reenkarnasyona bağlanması bir tık hayal kırıklığı etkisi yaşatsa da oyunculukların aşşşırı iyi olması beni filmin içine gömdü resmen. carole son dakika yaşadıklarını kaldıramayıp sıyırmamak için medyuma gitmesi filan aşırı mantıklı hareket ajdfkjdfn bi de antoine'den özür dilemesine pek de gerek yoktu sonuna kadar hep çok anlayışlıydı zaten
Filmin ilk bir dakikası içinde Pink Floyd çalıyor, bir filmin değerinin gözümde yükselmesi için yeterli bir sebep bana göre. Ama film, değerini hak etmek için elinden geleni yapmış. Oldukça bütüncül, hisli, tek bir genre içine alınamayacak kadar derin ve malesef beni mahvetti.
Kopmayacak bağlar, kapanmayacak yaralar ve silinemeyecek anılar vardır. Devam edebilmek için bunların etrafından dolaşmayı öğrenmek gerekiyor bir şekilde sanırım. Ne mutlu bunu başarabilenlere.
Filmde Antoine "I don’t think it’s normal. I feel like bawling whenever I hear songs she liked." diyor. Ben de "çoktan unuturdum ben seni çoktan ah bu şarkıların gözü kör olsun" diyeyim.
Bu filmden sonra Pink Floyd - Breathe dinledikçe daha farklı şeyler düşüneceğim. Başucuma hoş geldin Cafe de Flore!
İzledikten sonra uzun uzun düşündüğüm film.. Çok yüksek bir hissiyata ve mertebeye kavuşabilmenin ciddi bir emek gerektirdiği ! O huzuru ve sonsuz sevgiyi hissetmek o acıya rağmen.. Zor bir kabulleniş.. her zerreni feda etmek uğruna.. Bir çok kadına anaç ruhunu, erkeğine karşı duyduğu derin sınırsız şefkatini sorgulatabilir...Ne diyebilirim iki kadına da hayran oldum.
Antoine’in sağlıklı olması, ebeveynlerinin hayatta olması, güzel çocukları olması ve maddi kaygısı olmaması vurgusuyla başlıyor film. Sıradan ama çok değerli bir mesaj ile. Sonrasında benzer sıradanlıkta ilerliyor. Arada bir replik bende etki bırakıyor :
"Bu düşünceyi severim. Bir yerlerde senin için yaratılmış birinin olması, sonsuza dek."
Jacqueline ve down sendromlu oğlunun hikayesi daha çok ilgimi çekerken, Antoine’ın hikayesi benim için sönük ilerliyordu. Özellikle eski eşinin olduğu bölümler son derece bayıcı geldi. Sahne geçişleri ve müziklerin etkisi ise bir şov havasındaydı. Tüm bunlara rağmen bir buçuk saatlik bölümde tipik Fransız filmi donukluğu hissedip yer yer sıkıldım. Paris ve Montreal söz konusuyken küçük bir bölümde İngilizce konuşulup filmin genelinde Fransızca konuşulması biraz kafamı da karıştırmadı değil. Ancak son yarım saat tarifsiz bir tat ve etki bıraktı. Evet iki hikayenin bağlanmasını bekliyorsunuz ancak bu kadar etkileyici ve sıradışı olması beni çok etki... Devamı
Antoine’in sağlıklı olması, ebeveynlerinin hayatta olması, güzel çocukları olması ve maddi kaygısı olmaması vurgusuyla başlıyor film. Sıradan ama çok değerli bir mesaj ile. Sonrasında benzer sıradanlıkta ilerliyor. Arada bir replik bende etki bırakıyor :
"Bu düşünceyi severim. Bir yerlerde senin için yaratılmış birinin olması, sonsuza dek."
Jacqueline ve down sendromlu oğlunun hikayesi daha çok ilgimi çekerken, Antoine’ın hikayesi benim için sönük ilerliyordu. Özellikle eski eşinin olduğu bölümler son derece bayıcı geldi. Sahne geçişleri ve müziklerin etkisi ise bir şov havasındaydı. Tüm bunlara rağmen bir buçuk saatlik bölümde tipik Fransız filmi donukluğu hissedip yer yer sıkıldım. Paris ve Montreal söz konusuyken küçük bir bölümde İngilizce konuşulup filmin genelinde Fransızca konuşulması biraz kafamı da karıştırmadı değil. Ancak son yarım saat tarifsiz bir tat ve etki bıraktı. Evet iki hikayenin bağlanmasını bekliyorsunuz ancak bu kadar etkileyici ve sıradışı olması beni çok etkiledi. Yönetmen amcamız da zaten çok sevdiğim Demolition’ın yönetmeniymiş.
A Ghost Story'nin dokunduğu yerden dokundu kalbime. Carole'ün o şefkati, şefkatli vazgeçişi ve öfkelenemeyişi bu kadar tanıdıkken etkilenmemek, bağ kuramamak mümkün değildi. Reenkarnasyon gibi deli saçması bir temele dayanması umurumda bile olmadı, kendi gerçekliğinde harika bir hikâye. Bazen olmaz işte Carolecüğüm, sevdiremezsin kendini.
insanlar hayatta kaybettiklerinde, herhangi bir kayıp olabilir bu, sihire inanmak istiyorlar, ancak böyle üstesinden gelebilirdi carol bu yıkımın. aynı insanların,ölümle,ayrılıkla,adaletsizlikle başa çıkması içindini ve tanrıyı icat etmesi gibi.Ayrıca filmin görselliği ve kurgusu olağanüstü
'Hayır ama böyle olmamalıydı!' diyor ama sonra sonucu garip bir şekilde kabulleniyorsunuz.Arada yadırganmayan bir gerçekdışı boyuta geçiyorsunuz . Kesinlikle izlemeye değer bir film.Eğer CRAZY'yi izlemişseniz yönetmenin bu filmiyle başarısını ne kadar ileriye götürdüğünü göreceksiniz. Ayrıcasoundtrack lar çok iyi :)
@babe
2 yıl önce
@deranged0
3 yıl önce
Kopmayacak bağlar, kapanmayacak yaralar ve silinemeyecek anılar vardır. Devam edebilmek için bunların etrafından dolaşmayı öğrenmek gerekiyor bir şekilde sanırım. Ne mutlu bunu başarabilenlere.
Filmde Antoine "I don’t think it’s normal. I feel like bawling whenever I hear songs she liked." diyor. Ben de "çoktan unuturdum ben seni çoktan ah bu şarkıların gözü kör olsun" diyeyim.
Bu filmden sonra Pink Floyd - Breathe dinledikçe daha farklı şeyler düşüneceğim. Başucuma hoş geldin Cafe de Flore!
@naksidil
3 yıl önce
@stiff
3 yıl önce
7 / 10
"Bu düşünceyi severim. Bir yerlerde senin için yaratılmış birinin olması, sonsuza dek."
Jacqueline ve down sendromlu oğlunun hikayesi daha çok ilgimi çekerken, Antoine’ın hikayesi benim için sönük ilerliyordu. Özellikle eski eşinin olduğu bölümler son derece bayıcı geldi. Sahne geçişleri ve müziklerin etkisi ise bir şov havasındaydı. Tüm bunlara rağmen bir buçuk saatlik bölümde tipik Fransız filmi donukluğu hissedip yer yer sıkıldım. Paris ve Montreal söz konusuyken küçük bir bölümde İngilizce konuşulup filmin genelinde Fransızca konuşulması biraz kafamı da karıştırmadı değil. Ancak son yarım saat tarifsiz bir tat ve etki bıraktı. Evet iki hikayenin bağlanmasını bekliyorsunuz ancak bu kadar etkileyici ve sıradışı olması beni çok etki ... Devamı
"Bu düşünceyi severim. Bir yerlerde senin için yaratılmış birinin olması, sonsuza dek."
Jacqueline ve down sendromlu oğlunun hikayesi daha çok ilgimi çekerken, Antoine’ın hikayesi benim için sönük ilerliyordu. Özellikle eski eşinin olduğu bölümler son derece bayıcı geldi. Sahne geçişleri ve müziklerin etkisi ise bir şov havasındaydı. Tüm bunlara rağmen bir buçuk saatlik bölümde tipik Fransız filmi donukluğu hissedip yer yer sıkıldım. Paris ve Montreal söz konusuyken küçük bir bölümde İngilizce konuşulup filmin genelinde Fransızca konuşulması biraz kafamı da karıştırmadı değil. Ancak son yarım saat tarifsiz bir tat ve etki bıraktı. Evet iki hikayenin bağlanmasını bekliyorsunuz ancak bu kadar etkileyici ve sıradışı olması beni çok etkiledi. Yönetmen amcamız da zaten çok sevdiğim Demolition’ın yönetmeniymiş.
@korgan
4 yıl önce
Carole'ün o şefkati, şefkatli vazgeçişi ve öfkelenemeyişi bu kadar tanıdıkken etkilenmemek, bağ kuramamak mümkün değildi.
Reenkarnasyon gibi deli saçması bir temele dayanması umurumda bile olmadı, kendi gerçekliğinde harika bir hikâye.
Bazen olmaz işte Carolecüğüm, sevdiremezsin kendini.
@2760889966651
4 yıl önce
7.7 / 10
@sagaris
8 yıl önce
8 / 10
@pensive
9 yıl önce
8 / 10
İzlediğim en iyi kurgulardan.
@sosongul
9 yıl önce
8 / 10
@sevdus
10 yıl önce
8.9 / 10