İnsanları Seyreden Güvercin Yorumları

İnsanları Seyreden Güvercin filmi detayları

@baytekinfezada

2 yıl önce

İlk sen bir güvercini müzede, hapishanesinde izlersin; sonra da güvercin seni izler...
H

@handecengizoglu

2 yıl önce

1 / 10

Avrupa sanat filmlerini bir Sivaslı olarak hiç anlamıyorum. Anadolulu olup anlayanların da anladıklarını düşünmüyorum. Yalan söylüyorlar. Kültürlü olmaya çalışıyorlar sanıyorum ama Avrupada yapılan ve Avrupalı eleştirmenlerden övgü alan az bilinen her çalışmayı bi b*k anlamadan beğenerek kültürlü olunacağını sanmıyorum. Aslında güzel film fakat bizim için vakit kaybı.

@baytekinfezada

2 yıl önce

katılmıyorum. Avrupalı filozofları okuduysanız, Edebiyata ilgiliyseniz ve biraz da sinema bilginiz varsa gayet izlediğiniz filmi anlamlandırabilirsiniz. Hatta sıradan bir avrupalıdan(?) daha iyi... Filmlerin tek bir "doğru" yorumu bulunmaz.

@mckurkcu

3 yıl önce

7.4 / 10

Bir güvercin bir dala konup insanoğlunun anlamsız işlerini, yalnızlığını, trajikomik hallerini seyre dalsa nasıl olurdu bunu anlatıyor film. Geniş açılı lens ve sabit kamerayla da tam olarak bu bakışı vermiş yönetmen. Uzaktan birilerini sessizce müdahil olmadan izleme bakışı. Filmi izlerken biz de güvercin gibi uzaktan bir bakış atıyoruz birçok insanın hayatına ve o insanlardan birinin de kendimiz olabileceğimizi düşünüyoruz. Ne kadar da anlamsız ve tekdüze ne kadar da değersiz şeylerin değer gördüğü bir dünyada yaşadığımızı hatırlatıyor bize film. İnsanoğlunun acımasızlığının nereye kadar varabileceğini gösteriyor bazen. Bazen de günlük hayatın içinden trajikomik bir sahne sunuyor. Merkez bir öykü veya karakter sunmuyor bize, onun yerine farklı mekanlarda farklı insanları seyrediyoruz sadece. Yaşamda her şey anlamlıymış gibi bazen seyrettiğimiz insanların davranışlarına anlam vermeye çalışıyoruz. Finalde keşke güvercini de görseydik hatta gördüklerinden memnun olmayıp insanların olmad
... Devamı
Bir güvercin bir dala konup insanoğlunun anlamsız işlerini, yalnızlığını, trajikomik hallerini seyre dalsa nasıl olurdu bunu anlatıyor film. Geniş açılı lens ve sabit kamerayla da tam olarak bu bakışı vermiş yönetmen. Uzaktan birilerini sessizce müdahil olmadan izleme bakışı. Filmi izlerken biz de güvercin gibi uzaktan bir bakış atıyoruz birçok insanın hayatına ve o insanlardan birinin de kendimiz olabileceğimizi düşünüyoruz. Ne kadar da anlamsız ve tekdüze ne kadar da değersiz şeylerin değer gördüğü bir dünyada yaşadığımızı hatırlatıyor bize film. İnsanoğlunun acımasızlığının nereye kadar varabileceğini gösteriyor bazen. Bazen de günlük hayatın içinden trajikomik bir sahne sunuyor. Merkez bir öykü veya karakter sunmuyor bize, onun yerine farklı mekanlarda farklı insanları seyrediyoruz sadece. Yaşamda her şey anlamlıymış gibi bazen seyrettiğimiz insanların davranışlarına anlam vermeye çalışıyoruz. Finalde keşke güvercini de görseydik hatta gördüklerinden memnun olmayıp insanların olmadığı başka diyarlara göç ettmek için kanat çırparken bitseydi. Kim tahammül edebilir ki insanoğlunun saçmalıklarına?
C

@cagdasbdy

9 yıl önce

7.5 / 10

Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü kazanmış 2014 İsveç yapımı Roy Andersson’un özgün, absürd ve kara komedi filmi. Roy Andersson’un Yaşayanlar Üçlemesinin son filmi. Film, Pieter Bruegel’in "The Hunters in the Snow" isimli tablosundan esinlenilmiş. Film çok sayıda sıradan hayatın anlamsızlığını, saçmalığını irdeleyen ve birbirinden bağımsız gözüken kısa hikayelerden oluşuyor.

Filmdeki her şey (eşyalar, duvarlar) donuk. Filmdeki insanların yüzü bile bembeyaz. Herkes mutsuz. Filmin ana karakterleri diyebileceğimiz iki satıcı bile devamlı olarak eğlensinler diye insanlara yardım etmek istediklerini söylemelerine rağmen kendileri borç içindeler ve mutsuzlar. Andersson filmde olayları tek bir perspektiften sabit bir şekilde çekmeyi tercih etmesi de o atmosferi oluşturmasına katkıda bulunmuş.

