Filmin başlarında bile, daha ortada beden kemiricilerin varlığına dair bir kesinlik yokken doktor bir kaç kez insanlığın vardığı noktadan yani değişimden rahatsız olduğunu vurguluyor. Yaşadığı çağın değiştiğini ve onunla birlikte birçok şeyi de yitirileceğini düşünen ve ona direnen bir karakter var. Bu karakter, insani değerlerin yitimine ve duygusuzluğun istilasına karşı direnmeye çağırıyor seyirciyi. Özellikle arabaların arasına fırlayıp ekrana doğru haykırdığı sahnede.
Fiimin çekildiği dönem McCarthy dönemi olduğuna göre acaba komunistler mi bu istilacı yabancılar? Amerikalılar istilacı olduğundan bir gün kendilerinin de istila edileceği korkusuyla yaşıyorlar. Bu korkunun yanında kibir de var. Çünkü en büyük güç olduklarından ancak gelişmiş yabancı uygarlıklar (uzaylılar) tarafından istila edilebiliirler. yazık.
Somut görüntülerden ziyade soyut düşüncelerin izleyiciyi gerdiği örnek filmlerden hatta ilklerinden.2.Dünya savaşının sonrasında değişen sosyal ilişkilerin sinemaya da yansıdığını örneklendiren iyi bir örnek yapım.Kendisinden sonra gelecek bir çok filme ilham vermesi de kalitesini ortaya koyuyor.
Bedenlerin ele geçirilmesi üzerine, Fakülte filmini bundan daha önce izlediğim için tabi bunu onun benzeri olarak nitelendirmiştim. Kronolojik olarak bakarsak durum tersine dönüyor... O zamanki sinema koşullarına göre (1956) özenli sayılabilir...
@mamcici
7 yıl önce
Fiimin çekildiği dönem McCarthy dönemi olduğuna göre acaba komunistler mi bu istilacı yabancılar? Amerikalılar istilacı olduğundan bir gün kendilerinin de istila edileceği korkusuyla yaşıyorlar. Bu korkunun yanında kibir de var. Çünkü en büyük güç olduklarından ancak gelişmiş yabancı uygarlıklar (uzaylılar) tarafından istila edilebiliirler. yazık.
@camerman
10 yıl önce
7.2 / 10
@gundula
12 yıl önce