Filmdeki karakterlerin hayatları gibi o karakterleri canlandıran oyuncularında hayatları çok dramatik...Filmin yönetmeni ile Ali'yi anlandıran Salem sevgililer ama Salemin çok içmesi ve aşırı sinirli yapısı nedeniyle devamlı tartışıyorlar ve sonunda ayrılıyorlar.Bunu kaldıramayan Salem dahada sinirleniyor, daha çok içiyor ve gidip hiç tanımadığı 3 kişiyi ölümcül olmayacak şekilde bıçaklıyor.Sonrada yönetmene gidip 'Artık benden korkmana gerek yok sinirimi attım 3 kişiyi bıçaklıyarak' diyor. Yönetmende onu Fransa'ya kaçırıyor ama orada yakalanıyor ve hapse atılıyor.Ayrı olmalarını ve yönetmenin onu hiç ziyarete gelmemesini kaldıramayan Salem hapiste kendini asarak öldürüyor.Bunu herkes yönetmenden saklıyor.Kendi ölümünden bir kaç ay önce öğreniyor Salem'in öldüğünü.Yönetmende yatağında ölü bulunuyor yanında yeni filminin senaryosuyla.Ölümünün nedenide eroinle içkiyi fazla kaçırmış olması.
Bir diğer dramatik hayatta filmdeki bakkalı oynayan Walter Sedlmayr'a ait.Kendisi 1990 yılında evi... Devamı
Filmdeki karakterlerin hayatları gibi o karakterleri canlandıran oyuncularında hayatları çok dramatik...Filmin yönetmeni ile Ali'yi anlandıran Salem sevgililer ama Salemin çok içmesi ve aşırı sinirli yapısı nedeniyle devamlı tartışıyorlar ve sonunda ayrılıyorlar.Bunu kaldıramayan Salem dahada sinirleniyor, daha çok içiyor ve gidip hiç tanımadığı 3 kişiyi ölümcül olmayacak şekilde bıçaklıyor.Sonrada yönetmene gidip 'Artık benden korkmana gerek yok sinirimi attım 3 kişiyi bıçaklıyarak' diyor. Yönetmende onu Fransa'ya kaçırıyor ama orada yakalanıyor ve hapse atılıyor.Ayrı olmalarını ve yönetmenin onu hiç ziyarete gelmemesini kaldıramayan Salem hapiste kendini asarak öldürüyor.Bunu herkes yönetmenden saklıyor.Kendi ölümünden bir kaç ay önce öğreniyor Salem'in öldüğünü.Yönetmende yatağında ölü bulunuyor yanında yeni filminin senaryosuyla.Ölümünün nedenide eroinle içkiyi fazla kaçırmış olması.
Bir diğer dramatik hayatta filmdeki bakkalı oynayan Walter Sedlmayr'a ait.Kendisi 1990 yılında evinde bağlanmış bir şekilde başına çekiçle vurularak ve karnına yediği bıçak darbeleri sonucunda ölmüş vaziyette bulundu.Hayatta olduğu sürece homoseksüelliğini hep saklayan Walter, öldükten sonra bu tarz dedikodular yüzünden erkek bir fahişe tarafından öldürüldüğü düşünüldü fakat sonunda onu öldürenlerin 2 aktör arkadaşı olduğu anlaşıldı.İkiside kardeşler ve Walter ile bir konuda tartışma yaşamalarının sonunda bu cinayeti gerçekleştirdikleri ortaya çıktı ama kendileri suçlamaları hiçbir zaman kabul etmediler.Ömür boyu hapse mahkum edildiler ama 16 yıl sonra serbest bırakıldılar...
Ömer Kavur’un Yatık Emine filmi için yazdığım yorumumun, bu filmi ilgilendiren kısmını buraya yapıştırıyorum. Eğer gelecekte filmle alakalı daha uzun bir yorum yapacak olursam, bu gönderiyi düzenlerim:
Ötekinin Hiçliği! Üç filmde de dışardan gelen bir yabancı var, üçüne de cinsel bir obje olarak bakıyorlar. Karşılarındaki insanın vücutlarına istedikleri gibi dokunabiliyorlar. Kendilerinden alt sınıfta olarak gördükleri için onlara istedikleri şeyleri yapabileceklerini sanıyorlar ve Almanya, Türkiye ve Amerika’dan üç farklı zamanda gelen üç farklı kare, insanlığın bu tutumuna karşı bir eleştiride bulunuyor.
İçerisinden göçmenlerin yabancısı olduğu toplum karşısında maruz kaldığı ırkçılık ile ilgili birçok önemli mesaj çıkarılabilecek bu güzel filmin vermiş olduğu güzel bir alt mesaj da şu: Kocana kuskus yapamıyorsan, o da gider başkasının yaptığı kuskusu yer.
Korku,gerilim,dram,komedi olmadan bir film nasıl etkili olabilir diyorsanız buyurun izleyin derim.Gerçekçi anlatımı ve akıcılığı ile keyif aldığım bir film oldu.2.Dünya savaşının sebeplerinden olan ırkçılığı hala Almanların içlerinden atamadığını görüyoruz.Ama menfaatlerine dönüşen durumlar da nasıl çark ettiklerinide çok iyi anlatmış Fassbinder..
Galiba Fassbinder'ı seviyorum. Querelle, Maria Braun'un Evliliği, Özgürlüğün Zorbalık Hakkı ve bu filmi izledikten sonra Fassbinder'ı sevmeye başladığımı düşünüyorum. Sebebini tam anlamış değilim, çok üretken olması ve işkolik birisi olması ve bunu bir şekilde filmlerinde çok konuşan karakterlerle yansıtması olabilir belki. Korku Ruhu Kemirir filminin sadeliğinden çok etkilendim. İlginç bir şekilde izlediğim dört filminde de bir yapaylık, sahtelik, kasıtlı olarak gerçekçi olmayan oyunculuklar ya da senaryolar görüyorum. Ancak bu yapaylık bir şekilde gerçeklik hissi veriyor. Ne demek istediğimden ben de tam emin değilim. Bir kaç filmini daha izlemeyi ve bir sonuca varmayı düşünüyorum. Şimdilik Korku Ruhu Kemirir filmini herkesin izlemesini öneriyorum.
Fassbinder imdb.com'da yer alan bir alıntısında şu sözleri söylüyor:
"her iyi yönetmenin tek bir teması vardır ve nihayetinde tekrar tekrar aynı filmi çeker. Benim ana konum, hislerin sömürülebilmesi, sömüren kim olursa olsun. Bu sömürü ... Devamı
Galiba Fassbinder'ı seviyorum. Querelle, Maria Braun'un Evliliği, Özgürlüğün Zorbalık Hakkı ve bu filmi izledikten sonra Fassbinder'ı sevmeye başladığımı düşünüyorum. Sebebini tam anlamış değilim, çok üretken olması ve işkolik birisi olması ve bunu bir şekilde filmlerinde çok konuşan karakterlerle yansıtması olabilir belki. Korku Ruhu Kemirir filminin sadeliğinden çok etkilendim. İlginç bir şekilde izlediğim dört filminde de bir yapaylık, sahtelik, kasıtlı olarak gerçekçi olmayan oyunculuklar ya da senaryolar görüyorum. Ancak bu yapaylık bir şekilde gerçeklik hissi veriyor. Ne demek istediğimden ben de tam emin değilim. Bir kaç filmini daha izlemeyi ve bir sonuca varmayı düşünüyorum. Şimdilik Korku Ruhu Kemirir filmini herkesin izlemesini öneriyorum.
Fassbinder imdb.com'da yer alan bir alıntısında şu sözleri söylüyor:
"her iyi yönetmenin tek bir teması vardır ve nihayetinde tekrar tekrar aynı filmi çeker. Benim ana konum, hislerin sömürülebilmesi, sömüren kim olursa olsun. Bu sömürü asla bitmez. Sürekliliği olan bir tema bu. Devletin vatanseverliği sömürmesi, bir ilişkideki sömürü olsun farketmez; biri muhakkak diğerini yok eder."
Aşk filmi olduğu kadar toplumsal da bir filmdi. Almanların kanlarına işlemiş ırkçılığı çok güzel işlemiş. Aslına bakarsanız hem arap kültürüne yakınlığımız nedeniyle, hem de konu yüzünden ve insanların ön yargılarına alışkanlığımdan ötürü film sanki yabancı değil de türk filmiydi. Ablam da seslendi ben izlerken ?Sanki Gencebay filmi izliyorsun? diye.
Konu şöyle; Ali Fas?dan Almanya?ya çalışmak için göçmüş genç bir adamdır, Emmi ise kocasını kaybetmiş çocukları tarafından yalnız bırakılmış dul ve yapayalnız bir kadındır, aynı zaman da temizlikçidir. Birbirlerinden çok farklı hayatlara sahip bu iki insanı bi akşam delice yağan yağmur bir araya getirir. Emmi bir bara girer, Ali de oradadır ve tanışırlar?
Alman toplumu hakkında güzel tespitlere imza atmış bu değerli filmi tavsiye ederim. İyi seyirler.
Not:Fassbinder de burda Emmi karakterinin damadı rolünde oynamış ve aynı zaman da da başrol oyuncusu Ali ile de çekimler sırasında sevgili imişler. Magazinsel oldu ama yazmadan geçemediyse... Devamı
Aşk filmi olduğu kadar toplumsal da bir filmdi. Almanların kanlarına işlemiş ırkçılığı çok güzel işlemiş. Aslına bakarsanız hem arap kültürüne yakınlığımız nedeniyle, hem de konu yüzünden ve insanların ön yargılarına alışkanlığımdan ötürü film sanki yabancı değil de türk filmiydi. Ablam da seslendi ben izlerken ?Sanki Gencebay filmi izliyorsun? diye.
Konu şöyle; Ali Fas?dan Almanya?ya çalışmak için göçmüş genç bir adamdır, Emmi ise kocasını kaybetmiş çocukları tarafından yalnız bırakılmış dul ve yapayalnız bir kadındır, aynı zaman da temizlikçidir. Birbirlerinden çok farklı hayatlara sahip bu iki insanı bi akşam delice yağan yağmur bir araya getirir. Emmi bir bara girer, Ali de oradadır ve tanışırlar?
Alman toplumu hakkında güzel tespitlere imza atmış bu değerli filmi tavsiye ederim. İyi seyirler.
Not:Fassbinder de burda Emmi karakterinin damadı rolünde oynamış ve aynı zaman da da başrol oyuncusu Ali ile de çekimler sırasında sevgili imişler. Magazinsel oldu ama yazmadan geçemediysem demek ki asdfg
Önce bireylerin sonra da o bireylerin oluşturduğu toplumların büyük sorunudur yabancı nefreti. Fassbinder'in Ali: Korku Ruhu Kemirir filmi tam da bu meseleyi yeterince yalın bir dille ve başarılı bir şekilde anlatıyor. Filmin özellikle son on beş dakikası harikaydı. Alman yönetmenin filmleri kesinlikle ilgi çekici duruyor.
Son on beş dakikadaki üç sahne "yabancı öfkesi" ve herkesin zaman zaman bu öfkeye, ayrıma, dışlamaya katılabileceğini gösteriyor.
İlk sahnede, Emmi tatilden dönüp çalışma arkadaşlarının arasına katıldığında yeni gelen Yugoslav kadını yalnız bırakıyor. Tıpkı, birkaç sahne önce kendi yalnız bırakılışı gibi.
İş arkadaşları evinde Emmi'ye katıldığında ise Emmi, Ali'ye bir sirk hayvanı gibi davranıyor. Ali'nin tepkisini ise bazı kültürel değerlere alışamamakla bir tutuyor.
Emmi, Ali'nin çalıştığı yere gittiğinde bir an için bile olsa Ali, Emmi ile dalga geçen arkadaşlarının hislerini paylaşıyor. Belki Ali'nin eylemi Emmi'ye duy... Devamı
Önce bireylerin sonra da o bireylerin oluşturduğu toplumların büyük sorunudur yabancı nefreti. Fassbinder'in Ali: Korku Ruhu Kemirir filmi tam da bu meseleyi yeterince yalın bir dille ve başarılı bir şekilde anlatıyor. Filmin özellikle son on beş dakikası harikaydı. Alman yönetmenin filmleri kesinlikle ilgi çekici duruyor.
