Radyo Yorumları

Radyo filmi detayları

@steed

4 yıl önce

IMDb'den beklediğini alamayan bir film. En az 8'i var, hem de çok rahat. Sadece Cuba Gooding Jr. için bile izlenir.

@naksidil

8 yıl önce

Bazıları yer yüzüne sadece melek olarak gelir ve birilerinin kefareti olurlar.. Özel bir film.

@psk_sed

10 yıl önce

7.5 / 10

Aslında önyargılarmızdır hayatımızı zora sokan ve tehdit eden. Geriye kalan her şey bizim onlara nasıl baktığımız ve de ne kadar emek verdiğimizle ilişkilidir. İzlerken zaman zaman ağlayıp, zaman zaman mutluluktan gözlerinizin içinin güldüğü, insanlığımıza dokunan sıcacık bir film: Radio...
D

@doris

10 yıl önce

İzlerken içimi kocaman bir mutluluk kapladı, ne güzel bir hikayeydi, gerçek olması insanı daha da mutlu ediyor.

@erez

11 yıl önce

8.1 / 10

Bu film neden bu kadar kıyıda köşede kalır anlamak mümkün değil . Mükemmel oyunculuklar ve mükemmel bir hikayesi var.Herkes izlemeli

@alejandro06

12 yıl önce

8.1 / 10

Çok iyi oyunculukların sergilendiği çok başarılı bir film, izleyin pişman olmazsınız ;)
S

@shutterbugiconi

12 yıl önce

7 / 10

Radyo: Sıradışı Bir Dostluk Öyküsü

Geçtiğimiz ay, birkaç arkadaşla müzeye dönüştürülen Sille Hamamı ve Sanat Galerisini gezmiştik. Daha önce gördüğümüz bir yerdi aslında ama müzeye dönüştürülmesi nedeniyle yeniden görmeyi istedik. Öyle çok aman aman şeyler yoktu ama gene de insanda geçmişe dönme isteği uyandıracak sayısız şey vardı. Bunlardan bir tanesi o nostaljik radyolardanbiriydiç Hani şu üzerinde kısa-orta-uzun dalga yazan bir ucunda Tel Aviv, Budapeşte diye başlayan analog kolu oynadıkça sizi coğrafyadan coğrafyaya atlatan radyolardan. Televizyonun fazlasıyla lüks olduğu, internetin hayal bile edilmediği bir nesil ile koca bir ömür geçirmedik belki ama televizyonların akıllı diye tanımlandığı, insanların en sevdikleri filmleri, dizileri artık TV başında oturmak zorunda kalmadan, istediği yerde istediği zaman izlemeye başladığı şu dönemde bile radyonun gencinden yaşlısına yaşamında vazgeçilmez bir yer ettiği birçok ikişi olduğundan eminim.
... Devamı
Radyo: Sıradışı Bir Dostluk Öyküsü

Geçtiğimiz ay, birkaç arkadaşla müzeye dönüştürülen Sille Hamamı ve Sanat Galerisini gezmiştik. Daha önce gördüğümüz bir yerdi aslında ama müzeye dönüştürülmesi nedeniyle yeniden görmeyi istedik. Öyle çok aman aman şeyler yoktu ama gene de insanda geçmişe dönme isteği uyandıracak sayısız şey vardı. Bunlardan bir tanesi o nostaljik radyolardanbiriydiç Hani şu üzerinde kısa-orta-uzun dalga yazan bir ucunda Tel Aviv, Budapeşte diye başlayan analog kolu oynadıkça sizi coğrafyadan coğrafyaya atlatan radyolardan. Televizyonun fazlasıyla lüks olduğu, internetin hayal bile edilmediği bir nesil ile koca bir ömür geçirmedik belki ama televizyonların akıllı diye tanımlandığı, insanların en sevdikleri filmleri, dizileri artık TV başında oturmak zorunda kalmadan, istediği yerde istediği zaman izlemeye başladığı şu dönemde bile radyonun gencinden yaşlısına yaşamında vazgeçilmez bir yer ettiği birçok ikişi olduğundan eminim.

Radio (2003) Sports İllustrated dergisinde 16 Aralık 1996 tarihinde yayımlanan bir makaleden uyarlanmış. Filme aktarılan hikayenin ne kadarının ne kadarının gerçek olduğu bilemeyiz ama filmin esin kaynağı hayatın ta kendisi.

Filmde Cuba Gooding Jr zeka özürlü bir adamı oynuyor. Canlandırdığı karakter James Robert Kennedy yaşamı boyunca hep radyolardan etkilenmiş, radyolara aşık bir adam. James öyle birçok filmde gördüğünüz, hani geri zekalı gibi duran ama illaki ekstra bir özelliği olan bir yağmur adam değil. Bütün gün yaptığı tek şey, elinde alışveriş arabasıyla sokakları turlayıp T. L. Hanna lisesinin bahçesini izlemek.

James, her yerde karşılaşabileceğiniz, gördüğünüzde merhamet duygularınız kabartacak ama yine de çoğumuzun hikayesini dinlemeye bile zahmet etmeyeceğimiz biri. Filmin hikayesi de buradan çıkıyor zaten. Lisede görev yapan koç Harold Jones (Ed Harris) kimsenin yapmadığı yapıp Jamesin hikayesini dinlemeye kalkan ilk kişi. Koç Jonesun James için yaptığı şey okulun onun için hayat olmasını sağlamak ve bir anlamdan onu yok kabul eden, var kabul ettiğinde de onu sürekli olarak ötekileştiren bir topluma kazandırmak. Ed Harrisin koç portesi oldukça başarılı, lakin Cuba Gooding Jrin oyunculuğu şapka çıkartılacak enfes bir oyunculuk.

Bir zeka özürlü ile onu okula ve hayata kazandıran bir koç arasında gelişen dostuğlun hikayesi elbette ilginç bir hikaye ama senaryonun kusursuz olduğunu söyleyemeyiz. Filmin zaman zaman yavaşlayan temposu bazı izleyicileri mutlaka sıkacaktır. Dahası belli noktalarda filmin aşırı duygusal olmaya çalıştığını söylemek mübalağa olmaz. Belki de geçmişiyle hesaplaşma derdinde olan bir koçun zeka özürlü birine yardım etme çabasını neden onu normal bir liseye kazandırmak yönünde harcadığını ise anlamadım açıkçası.

O dönemde Amerikada James gibi insanlar için özel okullar ya da rehabilitasyon merkezleri yok muydu bilmiyorum ama onu normal bir okula kazandırma çabası biraz metazori gibi geldi bana. Dahası James bir siyah James bir öteki. Dönemin koşullarını en ince ayrıntılarıyla bilmiyorum ama zeka özürlü üstelik de siyah bir adama herkesin bu kadar çabuk ısınıp, yardım etme telaşına kapıldığını da sanmam.

Her şeye rağmen son derece insancıl öyküsü ve Cuba Gooding Jrin unutulmaz oyunculuğu bu filmi en bir kere izlemek için fazlasıyla yeterli bence.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL