Cemetery Man Yorumları

Cemetery Man filmi detayları

@furkandgn9

2 ay önce

6.9 / 10

"Bir gün anlıyorsunuz ki, canlılardan çok ölü tanıdığınız var."

Senarist resmen aklındaki soruları izleyiciye sormuş. Cevap alamayacağını ve birçoğunun cevabının olmadığını bilerek. Sesli düşünmek için film çekmek epey meşakkatli ve saygı duyulası bir tercih. Zihnin soruları serbest kaldığında ortaya çıkan gariplikler silsilesini deneyimlemek de şahane.

Film Francesco Dellamorte'nin mezar bekçiliği yaptığı Buffalora'da gerçekleşen paradoksu ele alıyor. Yeni ölüler 7 gün içinde diriliyorlar, rahat durmuyorlar. Hayata kaldıkları yerden devam etmek ister gibiler. Bu "zombi" salgınının sadece Buffalora mezarlığında gerçekleşiyor oluşu da filmi baş karakter için daha kişisel bir hale getiriyor. Ayrıca onları avlamakla görevli Francesco'ya kimsenin inanmıyor oluşu da hissettiğimiz çözümsüzlük sürecini arttırıyor. Film sorular soruyor ama ne Francesco ne de olaylar bir yere gidemiyor. Ölüler dirilseler de tekrar ölüyorlar. Aşık olduğu kadınları her seferinde kaybediyor. Hakkında çıkan
... Devamı
"Bir gün anlıyorsunuz ki, canlılardan çok ölü tanıdığınız var."

Senarist resmen aklındaki soruları izleyiciye sormuş. Cevap alamayacağını ve birçoğunun cevabının olmadığını bilerek. Sesli düşünmek için film çekmek epey meşakkatli ve saygı duyulası bir tercih. Zihnin soruları serbest kaldığında ortaya çıkan gariplikler silsilesini deneyimlemek de şahane.

Film Francesco Dellamorte'nin mezar bekçiliği yaptığı Buffalora'da gerçekleşen paradoksu ele alıyor. Yeni ölüler 7 gün içinde diriliyorlar, rahat durmuyorlar. Hayata kaldıkları yerden devam etmek ister gibiler. Bu "zombi" salgınının sadece Buffalora mezarlığında gerçekleşiyor oluşu da filmi baş karakter için daha kişisel bir hale getiriyor. Ayrıca onları avlamakla görevli Francesco'ya kimsenin inanmıyor oluşu da hissettiğimiz çözümsüzlük sürecini arttırıyor. Film sorular soruyor ama ne Francesco ne de olaylar bir yere gidemiyor. Ölüler dirilseler de tekrar ölüyorlar. Aşık olduğu kadınları her seferinde kaybediyor. Hakkında çıkan yalanlar hep sürüyor ve ona kimse asla inanmıyor. Kendisine inanan tek kişi dilsiz karakter Gnaghi de çözüm değil, bazen köstek oluyor.

Filmin sinematografisi, karakterizasyonu doğrudan bir çizgi romanı andırıyor. İzledikten sonra gördüm ki zaten Tiziano Sclavi'nin çizgi roman uyarlamasını izliyormuşum. Yoğun görsel efekt kullanımından kaçınmamak planıyla başlayan filmin düşük bütçesi buna biraz engel olmuş. Film 1994 değil de 80'ler erken döneminin bir ürünüymüş gibi görünüyor. Fakat sinematografik seçimler ve ucuz olsa da yaratıcı çözümler kendine has bir atmosfer doğuruyor.

Dellamorte Dellamore hayatın sabitliği, bir haltları becersek de hiçbir haltı beceremiyor oluşumuz hakkında alaycı bir felsefeye sahip. Ve bunu kabullenmemizi öğütlüyor gibi görünüyor. Karışık kafasına rağmen sizi de birlikte düşünmeye davet ediyor. İlginç bir deneyim.

@tiamath

3 yıl önce

7 / 10

Bir gün anlıyorsunuz ki, canlılardan çok ölü tanıdığınız var. (Francesco)

Enteresan bir film. Ölülerin, öldükten bir hafta sonra dirildiği bir mezarlıkta mezar bekçiliği yapan Francesco’nun, aşık olduğu kızın da talihsiz bir olan sonucu ölmesiyle başlayan karmaşık olaylar zincirini görüyoruz. Filmdeki anlatım konusunda epeyi bir zenginlik ve felsefe var. Ölüler neden geri gelmek ister? ölüleri geri göndermek yerine yaşamanın değerini bilmeyenleri öldürmek daha mı doğru? ölüm, sevgi ve aşk için ayırıcı bir unsurmudur?

Ayrıca Francesco’nun, artık canlılara yönelmesi ile işlediği cinayetlerin sürekli bir başkasına ait cinayetmiş gibi görülmesi filmin en komik noktalarından biriydi. Fabiana Formica’nın filmdeki oyunculuğu ister istemez zayıf geldi. Sanki sadece sevişme ve sigara içme sahnelerini oynayacak biri olarak filmde yer verilmiş. Öteyandan Gnaghi karakteri çok başarılıydı. Ayrıca filmin müzikleri ve biz Türkler için sezen aksu’ya ait müzik kullanımı çok hoştu.

@sinemacokseveri

6 yıl önce

10 / 10

sadece bir film... değil mi yoksa?

bu filmi izlemeden önce zombi filmlerini severdim, bir de dylan dog kültürü vardı hafiften, denk geldi izledim. ama bu film zombi filmi değil. resmen felsefe kitabı gibi birşey. filmin finali zaten başlıbaşına ayrı bir olay. varoluş problemleri, ölülerin yerinde duramadığı bir mezarlık, dilsiz bir yardımcı ve onun garip aşkı... izlenmesi gerek kesinlikle.

sonuçta hepimiz buffalora’da yaşıyoruz, herkesin zihninde bu mezarlıklardan var, ölüler yerinde durmuyor.

hadi bakalım kolay gelsin

dylan dog modelimiz rupert everett’ın ağzında sigarası, elinde tabancası zombileri mezara geri yollayan bir mezarlık bekçisini oynadığı tekrar tekrar izlenebilen, fazlasıyla kanlı olsa da hiç sırıtmayan, korku, aşk, her şeyden uzaklaşma isteği ve everett’ın yardımcısı garip naghi’yi barındıran film. belki de filmin en romantik karakteri naghi olabilir.

naghi’nin, aşkının kesik kafasını televizyona yerleştirip, bütün gün onu izlemesi ve üstelik kendisinin konuşamıyor
... Devamı
sadece bir film... değil mi yoksa?

bu filmi izlemeden önce zombi filmlerini severdim, bir de dylan dog kültürü vardı hafiften, denk geldi izledim. ama bu film zombi filmi değil. resmen felsefe kitabı gibi birşey. filmin finali zaten başlıbaşına ayrı bir olay. varoluş problemleri, ölülerin yerinde duramadığı bir mezarlık, dilsiz bir yardımcı ve onun garip aşkı... izlenmesi gerek kesinlikle.

sonuçta hepimiz buffalora’da yaşıyoruz, herkesin zihninde bu mezarlıklardan var, ölüler yerinde durmuyor.

hadi bakalım kolay gelsin

dylan dog modelimiz rupert everett’ın ağzında sigarası, elinde tabancası zombileri mezara geri yollayan bir mezarlık bekçisini oynadığı tekrar tekrar izlenebilen, fazlasıyla kanlı olsa da hiç sırıtmayan, korku, aşk, her şeyden uzaklaşma isteği ve everett’ın yardımcısı garip naghi’yi barındıran film. belki de filmin en romantik karakteri naghi olabilir.

naghi’nin, aşkının kesik kafasını televizyona yerleştirip, bütün gün onu izlemesi ve üstelik kendisinin konuşamıyor olması bana hep filmin en eğlenceli kısımları gibi gelmiştir. naghi’nin everett’la konuşamayışı, en ihtiyaç duyulan anda yardıma koşamaması ama koşacakmış gibi durması ve bakışları da çok eğlencelidir. bir de everett’ın aynı kadına tekrar tekrar aşık olup, her seferinde kaybetmesi, filmin sonunda da ne yaparsa yapsın hiç bir yere gidemeyeceğini anladığı an, hayatının nasıl bir seçeneksizliğe mahkum olduğunu gösterir ya, orada insanın içi parçalanır. ama melankolik bakışlar yakışır karakterimize.
D

@dostoyevski

11 yıl önce

8 / 10

Bu filme yorum girilmemesine şaşırdım açıkçası. İmdb’de 7.1’den daha yüksek bir puanı hak eden bir film. Kalburüstü senaryosuyla, iyi oyuncularıyla zaten ortalamanın üzerine çıkyor. Bunun üzerine de; o kasvetli mekanlar eklenince, filmden alınan keyif artıyor. Bunların yanında, çerezlik bir film değil kesinlikle. Düşündüren bir film. Ölüm üzerine, kadınlar üzerine... Nereye çekerseniz oraya gider yani. Filmde küçük de bir sürpriz var biz Türk’ler için. :F Onu açıklamak istemiyorum şu an. Kesinlikle izlenmeli.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL