Yeryüzündeki Son Aşk Yorumları

Yeryüzündeki Son Aşk filmi detayları

@az87

10 yıl önce

Filmin son bölümü zorlama olmuş.Hadi bir yere bağlayalım da bitsin artık der gibi.Daha iyi bitirilebilirdi.Filmin bitiriliş şeklinden dolayı mesaj şu olmuş ''Sorunları düzeltmeye çalışmayın,kabullenin,acıyı sevin ve mutlu olun''
N

@nafigaj

10 yıl önce

yorumlara katılmamak elde değil nasıl olmuşta yönetmen bu kadar soğuk oyunculuklar kabul etmiş aynı glasgow şehri seçimi gibi çok sığ değil mi(!)

(burada yazar birden fazla sanat uygulamıştır)

Sanat arkadaşlar bu. Aynı yönetmen nasıl oluyorda insanların kaybettikleri şeyleri hatırladıkları ve ağladıkları sahneyi çekerken bu kadar yumuşak ve naif olabiliyor?
M

@momdika

10 yıl önce

Bu film sinemada izleyip hunharca gülmüştüm hatırlayınca bir daha güldüm bak

@yoll

10 yıl önce

Distopya filmleri arasında en "izlemeseydim de olurmuş" dedirtecek film kesinlikle. Berbat rezil denilecek kadar değilse de, "vaktinizi değerlendirecek başka şeyler bulun".

@shapplin

10 yıl önce

Dünyada yaşanan kötü olaylar,nefret duygusu güvensizliğe yol açıyor ve insanlar duyularını kaybediyor.Filmden çıkarttığım budur.Öfkeyle kalkan zararla oturur.Sevmek gibisi yok...

@poormf

10 yıl önce

5 / 10

Tüketim toplumunun kaybettirdiklerini dolaylı yoldan anlatma fikri güzel, Eva Green'e verilen rol tam da gözlerine uygun ama yönetmen oyuncunun gözlerini değil vücudunu kullanmayı tercih edip yanına da hiç de uygun olmayan Ewan McGregor'u verince olayın nedenleri hakkında sorular soran ama düşündürüp izleyiciyi bu görüşlere ortak edemeyen yüzeysel bir film çıkmış.

Tıraş köpüğü sahnesi güzeldi... 50/100

@elfamorphosis

10 yıl önce

Çok güzel olabilecek bir konu hunharca harcanmış, film ile ilgili hissiyatım budur. Olmamış, oldurulamamış. Afişi ise vasat bir aşk filmi izlenimi veriyor.

@meyziyade

11 yıl önce

1 / 10

körleşmenin koku versiyonu gibi bir film, inandırıcılıktan uzak diyaloglar, oyunculuklar, senaryo, ne derseniz deyin, bu film olmamış, çok yüzeysel, sıkıcı, bayıcı....
S

@sementa

11 yıl önce

Berbat cümlelerle yapılmış girişiyle film, 'beni yerin dibine sok!' diye yalvarırken, sığ cümlelerle süslenmesi de tuz biber ekerek, sığ sözcüklerle yorum yapmakta sakınca görmemeye itiyor. İnsanda derin düşünme isteği uyandırdığını söylemek koca bir yalan olur. Eksiklik, havada kalmışlık hissi veriyor.

Bir anda gelen açlık hissi...
İşte o an insanların maskelerinin düştüğü andı. Perdelenen, baskılanan hayvaniliğin gün ışığına çıkışı... Hoşuma gitti mi? Eleştiri eleştiri nereye kadar? Tabi ki beğendim. Eksiklik hissi devam ettiği halde beğendim. Zira aciz, zavallı, öfkeli, saldırgan, acı çeken... insan manzaraları hep beğenimi kazanmıştır. İnsanların içlerinin sevgi, iyilikten ibaretmiş gibi lanse edilmesini itici ve samimiyetsiz bulduğum gibi, açıkça söylemek gerekirse rahatsız oluyorum.
İnsanların gizlemek için çabaladığı siyah, kan kırmızısı renklerin parıldayacağı günü heyecanla bekliyorum.
L

@lactamaeonia

11 yıl önce

6 / 10

ewan mcgregor'ın olmadığını düşünüyorum. o adam benim gözümde hala big fishteki şapşal aşık. eva green'i ise

işitme duyusunu kaybetmeden hemen önce michael'dan aldığı telefon yüzünden sinir krizine girişi

dışında öyle ön plana çıkaran bir şey bulamadım. film içten olacağız, duygulara hitap edeceğiz diye kasmış da bu sebeple diyaloglar, özellikle filmin açılışı ve kapanışı sırasında okunan satırlar klişeye kaçmış gibi. ama harika müzikler -burada ceketimi max richter için ilikliyorum- ve glasgow manzaraları, hele ki filmin başında susan ve kız kardeşinin taş atmak için gittikleri o yer ..

bundan sonrası spoilerımsı eleştiri gençler.

duyuların kaybedilişinden önceki parlama anları, hangi fiillerin hangi duyuyla özdeşleştirildiği görme hariç gayet yerindeydi. görmede şöyle bir şey var, görmeyi "aşk", "merhamet" gibi duygularla bağdaştırmak bana çok yanlış geldi çünkü bunlar daha çok "dokunmayı" çağrıştıran sözcükler. varan 1.

varan 2 :
... Devamı
ewan mcgregor'ın olmadığını düşünüyorum. o adam benim gözümde hala big fishteki şapşal aşık. eva green'i ise

işitme duyusunu kaybetmeden hemen önce michael'dan aldığı telefon yüzünden sinir krizine girişi

dışında öyle ön plana çıkaran bir şey bulamadım. film içten olacağız, duygulara hitap edeceğiz diye kasmış da bu sebeple diyaloglar, özellikle filmin açılışı ve kapanışı sırasında okunan satırlar klişeye kaçmış gibi. ama harika müzikler -burada ceketimi max richter için ilikliyorum- ve glasgow manzaraları, hele ki filmin başında susan ve kız kardeşinin taş atmak için gittikleri o yer ..

bundan sonrası spoilerımsı eleştiri gençler.

duyuların kaybedilişinden önceki parlama anları, hangi fiillerin hangi duyuyla özdeşleştirildiği görme hariç gayet yerindeydi. görmede şöyle bir şey var, görmeyi "aşk", "merhamet" gibi duygularla bağdaştırmak bana çok yanlış geldi çünkü bunlar daha çok "dokunmayı" çağrıştıran sözcükler. varan 1.

varan 2 : hissetmek, insanın en güçlü duyularından biri ve bence tat almanın ardından dokunma duyusu kaybolmalıydı. tat duyusuyla dokunma duyusunun kayboluşu arasında, restorandaki yemeklerin özellikle dokusuna, ekmeğin şekli, şeftalinin tüylülüğü gibi dikkat çekilebilirdi diye düşünüyorum. ardından ses ve renkler .. bu da senaristin ayrı bir hatası olmuş.

bir de koku duyusunu kaybetmekle birlikte hafızamızı da kaybetmeye başlarız. aynı zamanda akıl sağlığımız da büyük bir vurgun yer. bunun da filmi zenginleştirecek başka bir öğe olmasını ummuştum ki varan 3.

filmin görme duyusunun kayboluşuyla bitmesi ya da işitme duyusunun kayboluşuyla bütün seslerin kesilmesi gayet orjinal fikirler. bu filmi izlettiren şeylerden biri de bunun uygulanışını görme isteği; eğer iflah olmaz bir romantik değilseniz.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL