Sanatsal anlamda her konuda (oyunculuk, kostüm, makyaj, müzik, set tasarımı) çok başarılı bulduğum filmde, içinize sinmeyen, rahatsız eden birşey var diyorsunuz. Bence filmin dinginliğe ihtiyacı var. Bir önceki filmi 'First Man' deki fazla sakin anlatım tempoyu düşürünce bu filmde yönetmen özellikle ilk bölümde neredeyse panik halinde bir anlatım kullanmış. Bir saatlik yorucu tempo birçok izleyici için sorun yaratabilir.
Beklentim düşük başladım. Büyülenerek bitirdim. Yönetmen sinemanın gelişimi hakkında bir film çekmek istiyor ama bunu o kadar ilginç yapıyor ki 3 saatlik film hiç sıkmadan kendini izlettirdi. Yönetmen, 3-4 karakter üzerinden olayları birbirine karıştırmadan anlatabiliyor ve bunu yaparken tempoyu öyle bir ayarlamış ki 3 saat mi izlemişim ben bunu diyorsunuz. Filmde umut, aksiyon, komedi, dram, trajedi, gerilim, "korku", aşk aklınıza ne geliyorsa var. Tüm bunlar ustalıkla yerleştirildiğinden sırıtmıyor. Oyuncuların seçimi, performansı oldukça göz dolduruyor. (Brad abi yaşlan be abi! 60'ında jön adam. Hayranlıkla izliyoruz.)
Sinematografi, renkler, ışıklar, kostümler, dekor oldukça güzel. Müzikler kendi başına değerlendirilmeyi hak edecek kadar güzel.
Son sahnelerde Manny'nin 50 yaşlarında gözükmesi lazım ama pek yaşlandıramamışlar ya da tercih etmemişler. Neden böyle bir tercihte bulundular anlamadım. Ayrıca filmin sonunda ne kadar sevdiği... Devamı
Beklentim düşük başladım. Büyülenerek bitirdim. Yönetmen sinemanın gelişimi hakkında bir film çekmek istiyor ama bunu o kadar ilginç yapıyor ki 3 saatlik film hiç sıkmadan kendini izlettirdi. Yönetmen, 3-4 karakter üzerinden olayları birbirine karıştırmadan anlatabiliyor ve bunu yaparken tempoyu öyle bir ayarlamış ki 3 saat mi izlemişim ben bunu diyorsunuz. Filmde umut, aksiyon, komedi, dram, trajedi, gerilim, "korku", aşk aklınıza ne geliyorsa var. Tüm bunlar ustalıkla yerleştirildiğinden sırıtmıyor. Oyuncuların seçimi, performansı oldukça göz dolduruyor. (Brad abi yaşlan be abi! 60'ında jön adam. Hayranlıkla izliyoruz.)
Sinematografi, renkler, ışıklar, kostümler, dekor oldukça güzel. Müzikler kendi başına değerlendirilmeyi hak edecek kadar güzel.
Son sahnelerde Manny'nin 50 yaşlarında gözükmesi lazım ama pek yaşlandıramamışlar ya da tercih etmemişler. Neden böyle bir tercihte bulundular anlamadım. Ayrıca filmin sonunda ne kadar sevdiğim modern filmlerden kesitler gösterilse de bilemedim gerek var mıydı ki! Olmasa da olurmuş.
İlk bakışta bu film karakterlerin hikayesini anlatıyormuş gibi durabilir ancak bu filmde başrol, sinema ve ona aşık olan milyonlarca insan!
"50 yıl içinde doğacak bir çocuk bir ekranda titreyen görüntüne rastlayacak ve seni tanıyormuş gibi hissedecek, bir arkadaşıymışsın gibi. Ama sen o doğmadan ölmüş olacaksın."
Babylon sinema tarihine yazılan bir aşk ve bir intihar mektubu. İşin aşk tarafını çok iyi işlerken, intihar tarafını doz aşımıyla yapıp ağızda ekşi bir tat bırakıyor. 3 saatlik süresinin en az yarısını verimli kullanamıyor. Film bir gösteriye dönüşme hevesiyle öyle bir kalabalık, öyle takip edilmez bir sürat yakalıyor ki genel olarak övüldüğünü gördüğüm yüksek temposuyla ruh daraltıyor. Öyle ki 2-3 kez duysak beğeneceğimiz ana tema müziğini bile dakikalarca dinleterek inmek istediğim bir hız trenine dönüştü. Fakat ilk 1 saatin ardından yavaşlayarak olması gereken hıza kavuştu, karakter gelişimlerini - çok problemli olsalar da - daha iyi göstermeye başladı.