Filmin isminde geçen güvercin hem filmin açılış (gerçek olarak) hem de kapanış sahnesinde (varlığı ima edilerek) görülüyor. Filmin açılış sahnesin
... Devamı
Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü kazanmış 2014 İsveç yapımı Roy Andersson’un özgün, absürd ve kara komedi filmi. Roy Andersson’un Yaşayanlar Üçlemesinin son filmi. Film, Pieter Bruegel’in "The Hunters in the Snow" isimli tablosundan esinlenilmiş. Film çok sayıda sıradan hayatın anlamsızlığını, saçmalığını irdeleyen ve birbirinden bağımsız gözüken kısa hikayelerden oluşuyor.

Filmdeki her şey (eşyalar, duvarlar) donuk. Filmdeki insanların yüzü bile bembeyaz. Herkes mutsuz. Filmin ana karakterleri diyebileceğimiz iki satıcı bile devamlı olarak eğlensinler diye insanlara yardım etmek istediklerini söylemelerine rağmen kendileri borç içindeler ve mutsuzlar. Andersson filmde olayları tek bir perspektiften sabit bir şekilde çekmeyi tercih etmesi de o atmosferi oluşturmasına katkıda bulunmuş.

Filmin isminde geçen güvercin hem filmin açılış (gerçek olarak) hem de kapanış sahnesinde (varlığı ima edilerek) görülüyor. Filmin açılış sahnesinde müzede doldurulmuş hayvan olarak görülürken, kapanışında ise ekran dışında Çarşamba sabahı otobüs durağında bekleyen insanların bakmasıyla varlığı anlaşılıyor. Bana göre filmdeki güvercin yönetmenin kendisi.

Filmin bir sahnesinde insanlar, Boliden firması tarafından yapılmış (ki filmde açıkça görülmektedir) bakırdan büyük bir silindirin içerisine sokuluyorlar. Boliden, madencilik ve döküm fabrikası olup, 1980’li yıllarda Şili’ye tonlarca ergimiş artık ve hurda satmış bir İsveç firmasıdır. Atıkların döküldüğü alanlarda oynayan çocuklar dahil olmak üzere yüzlerce insanın zehirlenmesine neden olduğu gerekçesiyle hakkında dava açılmıştır.


Son olarak belki merak edenler olmuştur. Filmdeki satıcılardan Jonathan’ın filmin bir sahnesinde devamlı olarak dinlediği şarkı Alf Pröysen’in Lille Vackre Anna şarkısıdır. Filmde birçok defa duyulan askeri marş ise The Battle Hymn of the Republic’in melodisini kullanmaktadır.

@yagmurrsn

9 yıl önce

9 / 10

hayatın içinden, gözümüzün önünde olan ama farketmediğimiz detaylar veya dile getirmediğimiz hallerimiz, garipliklerimiz.yönetmen bunu mizah yoluyla göstermiş. çokta güzel olmuş. benim görüp de anlam veremediğim bu da neyin nesi dediğim durumları çok güzel göstermiş, zevk alarak izledim.merak edenler, ilgi alanı olanlar izlemeli.

insanları seyredip düşünüyor öyle mi? evet. peki ne düşünüyor? beş parasız oluşunu düşünüyor.

@gundula

9 yıl önce

Tiyatrovari tek mekanlı ve minicik öyküleri olan film. Seçilen oyuncular Fellini filmlerinde rastlanacak türden. Her bir sahne emek zahmet çekilmiş belli. Sadece meraklısına türünden...

@enik_kral

10 yıl önce

sinema bileti için para yerine öpücük kabul eden bildiğiniz bir sinema salonu var mı ?..

(Yönetmenin altyazı dergisindeki röportajından)

'' hakkında şaka yapabilirseniz ölüm korkutucu bir şey olmaktan çıkar.''
T

@thisisamie

10 yıl önce

3 / 10

Vermek istediği mesajı aldım ama bu mesaj için 1 saat 41 dk gerekir miydi onu düşünüyorum.

@getoutofmyship

10 yıl önce

7 / 10

Tiyatro atmosferinde bir film. Mekanlar ve çekimler muhteşem, bir benzerine pek rastlamamışsınızdır, büyük emek harcandığı belli. Kısa kısa hikayeler izliyoruz, bunların bazıları birbiriyle ilgili, uzun bir hikaye oluşturuyor. İnsanın çeşitli hallerini anlatıyor, bir tür insan belgeseli diyebiliriz. Özellikle başlardaki komik bölümlerle film sizi hemen içine alıyor. Çok bir şey anlatmak zor, sıradışı bir film, oldukça orjinal. Ankara'da 23-28 Ekim tarihlerinde MevsimSinema'da izleyebilirsiniz.

Çok güzel bir film, izleyin.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL