Ben çok başka yere takıldım. Yani bir insan Madridi sever Barcelonayı Venediği sever Rioyu sever İstanbulu sever Milano Roma Atina hatta Berlini falanda sevebilir. Ama en sevdiğim şehir londra diyorsa sidik kokusu ve yağmuru seviyordur yada daha mantıklı seçenek ingiliz muhip falandır herhalde yada monarşi hayranı falandır herhalde o dokuyu hissetmeyi seviyor olabilir. Birde dizide İslami mistisizm ve İslami akılcılık aynı şeymiş gibi anlatılıyor. Alakaları bile yok. Bunun üniversitede tarihi gerçeklikmiş gibi anlatılması alternatif tarih saçmalıkları gibi tek kelimeyle cahilce. Bunlar haricinde gayet sizi alıp sürükleyen acaba ne olacak diye size kendini bir günde bitirtebilecek dizi.
ahmet ümit ve ihsan oktay anar romanı karışımı gibi bir diziydi. olayların akamayışına, karakterlerin ne birbirileriyle ne bizimle konuşmamasına çok bayılmadım ama istanbul özlediğimde rastgele bir bölüm açıp izleyeceğim bir dizi olmuş.
Dizi genel olarak turk polisiye standartlarimizin ustunde oldugu icin fena degildi. Yalniz dizinin tum bolumleri cinayetlerle ilgili asiri onemli detaylar bulup, bir sonraki bolumde o önemli detaylari unutturacak bi sahne ile ilerledi. Bir de bu kadar buyuk bi cinayetler zincirini iki kisiye birakmis olmak, bu kisilerinde bulduklari delillere yeterli onemi bile gosterecek vakitlerinin olmamasi rahatsiz ediciydi. ornegin; rahmi gorener ziyaretinde adamin kahyasinin soylediklerini dinlememek, motokuryeli sahnelerde adamin verdigi bilgilere yeteri kadar odaklanilmamasi vs vs
Vallahi çok duygulanıyorum, türk sineması evrenselleşmey başlıyor galiba ya. Öncelikle kesinlikle izlenmeli. Biraz yavaş ilerleyen bir hikaye ve kült oyuncular dışındaki oyuncakların sıçması dışında oyuncu karakter eşleştirmesi, konu, görüntüler, geçişler harikaydı. Hiç bilmediğim bir konuda merak duymama yol açtı
dizi açılışına haç koyma sebebini çözebilen varmı? benim aklıma "oo dostum introya altın ortodoks haçı koyalım karizma olur diziyi avrupa’da daha kolay satarız" ve "ne alaka diye soran olursa da ilk bölüme dizi ile hiçbir alakası olmayan ortodoksların boğazda haç çıkarma sahnesini koyalım" dan başka bir fikir gelmedi de.
Genel olarak bir yorum yapacaksak güzel bir iş olmuş, iyi ki olmuş. sinemamızın daha çok böyle kalifiye işlere ihtiyacı var.
Özellikle teknik açıdan hemen her sahne için gayet başarılı bir standart tutturmayı başarmışlar, neredeyse ince işçilikle çalışılmış. Bu sebeple başta Emin Alper’i sonra da Ahmet Sesigürgil’i tebrik etmek gerek.
Fakat hem biçim hem de içerik açısından, polisiye tarzının da verdiği bir handikapla, fazla amerikanvari kaçmış diyebilirim. (Özellikle karakter yaratım açısından) Onu yumuşatmak, içselleştirmek için tasavvuf teması kullanılmış ama bence yine de yememiş, fazla ithal kalmış. Hele karakter yaratımı tam bir facia, klişe üstüne klişe. Emekliliği gelmiş yaşlı kurt polis, akıllı okullu çaylak. Travmalar, sürekli içmeler vs. Klasik müzik eşliğinde sanatını icra eden otopsici. Hadi biraz esinlenirsin de hiç mi özgün karakter yaratamadınız arkadaş. (Emre Kayiş! sözüm sana)
Teknik açıdan ne kadar iyi bir iş çıkarılmışsa da senaryo için aynı şeyi söylemek mümkün ... Devamı
Genel olarak bir yorum yapacaksak güzel bir iş olmuş, iyi ki olmuş. sinemamızın daha çok böyle kalifiye işlere ihtiyacı var.
Özellikle teknik açıdan hemen her sahne için gayet başarılı bir standart tutturmayı başarmışlar, neredeyse ince işçilikle çalışılmış. Bu sebeple başta Emin Alper’i sonra da Ahmet Sesigürgil’i tebrik etmek gerek.
Fakat hem biçim hem de içerik açısından, polisiye tarzının da verdiği bir handikapla, fazla amerikanvari kaçmış diyebilirim. (Özellikle karakter yaratım açısından) Onu yumuşatmak, içselleştirmek için tasavvuf teması kullanılmış ama bence yine de yememiş, fazla ithal kalmış. Hele karakter yaratımı tam bir facia, klişe üstüne klişe. Emekliliği gelmiş yaşlı kurt polis, akıllı okullu çaylak. Travmalar, sürekli içmeler vs. Klasik müzik eşliğinde sanatını icra eden otopsici. Hadi biraz esinlenirsin de hiç mi özgün karakter yaratamadınız arkadaş. (Emre Kayiş! sözüm sana)
Teknik açıdan ne kadar iyi bir iş çıkarılmışsa da senaryo için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Olayların düğümlenişi de çözülüşü de tatmin edici olmaktan uzak olduğu gibi özgün veya zekice değil. Biraz fazla göze parmak. Bunu yanı sıra oyuncu yönetimi, sahne içindeki duygu durum değişimlerine de özenilmemiş. Yönetmenin biçime ağırlık verirken içeriği kaçırdığı anlaşılıyor. Hele Türk sinemasının, özellikle dizilerin kanayan yarası olan yan roller burada da maalesef düzeltilememiş. Şu işi bir çözemedik. Dijital platformlsrın nispeten sunduğu esneklik ile umarım gitgide daha da iyi işler çıkacak.