Dediğim gibi, filmin gösteri olmaya dair bir takıntısı var. Yönetmen Damien Chazelle'in önceki eserlerinde de benzer tercihler olduğu için seçimi yadırga... Devamı
"50 yıl içinde doğacak bir çocuk bir ekranda titreyen görüntüne rastlayacak ve seni tanıyormuş gibi hissedecek, bir arkadaşıymışsın gibi. Ama sen o doğmadan ölmüş olacaksın."
Babylon sinema tarihine yazılan bir aşk ve bir intihar mektubu. İşin aşk tarafını çok iyi işlerken, intihar tarafını doz aşımıyla yapıp ağızda ekşi bir tat bırakıyor. 3 saatlik süresinin en az yarısını verimli kullanamıyor. Film bir gösteriye dönüşme hevesiyle öyle bir kalabalık, öyle takip edilmez bir sürat yakalıyor ki genel olarak övüldüğünü gördüğüm yüksek temposuyla ruh daraltıyor. Öyle ki 2-3 kez duysak beğeneceğimiz ana tema müziğini bile dakikalarca dinleterek inmek istediğim bir hız trenine dönüştü. Fakat ilk 1 saatin ardından yavaşlayarak olması gereken hıza kavuştu, karakter gelişimlerini - çok problemli olsalar da - daha iyi göstermeye başladı.
Dediğim gibi, filmin gösteri olmaya dair bir takıntısı var. Yönetmen Damien Chazelle'in önceki eserlerinde de benzer tercihler olduğu için seçimi yadırgamıyorum. Abartı bir dili var ve ben de bizarre potansiyeli taşıyan her şeyi seviyorum. Sadece filmin her noktasına bir abartı ekleyip, merak unsurunu doğal olmayan yollardan sağlamaya çalışmasını yadırgıyorum. Böylesine bir zaman kaybı içerisinde 4 ana karakter anlatmaya çalışınca da karakterlerin kırılma noktaları sağlam ve etkileyici olmuyor, gürültünün içinde kayboluyorlar. Evet, gerçekten de Hollywood'un gerçeklerinin içerisinde kayboldukları anlatılıyor ama ben metaforik anlatımdan bahsetmiyorum.
Bu büyük problemin dışında yer yer çok eğlendim, sinematografiye, dönemi yansıtma şekline, oyunculuk performanslarına bayıldım. Brad Pitt fena değildi ancak Margot Robbie ve Diego Calva muazzamlardı. Li Jun Li ve Jovan Adepo ise potansiyel yıldız adayları olduklarını gösterdiler. Sessiz filmden sesli filmlere geçişte yaşanan kariyer krizlerini, sektörde fırsat eşitsizliği ve ırkçılığı, sinemayı tekeli haline getiren zümrenin ikiyüzlülüğünü de hiç fena anlatmadı film. Gişede çakılmasının sebebi ise kesinlikle kötü oluşu değilmiş. Çünkü parça parça da olsa uzun yıllar hatırlanacak bir iş. Chazelle heykeltıraş değil de bahçıvan olmaya karar verseydi başyapıt sınırlarında bile dolaşabilirdi.
Filmin ilk bir saati çok iyiydi temposu yavaş yavaş düşse de beni çok fazla yoran bir film olmadı. Brad Pitt, Margot Robbie ve Diego Calva inanılmaz oynamışlar.
Kısaca babylon muhteşem prodüksiyonlu, çok iyi bir yönetmenliğe sahip, oyunculukların çok iyi olduğu ama biraz da yorucu bir film.
Başlangıçta yakaladığı tempoyu devam ettirse çok daha iyi bir film olabilirdi ama bu hali bile enfes.
Bence Babylon'u sinemada izlemek en mantıklısı, evde sıkıldığınız yerlerde dondurup 3 saatlik filmi 4-5 saatte bitirirseniz film size berbat gelebilir.
@asdf_13
5 gün önce
7.1 / 10
@kuzgunadam
1 hafta önce
5 / 10
@kumcular
1 hafta önce
7.8 / 10
@ayseklncr
3 hafta önce
@adreannamabelle
1 ay önce
@jessamina
1 ay önce
8 / 10
@korsanadam
1 ay önce
8 / 10
Sinematografi, renkler, ışıklar, kostümler, dekor oldukça güzel. Müzikler kendi başına değerlendirilmeyi hak edecek kadar güzel.
Son sahnelerde Manny'nin 50 yaşlarında gözükmesi lazım ama pek yaşlandıramamışlar ya da tercih etmemişler. Neden böyle bir tercihte bulundular anlamadım. Ayrıca filmin sonunda ne kadar sevdiği ... Devamı
Sinematografi, renkler, ışıklar, kostümler, dekor oldukça güzel. Müzikler kendi başına değerlendirilmeyi hak edecek kadar güzel.
Son sahnelerde Manny'nin 50 yaşlarında gözükmesi lazım ama pek yaşlandıramamışlar ya da tercih etmemişler. Neden böyle bir tercihte bulundular anlamadım. Ayrıca filmin sonunda ne kadar sevdiğim modern filmlerden kesitler gösterilse de bilemedim gerek var mıydı ki! Olmasa da olurmuş.
İlk bakışta bu film karakterlerin hikayesini anlatıyormuş gibi durabilir ancak bu filmde başrol, sinema ve ona aşık olan milyonlarca insan!
@furkandgn9
1 ay önce
7.5 / 10
Babylon sinema tarihine yazılan bir aşk ve bir intihar mektubu. İşin aşk tarafını çok iyi işlerken, intihar tarafını doz aşımıyla yapıp ağızda ekşi bir tat bırakıyor. 3 saatlik süresinin en az yarısını verimli kullanamıyor. Film bir gösteriye dönüşme hevesiyle öyle bir kalabalık, öyle takip edilmez bir sürat yakalıyor ki genel olarak övüldüğünü gördüğüm yüksek temposuyla ruh daraltıyor. Öyle ki 2-3 kez duysak beğeneceğimiz ana tema müziğini bile dakikalarca dinleterek inmek istediğim bir hız trenine dönüştü. Fakat ilk 1 saatin ardından yavaşlayarak olması gereken hıza kavuştu, karakter gelişimlerini - çok problemli olsalar da - daha iyi göstermeye başladı.
Dediğim gibi, filmin gösteri olmaya dair bir takıntısı var. Yönetmen Damien Chazelle'in önceki eserlerinde de benzer tercihler olduğu için seçimi yadırga ... Devamı
Babylon sinema tarihine yazılan bir aşk ve bir intihar mektubu. İşin aşk tarafını çok iyi işlerken, intihar tarafını doz aşımıyla yapıp ağızda ekşi bir tat bırakıyor. 3 saatlik süresinin en az yarısını verimli kullanamıyor. Film bir gösteriye dönüşme hevesiyle öyle bir kalabalık, öyle takip edilmez bir sürat yakalıyor ki genel olarak övüldüğünü gördüğüm yüksek temposuyla ruh daraltıyor. Öyle ki 2-3 kez duysak beğeneceğimiz ana tema müziğini bile dakikalarca dinleterek inmek istediğim bir hız trenine dönüştü. Fakat ilk 1 saatin ardından yavaşlayarak olması gereken hıza kavuştu, karakter gelişimlerini - çok problemli olsalar da - daha iyi göstermeye başladı.
Dediğim gibi, filmin gösteri olmaya dair bir takıntısı var. Yönetmen Damien Chazelle'in önceki eserlerinde de benzer tercihler olduğu için seçimi yadırgamıyorum. Abartı bir dili var ve ben de bizarre potansiyeli taşıyan her şeyi seviyorum. Sadece filmin her noktasına bir abartı ekleyip, merak unsurunu doğal olmayan yollardan sağlamaya çalışmasını yadırgıyorum. Böylesine bir zaman kaybı içerisinde 4 ana karakter anlatmaya çalışınca da karakterlerin kırılma noktaları sağlam ve etkileyici olmuyor, gürültünün içinde kayboluyorlar. Evet, gerçekten de Hollywood'un gerçeklerinin içerisinde kayboldukları anlatılıyor ama ben metaforik anlatımdan bahsetmiyorum.
Bu büyük problemin dışında yer yer çok eğlendim, sinematografiye, dönemi yansıtma şekline, oyunculuk performanslarına bayıldım. Brad Pitt fena değildi ancak Margot Robbie ve Diego Calva muazzamlardı. Li Jun Li ve Jovan Adepo ise potansiyel yıldız adayları olduklarını gösterdiler. Sessiz filmden sesli filmlere geçişte yaşanan kariyer krizlerini, sektörde fırsat eşitsizliği ve ırkçılığı, sinemayı tekeli haline getiren zümrenin ikiyüzlülüğünü de hiç fena anlatmadı film. Gişede çakılmasının sebebi ise kesinlikle kötü oluşu değilmiş. Çünkü parça parça da olsa uzun yıllar hatırlanacak bir iş. Chazelle heykeltıraş değil de bahçıvan olmaya karar verseydi başyapıt sınırlarında bile dolaşabilirdi.
@muhammed_b
1 ay önce
8.7 / 10
@burakt0
2 ay önce
8.3 / 10
Kısaca babylon muhteşem prodüksiyonlu, çok iyi bir yönetmenliğe sahip, oyunculukların çok iyi olduğu ama biraz da yorucu bir film.
Başlangıçta yakaladığı tempoyu devam ettirse çok daha iyi bir film olabilirdi ama bu hali bile enfes.
Bence Babylon'u sinemada izlemek en mantıklısı, evde sıkıldığınız yerlerde dondurup 3 saatlik filmi 4-5 saatte bitirirseniz film size berbat gelebilir.
Eğer imkanınız varsa sinemada izleyin.