Son on beş dakikadaki üç sahne "yabancı öfkesi" ve herkesin zaman zaman bu öfkeye, ayrıma, dışlamaya katılabileceğini gösteriyor.
İlk sahnede, Emmi tatilden dönüp çalışma arkadaşlarının arasına katıldığında yeni gelen Yugoslav kadını yalnız bırakıyor. Tıpkı, birkaç sahne önce kendi yalnız bırakılışı gibi.
İş arkadaşları evinde Emmi'ye katıldığında ise Emmi, Ali'ye bir sirk hayvanı gibi davranıyor. Ali'nin tepkisini ise bazı kültürel değerlere alışamamakla bir tutuyor.
Emmi, Ali'nin çalıştığı yere gittiğinde bir an için bile olsa Ali, Emmi ile dalga geçen arkadaşlarının hislerini paylaşıyor. Belki Ali'nin eylemi Emmi'ye duyduğu kızgınlık veya kırgınlıkla paralel fakat ne de olsa filmin en masum karakteri Ali'nin bile içinde bulunduğu durum düşündürücü.
Kamera açıları bir muhteşem. Ali’nin düzgün olmayan almancasıyla sorduğu sorular dialoglara daha da anlam katmış. Yabancının yabancılaştırılmasını iyi işleyen filmlerden biri bana kalırsa.
@maul
1 yıl önce
7 / 10
Bir diğer dramatik hayatta filmdeki bakkalı oynayan Walter Sedlmayr'a ait.Kendisi 1990 yılında evi ... Devamı
Bir diğer dramatik hayatta filmdeki bakkalı oynayan Walter Sedlmayr'a ait.Kendisi 1990 yılında evinde bağlanmış bir şekilde başına çekiçle vurularak ve karnına yediği bıçak darbeleri sonucunda ölmüş vaziyette bulundu.Hayatta olduğu sürece homoseksüelliğini hep saklayan Walter, öldükten sonra bu tarz dedikodular yüzünden erkek bir fahişe tarafından öldürüldüğü düşünüldü fakat sonunda onu öldürenlerin 2 aktör arkadaşı olduğu anlaşıldı.İkiside kardeşler ve Walter ile bir konuda tartışma yaşamalarının sonunda bu cinayeti gerçekleştirdikleri ortaya çıktı ama kendileri suçlamaları hiçbir zaman kabul etmediler.Ömür boyu hapse mahkum edildiler ama 16 yıl sonra serbest bırakıldılar...
@burak_senel
3 yıl önce
https://i.hizliresim.com/jz4qGz.jpg Rainer Werner Fassbinder, Ali Korku Ruhu Kemirmek (1974)
https://hizliresim.com/7xvY8w Ömer Kavur, Yatık Emine (1975)
https://hizliresim.com/frzjEe Jordan Peele, Get Out (2017)
Ötekinin Hiçliği! Üç filmde de dışardan gelen bir yabancı var, üçüne de cinsel bir obje olarak bakıyorlar. Karşılarındaki insanın vücutlarına istedikleri gibi dokunabiliyorlar. Kendilerinden alt sınıfta olarak gördükleri için onlara istedikleri şeyleri yapabileceklerini sanıyorlar ve Almanya, Türkiye ve Amerika’dan üç farklı zamanda gelen üç farklı kare, insanlığın bu tutumuna karşı bir eleştiride bulunuyor.
@messiyg
6 yıl önce
6.8 / 10
@venezue
9 yıl önce
7.6 / 10
@camerman
10 yıl önce
8.2 / 10
@parfenrogojin
10 yıl önce
Fassbinder imdb.com'da yer alan bir alıntısında şu sözleri söylüyor:
"her iyi yönetmenin tek bir teması vardır ve nihayetinde tekrar tekrar aynı filmi çeker. Benim ana konum, hislerin sömürülebilmesi, sömüren kim olursa olsun. Bu sömürü ... Devamı
Fassbinder imdb.com'da yer alan bir alıntısında şu sözleri söylüyor:
"her iyi yönetmenin tek bir teması vardır ve nihayetinde tekrar tekrar aynı filmi çeker. Benim ana konum, hislerin sömürülebilmesi, sömüren kim olursa olsun. Bu sömürü asla bitmez. Sürekliliği olan bir tema bu. Devletin vatanseverliği sömürmesi, bir ilişkideki sömürü olsun farketmez; biri muhakkak diğerini yok eder."
