygunsuz ve aşırı nevrozlu biri olduğunun işareti olabilir..

Çünkü kadınları doyurmak çok zordur.

-Zulawskinin Chamanka filmindeki çiftlerin ilişkisi de inanılmazdı..

O filmdeki kadın da uçlarda yaşıyordu ve şeytanla iş birliği yapıyordu sanki.

Yolda yürürken Sağ kulağına su kaçmış yengeç gibi yürüyordu ve sevgilisiyle akıl almaz fanteziler yapıyordu..-

Posessionun finali, Lost Highwayin finaline benziyor..Adeta kopyası..

Adam kadına sahip olamıyor, kadın sevgisizlikten ve güvensizlikten kafayı yiyor ve ortaya bir karmaşa çıkıyor..

Karakterler çift kişi oluyor ve yer değiştiriyorlar..



Defalarca izlenmesi gereken aşırı uçlarda bir film..

@basribabam

12 yıl önce

5 / 10

İsabelle Adjani gibi müthiş bir güzellik böyle bir filmde harcanır mı? Onun güzelliğinin hatırına filmi bitirdim ama ben de bittim. Abartılı oyunculuklar, gerçekdışı karakterler, saçmasapan bir konu, gereksiz aşırı uzatılmış sahneler...

Tek kelimeyle yazık olmuş İ.Adjani’ye.

Vakit kaybı:5/10
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL