91 santimetre kendimden uzaklaşsam da 75 santimetre yerin dibine girsem de değişmeyen tek şey ben oluyorum, ve mekanım değiştikçe daha da uzaklaştıkça kendimle daha da fazla yüzleşiyorum daha fazla burada oluyorum.
Hayatımda izlediğim en iyi kısa filmlerden biri. Bıraktığı etki/süre oranı oldukça yüksek. Beğenmeyen olur diye tavsiye etmeye kıyamadıklarımdan.
Henry, kendine yabancılaşan birinden ziyade bir şizofren. Bunu filmin adı Şizofren olduğu için söylemiyorum. Gerekli ipuçları filmin içinde bolca var. 91 cm uzaklaşma olarak gösterilen aslında Henry’nin bilincinin bedeninden/gerçeklikten uzaklaşması. Henry’nin bilincini karşı çatının anteniyle ilişkilendirebiliriz. Psikiyatristine anlatırken de dediği gibi "Sadece karşımdaki binanın tepesindeki anten kırıldı. Ve ben, ve ben...". Filmin sonlarına kadar bilinç kopması artarak devam ediyor (her ne kadar Henry bunu önlemeye çalışsa da). Henry’nin bilincinin tamamen kopması da anten, çatıdan düşünce oluyor. Devamında Henry şunu söylüyor: "100 kişi içinde sadece bir kişiye çarpar diye okumuştum. Bir kişi, öylesine, rastgele". Burada bahsettiği %1 de toplumdaki şizofreni oranıdır zaten. Bir de şu sözü var: "... Devamı
Hayatımda izlediğim en iyi kısa filmlerden biri. Bıraktığı etki/süre oranı oldukça yüksek. Beğenmeyen olur diye tavsiye etmeye kıyamadıklarımdan.
Henry, kendine yabancılaşan birinden ziyade bir şizofren. Bunu filmin adı Şizofren olduğu için söylemiyorum. Gerekli ipuçları filmin içinde bolca var. 91 cm uzaklaşma olarak gösterilen aslında Henry’nin bilincinin bedeninden/gerçeklikten uzaklaşması. Henry’nin bilincini karşı çatının anteniyle ilişkilendirebiliriz. Psikiyatristine anlatırken de dediği gibi "Sadece karşımdaki binanın tepesindeki anten kırıldı. Ve ben, ve ben...". Filmin sonlarına kadar bilinç kopması artarak devam ediyor (her ne kadar Henry bunu önlemeye çalışsa da). Henry’nin bilincinin tamamen kopması da anten, çatıdan düşünce oluyor. Devamında Henry şunu söylüyor: "100 kişi içinde sadece bir kişiye çarpar diye okumuştum. Bir kişi, öylesine, rastgele". Burada bahsettiği %1 de toplumdaki şizofreni oranıdır zaten. Bir de şu sözü var: "Aklınız ve mantığınızın çatışması içinde kaybolmuş, kendinizi deli gibi hissediyorsunuz.".
Sonunu getirirsem, diğer yorumlarda bahsedildiği gibi bunu sadece kendine veya topluma yabancılaşan biri olarak değil bir şizofreni hastası olarak görüyorum.
Başlarda "Tüm istediğim, olmam gereken yerde olmak." derken sonunda "Nerede olduğum beni o kadar da rahatsız etmiyor artık." demesi, psikiyatristine cevap vermekten bile vazgeçip sadece gözlerini kapaması, en sondaki "Buradayım! Burada!" seslenişi ve filmin müzikleri çok etkileyiciydi.
İnsan kendisinden 91 santimetre uzaklaşmışsa, kendine geri dönemiyorsa, tüm çabaları onu kendinden daha da uzaklaştırıyorsa bu yine de gerçek bir hasar sayılmaz mı?
Çoğumuz kendimizden kendimiz kadar uzakta, bulunduğumuz odanın dışında değil miyiz çoğu zaman?
@ustukalsin
4 yıl önce
@berat_k
5 yıl önce
https://www.youtube.com/watch?v=qhhsds-MZVI
@teslime_cesur
7 yıl önce
Kendimizden uzaklaşsakda kimsenin umrunda olmaz, ama en azından kendimizi bilmeliyiz.
@karamsaraylak
7 yıl önce
10 / 10
Henry, kendine yabancılaşan birinden ziyade bir şizofren. Bunu filmin adı Şizofren olduğu için söylemiyorum. Gerekli ipuçları filmin içinde bolca var. 91 cm uzaklaşma olarak gösterilen aslında Henry’nin bilincinin bedeninden/gerçeklikten uzaklaşması. Henry’nin bilincini karşı çatının anteniyle ilişkilendirebiliriz. Psikiyatristine anlatırken de dediği gibi "Sadece karşımdaki binanın tepesindeki anten kırıldı. Ve ben, ve ben...". Filmin sonlarına kadar bilinç kopması artarak devam ediyor (her ne kadar Henry bunu önlemeye çalışsa da). Henry’nin bilincinin tamamen kopması da anten, çatıdan düşünce oluyor. Devamında Henry şunu söylüyor: "100 kişi içinde sadece bir kişiye çarpar diye okumuştum. Bir kişi, öylesine, rastgele". Burada bahsettiği %1 de toplumdaki şizofreni oranıdır zaten. Bir de şu sözü var: " ... Devamı
Henry, kendine yabancılaşan birinden ziyade bir şizofren. Bunu filmin adı Şizofren olduğu için söylemiyorum. Gerekli ipuçları filmin içinde bolca var. 91 cm uzaklaşma olarak gösterilen aslında Henry’nin bilincinin bedeninden/gerçeklikten uzaklaşması. Henry’nin bilincini karşı çatının anteniyle ilişkilendirebiliriz. Psikiyatristine anlatırken de dediği gibi "Sadece karşımdaki binanın tepesindeki anten kırıldı. Ve ben, ve ben...". Filmin sonlarına kadar bilinç kopması artarak devam ediyor (her ne kadar Henry bunu önlemeye çalışsa da). Henry’nin bilincinin tamamen kopması da anten, çatıdan düşünce oluyor. Devamında Henry şunu söylüyor: "100 kişi içinde sadece bir kişiye çarpar diye okumuştum. Bir kişi, öylesine, rastgele". Burada bahsettiği %1 de toplumdaki şizofreni oranıdır zaten. Bir de şu sözü var: "Aklınız ve mantığınızın çatışması içinde kaybolmuş, kendinizi deli gibi hissediyorsunuz.".
Sonunu getirirsem, diğer yorumlarda bahsedildiği gibi bunu sadece kendine veya topluma yabancılaşan biri olarak değil bir şizofreni hastası olarak görüyorum.
Başlarda "Tüm istediğim, olmam gereken yerde olmak." derken sonunda "Nerede olduğum beni o kadar da rahatsız etmiyor artık." demesi, psikiyatristine cevap vermekten bile vazgeçip sadece gözlerini kapaması, en sondaki "Buradayım! Burada!" seslenişi ve filmin müzikleri çok etkileyiciydi.
@wersolame
8 yıl önce
insanın kendine "ben kendimden kaç santim uzağım" diye sordurtmasına sebep oluyor.
@ekopyen
9 yıl önce
@seko
10 yıl önce
Puanım: 8
@neledrak
11 yıl önce
Çoğumuz kendimizden kendimiz kadar uzakta, bulunduğumuz odanın dışında değil miyiz çoğu zaman?
@thematrixhasyou
11 yıl önce
@ibiscan
11 yıl önce