Ruh Eşim Yorumları

Ruh Eşim filmi detayları

E

@eekibck

12 yıl önce

5.8 / 10

C.R.A.Z.Y. filminden sonra (aradaki The Young Victoria’yı izleme şansı bulamadım) oldukça başarısız, kurgu çatısını kuramamış, karakterlerin gelişim sürecindeki boşlukları, hatta filmdeki, senaryodaki, kurgudaki tüm boşlukları bizim doldurmamızı bekleyen bir film çıkmış ortaya...

Sinema sadece göstermek üzerine kurulu bir sanat değil, fakat her yönetmen (finansman bulabildiği müddetçe) kafasındaki filmi çekmekte özgür.

Bu arada görüntü ve sanat yönetiminin (C.R.A.Z.Y. filminde olduğu gibi) başarılı olduğunu söylemeye gerek bile yok...

@babelfish

12 yıl önce

8 / 10

Film, "medyumun hikayesi" üzerinden bile beni derinden etkilemişken, bir yandan da filmdeki bazı ipuçları sayesinde, her şeyin aslında 20 yıl sonra başka bir kadın için terk edilen bir kadının, durumla başa çıkma mücadelesi olarak görüldüğünde, zirve yapar.. O kadar zordur ki mevcut durumu (ruh eşi olarak bellediğin insanın "vücut eşi"ne kaçması) kabullenmek, zaten sürekli ilaç, alkol ve ot almaktadır.. Bir de bunun üzerine, belki de bir şekilde bilinçaltını okuyan medyum sayesinde, şahane bir "kabullenme ve affetme" hikayesine sahip olur terk edilen, ve ona sarılır.

Film böyle okunduğunda ve bir de böyle izlendiğinde insanın içini çok daha fazla acıtıyor esasen. Ancak yönetmen iki hikaye için de açık kapı bırakıyor filmin hem içinde, hem sonunda. Biz izleyen ve mest olanlara da içlerinden birine inanmak ve şahane filmin on numara müziklerini illa ki bir yerlerden edinmek düşüyor =)

@koprudekikiz

12 yıl önce

10 / 10

dram ve romantik tanımlaması az kalmış film için. bunların yanı sıra psikolojik gerilim de diyebiliriz. beyninizi o duvardan bu duvara çarpıp duruyor, kendinizi bir duygudan diğer duyguya koşarak ilerliyormuş gibi hissediyorsunuz. hararetli bir şekilde durumu çözmeye çalışıyorsunuz. daha önce söylendi mi bilmiyorum fakat mulholland çıkmazındaki gibi bir çıkmazda buluyorsunuz kendinizi. (tabi o kadar değil ama ona benzer.)

filmin genel resmi çok iyi, geçişler durumlara yaklaşım güzel fakat tek eleştirebileceğim nokta "sarışın tip". hiçbir şey hissettirmedi bana. sanki yakışmamış gibi karaktere. oturmamış ve geri planda bırakılmış. bunun dışında çok güzel bir filmdi, özellikle konusu bakımından. izlenmeli.
B

@birdie_numnum

12 yıl önce

7.8 / 10

Farklı 2 hikaye ve bunların geçmişle şimdi olarak sürekli değişmesi başta biraz yorsa da sonradan kapılıp gittim.

Carole'ün rüyalarında gördüğü çocukla eski kocası arasında bir bağ kurmasından sonra daha da etkilendiğim ve Jacqueline'ın araba kazasıyla (ki bence oradaki bağlantıar çok iyiydi) beni benden alıp götürdüğü ve filmi de bitirdiğim yerdir.

müzikleriyle, duygularıyla -hissettirdikleriyle görülesi bir film

@bklgyk

12 yıl önce

7.5 / 10

Sevdiklerinize veda etmek kolay değildir;

Bunu başarmak bazen bir ömür sürebilir.

*Filmin internet sitesinde böyle yazıyor...

( http://www.cafedeflorelefilm.com/ )

bir de puzzle var filmdeki kavramlardan oluşan!

Fransız & Kanada ortak yapımı 2 saatlik sevgi, bağlanmak, kaybetmek, inanmak, yıkım..kısaca insanlık üzerine bir film Cafe de Flore

İzleyiciyi ilk on dakikada içine alan birbirine paralel iki hikaye, geçmiş ile günümüz arasındaki bağlantılar bolca flashfoward ve flashback'lar ile aktarılıyor.