Sema sahnesi, enfesti. Bir dizide eski bir tarikat, gizem ve polisiyenin harmanlanması ne güzel olmuş, sevdim. Ben zaten İhsan Oktay da severim. İzlerken Benim Adım Kırmızı’yı da senaryolaştırsalar ya dedim lezzetli olmaz mı ?
Polisiyenin merak unsurunun biraz eksik kaldığını düşünüyorum. Dikkat çekici olabilecek bir konu ne yazık ki alışılagelmiş bakış açıları ve diyaloglarla pekiştiriliyor. Bunların dışında senaryoyu özgün buldum ve görsellikten, oyunculardan, müziklerden memnun kaldım.
Çok beğendim, hikaye sürükleyici, oyuncular iyi, görüntüler şahane. Sadece 8 bölüm olmasına önce üzüldüm, hemencecik bitti diye ama sakız gibi uzatıp onlarca boş bölüm yapmalarından iyidir.
@hashasin
4 ay önce
@aysovski
3 yıl önce
@czara
3 yıl önce
6.4 / 10
Bir de bu kadar buyuk bi cinayetler zincirini iki kisiye birakmis olmak, bu kisilerinde bulduklari delillere yeterli onemi bile gosterecek vakitlerinin olmamasi rahatsiz ediciydi. ornegin; rahmi gorener ziyaretinde adamin kahyasinin soylediklerini dinlememek, motokuryeli sahnelerde adamin verdigi bilgilere yeteri kadar odaklanilmamasi vs vs
@messiyg
4 yıl önce
5.7 / 10
@arkturomeda
4 yıl önce
8 / 10
Öncelikle kesinlikle izlenmeli. Biraz yavaş ilerleyen bir hikaye ve kült oyuncular dışındaki oyuncakların sıçması dışında oyuncu karakter eşleştirmesi, konu, görüntüler, geçişler harikaydı. Hiç bilmediğim bir konuda merak duymama yol açtı
@darkscream
4 yıl önce
klasik türk aşağılık psikolojisi.
@ege_undag
4 yıl önce
7.5 / 10
Özellikle teknik açıdan hemen her sahne için gayet başarılı bir standart tutturmayı başarmışlar, neredeyse ince işçilikle çalışılmış. Bu sebeple başta Emin Alper’i sonra da Ahmet Sesigürgil’i tebrik etmek gerek.
Fakat hem biçim hem de içerik açısından, polisiye tarzının da verdiği bir handikapla, fazla amerikanvari kaçmış diyebilirim. (Özellikle karakter yaratım açısından) Onu yumuşatmak, içselleştirmek için tasavvuf teması kullanılmış ama bence yine de yememiş, fazla ithal kalmış. Hele karakter yaratımı tam bir facia, klişe üstüne klişe. Emekliliği gelmiş yaşlı kurt polis, akıllı okullu çaylak. Travmalar, sürekli içmeler vs. Klasik müzik eşliğinde sanatını icra eden otopsici. Hadi biraz esinlenirsin de hiç mi özgün karakter yaratamadınız arkadaş. (Emre Kayiş! sözüm sana)
Teknik açıdan ne kadar iyi bir iş çıkarılmışsa da senaryo için aynı şeyi söylemek mümkün ... Devamı
Özellikle teknik açıdan hemen her sahne için gayet başarılı bir standart tutturmayı başarmışlar, neredeyse ince işçilikle çalışılmış. Bu sebeple başta Emin Alper’i sonra da Ahmet Sesigürgil’i tebrik etmek gerek.
Fakat hem biçim hem de içerik açısından, polisiye tarzının da verdiği bir handikapla, fazla amerikanvari kaçmış diyebilirim. (Özellikle karakter yaratım açısından) Onu yumuşatmak, içselleştirmek için tasavvuf teması kullanılmış ama bence yine de yememiş, fazla ithal kalmış. Hele karakter yaratımı tam bir facia, klişe üstüne klişe. Emekliliği gelmiş yaşlı kurt polis, akıllı okullu çaylak. Travmalar, sürekli içmeler vs. Klasik müzik eşliğinde sanatını icra eden otopsici. Hadi biraz esinlenirsin de hiç mi özgün karakter yaratamadınız arkadaş. (Emre Kayiş! sözüm sana)
Teknik açıdan ne kadar iyi bir iş çıkarılmışsa da senaryo için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Olayların düğümlenişi de çözülüşü de tatmin edici olmaktan uzak olduğu gibi özgün veya zekice değil. Biraz fazla göze parmak. Bunu yanı sıra oyuncu yönetimi, sahne içindeki duygu durum değişimlerine de özenilmemiş. Yönetmenin biçime ağırlık verirken içeriği kaçırdığı anlaşılıyor. Hele Türk sinemasının, özellikle dizilerin kanayan yarası olan yan roller burada da maalesef düzeltilememiş. Şu işi bir çözemedik.
Dijital platformlsrın nispeten sunduğu esneklik ile umarım gitgide daha da iyi işler çıkacak.
@sevdus
4 yıl önce
10 / 10
@dilaurora
4 yıl önce
@kelebegimsi
4 yıl önce
9 / 10