Doğumumuzdan itibaren üzerimize oturan kimliklerimiz. Kimliklerimizi belirleyen sahip olduklarımız. Yalanlar üzerine kurulu para dolu hayatlarımız. Samimiyet üzerine kurulu bazen kızgın bazen azgın aşklar. Ne yapıp edip kendi karakterimizden sıyrılamamamız. Blue Jasmine bence böyle bir filmdi. Cate Blanchett kadar güzel ve hoş. Müzikleri de ayrı bir dinlenesi. İzleyin dostlar.
eline ekmeğini alcaksın bacım! ahsj bu filmle deşet dalga geçesim var zaten veren vermiş ödülü ince bir sızı sunsada yüreciğime, bir çok duyguyu hissedebildiğim güzel bir filmdi aama napak besimeye etimesgutu darmı edek? film iyi iyi prozac var yin mi? bünyeyi bir şövelyeye oturmaya çalışan yengenin izdirabi desek yok ya tamam sustum güzel izlenesi
Cate iyi oynamış ama çok iyi diyemiycem.Film bilindik bir konuya sahip olduğu gibi bazı sahnelerde zorlama germe çabasınıda dostum woodye yakıştıramadım.Kendine has bol muhabbetli filmleri bazen sıksada en azından tebessüm ettirdiği çok olmuştur.Ama bazı sahnelerde erkekler işte tuttumu affetmez muhabbetleri bana biraz eğreti geldi.Erkek milleti işte paso karı kız peşindeymiş mesajı gönderdi ihtiyar kurt.) dediğim gibi eskiden bunu entelektüel bir bakışla anlatıp karakterleri incelerdik.Bu filmde sanki boş koymuş gibi .)
Her zamanki gibi harikaa müzikler, sade ve belki de sıradan bir konu ama muhteşem bir film. Bir arkadaş yorumunda "Woody Allen filmi olduğu o kadar da belli olmuyordu." demiş. Kesinlikle haklı. Allen'ın filmleri genelde bas bas bağırır BENİ WOODY AMCA ÇEKTİ diye. Ama Blue Jasmine'de öyle olmamış. Belki Cate Blanchett'ın muazzam oyunculuğundan, belki üstüne cuk oturan zarafetinden belki de Woody Allen'ın oynamamasından ötürü bu film Cate'in filmi olmuş. Çok da iyi olmuş. Rolünü canlandırmamış, Jasmine karakterini canlandırıp hayat vermiş ve gözlerimizin önüne sermiş. Böylesi bir oyunculuğun arkada kalması haksızlık olurdu. En sevdiğim Allen filmlerinden biri oldu bile.
izlediğim en kötü Allen filmi. onun çok konuşan kadınlarına alışkınız lakin bu sefer konuşan kadın ve konuştukları oldukça yapay. allen filmleri kendini iç entelektüelitesiyle fark yaratıyordu. filmi farklılaştıran hiçbir şey bulamadım. günlerce bekleyip, izledim ve hüsran, hüsran çok sanat müziği bir kelimedir nokta
Woody Allen ülke ülke gezmekten sıkılmış olmalı ki Nevrotik Kadınlarına birini daha ekleme kararı almış...
İyi mi etmiş kötü mü etmiş sorusuna net bir cevap bulmak zor. Her ne kadar ilk başlarda nevrotik kadınlarına ara verip Avrupa şehirlerine yöneldiğinde üzülmüşsem de sonuç beni oldukça tatmin etmişti. "Vicky Cristina Barcelona", ardından da "Midnight in Paris" gelince sanırım herkes çıtanın ne kadar yükselmiş olduğunu farketmiştir. "To Rome with Love" diğerlerinin yanında daha sönük kalsa da avrupa şehirlerine devam etmesinden yanaydı bir tarafım. Ta ki "Blue Jasmine" i izleyene kadar. Blue Jasmine'den sonra -hatta tam da son sahnede- Woody Allen'ın nevrotik kadınlarını ne kadar çok özlemiş olduğumu farkettim. Üstad evine dönmüş dedirtti adeta bana.
Özlemimden beğendim sanırım ama filmin Cate Blanchett'in mükemmel oyunculuğu dışında Woody Allen'ın diğer şaheserlerine fark atacak bir tarafı da yoktu. Hatta bir filmi gördüğünüzde Woody Allen filmi dedirtecek yoğunluk diğerlerine gö... Devamı
Woody Allen ülke ülke gezmekten sıkılmış olmalı ki Nevrotik Kadınlarına birini daha ekleme kararı almış...
İyi mi etmiş kötü mü etmiş sorusuna net bir cevap bulmak zor. Her ne kadar ilk başlarda nevrotik kadınlarına ara verip Avrupa şehirlerine yöneldiğinde üzülmüşsem de sonuç beni oldukça tatmin etmişti. "Vicky Cristina Barcelona", ardından da "Midnight in Paris" gelince sanırım herkes çıtanın ne kadar yükselmiş olduğunu farketmiştir. "To Rome with Love" diğerlerinin yanında daha sönük kalsa da avrupa şehirlerine devam etmesinden yanaydı bir tarafım. Ta ki "Blue Jasmine" i izleyene kadar. Blue Jasmine'den sonra -hatta tam da son sahnede- Woody Allen'ın nevrotik kadınlarını ne kadar çok özlemiş olduğumu farkettim. Üstad evine dönmüş dedirtti adeta bana.
Özlemimden beğendim sanırım ama filmin Cate Blanchett'in mükemmel oyunculuğu dışında Woody Allen'ın diğer şaheserlerine fark atacak bir tarafı da yoktu. Hatta bir filmi gördüğünüzde Woody Allen filmi dedirtecek yoğunluk diğerlerine göre daha azdı diye düşünüyorum. Ben bu filmi daha çok geriye dönüş olarak yorumladım. Kesinlikle izlenmeli diyemeyeceğim ama Woody Allen severler tarafından keyifle izleneceğini tahmin ediyorum. Cate Blanchett'in oyunculuğu için izlenmeli... 7.2
@blitzkrieg
10 yıl önce
8 / 10
@dnzksp
10 yıl önce
http://www.youtube.com/watch?v=G4I17sT0qiI
@nawgundime
10 yıl önce
@rashomon
10 yıl önce
7 / 10
@pinarskywalker
11 yıl önce
9 / 10
@lavn
11 yıl önce
@sesver
11 yıl önce
7 / 10
@fthgzl79
11 yıl önce
7.2 / 10
@mskfilm
11 yıl önce
@aylindonmez
11 yıl önce
7.4 / 10
İyi mi etmiş kötü mü etmiş sorusuna net bir cevap bulmak zor. Her ne kadar ilk başlarda nevrotik kadınlarına ara verip Avrupa şehirlerine yöneldiğinde üzülmüşsem de sonuç beni oldukça tatmin etmişti. "Vicky Cristina Barcelona", ardından da "Midnight in Paris" gelince sanırım herkes çıtanın ne kadar yükselmiş olduğunu farketmiştir. "To Rome with Love" diğerlerinin yanında daha sönük kalsa da avrupa şehirlerine devam etmesinden yanaydı bir tarafım. Ta ki "Blue Jasmine" i izleyene kadar. Blue Jasmine'den sonra -hatta tam da son sahnede- Woody Allen'ın nevrotik kadınlarını ne kadar çok özlemiş olduğumu farkettim. Üstad evine dönmüş dedirtti adeta bana.
Özlemimden beğendim sanırım ama filmin Cate Blanchett'in mükemmel oyunculuğu dışında Woody Allen'ın diğer şaheserlerine fark atacak bir tarafı da yoktu. Hatta bir filmi gördüğünüzde Woody Allen filmi dedirtecek yoğunluk diğerlerine gö ... Devamı
İyi mi etmiş kötü mü etmiş sorusuna net bir cevap bulmak zor. Her ne kadar ilk başlarda nevrotik kadınlarına ara verip Avrupa şehirlerine yöneldiğinde üzülmüşsem de sonuç beni oldukça tatmin etmişti. "Vicky Cristina Barcelona", ardından da "Midnight in Paris" gelince sanırım herkes çıtanın ne kadar yükselmiş olduğunu farketmiştir. "To Rome with Love" diğerlerinin yanında daha sönük kalsa da avrupa şehirlerine devam etmesinden yanaydı bir tarafım. Ta ki "Blue Jasmine" i izleyene kadar. Blue Jasmine'den sonra -hatta tam da son sahnede- Woody Allen'ın nevrotik kadınlarını ne kadar çok özlemiş olduğumu farkettim. Üstad evine dönmüş dedirtti adeta bana.
Özlemimden beğendim sanırım ama filmin Cate Blanchett'in mükemmel oyunculuğu dışında Woody Allen'ın diğer şaheserlerine fark atacak bir tarafı da yoktu. Hatta bir filmi gördüğünüzde Woody Allen filmi dedirtecek yoğunluk diğerlerine göre daha azdı diye düşünüyorum. Ben bu filmi daha çok geriye dönüş olarak yorumladım. Kesinlikle izlenmeli diyemeyeceğim ama Woody Allen severler tarafından keyifle izleneceğini tahmin ediyorum. Cate Blanchett'in oyunculuğu için izlenmeli... 7.2