Yönetmen 1963 doğumlu Jean-Marc Vallee müzik üzerine yapılmış 2005 yapımı C.R.A.Z.Y.' den sonra 2009'da The Young Victoria ardından 2011'de bitirdiği yapıtı izlemeden önce filmin adının saint germain'deki croissant'ları ile meşhur pastane ''cafe de flore'' den geldiğini düşünürken, izlemeye başladığımızda anlıyoruz ki olayların geçtiği iki paralel dönemde de filme adını verenin bu müzik olduğunu...

(Laurent 1960'lardabir pikapta dinliyor 33'lük LP olarak müziği )

* Doctor Rockit -
... Devamı
Sevdiklerinize veda etmek kolay değildir;

Bunu başarmak bazen bir ömür sürebilir.

*Filmin internet sitesinde böyle yazıyor...

( http://www.cafedeflorelefilm.com/ )

bir de puzzle var filmdeki kavramlardan oluşan!

Fransız & Kanada ortak yapımı 2 saatlik sevgi, bağlanmak, kaybetmek, inanmak, yıkım..kısaca insanlık üzerine bir film Cafe de Flore

İzleyiciyi ilk on dakikada içine alan birbirine paralel iki hikaye, geçmiş ile günümüz arasındaki bağlantılar bolca flashfoward ve flashback'lar ile aktarılıyor.

Yönetmen 1963 doğumlu Jean-Marc Vallee müzik üzerine yapılmış 2005 yapımı C.R.A.Z.Y.' den sonra 2009'da The Young Victoria ardından 2011'de bitirdiği yapıtı izlemeden önce filmin adının saint germain'deki croissant'ları ile meşhur pastane ''cafe de flore'' den geldiğini düşünürken, izlemeye başladığımızda anlıyoruz ki olayların geçtiği iki paralel dönemde de filme adını verenin bu müzik olduğunu...

(Laurent 1960'lardabir pikapta dinliyor 33'lük LP olarak müziği )

* Doctor Rockit - Cafe De Flore

(DJ Miguel Mateus Delta Q Edit)

Buradan dinleyebilirsiniz:

http://arissaluna.moonfruit.com/communities/6/004/005/239/016/audio/4509323067.mp3

Film mutlu bir aile tablosu ile açılıyor, izleyicide ister istemez bu mutluluk fazla sürmez başlarına birşey gelecek duygusu yerleşiyor.

Carole 14 yaşından bu yana tanıdığı yıllarca sevdiği, kendisinden başka kimseyi öpmediği tek erkeği olan Antoine'a iki kız çocuğu vermiş ve kendini adamış orta yaşta bir kadın.

Antoine her anını müzik ile yaşayan montrealli bir DJ. Bir gün bir ev partisinde Rose (Evelyne Brochu) ile karşılaşır. Filmin 60'lı yıllar Parisinde geçen bölümlerinde rus kökenli fransız aktris, şarkıcı, manken ve Johnny Depp ile 14 yıl sonra ayrılan Vanessa Paradis'i Jacqueline karakterinde izleriz, doğum sonrası psikolojik travma ile sarsılınca kocası tarafından terk edilen ve otistik çocuğu Laurent'in tüm eğitim ve bakımını bizzat kendisinin yapmasının doğru olduğuna ve sanılanın aksine 25 yıldan fazla yaşamasını sağlayacağına inanan fakat yıllar geçtikçe hırpalanan sinirlerine hakim olmaya çalışan bir anne rolünün hakkını veriyor.

Jacqueline'nin 7 yaşına gelen down sendromlu oğlu Laurent ise yaşıtı ve aynı kadere sahip sarışın! bir kıza aşık olur, daha doğrusu bir saplantı ile bağlanır ama sonuçta ayrılırlar. paralel günümüzde geçen hikayedeki antoine'nın aşık olup evlendiği sarışın! yani ikinci eşi (ruh eşi) o kızın ta kendisidir yani rose!

Öte yandan farklı tarihlerde paralel olarak Antonie ile Carole'un birbirlerine bağlanış şekline de şahit oluruz, işte ruh eşi nedir? Ruh ikizi nedir her ikisi birbirinden farklı şeylermidir? diye sorarız kendimize.*( twin flame & soul mate )

Filmdeki üçüncü kadın Rose ise Antonie nın bocalamasına, yıllar yılı ruh eşi olarak bağlandığı Carole'dan babasının karşı gelmesine ve iki yetişkin kızına rağmen ayrılmasına neden olan kişidir,tesadüfen Rose'da sarışındır! bedeni özgürlüğü sembolize eden dövmelerle bezeli genç Rose ile Carole bize ters gelebilecek şekilde uygarca davranır ve birbirleri ile görünürde iyi geçinirler, oysa Carole'ün içinde fırtınalar kopmaktadır sürekli zihninde antoine ile tanıştıkları yıllara gider ,rüyalarında diğer hikayedeki down sendromlu laurent1i görür, aynı zamanda bir uyurgezerdir ve sürekli gerçekle hayal arası gidip gelmektedir. Pek çok konuda yakın arkadaşı destek olur carole'a ayrıca geçmiş hayatlarında jacqueline ve laurent olduklarını söylemesini beklediğimiz korku dolu bakışlarla bakan fakat bir türlü bazı gerçekleri söyleyemeyen bir medyumdan da medet umar. Reenkarnasyona göndermeler yapılır bir ara ayrıldığı eski eşi antoine'nın geçmiş yaşamlarında onun çocuğu olduğunu vurgular yada bana öyle gelir... çünkü bir ana-oğul sevgisi bir yakınlık duyarlar birbirlerine ve izleyenler umutla iki hikayenin bir yererde birleşeceğinden veya bir ilişki kurulacağını beklerler filmin sonuna kadar...

Antoine Godin (Kevin Parent) ile Carole'un ilişkisi evinin kadını ve anne, birlikte paylaşılan geçmiş ve bazı değerler üzerine iken, Rose ile ilişkisi daha tutkulu ve anlık duygular üzerinedir. Kızları ile özellikle bazı şeylerin farkında olan büyük kızı ile sürtüşür arada sırada. Psikoloğa gider ve hesap sorar ''aynı babam gibi konuştunuz'' der ve viziteyi öder haliyle..

Antoine'nın boynundaki dövmeyi sürekli başka yerlerde de görürüz.Filmin başında ve sonunda havaalanındaki down sendromlu gençlerde ayrıca yatağa bağlı tavana bakan Laurent'nin gördüğü desen ile merdiven boşluğunun zeminindeki mozaikte. Rose'un köprücük kemiğinde de dövmelerde..

Carole'un içini yiyen, peşini bırakmayan arabasının arka koltuğundaki vicdanı mı yoksa laurent'midir? Lost'tan hatıra bir paralel evren durumumu vardır merak eder dururuz film boyunca.


Mistik ve psikolojik yorumları uzmanları yapsın, filmin müzikleri başlıbaşına bir başucu albümüdür.

Ayrıca filmde Pink Floyd müzikleri ile giriş yaptıktan sonra farklılaşan ve fonunda temposu bir artan bir düşen mistik, pschodelic öte alemden gelen müzikler yapan izlandalı grup Sigur Ros'un Svefn-G-Englar parçasını da ekleyip kameranın muhteşem zoomları ile hayallere dalabilirsiniz.

http://www.youtube.com/watch?v=Xow2gnVTUjs

buradan da filmin müziklerini dinleyebilirsiniz ( Soundtrack Cafe de flore movie from Jean-Marc Vallee )

http://www.allobo.com/en/soundtrack-cafe-de-flore-5233.html

@saniyede24kare

12 yıl önce

Filmdeki iki ayrı hikayeye bağlamalar çok güzel kullanılmış. Gerek senaryo ile, gerekse sinemasal teknikler ile. Öyle yumuşak ve başarılı geçişler ki, hem flashback hem de flasfoward çok sık kullanılmasına rağmen, film kendisini çok güzel takip ettiriyor; karman çorman bir şeylere dönüşmüyor. Ki bence bu da çok başarılı. Filmin rengi, anlatılanla o kadar uyuyor ki; hem sıcak hem soğuk biraz buğulu ve bolca hisli. Oyunculuklar (özellikle çocuk oyuncular) oldukça başarılı, müzikler aynı şekilde çok güzel ve yine müzikle geçişler kullanmak çok akıllıcaydı.

Hem biraz huzurlu hem de biraz buruk. Ama kesinlikle görülesi bi' film.

@gkcnn

13 yıl önce

7.5 / 10

çok farklı bir senaryosu var filmin. down sendromunlu bir çocuğun böylesi bir rolde nasıl estirdiğini görmek bile heyecan verici.

@senbonzakura_ka

13 yıl önce

Film iki ayrı ilişki üzerine kurulmuş. Açıkcası anne ile down sendromlu çocuğun ilişkisi filmin tadı tuzu olmuş, oldukça etkileyici ele alınmış. Diğer ilişki ise yorucu, bazı yerlerini anlamsız bulsam da sanırım bu benden kaynaklı. İzleyin, tavsiye edilir.

@spike

13 yıl önce

8.2 / 10

Çok başarılı, dokunaklı, meselesine çok iyi odaklanmış ve mesajını sağlam verebilen, naif, şiir gibi bir film. Özellikle filmin son karesi ile sarsılıyorsunuz.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL