Burada "gülmekten öldüm" kategorisinden bulup, Steve Carell de varsa kesin gülerim diye bir heves izledim ancak değil gülmek, gülümsediğim 2-3 sahnesini zor sayarım.
Komedi-dram diye geçiyor ancak dram yönü biraz daha ağır. Absürd komedi ya da kurgu olmadığı için insan gerçekçilik bekliyor ancak ölen büyükbabanın arkasından 2 damla gözyaşı dökülmemesi, o soğukkanlılık, bir insanın babasının cesedini minibüsün arkasında eşya gibi taşıması, kısacası gerçeğe yakınlık beklediğiniz bir filmde "ölüm"ün o ağırlığının yansıtılmaması havayı bozuyor. Filmin tek elle tutabildiğim yanı; Olive'in saçma sapan dansıyla yarışmayı kaybetmesi (en son sahneye çıkıp müthiş bir dansla birinci olunması klişesini yıkması) bütün yaşananlara rağmen, hatta bunlar sayesinde ailenin birbirine daha da kenetlenmesi oldu. Ama ölüm çok ağır bir olgu ve bir filmde ya ölümle dalga geçilir ya da ona saygı duyulur, ikisinin arası bulunmaya çalışılmış, olmamış.
Sanırım izlediğim en keyifli yol filmi buydu. Başta çok garip gelen fakat daha sonra tadından yenmeyen bir film. Bu arada filmin en güzel diyaloğu, gay dayı ve hayalleri yıkılan genç arasında geçen, sahildeki diyalogtur.
Çok geç izlediğim için kendime kızdığım şahane bir film.Filmi bitirdiğinizde hem bi tarafınız buruk oluyor hem de sebepsiz bir neşe içinde oluyorsunuz.En azından ben öyleydim..Sanki önümüze gerçekten birbirleriyle kan bağı olan bir aile koymuşlar gibiydi.Oyunculuklar öyle sahici idi.Müzikleri de ayrı bi harika.Devotchka'yı keşfetmemi sağlamıştır.
Olive'nin büyükbabasıyla olan son konuşmasında o ağlayınca biz de ağladık.Dwayne renk körü olduğunu öğrendiğinde onunla birlikte biz de üzüldük.Yarışma da sahneye hepsinin çıkıp dans etmesiyle de kahkaha attık.
Etkilendim, benden bir parçaymış gibi izledim. Olive'in filmin başından sonuna kadar olan mahçup, kırılgan, umutlu ama bir o kadar hüzünlü yüz ifadesi beni benden aldı. Hislendim, filmin sonunda soğanları doğrarım dedim ama sonu ters köşe yaptı. Hem mutluluk, hem hüzün veren filmleri seviyorum. Little Miss Sunshine da bu sınıflandırmanın en akılda kalıcı filmlerinden. Müzikleri efsane, şu saatten sonra benim için Till The End Of Time = Little Miss Sunshine. Her duyduğumda, her dinlediğimde gözümün önünde Olive'in yüz ifadesi olacak.
sırf adı dolayısıyla bir çok sanat filmi sever entel izleyiciyi kesimine uzak gelse de en azından aldığı en iyi senaryo oscarı hatırına izlenmesi gereken müzikleri ne kadar abartıldıysa haklı olunan film.
sonra ne mi oldu ilk etapta sadece amcanın biraz kırık olduğunu anlayabildim geç olmadan babanın ve annenin ve tabi ki erkek kardeşin hepsi ayrı kaybeden hepsi ayrı muzır ,hepsi ayrı sevimli, hepsi ayrı hüzünlü..
ağlasam mı gülsem mi karar vermekte zorlanacağınız filmi sırf ismi nedeniyle pas geçmeyin .
dipnot: eğer hayatımda hiç marcel proust okumamış olsaydım film sonunda buralar m. proust un kitaplarından alıntılarla dolu olurdu şöyle bir merakla kitabını alır harıl harıl okur kitabın her yanını çizerdim...
@therealqueen
10 yıl önce
9 / 10
@hopelives
10 yıl önce
Komedi-dram diye geçiyor ancak dram yönü biraz daha ağır. Absürd komedi ya da kurgu olmadığı için insan gerçekçilik bekliyor ancak ölen büyükbabanın arkasından 2 damla gözyaşı dökülmemesi, o soğukkanlılık, bir insanın babasının cesedini minibüsün arkasında eşya gibi taşıması, kısacası gerçeğe yakınlık beklediğiniz bir filmde "ölüm"ün o ağırlığının yansıtılmaması havayı bozuyor. Filmin tek elle tutabildiğim yanı; Olive'in saçma sapan dansıyla yarışmayı kaybetmesi (en son sahneye çıkıp müthiş bir dansla birinci olunması klişesini yıkması) bütün yaşananlara rağmen, hatta bunlar sayesinde ailenin birbirine daha da kenetlenmesi oldu. Ama ölüm çok ağır bir olgu ve bir filmde ya ölümle dalga geçilir ya da ona saygı duyulur, ikisinin arası bulunmaya çalışılmış, olmamış.
@doris
10 yıl önce
10 / 10
Güzel bir yolculuk.
Ve ne olursa olsun hayallerinin peşinden gitmesini söyleyen bir film.
@fakyelken
10 yıl önce
9 / 10
@julioo
11 yıl önce
ikisi aynı filmde olsa tadından yenmez :)
olive büyüdü ve ooooooo'live oldu
bkz:http://www.imdb.com/media/rm3764302592/nm1113550?ref_=nm_ov_ph
@antik_acilar_ca
11 yıl önce
9 / 10
@amip
11 yıl önce
8.6 / 10
keyifli seyirler.
@sekizincirenk
11 yıl önce
9 / 10
Olive'nin büyükbabasıyla olan son konuşmasında o ağlayınca biz de ağladık.Dwayne renk körü olduğunu öğrendiğinde onunla birlikte biz de üzüldük.Yarışma da sahneye hepsinin çıkıp dans etmesiyle de kahkaha attık.
Sonuç olarak izleyin,izlettirin.
Şu da şurda bi dursun.http://www.youtube.com/watch?v=2BtxhqfNnwY
@stiff
11 yıl önce
7.5 / 10
@benkendimveben
11 yıl önce
sonra ne mi oldu ilk etapta sadece amcanın biraz kırık olduğunu anlayabildim geç olmadan babanın ve annenin ve tabi ki erkek kardeşin hepsi ayrı kaybeden hepsi ayrı muzır ,hepsi ayrı sevimli, hepsi ayrı hüzünlü..
ağlasam mı gülsem mi karar vermekte zorlanacağınız filmi sırf ismi nedeniyle pas geçmeyin .
dipnot: eğer hayatımda hiç marcel proust okumamış olsaydım film sonunda buralar m. proust un kitaplarından alıntılarla dolu olurdu şöyle bir merakla kitabını alır harıl harıl okur kitabın her yanını çizerdim...