@vegidemiyorum
11 yıl önce
Konu şöyle; Ali Fas?dan Almanya?ya çalışmak için göçmüş genç bir adamdır, Emmi ise kocasını kaybetmiş çocukları tarafından yalnız bırakılmış dul ve yapayalnız bir kadındır, aynı zaman da temizlikçidir. Birbirlerinden çok farklı hayatlara sahip bu iki insanı bi akşam delice yağan yağmur bir araya getirir. Emmi bir bara girer, Ali de oradadır ve tanışırlar?
Alman toplumu hakkında güzel tespitlere imza atmış bu değerli filmi tavsiye ederim. İyi seyirler.
Not:Fassbinder de burda Emmi karakterinin damadı rolünde oynamış ve aynı zaman da da başrol oyuncusu Ali ile de çekimler sırasında sevgili imişler. Magazinsel oldu ama yazmadan geçemediyse ... Devamı
Konu şöyle; Ali Fas?dan Almanya?ya çalışmak için göçmüş genç bir adamdır, Emmi ise kocasını kaybetmiş çocukları tarafından yalnız bırakılmış dul ve yapayalnız bir kadındır, aynı zaman da temizlikçidir. Birbirlerinden çok farklı hayatlara sahip bu iki insanı bi akşam delice yağan yağmur bir araya getirir. Emmi bir bara girer, Ali de oradadır ve tanışırlar?
Alman toplumu hakkında güzel tespitlere imza atmış bu değerli filmi tavsiye ederim. İyi seyirler.
Not:Fassbinder de burda Emmi karakterinin damadı rolünde oynamış ve aynı zaman da da başrol oyuncusu Ali ile de çekimler sırasında sevgili imişler. Magazinsel oldu ama yazmadan geçemediysem demek ki asdfg
@vegidemiyorum
11 yıl önce
@cemal_erdem
11 yıl önce
7.2 / 10
Son on beş dakikadaki üç sahne "yabancı öfkesi" ve herkesin zaman zaman bu öfkeye, ayrıma, dışlamaya katılabileceğini gösteriyor.
İlk sahnede, Emmi tatilden dönüp çalışma arkadaşlarının arasına katıldığında yeni gelen Yugoslav kadını yalnız bırakıyor. Tıpkı, birkaç sahne önce kendi yalnız bırakılışı gibi.
İş arkadaşları evinde Emmi'ye katıldığında ise Emmi, Ali'ye bir sirk hayvanı gibi davranıyor. Ali'nin tepkisini ise bazı kültürel değerlere alışamamakla bir tutuyor.
Emmi, Ali'nin çalıştığı yere gittiğinde bir an için bile olsa Ali, Emmi ile dalga geçen arkadaşlarının hislerini paylaşıyor. Belki Ali'nin eylemi Emmi'ye duy ... Devamı
Son on beş dakikadaki üç sahne "yabancı öfkesi" ve herkesin zaman zaman bu öfkeye, ayrıma, dışlamaya katılabileceğini gösteriyor.
İlk sahnede, Emmi tatilden dönüp çalışma arkadaşlarının arasına katıldığında yeni gelen Yugoslav kadını yalnız bırakıyor. Tıpkı, birkaç sahne önce kendi yalnız bırakılışı gibi.
İş arkadaşları evinde Emmi'ye katıldığında ise Emmi, Ali'ye bir sirk hayvanı gibi davranıyor. Ali'nin tepkisini ise bazı kültürel değerlere alışamamakla bir tutuyor.
Emmi, Ali'nin çalıştığı yere gittiğinde bir an için bile olsa Ali, Emmi ile dalga geçen arkadaşlarının hislerini paylaşıyor. Belki Ali'nin eylemi Emmi'ye duyduğu kızgınlık veya kırgınlıkla paralel fakat ne de olsa filmin en masum karakteri Ali'nin bile içinde bulunduğu durum düşündürücü.
@tutaste
15 yıl önce
8.7 / 10