100 tam puan verdiğim her zaman zevkle izlediğim bir film matrix.aksiyonu gerilimi felsefik ve derin altmetinleriyle işte sinema budur dediğim ender filmlerin arasındadır.her sinefilin gıptayla izlediği ve çekilirken bir parçası olmaya can attığı yapım tek bir film olarak kalsaydı efsane daha da büyürdü ama ziyanı yok ikinci ve üçüncü film içinde heybemde epey kredisi mevcut.izlemeyen kalmış mıdır pek emin değilim.
Leonardo Di Caprio, Brad Pitt ve Will Smith'in reddettiği bir rolü kabul etme cesaretini göstermek kariyerinde çıkış arayan bir oyuncu için akılsızlık gibi görünebilir ama üzerinden daha bir kaç yıl geçtiğinde dahi kült olarak yerini sağlamlaştırmış bir filmin başrolünde oynamış olmayı kim istemez. ÖncesindeMy Private Own Idaho, The Devil's Advocate, Speed gibi ilgi görmüşyapımlarda rol almışlığıbulunan Keanu Reeves'i, çekildiği dönem en yukarıya taşıyan, o donuk ama bizden biriymiş hissini uyandıran, canlandırdığı Neo (Mr. Anderson) karakteriolacaktı.
Hıristiyanlık, Budizm gibi dinlerin filme çeşitli etkilerini göstermek alt metinleri incelemek açısından gerekli; ama filmi bu inançlar doğrultusunda değerlendirmenin salt eğlence arayan, iyi vakit geçirmek isteyengenel seyirci türüiçin önemi olmadığını düşünüyorum. Yeniden doğuş, seçilmiş kişi, karakter ve gemi isimlerinden tutun da filmin herhangi bir yerinde geçen ... Devamı
Sanal Gerçeklikte 4. Boyut
Leonardo Di Caprio, Brad Pitt ve Will Smith'in reddettiği bir rolü kabul etme cesaretini göstermek kariyerinde çıkış arayan bir oyuncu için akılsızlık gibi görünebilir ama üzerinden daha bir kaç yıl geçtiğinde dahi kült olarak yerini sağlamlaştırmış bir filmin başrolünde oynamış olmayı kim istemez. ÖncesindeMy Private Own Idaho, The Devil's Advocate, Speed gibi ilgi görmüşyapımlarda rol almışlığıbulunan Keanu Reeves'i, çekildiği dönem en yukarıya taşıyan, o donuk ama bizden biriymiş hissini uyandıran, canlandırdığı Neo (Mr. Anderson) karakteriolacaktı.
Hıristiyanlık, Budizm gibi dinlerin filme çeşitli etkilerini göstermek alt metinleri incelemek açısından gerekli; ama filmi bu inançlar doğrultusunda değerlendirmenin salt eğlence arayan, iyi vakit geçirmek isteyengenel seyirci türüiçin önemi olmadığını düşünüyorum. Yeniden doğuş, seçilmiş kişi, karakter ve gemi isimlerinden tutun da filmin herhangi bir yerinde geçen rastgele sayıların anlamlarını dinsel öğelerle eşleştirmekşimdiye kadar pek çok kişiye sudoku çözmenin insana verdiği hazzı yaşatmıştır. Bu türincelemelerin filmi izlerken pek fayda sağlayacağını düşünmek yanlış olur;en fazla, bu sektörde çalışan azınlığın işine yarar bu tür bilgiler. Bunun için dini, her ne kadar filmle iç içe olsa dakonunun dışında tutmak istiyorum.
Vizyona girdikten sonra sinema izleyicilerinin beklentilerini arttırmış,Hollywood'ta çıtayı yukarılara taşımış bir yapımla karşılaşmak sık görülen bir durum değil, The Matrixin bu başarısının ardında ise bir çok neden var. Varoluş problemine çözüm aramaktan ziyade bugünle ilgilenen din tabanlısağlam felsefesi; bilim kurgu, Kung-fu, Flow-Mo çekim teknikleri ve o zamana kadar göremediğimiz gerçekçi görsel efektler ile birleşince insanın sinema salonundan çıkmak istemeyeceği bir yapım ortaya çıkıyor.İşte bu nedenle vizyona girdiği tarihlerde bile klasik, kült olmasına kesin gözüyle bakılmıştı. Cehennem Silahı ve Zor Ölüm filmlerinin orijinallerinin yapımcısı olarak üne kavuşan Joel Silverın deneysel girişimleri ve de uzun yıllardır yazdıkları hikayeyi mükemmelleştirmeye çalışan Wachowski Kardeşlerin etkilerini de unutmamak gerek.
Kimi izleyicinin sinemada görmek istediği, sağlam bir hikayedir; kimi gündelik yaşamla bağlantı, kimi bilim kurgu görmek ister, kimi ise aşk görmek ister, ama asıl görülmek istenen hiç görülmemiş olandır. Tüm bu saydıklarımın her birini yönetmenin mükemmel şekilde işlediğini söylemeyiz elbette; ancak sanal gerçeklik gibi defalarca işlenmiş bir konunun sağlam bir felsefe etrafında daha önce denenmiş fakat başarıya ulaşamamış çekim teknikleri ile harmanlanması, çekiciliği ve de işte bu hiç görülmeyeni oluşturan büyük unsurlar. Aynı yıl vizyona girmiş vesanal gerçeklik olayını işlemiş "13. Kat" ve kült olarak kabul edilen"eXistenZ" gibiyapımların "The Matrix" dururken uzunca bir süreesamelerinin okunmaması... İşte hep saydığım nedenler.
119 Sabit kameranın fotoğrafları ile oluşturulan, Trinity'nin ilk göründüğü mekanda kullanılan, daha sonra ise bir çok sahnede kullanılacak grafik teknolojisi ve Flo-Mo çekim tekniği ile yapılmış malum sekans. Bu filmin basit bir bilim kurgu olmadığını sinemadaki seyircilere gösterip, onları avucunun içine almanındahiyane bir yolu. İçinde kaybolduğunuz büyük bir tavşan deliği, bu delik öyle gizemli ki içine düşseniz dahi onu anlamak hiç de kolay değil. İşte hem Neo'nun hem de sinemadaki seyircilerinin hissettikleri tam olarak buydu. Bu sebeple yaygın bilgilere göre filmin birden fazla izlenilmesinin nedenlerinden biri de budur.
Bugün "sanal gerçeklik" konusunda büyük bütçeli yapımları eskisi kadar göremiyorsak bunun sebeplerinden biri The Matrixin yukarılara koyduğu çıtadır, felsefesinin sağlamlığıdır.Avatar ile ucundan da olsa bu temayıkullananJames Cameron ise sanal dünyanın sınırlarında gezmiyor, aksine bunugerçek bir dünyada (Pandora) kullanıyordu. Vizyona girdiği tarihe kadar şimdiye göre azınlık diyebileceğimiz bilim kurgu izleyicisinin populasyonunu takdir edilecek seviyedeartırmayı başarmış eşsiz bir yapım The Matrix.
Bu film bir kolaj olarak oldukça başarılı. 21.y.y. pop-felsefe unsurlarının bir araya toplandığı, içinde ne ararsanız bulabileceğiniz,bol bol ökült ikonla tatlandırılmış,sinematografik anlamda da birçok ilki barındıran,Ramazan Paketi gibi bir serinin ilk filmi.(Rivayete göre aslında tek bir filmmiş bu)
@foolmood
14 yıl önce
10 / 10
@batanga
14 yıl önce
@anathema
15 yıl önce
10 / 10
Leonardo Di Caprio, Brad Pitt ve Will Smith'in reddettiği bir rolü kabul etme cesaretini göstermek kariyerinde çıkış arayan bir oyuncu için akılsızlık gibi görünebilir ama üzerinden daha bir kaç yıl geçtiğinde dahi kült olarak yerini sağlamlaştırmış bir filmin başrolünde oynamış olmayı kim istemez. ÖncesindeMy Private Own Idaho, The Devil's Advocate, Speed gibi ilgi görmüşyapımlarda rol almışlığıbulunan Keanu Reeves'i, çekildiği dönem en yukarıya taşıyan, o donuk ama bizden biriymiş hissini uyandıran, canlandırdığı Neo (Mr. Anderson) karakteriolacaktı.
Hıristiyanlık, Budizm gibi dinlerin filme çeşitli etkilerini göstermek alt metinleri incelemek açısından gerekli; ama filmi bu inançlar doğrultusunda değerlendirmenin salt eğlence arayan, iyi vakit geçirmek isteyengenel seyirci türüiçin önemi olmadığını düşünüyorum. Yeniden doğuş, seçilmiş kişi, karakter ve gemi isimlerinden tutun da filmin herhangi bir yerinde geçen ... Devamı
Leonardo Di Caprio, Brad Pitt ve Will Smith'in reddettiği bir rolü kabul etme cesaretini göstermek kariyerinde çıkış arayan bir oyuncu için akılsızlık gibi görünebilir ama üzerinden daha bir kaç yıl geçtiğinde dahi kült olarak yerini sağlamlaştırmış bir filmin başrolünde oynamış olmayı kim istemez. ÖncesindeMy Private Own Idaho, The Devil's Advocate, Speed gibi ilgi görmüşyapımlarda rol almışlığıbulunan Keanu Reeves'i, çekildiği dönem en yukarıya taşıyan, o donuk ama bizden biriymiş hissini uyandıran, canlandırdığı Neo (Mr. Anderson) karakteriolacaktı.
Hıristiyanlık, Budizm gibi dinlerin filme çeşitli etkilerini göstermek alt metinleri incelemek açısından gerekli; ama filmi bu inançlar doğrultusunda değerlendirmenin salt eğlence arayan, iyi vakit geçirmek isteyengenel seyirci türüiçin önemi olmadığını düşünüyorum. Yeniden doğuş, seçilmiş kişi, karakter ve gemi isimlerinden tutun da filmin herhangi bir yerinde geçen rastgele sayıların anlamlarını dinsel öğelerle eşleştirmekşimdiye kadar pek çok kişiye sudoku çözmenin insana verdiği hazzı yaşatmıştır. Bu türincelemelerin filmi izlerken pek fayda sağlayacağını düşünmek yanlış olur;en fazla, bu sektörde çalışan azınlığın işine yarar bu tür bilgiler. Bunun için dini, her ne kadar filmle iç içe olsa dakonunun dışında tutmak istiyorum.
Vizyona girdikten sonra sinema izleyicilerinin beklentilerini arttırmış,Hollywood'ta çıtayı yukarılara taşımış bir yapımla karşılaşmak sık görülen bir durum değil, The Matrixin bu başarısının ardında ise bir çok neden var. Varoluş problemine çözüm aramaktan ziyade bugünle ilgilenen din tabanlısağlam felsefesi; bilim kurgu, Kung-fu, Flow-Mo çekim teknikleri ve o zamana kadar göremediğimiz gerçekçi görsel efektler ile birleşince insanın sinema salonundan çıkmak istemeyeceği bir yapım ortaya çıkıyor.İşte bu nedenle vizyona girdiği tarihlerde bile klasik, kült olmasına kesin gözüyle bakılmıştı. Cehennem Silahı ve Zor Ölüm filmlerinin orijinallerinin yapımcısı olarak üne kavuşan Joel Silverın deneysel girişimleri ve de uzun yıllardır yazdıkları hikayeyi mükemmelleştirmeye çalışan Wachowski Kardeşlerin etkilerini de unutmamak gerek.
Kimi izleyicinin sinemada görmek istediği, sağlam bir hikayedir; kimi gündelik yaşamla bağlantı, kimi bilim kurgu görmek ister, kimi ise aşk görmek ister, ama asıl görülmek istenen hiç görülmemiş olandır. Tüm bu saydıklarımın her birini yönetmenin mükemmel şekilde işlediğini söylemeyiz elbette; ancak sanal gerçeklik gibi defalarca işlenmiş bir konunun sağlam bir felsefe etrafında daha önce denenmiş fakat başarıya ulaşamamış çekim teknikleri ile harmanlanması, çekiciliği ve de işte bu hiç görülmeyeni oluşturan büyük unsurlar. Aynı yıl vizyona girmiş vesanal gerçeklik olayını işlemiş "13. Kat" ve kült olarak kabul edilen"eXistenZ" gibiyapımların "The Matrix" dururken uzunca bir süreesamelerinin okunmaması... İşte hep saydığım nedenler.
119 Sabit kameranın fotoğrafları ile oluşturulan, Trinity'nin ilk göründüğü mekanda kullanılan, daha sonra ise bir çok sahnede kullanılacak grafik teknolojisi ve Flo-Mo çekim tekniği ile yapılmış malum sekans. Bu filmin basit bir bilim kurgu olmadığını sinemadaki seyircilere gösterip, onları avucunun içine almanındahiyane bir yolu. İçinde kaybolduğunuz büyük bir tavşan deliği, bu delik öyle gizemli ki içine düşseniz dahi onu anlamak hiç de kolay değil. İşte hem Neo'nun hem de sinemadaki seyircilerinin hissettikleri tam olarak buydu. Bu sebeple yaygın bilgilere göre filmin birden fazla izlenilmesinin nedenlerinden biri de budur.
Bugün "sanal gerçeklik" konusunda büyük bütçeli yapımları eskisi kadar göremiyorsak bunun sebeplerinden biri The Matrixin yukarılara koyduğu çıtadır, felsefesinin sağlamlığıdır.Avatar ile ucundan da olsa bu temayıkullananJames Cameron ise sanal dünyanın sınırlarında gezmiyor, aksine bunugerçek bir dünyada (Pandora) kullanıyordu. Vizyona girdiği tarihe kadar şimdiye göre azınlık diyebileceğimiz bilim kurgu izleyicisinin populasyonunu takdir edilecek seviyedeartırmayı başarmış eşsiz bir yapım The Matrix.
@ahmetalper
15 yıl önce
@bestreaction
15 yıl önce
10 / 10
"there is no spoon"
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
@havlayankuzu
15 yıl önce
9 / 10