Anılar onu geri getirmez ve sen benimdin. ben ölümü daha fazla bilirim ölülerden, ben canlılar içinden en canlısıyım. kelebeğin biri kız çocuğu gibi alay ediyor benimle, altın yaldızlı bir ipek parçası gibi. Ve sen benimdin.
“Uzayı fethetmek falan istemiyoruz aslında. Dünyayı durmadan genişletmek istiyoruz. Diğer dünyaları istemiyoruz, bir ayna istiyoruz sadece.”
Tarkovsky'nin Stalker'ı izlememden epey geçmesine rağmen hala sesleriyle bile aklımdadır. Öyle iyi bulurum o filmi. Daha iyi bir sci-fi yapabilmiş mi derken her açıdan olmasa da belli açılardan üzerine koyduğu bir iş olmuş Solaris. Kötü oyunculuklara (oyuncular bazen yanlışlıkla kameraya bakıyorlar), nispeten zayıf müzik kullanımına (Stalker bu konuda da bir başyapıttır) rağmen bir başyapıt, inanılmaz bir deneyim. Orijinal eserin yazarı Stanislaw Lem'e göre başarısız bir uyarlama olduğuna da katılmıyorum. Sinema ve edebiyatın dil farkı orijinal eserin mesajlarından bazılarını kısıtlasa da filmin düşünmeye bıraktığı alan romana fazlasıyla yakın. Hatta yakın olmasa dahi Tarkovsky'nin teknik becerisi bu eseri yine iyi yapardı.
Solaris düşünen bir gezegen, bir okyanus ve araştırmacı ekibe kaybettikleri insanları reprodüksiyon ederek geri gönderi... Devamı
“Uzayı fethetmek falan istemiyoruz aslında. Dünyayı durmadan genişletmek istiyoruz. Diğer dünyaları istemiyoruz, bir ayna istiyoruz sadece.”
Tarkovsky'nin Stalker'ı izlememden epey geçmesine rağmen hala sesleriyle bile aklımdadır. Öyle iyi bulurum o filmi. Daha iyi bir sci-fi yapabilmiş mi derken her açıdan olmasa da belli açılardan üzerine koyduğu bir iş olmuş Solaris. Kötü oyunculuklara (oyuncular bazen yanlışlıkla kameraya bakıyorlar), nispeten zayıf müzik kullanımına (Stalker bu konuda da bir başyapıttır) rağmen bir başyapıt, inanılmaz bir deneyim. Orijinal eserin yazarı Stanislaw Lem'e göre başarısız bir uyarlama olduğuna da katılmıyorum. Sinema ve edebiyatın dil farkı orijinal eserin mesajlarından bazılarını kısıtlasa da filmin düşünmeye bıraktığı alan romana fazlasıyla yakın. Hatta yakın olmasa dahi Tarkovsky'nin teknik becerisi bu eseri yine iyi yapardı.
Solaris düşünen bir gezegen, bir okyanus ve araştırmacı ekibe kaybettikleri insanları reprodüksiyon ederek geri gönderiyor. Düşünmemiz gereken ise bu "ziyaretçilerin" gerçekliğinden çok amacı veya amaçsızlığı oluyor. Evet, Solaris klişe tabirle "varoluşsal krizler" ile oluş sebebimizi sorguluyor. Tarkovsky kitaba oranla daha net bir final yapsa da kapıları tamamen kapatmıyor, aralık bırakıyor.
Öyle iyi yansıma sahneleri, öyle iyi geçişler vardı ki sadece sinematografisi için bile izlenmeli.
Binlerce yıldır varolan insanoğlu yeterince sorgulamamış.Kendi felaket dünyasında hapsolmuş.Tolstoyun insan türünü sevmek yolundaki ızdıraplarını unuttun mu ..Uzun süresine rağmen ilginçtir keyifle izledim.Onlarca harika replik ve kasvetli havası ile beni benden alan film ..Dingin müziğide bir harikaydı.Bunu da buraya bırakıyorum. https://www.youtube.com/watch?v=Ey83hCAX9Ok
film şirketleri bazı salonlarını tarkovski filmlerine açtı. solaris de bunlardan biri. ben de tarkovskisever olarak filmleri bir de sinemada izleme kararı aldım. stanislaw lem'in kitabından uyarlanma solaris, sıradan bir bilim kurgu değil. uzun süren sekanslar tarkovski'yi en sevilen yönetmenlerden biri yapıyor. bu sahnelerde oldukça zevk alıyorum. yeşilliklerin sudaki dalganışlarını uzun uzun seyretmek gibi... bu filme şiirsel bir zaman katıyor ve o anlık gerçek zaman algısıyla bir eşleme yapıyor bana göre. gerçek hayatta nasıl durup seyredersen onu bize yakınlaştırıyor sanki, sadece gösterilip geçiştirilmiyor. çok sevme nedenlerimden biri de belki bu. ciğerlerime kadar o anı soluyup hissiyatı arttırması. filmin genelinde de bu şiirsel hl, rüya vardı. solaris, bir okyanus gezegen. çoğu mite göre yaratılış suda başladı. inanmak istediklerimizi, bizi mutlu edecekleri yarattık. filmdeki gezegenin yarattıkları gibi. bana göre filmin özeti şuydu: "maddesel bir arayışla tatmin olmak mı, m... Devamı
film şirketleri bazı salonlarını tarkovski filmlerine açtı. solaris de bunlardan biri. ben de tarkovskisever olarak filmleri bir de sinemada izleme kararı aldım. stanislaw lem'in kitabından uyarlanma solaris, sıradan bir bilim kurgu değil. uzun süren sekanslar tarkovski'yi en sevilen yönetmenlerden biri yapıyor. bu sahnelerde oldukça zevk alıyorum. yeşilliklerin sudaki dalganışlarını uzun uzun seyretmek gibi... bu filme şiirsel bir zaman katıyor ve o anlık gerçek zaman algısıyla bir eşleme yapıyor bana göre. gerçek hayatta nasıl durup seyredersen onu bize yakınlaştırıyor sanki, sadece gösterilip geçiştirilmiyor. çok sevme nedenlerimden biri de belki bu. ciğerlerime kadar o anı soluyup hissiyatı arttırması. filmin genelinde de bu şiirsel hl, rüya vardı. solaris, bir okyanus gezegen. çoğu mite göre yaratılış suda başladı. inanmak istediklerimizi, bizi mutlu edecekleri yarattık. filmdeki gezegenin yarattıkları gibi. bana göre filmin özeti şuydu: "maddesel bir arayışla tatmin olmak mı, manevi bir yaratımla mutlu olmak mı?"
Bazı zayıf noktalar içermeyen, yetersizliklerden tamamen arınmış olan tek bir başyapıt dahi tanımıyorum." (Andrey Tarkovski) Kendi yapıtları da dahildir buna, önce iyi yanlarından başlayalım Solaris'in: Dönemine göre oldukça iyi çekim kalitesi, konunun harika olması, filmde sıklıkla rastlayacağınız derin çıkarımlar vb. Örnek olarak bir noktada Hari, Kris'e "Kim olduğunu biliyor musun?" diye sorar. Kris'in cevabı ise "Evet, tüm insanlar bilir". Gerçekte tüm insanlar bunu bilemez maalesef, Hari'nin sorusu açık uçlu bir sorudur ve evet-hayır gibi kısa cevaplarla soru yanıt bulamaz. Filmin olumsuz yanlarına gelecek olursak ilk yarısının yer yer insanı sıkması, oyunculuk namına pek bir şeyin olmaması ve kamera çekim teknikleri. Yer yer haddinden fazla yakın çekime maruz kalabilirsiniz izlerken. Size tavsiyem filmi sadece sinema sanatı açısından değil, yapabileceğiniz çıkarımlar açısından da seyretmeniz.
-aşk ile imgelenen her şeyle insanlığı vurgulamış tarkovsky. hari'nin insanlığınızı yaşayamıyorsunuz dediği diyalog ve devamı üzerine düşünülmesi gereken bir vurguydu bence. aşk ve insanlığı kurtarışı zaten en çok değinilen yaklaşımlardan biri. insanın aşkı değil ancak aşk düşüncesini anlayabileceği de ifade ediliyordu zaten. aşk'ın ne olduğuna dair hiç düşünmemiş insanoğlu, basit insani şeylerin açıklamaları için gizemi kullanmaya da devam etmiş. başka dünyalar aramaya, daha doğrusu genişletmeye çalışırken, esas olana kendine dönmeyi es geçmiş.
bu durumu açıklaması benim açımdan en vurucu şeydi.
Filmde özellikle Pieter Bruegel'in av serisi tabloları göze çarpar. Bu resimlerin aynısını Trier Melankoli filminde kullanmıştı. Tombul köpekleriyle iri yarı avcılar zayıf bir tilkinin peşinde amansız bir kovalamacadadırlar. Amansız yaşam koşullarında insanların doğayla üstünlük mücadelesi. Filmin sonuyla ilgiliyse, adacıklardan bahsediliyordu ve film o görüntüyle bitti. Kelvin ya geri dönemedi ya hiç gitmemişti. Beynin içine yapılmış bir ziyaret, İnsanın yansımalarla mutlu olma ihtiyacı anlatılıyor olabilir.
belki ucuz entel terimlerle burayı süslemek varken sadece çok sıkıcı çok uzun çok hırpalıyıcı bir filmdi entel laklaklıktan sakınarak diyorum ki çok sıkıcı bir filmdi
oturup kubrik'in filmlerinin sinematografisyle uğraşmak daha zevkli daha heyecan verici
illa entel olucam diyorsan bilemem zorlaya zorlaya olursun be anam.
zaten kitabını okuyanlar filmin ne kadar itici olduğunu anlayabilirler tarkovski hayranlarına burdan cevabım adam zaten kendi beğenmemiş yaptığı filmi zorlamayın kendinizi
@kraliceceren300
10 ay önce
10 / 10
Ölüler çırılçıplak birleşecek tek bir gövdede
@yigithan300
10 ay önce
@furkandgn9
2 yıl önce
8.5 / 10
Tarkovsky'nin Stalker'ı izlememden epey geçmesine rağmen hala sesleriyle bile aklımdadır. Öyle iyi bulurum o filmi. Daha iyi bir sci-fi yapabilmiş mi derken her açıdan olmasa da belli açılardan üzerine koyduğu bir iş olmuş Solaris. Kötü oyunculuklara (oyuncular bazen yanlışlıkla kameraya bakıyorlar), nispeten zayıf müzik kullanımına (Stalker bu konuda da bir başyapıttır) rağmen bir başyapıt, inanılmaz bir deneyim. Orijinal eserin yazarı Stanislaw Lem'e göre başarısız bir uyarlama olduğuna da katılmıyorum. Sinema ve edebiyatın dil farkı orijinal eserin mesajlarından bazılarını kısıtlasa da filmin düşünmeye bıraktığı alan romana fazlasıyla yakın. Hatta yakın olmasa dahi Tarkovsky'nin teknik becerisi bu eseri yine iyi yapardı.
Solaris düşünen bir gezegen, bir okyanus ve araştırmacı ekibe kaybettikleri insanları reprodüksiyon ederek geri gönderi ... Devamı
Tarkovsky'nin Stalker'ı izlememden epey geçmesine rağmen hala sesleriyle bile aklımdadır. Öyle iyi bulurum o filmi. Daha iyi bir sci-fi yapabilmiş mi derken her açıdan olmasa da belli açılardan üzerine koyduğu bir iş olmuş Solaris. Kötü oyunculuklara (oyuncular bazen yanlışlıkla kameraya bakıyorlar), nispeten zayıf müzik kullanımına (Stalker bu konuda da bir başyapıttır) rağmen bir başyapıt, inanılmaz bir deneyim. Orijinal eserin yazarı Stanislaw Lem'e göre başarısız bir uyarlama olduğuna da katılmıyorum. Sinema ve edebiyatın dil farkı orijinal eserin mesajlarından bazılarını kısıtlasa da filmin düşünmeye bıraktığı alan romana fazlasıyla yakın. Hatta yakın olmasa dahi Tarkovsky'nin teknik becerisi bu eseri yine iyi yapardı.
Solaris düşünen bir gezegen, bir okyanus ve araştırmacı ekibe kaybettikleri insanları reprodüksiyon ederek geri gönderiyor. Düşünmemiz gereken ise bu "ziyaretçilerin" gerçekliğinden çok amacı veya amaçsızlığı oluyor. Evet, Solaris klişe tabirle "varoluşsal krizler" ile oluş sebebimizi sorguluyor. Tarkovsky kitaba oranla daha net bir final yapsa da kapıları tamamen kapatmıyor, aralık bırakıyor.
Öyle iyi yansıma sahneleri, öyle iyi geçişler vardı ki sadece sinematografisi için bile izlenmeli.
@rashomon
5 yıl önce
8.5 / 10
@proleterbaykuss
5 yıl önce
10 / 10
@ayselcigerliogl
5 yıl önce
ben de tarkovskisever olarak filmleri bir de sinemada izleme kararı aldım.
stanislaw lem'in kitabından uyarlanma solaris, sıradan bir bilim kurgu değil.
uzun süren sekanslar tarkovski'yi en sevilen yönetmenlerden biri yapıyor. bu sahnelerde oldukça zevk alıyorum. yeşilliklerin sudaki dalganışlarını uzun uzun seyretmek gibi... bu filme şiirsel bir zaman katıyor ve o anlık gerçek zaman algısıyla bir eşleme yapıyor bana göre. gerçek hayatta nasıl durup seyredersen onu bize yakınlaştırıyor sanki, sadece gösterilip geçiştirilmiyor. çok sevme nedenlerimden biri de belki bu. ciğerlerime kadar o anı soluyup hissiyatı arttırması.
filmin genelinde de bu şiirsel hl, rüya vardı.
solaris, bir okyanus gezegen. çoğu mite göre yaratılış suda başladı. inanmak istediklerimizi, bizi mutlu edecekleri yarattık. filmdeki gezegenin yarattıkları gibi.
bana göre filmin özeti şuydu:
"maddesel bir arayışla tatmin olmak mı, m ... Devamı
ben de tarkovskisever olarak filmleri bir de sinemada izleme kararı aldım.
stanislaw lem'in kitabından uyarlanma solaris, sıradan bir bilim kurgu değil.
uzun süren sekanslar tarkovski'yi en sevilen yönetmenlerden biri yapıyor. bu sahnelerde oldukça zevk alıyorum. yeşilliklerin sudaki dalganışlarını uzun uzun seyretmek gibi... bu filme şiirsel bir zaman katıyor ve o anlık gerçek zaman algısıyla bir eşleme yapıyor bana göre. gerçek hayatta nasıl durup seyredersen onu bize yakınlaştırıyor sanki, sadece gösterilip geçiştirilmiyor. çok sevme nedenlerimden biri de belki bu. ciğerlerime kadar o anı soluyup hissiyatı arttırması.
filmin genelinde de bu şiirsel hl, rüya vardı.
solaris, bir okyanus gezegen. çoğu mite göre yaratılış suda başladı. inanmak istediklerimizi, bizi mutlu edecekleri yarattık. filmdeki gezegenin yarattıkları gibi.
bana göre filmin özeti şuydu:
"maddesel bir arayışla tatmin olmak mı, manevi bir yaratımla mutlu olmak mı?"
@rorschachv1
6 yıl önce
@otlu_kek
9 yıl önce
@helmintt
10 yıl önce
8.8 / 10
-aşk ile imgelenen her şeyle insanlığı vurgulamış tarkovsky. hari'nin insanlığınızı yaşayamıyorsunuz dediği diyalog ve devamı üzerine düşünülmesi gereken bir vurguydu bence. aşk ve insanlığı kurtarışı zaten en çok değinilen yaklaşımlardan biri. insanın aşkı değil ancak aşk düşüncesini anlayabileceği de ifade ediliyordu zaten. aşk'ın ne olduğuna dair hiç düşünmemiş insanoğlu, basit insani şeylerin açıklamaları için gizemi kullanmaya da devam etmiş. başka dünyalar aramaya, daha doğrusu genişletmeye çalışırken, esas olana kendine dönmeyi es geçmiş.
bu durumu açıklaması benim açımdan en vurucu şeydi.
ancak anlamadığım birşey var:
son sahnede evde neden yağmur var?
@kaede
10 yıl önce
@cemiyettepisiyo
10 yıl önce
oturup kubrik'in filmlerinin sinematografisyle uğraşmak daha zevkli daha heyecan verici
illa entel olucam diyorsan bilemem zorlaya zorlaya olursun be anam.
zaten kitabını okuyanlar filmin ne kadar itici olduğunu anlayabilirler tarkovski hayranlarına burdan cevabım adam zaten kendi beğenmemiş yaptığı filmi zorlamayın kendinizi