Kader Yorumları

Kader filmi detayları

@samsaara

7 ay önce

6.6 / 10

Bekir'in hissettiği aşk değil, hastalıklı bir duygu ama sevgi veya aşkla bir ilgisi kesinlikle yok. Tek bir insan düşünün ki kendi de dahil herkesin hayatını mafediyor. Bu hastalıktan başka bir şey değil.
K

@korkutan

8 ay önce

7 / 10

Bekir filmi oynamıyor yaşıyor adeta...
Film 2006'da çekilmiş ama belki 1970'lerden her şehirde farklı oyuncularla farklı hayatlarda oynanmaya devam ediyor bile 2023'te ve sonrasında da oynanmaya devam edecek.
Birçok oyuncu bence çok sırıtıyor natürel oyunculuk anlamında ama bence çekim açıları dünya standardlarının üstünde mekan seçimleri de çok başarılı
Sıradan filmlerin dışına çıkmak isteyenlere, mgtow, hipergami araştıranlara tavsiye
K

@korkutan

8 ay önce

O değil de bu sanatsal film Tiktok'ta 2 tane repliğiyle fenomen oldu. Oradan ilgimi çekipte izledim. Araştırılmalı...

@kubrahazretleri

8 ay önce

7 / 10

"Sus artık, ağlanacak zaman değil şimdi." Bekir'in karısı salatalığı soyarken ağlamaya başlayınca kaynanasının kurduğu bu cümle film boyunca en çok içime oturan kısım oldu. Film; Uğur'a aşkını kendine kılıf olarak kullanıp aslında bu aşktan bağımsız olarak Bekir'in kendi hayatını ve çevresindeki insanların hayatını nasıl kaydırdığını gözler önüne seriyor. Kendisine hayrı olmayan insanın çevresine de hayrı olmazmış. Ailesini, eşini, çocuğunu, işini, taksiyi, dükkanı takıntılı bir aşk uğruna heba eden kompleksli bir adam. Uğur ise alışkanlıklarından kopmaya korktuğu için orospuluğa boyun eğen bir kadın. Onu sefil hayatında tutan neden Zagor'a olan aşkı değil de kendi içerisinde çözemediği problemleri ve kendine kuracağı daha iyi bir hayatı orospuluk yapan annesi ve kardeşine ihanet olarak görmesi. Çünkü orospu bir kadının orospu bir kızı olarak doğmuş ve bu rolü benimseyerek hayata tutunmuş. Orospuluk aslında Uğur'un konfor alanı.
Güzel bir filmdi. Israrla hayata tutunmaya çalışıp farkl
... Devamı
"Sus artık, ağlanacak zaman değil şimdi." Bekir'in karısı salatalığı soyarken ağlamaya başlayınca kaynanasının kurduğu bu cümle film boyunca en çok içime oturan kısım oldu. Film; Uğur'a aşkını kendine kılıf olarak kullanıp aslında bu aşktan bağımsız olarak Bekir'in kendi hayatını ve çevresindeki insanların hayatını nasıl kaydırdığını gözler önüne seriyor. Kendisine hayrı olmayan insanın çevresine de hayrı olmazmış. Ailesini, eşini, çocuğunu, işini, taksiyi, dükkanı takıntılı bir aşk uğruna heba eden kompleksli bir adam. Uğur ise alışkanlıklarından kopmaya korktuğu için orospuluğa boyun eğen bir kadın. Onu sefil hayatında tutan neden Zagor'a olan aşkı değil de kendi içerisinde çözemediği problemleri ve kendine kuracağı daha iyi bir hayatı orospuluk yapan annesi ve kardeşine ihanet olarak görmesi. Çünkü orospu bir kadının orospu bir kızı olarak doğmuş ve bu rolü benimseyerek hayata tutunmuş. Orospuluk aslında Uğur'un konfor alanı.
Güzel bir filmdi. Israrla hayata tutunmaya çalışıp farklı şehirlerde yeniden deneyen kadının ve bu kadına tutunmaya çalışan intihara meyilli bir adamın hem kendilerini hem de çevrelerindeki insanları nasıl çaresiz bıraktıklarını konu almış.
P

@panc

11 ay önce

Aşık olmanın nasıl birşey olduğunu, insanı nasıl da akıl almaz hallere sokabileceğine, hayatlarını sevdikleri insan için feda edebilecek kişileri, aşk uğruna sürüklenen ve tükenip giden insanları anlatan bir hikaye.

Karşılıksız sevenler var bu filmde, karşılık alma veya kavuşma umudu olmasa bile mühim olanın aşkın kendisi olduğunu anlıyoruz. Dışarıdan mantıksız ve imkansız görünse de birçok davranışın ve durumun aslında nasıl da doğal bir şekilde geliştiğini anlatıyor, aşkla birlikte gelişen umutsuzluk, çaresizlik hallerini gösteriyor bize. Karakterler şehirden şehire, beladan belaya sürüklenirken tüm rezillikleri çaresizce kabulleniyor, “başa gelen çekilir, kader böylemiş” deyip yollarına devam ediyorlar. Önemli olan, bir an bile yaptıklarından şüphe duymamaları. Çünkü her şeyi göze almıştır onlar.

Filmin sonunda, "her şey bir kader mi yoksa tercih mi" diye düşünüyor insan. Bekir'in Uğur'un peşinden gitmesi bir tercihtir ama ona ol
... Devamı
Aşık olmanın nasıl birşey olduğunu, insanı nasıl da akıl almaz hallere sokabileceğine, hayatlarını sevdikleri insan için feda edebilecek kişileri, aşk uğruna sürüklenen ve tükenip giden insanları anlatan bir hikaye.

Karşılıksız sevenler var bu filmde, karşılık alma veya kavuşma umudu olmasa bile mühim olanın aşkın kendisi olduğunu anlıyoruz. Dışarıdan mantıksız ve imkansız görünse de birçok davranışın ve durumun aslında nasıl da doğal bir şekilde geliştiğini anlatıyor, aşkla birlikte gelişen umutsuzluk, çaresizlik hallerini gösteriyor bize. Karakterler şehirden şehire, beladan belaya sürüklenirken tüm rezillikleri çaresizce kabulleniyor, “başa gelen çekilir, kader böylemiş” deyip yollarına devam ediyorlar. Önemli olan, bir an bile yaptıklarından şüphe duymamaları. Çünkü her şeyi göze almıştır onlar.

Filmin sonunda, "her şey bir kader mi yoksa tercih mi" diye düşünüyor insan. Bekir'in Uğur'un peşinden gitmesi bir tercihtir ama ona olan karşılıksız sevgisi bir kaderdir.

''Birden durup dururken içim cız etti. Bi baktım gene aynı karın ağrısı. Öyle özlemişim ki seni.'' Sevgiyi, özlemi, aşkı en iyi anlatan replik net olarak budur.

@kbrcktlbs

1 yıl önce

Buram buram çorap kokan, Türk sinema tarihinin en iyi filmlerindendir.

@yigithan300

2 yıl önce

8.7 / 10

Aslında filmleri farklı ele almak istemedim. Masumiyet Bekir,Uğur,Yusuf ve Zagor takık Bekir uğura ama gömüş aşkı bir yerlere Uğur un aklı ise Zagor da hayat kadınlığı yapıyor oradan aldığı parayı da Zagora götürüyor Bekir de bırakamıyor uğuru ayrılmıyor beşinden bu hikaye bir de Yusuf dâhil oluyor saf bir delikanlı bir otel odasına sıkışıp kalıyorlar kaçacak yer yok nereye gitseler hayat.1997 yapımı Masumiyet Bekir ve Uğurun hikayesinin nasıl başladığını anlatan Kader ise 2006 yılında geliyor. Bekir in uğur için geçmişte yaptıkları ama uğurun bitmeyen Zagor sevdası bir yoldur uzar gider hayat aşk dediğin gezdirir adamı diyar diyar peşinden sürükler uyuşturur aklını yüreğini vicdanında kalmaz üzüldüğün seni üzene çevirir. Zagor Uğuru üzer Uğur Bekiri üzer Bekir de evdeki karısını üzer. Bekir neler yapıyor ama olmuyor Zagor hiç bir şey yapmazken herkes onun etrafında dönüyor. Hayattan daha usta bir sillesi var mı? Feda ettiklerimiz neye,niye kim için öylece yanımızdan geçen insanların h
... Devamı
Aslında filmleri farklı ele almak istemedim. Masumiyet Bekir,Uğur,Yusuf ve Zagor takık Bekir uğura ama gömüş aşkı bir yerlere Uğur un aklı ise Zagor da hayat kadınlığı yapıyor oradan aldığı parayı da Zagora götürüyor Bekir de bırakamıyor uğuru ayrılmıyor beşinden bu hikaye bir de Yusuf dâhil oluyor saf bir delikanlı bir otel odasına sıkışıp kalıyorlar kaçacak yer yok nereye gitseler hayat.1997 yapımı Masumiyet Bekir ve Uğurun hikayesinin nasıl başladığını anlatan Kader ise 2006 yılında geliyor. Bekir in uğur için geçmişte yaptıkları ama uğurun bitmeyen Zagor sevdası bir yoldur uzar gider hayat aşk dediğin gezdirir adamı diyar diyar peşinden sürükler uyuşturur aklını yüreğini vicdanında kalmaz üzüldüğün seni üzene çevirir. Zagor Uğuru üzer Uğur Bekiri üzer Bekir de evdeki karısını üzer. Bekir neler yapıyor ama olmuyor Zagor hiç bir şey yapmazken herkes onun etrafında dönüyor. Hayattan daha usta bir sillesi var mı? Feda ettiklerimiz neye,niye kim için öylece yanımızdan geçen insanların hikayesi.Kader de karşılıksız hiç bir şey yapmayan mahvettikleri hayatları izleriz yada insanların sahip olmak istedikleri şeyler için yaptıklarını. Masumiyet ise bunların sonucunu gösterir. Ama her iki koşulda elinin tersiyle iten tek bir kişi vardır oda Bekir. Zeki Demirkubuz kenar mahallelerde, taşra pavyonlarında kendini tüketenlerin ruh hallerini en kırılgan noktalarından kavrıyor. Masumiyetini kaybetmiş insanların Kaderi. Kadersizlerin Masumiyeti.

@berfiin

3 yıl önce

8 / 10

"Sen de anla artık başka yolu yok bunun. Yazıkmış, kılmış, tüymüş hepsi hesap edildi bunların ya. Her şeye hazırım diyorum sana. De ki iyilik ediyorsun, de ki sevap işliyorsun. Herkesin inandığı bir şey vardır bu a* kodumunun hayatında. Benimkisi de sensin ne yapayım"
Film bittikten sonra insanın içinde bir boşluk oluşuyor. Bu boşluk oyunculukların bu kadar iyi olması ve duygunun bize geçmesinden dolayı mı yoksa filmin bu kadar gerçek bir şeyi yüzümüze çarpması mıdır bilemedim.
Ana tema çok belli ki takıntıydı. Uğur’un Zagor’a takıntısı, Bekir’in Uğur takıntısı... Film boyunca dedim ki değer miydi be...

@mathiviolet

3 yıl önce

8.1 / 10

Türk sinemasının en iyi filmlerindendir muhakkak ama ilk izlediğimde Bekir’in karısının hiçbir suçu olmadığı halde mağdur edilmesi yüzünden sinirlerimi bozmuş, Bekir’in aşkını gözüm görmemişti ama sonra Demirkubuz’un röportajını okudum. Sanki inandığı şeyi duymayı bekliyormuşçasına okur okumaz Kader filmindeki mantığı kavradım işte o zaman Bekir’in ve Uğur’un aşkına mantık erdirebildim. Ayrıca önce bu filmi daha sonra Masumiyeti izlediğime çok memnunum benim için daha özel bir hale geldi.

" ...Aşk duygusu da ideal anlamda kendi varlığını başka bir varlığa teslim etme, bütün iradeni her şeyi onun kollarına terk etme eğilimidir. Bunun geliştirilmiş hali bence tanrıya kadar da gidebilir. İnanç duygusunun başlangıcında da bu vardır. Zaten Dostoyevski ve Nietzsche’ye duyduğum sevgi de bundandır. Onlar aşk ve tutkuya şekil biçmezler. Ne olursa olsun, ister ahlaki, ister ahlak dışı bütün tutkuların ve aşk duygusunun tanrısal bir öz taşıdığını, bu tutku ve aşk olmadan tanrısal bir inanç geliş
... Devamı
Türk sinemasının en iyi filmlerindendir muhakkak ama ilk izlediğimde Bekir’in karısının hiçbir suçu olmadığı halde mağdur edilmesi yüzünden sinirlerimi bozmuş, Bekir’in aşkını gözüm görmemişti ama sonra Demirkubuz’un röportajını okudum. Sanki inandığı şeyi duymayı bekliyormuşçasına okur okumaz Kader filmindeki mantığı kavradım işte o zaman Bekir’in ve Uğur’un aşkına mantık erdirebildim. Ayrıca önce bu filmi daha sonra Masumiyeti izlediğime çok memnunum benim için daha özel bir hale geldi.

" ...Aşk duygusu da ideal anlamda kendi varlığını başka bir varlığa teslim etme, bütün iradeni her şeyi onun kollarına terk etme eğilimidir. Bunun geliştirilmiş hali bence tanrıya kadar da gidebilir. İnanç duygusunun başlangıcında da bu vardır. Zaten Dostoyevski ve Nietzsche’ye duyduğum sevgi de bundandır. Onlar aşk ve tutkuya şekil biçmezler. Ne olursa olsun, ister ahlaki, ister ahlak dışı bütün tutkuların ve aşk duygusunun tanrısal bir öz taşıdığını, bu tutku ve aşk olmadan tanrısal bir inanç geliştirmenin mümkün olmadığını söylerler.
..."
A

@aglamalikbaby

4 yıl önce

8.4 / 10

Bu amınakoduğumun hayatında herkesin inandığı bir şey var benimki de sensin
N

@notoriyas

4 yıl önce

9.5 / 10

Sadece senaryosu ile birlikte birçok eksiğini görmezden geldiğim başyapıt.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL