Aslında yönetmen filmde sadece bir konuyu öne çıkarmamış. Modern dünyada aldatma, ne istediğini bilememe, günümüz ilişkilerinde hevesi aşk ve sevgi zannetme, bir insanın enerjisi üzerinden hayatını idame ettirmeye çalışma, Aksel'in ölürken bile karşısındaki narsist bireye olan bağlılığı ve bir çok konu... İzlerken bol bol sigara yakılacak film. İzletelim.
Hayatı boyunca bir şeyler arayan, aradığı şeylerin gerçekten istediği şeyler olup olmadığını bilmeyen, kafasında kurduğu planların isteklerinden çok birer heves olduğunu anlayamayan, şansı yaver gider de isteklerine ulaşırsa onlardan da bir bahane bulup çabucak sıkılan modern insanın yani az çok hepimizin hayatından bir kesit sunuyor film. Filmde herkesin dondugu sahnedeki gibi dünya içindeki insanlarla beraber bir anlığına dursa ne de iyi olurdu, özgürce koşturup gerçekten sevdiğimizi düşündüğümüz o hedeflere doğru kosardik ancak hayat akmaya başlayınca biz de onunla birlikte savruluyoruz. Ne istedigini bilememek bir kusur degil artik o kadar hizli savruluyoruz ki kafamizi kaldırdığımızda bambaşka bir istek belirlemiş oluyoruz kendimize. Oslo 31 August'ta ne kadar çabalarsa çabalasın akıntıya karsi yüzemeyecegini anlayan bir insanın boğuluşunu görmüştük. Bu film ise biraz daha ümitli. Bu sefer tutunacak dalları olan ama hangi dala tutunacağıni bilmeyen bir genç kadın var. Dallara tutu... Devamı
Hayatı boyunca bir şeyler arayan, aradığı şeylerin gerçekten istediği şeyler olup olmadığını bilmeyen, kafasında kurduğu planların isteklerinden çok birer heves olduğunu anlayamayan, şansı yaver gider de isteklerine ulaşırsa onlardan da bir bahane bulup çabucak sıkılan modern insanın yani az çok hepimizin hayatından bir kesit sunuyor film. Filmde herkesin dondugu sahnedeki gibi dünya içindeki insanlarla beraber bir anlığına dursa ne de iyi olurdu, özgürce koşturup gerçekten sevdiğimizi düşündüğümüz o hedeflere doğru kosardik ancak hayat akmaya başlayınca biz de onunla birlikte savruluyoruz. Ne istedigini bilememek bir kusur degil artik o kadar hizli savruluyoruz ki kafamizi kaldırdığımızda bambaşka bir istek belirlemiş oluyoruz kendimize. Oslo 31 August'ta ne kadar çabalarsa çabalasın akıntıya karsi yüzemeyecegini anlayan bir insanın boğuluşunu görmüştük. Bu film ise biraz daha ümitli. Bu sefer tutunacak dalları olan ama hangi dala tutunacağıni bilmeyen bir genç kadın var. Dallara tutunmak istemediği için kendini akıntının götürdüğü yerlere bırakıyor. Kış güneşi gibi bir film bir sıcaklık hissediyoruz ama hala üşüyoruz.
kararsızlıklar, ne istediğini bilememe üzerine şişirilmiş bir film.
sinirlendim izlerken. kararsız halleri ve cinsellikle ilgili abuk feminist fikirleriyle içimi baydı. aksel ile olan çiçek gibi hayatı asla hak etmiyordu zaten. böylesi ayakları sağlam basamayan duruşunun altında babası tarafından hiçbir zaman onaylanmamış sevildiğini hissetmemiş bir kadın olmasına şaşırmadık. kimsenin hayatına almak istemeyeceği dünyanın en kötü insan tipi
Erkek gözünden kadın hikayesi ne kadar olursa, o kadar... Ana karakter Julie olsun diye bir süre uğraşılmış ama olmamış, zaten bir yerden sonra uğraşmayı da bırakmışlar. Yine de çok beğendiğim sekanslar oldu, olmadı değil. Müzikler keza... Anders Danielsen Lie ile Oslo'yu görmek de ayrıca güzeldi...
bu kadar bizden olan filmler... Kızı yargılayamadım yaptıklarından çünkü sen bensin Julie :’) Ama sanki dahası olmalıydı bir şeyler eksik yarım gibi. Mubiye gelsin diye ne zamandır bekliyordum biraz daha iyisini görmek isterdim.
“12 bölüm, bir prolog ve bir epilogdan oluşan bir film” diyor başında ama maalesef bize bu tekniğin kötü bir örneğini yaşatıyor. Bu sefer nefesi, birikimi yetmemiş ekibin.
Bölümlere ayırmak, bir anlatıcıyı yerleştirmek - Kubrick ve Von Trier olmak - o kadar da kolay değil demek ki..
Küçümsediği romantik komedilerin, hele Woody Allen’ın yanından bile geçmiyor.
Dram filmi sevmeyen bana bile sevdirdi kendisini.. Sonundan pek bir şey beklememek gerekiyor ama filmin akışına bakıldığı zaman öyle bir şey vadetmiyor da zaten. Çoğu insanın kendisini bulabileceği bir film izledikten sonra da hoş bir his bırakıyor ardında. Tavsiye ederim
@kalecisacli
3 hafta önce
9.7 / 10
@mckurkcu
3 hafta önce
@madamcoco
1 ay önce
@babe
1 ay önce
sinirlendim izlerken. kararsız halleri ve cinsellikle ilgili abuk feminist fikirleriyle içimi baydı. aksel ile olan çiçek gibi hayatı asla hak etmiyordu zaten. böylesi ayakları sağlam basamayan duruşunun altında babası tarafından hiçbir zaman onaylanmamış sevildiğini hissetmemiş bir kadın olmasına şaşırmadık. kimsenin hayatına almak istemeyeceği dünyanın en kötü insan tipi
@berlinj
1 ay önce
6.4 / 10
@mimozafm
1 ay önce
8.4 / 10
@ustunkoru
1 ay önce
5 / 10
Bölümlere ayırmak, bir anlatıcıyı yerleştirmek - Kubrick ve Von Trier olmak - o kadar da kolay değil demek ki..
Küçümsediği romantik komedilerin, hele Woody Allen’ın yanından bile geçmiyor.
@endaksiorea
4 ay önce
8.8 / 10
Ayrıca
30 yaşında ama kariyeri net olmayan insanlara dünyadan örnek görmek çok güzel.
@vecihi51
5 ay önce
6.9 / 10
6.9//10
@sseymayldz
5 ay önce