wes anderson'ın izlediğim üçüncü filmi olması sebebiyle rahatlıkla söyleyebilirimki wes anderson tarzı diye birşey kesnlikle bu adamın filmlerinde hissediliyor ve rahatlıkla algılanabiliyor.yönetmenin birden fazla filmini izleyenler ne demek istediğimi çok rahat anlayabilirler.
masalımsı anlatım,ilginç ve bir o kadar derin karakterler,pastel renklerde çizilen bir dünya ve sürekli insanı gülümseten ve içini ısıtan bir olaylar örgüsü.wes anderson filmlerinin kısa özeti budur işte.
the life aquatic with steve zissou bana göre moonrise kingdom ve the royal tenenbaums'ın altında olsada aldığınız lezzet yine aynı oluyor.sıcak anlatım,renkli bir dünya ve içimizi ısıtan bir yapıt daha.bu adamın herbir filmi bir değil birkaç kez izlenmeli bence.
Wes Anderson sinemasını keşfettiğimden beri sinemasal deneyimlerimde yeni pencereler açıldı. Anderson'un bakış açısını da sinemasını da seviyorum. Karakter odaklı sineması, absürdlüğü, renkleri, dekorları, ince mizahı. The Royal Tenenbaums denginde bir sinema olayını bize armağan ettiği için bile takdirlerimde.
Suda Yaşam filmi de umduğum gibi çıktı, beklentilerimin asgari oranda da olsa karşıladı. Moby Dick ilhamlı olduğunu düşündüğüm öyküsünde Bill Murray'i başrolde izlemek hakikaten keyifliydi. Anderson'un tüm mekanlarını bir karaktere dönüştürdüğü belirgindir. Bu defa da bir gemiyi, bir denizaltıyı ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor. Animasyonlar da iyi yedirilmiş filme.
Müziklere de değinmek lazım. Hemen hemen tüm Anderson filmlerinde olduğu biçimde itinayla seçilip icra edilmiş.
William Dafoe'nun karakterini de ayrı bir sevdim.
Anderson takipçileri es geçmez zaten, diğer sinema tutkunları da izlemeli...
oyuncular arasındaki iletişim cok güzeldi, herkes belirgin bir karaktere sahipti - ama bir yandan da kısa geçişlerde yakalanan ince duygu değişimleri vardı. Moonrise Kingdom'da evin en ince ayrıntısına kadar düşünülmesi gibi burda da geminin özeillikleri belirlenmiş ve dizayn edilmiş (2. Dünya Savasından kalma olmasından banyo taşlarının yapıldığı yere kadar) ve her bölmesini gezdiriyor bize Wes Anderson. Geminin adının Belafonte olmasıysa ayrı bir hoştu benim için.
Wes Anderson'ın çok iyi başardığı hayatı tatlı bir absürdizmle ele alma olayının tavan yaptığı; set tasarımıyla, dekoruyla, kostümleriyle ve tabiki özenle seçilmiş müzikleriyle ( özellikle Seu Jorge'nin Portekizce yorumladığı David Bowie şarkılarıyla) insanı gülümseten film.
@pelezinho
10 yıl önce
7.2 / 10
masalımsı anlatım,ilginç ve bir o kadar derin karakterler,pastel renklerde çizilen bir dünya ve sürekli insanı gülümseten ve içini ısıtan bir olaylar örgüsü.wes anderson filmlerinin kısa özeti budur işte.
the life aquatic with steve zissou bana göre moonrise kingdom ve the royal tenenbaums'ın altında olsada aldığınız lezzet yine aynı oluyor.sıcak anlatım,renkli bir dünya ve içimizi ısıtan bir yapıt daha.bu adamın herbir filmi bir değil birkaç kez izlenmeli bence.
@cemal_erdem
11 yıl önce
7 / 10
Suda Yaşam filmi de umduğum gibi çıktı, beklentilerimin asgari oranda da olsa karşıladı. Moby Dick ilhamlı olduğunu düşündüğüm öyküsünde Bill Murray'i başrolde izlemek hakikaten keyifliydi. Anderson'un tüm mekanlarını bir karaktere dönüştürdüğü belirgindir. Bu defa da bir gemiyi, bir denizaltıyı ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor. Animasyonlar da iyi yedirilmiş filme.
Müziklere de değinmek lazım. Hemen hemen tüm Anderson filmlerinde olduğu biçimde itinayla seçilip icra edilmiş.
William Dafoe'nun karakterini de ayrı bir sevdim.
Anderson takipçileri es geçmez zaten, diğer sinema tutkunları da izlemeli...
@birdie_numnum
12 yıl önce
7.4 / 10
Keyifli bir seyirlik
@pepe_le_pew
15 yıl önce
7.8 / 10