Yazgı Yorumları

Yazgı filmi detayları

@ezgibakr

2 yıl önce

Kendi içimizde kararları veren ayrı bir benlik var; bu karar verme mekanizması faydalı olanı ayırt etme yetisini yitirince kararları yazgı veriyor. Yaşıyor olmak seçimlerin yapılması zorunluluğunu doğuruyor; benim dışımda başkasının iradesi benim yazgımı oluşturuyor. O halde Musa’nın tanrı tanımazlığı ve annesinin ölümüne üzülmeme duygu durumu seçimlerinin(zorunlu olarak yapılsa da) bir sonucu ancak hangi seçimin buna yol açacağını bilmemek iradenin özgürlüğünü sorgulatıyor ayrıca hayatımızın kontrolünün bizde olmadığını da hatırlatıyor.

@erutururu

8 yıl önce

Albert Camus'un ''Yabancı'' adlı romanından esin alınarak çekilen Zeki Demirkubuz filmi. Roman versiyonunu henüz okumamış sinemaseverlerin genel yanılgısı, filmin bir uyarlama olduğu sanrısıdır.

Filmin ana karakteri Musa, yaşanabilecek her türlü olayın aynı kapıya çıktığını, bu yüzden yaşamın boş ve saçma olduğunu düşünen bir gümrük memurudur. Kitabın ana karakteri Meursault'un aksine tamamen pasif bir roldedir; her türlü teklifi kabul eder, zevkleri ve etik anlayışı son derece dürtüseldir. Kendi menfaati için dahi konuşmaz. Kendisine yapılan suçlamaları kabul edişinin sebebi içten içe kendisini hayata karşı hatalı ve kusurlu bir insan olarak görmesindendir. Bu yolla annesinin ölümüne üzülmeyişini, karısına karşı sevgisizliğini ve onu yalnızca cinsel açıdan arzuluyor olmasının getirdiği suçluluk duygusunu bastırmaya çalışır. Film boyunca absürdizmin altı çizilse dahi, filmin sonunda Musa'nın böyle davranmasının sebebinin, hissettiği suçluluk duygusu ve belki de insanlara karşı duyduğu
... Devamı
Albert Camus'un ''Yabancı'' adlı romanından esin alınarak çekilen Zeki Demirkubuz filmi. Roman versiyonunu henüz okumamış sinemaseverlerin genel yanılgısı, filmin bir uyarlama olduğu sanrısıdır.

Filmin ana karakteri Musa, yaşanabilecek her türlü olayın aynı kapıya çıktığını, bu yüzden yaşamın boş ve saçma olduğunu düşünen bir gümrük memurudur. Kitabın ana karakteri Meursault'un aksine tamamen pasif bir roldedir; her türlü teklifi kabul eder, zevkleri ve etik anlayışı son derece dürtüseldir. Kendi menfaati için dahi konuşmaz. Kendisine yapılan suçlamaları kabul edişinin sebebi içten içe kendisini hayata karşı hatalı ve kusurlu bir insan olarak görmesindendir. Bu yolla annesinin ölümüne üzülmeyişini, karısına karşı sevgisizliğini ve onu yalnızca cinsel açıdan arzuluyor olmasının getirdiği suçluluk duygusunu bastırmaya çalışır. Film boyunca absürdizmin altı çizilse dahi, filmin sonunda Musa'nın böyle davranmasının sebebinin, hissettiği suçluluk duygusu ve belki de insanlara karşı duyduğu şiddetli öfkenin tezahürü olduğu sezilebilir. Bu durumda absürdizm gerçekten rasyonel bir düşüncenin ürünü müdür, yoksa hayatta edimlediğimiz birtakım trajik olayların bizde uyandırdığı nefret ve hüzün duygularıyla oluşan bir tepkisizlik hali midir? İkinci seçenek, absürdizmin özüyle çelişir zira absürdizm fikrini ilk ortaya atanlardan Soren Kierkegaard, bu düşünce akımını mantık ve materyalist ilkelerin doğrultusunda, düşüncelerin yansıttığı biçimde hareket etmek olarak yorumlar. Bu noktada Musa'nın iç dünyasını yorumlamak, biz izleyicilere kalır.

@bnbnbnbnbn

8 yıl önce

savcının dahil olduğu uzun diyalog son derece yapay. "sanıyoRdum, biliyoRdum" vb. sözler kulak tırmalıyor. ayrıca mümkünse hiçbir filmde türklere "tanrı" kelimesini kullandırmayın. yapmacık oluyor.

onun dışında serdar orçin ve engin günaydın'ın oyunculuklarını çok beğendim.
C

@cagdasbdy

9 yıl önce

8 / 10

Bu filmi izleseniz de olur izlemeseniz de olur. Farketmez yani...
O

@ozgen

10 yıl önce

9.5 / 10

Güzel bir analiz yazısı için buradan yakın:http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/yazgi-nihilizm-ve-musa-5678
O

@ozgen

10 yıl önce

9.5 / 10

Serdar Orçin ve Engin Günaydın'ın iyi oyunculuklarına rağmen, Zeynep Tokuş'un oyunculuğu göz tırmalamış, rahatsız etmiştir. Zeki Demirkubuz ise hem senaryo aşamasında hem de yönetmenlik koltuğunda döktürmüş. 10 üzerinden kaç verirsin diye sorarsanız: farketmez...

Annesi ölünce Musa'nın TV nin karşısına geçip, kendine kahve yapması, hatta yetinmeyip annesinin ölü yattığı odanın açık olan kapı ve ışığından rahatsız olması, kapatıp TV karşısına geçmesi kanımı dondurdu. Karakteri çok abartmış diye düşünürken film ilerledikçe aslında karakterin çok iyi inşa edildiğini anlıyorsunuz. Öyle ki vereceği tepkileri önceden tahmin edebiliyorsunuz. Savcı ile yaptığı konuşma 3-4 kere izlemeyi dinlemeyi hak ediyor.

@geppetto

10 yıl önce

Romanın en can alıcı kısmını sadeleştirmiş filmde Zeki Demirkubuz. Killing an Arab epizodunun olduğu kısım filmde climax bile yaratacakken hatta görsel olarak romanda çok iyi resmedilmişken fazlasıyla yüzeysel geçmiş filmde Zeki. Zaten daha sonra verdiği bir röportajında romanda ideolojik olarak kabul etmediği yerlerden biri olduğunu söylüyor ve katil değil filmde Mersault. Tam tersine suçu üzerine alan biri. Romanın hikayesi görsele vurulduğunda baya bi foyası çıkdığını söylemiş yönetmen bende aynı fikirdeyim. Romanda kadın karakterler fazlasıyla konu dışıyken ve sembolikken filmde ahlaki ve sosyo-ekonomik açıdan bir gedik oluştururlar. Sinem karakteri filmde inanılmaz ahlaksız gözükür Musa'nın tam tersi olarak. Bu duruma neden olan görsel ile metin arasındaki farktır. Arabın öldürüldüğü kısımlara Kürt temasıda eklenebilirdi ama eklemedi Zeki çünkü yan anlam olarak fazlasıyla ırkçılığa kayacaktı romandaki gibi filmde. İntihar edenler değişir filmde yine bu nedenle Sinem karakterinin k
... Devamı
Romanın en can alıcı kısmını sadeleştirmiş filmde Zeki Demirkubuz. Killing an Arab epizodunun olduğu kısım filmde climax bile yaratacakken hatta görsel olarak romanda çok iyi resmedilmişken fazlasıyla yüzeysel geçmiş filmde Zeki. Zaten daha sonra verdiği bir röportajında romanda ideolojik olarak kabul etmediği yerlerden biri olduğunu söylüyor ve katil değil filmde Mersault. Tam tersine suçu üzerine alan biri. Romanın hikayesi görsele vurulduğunda baya bi foyası çıkdığını söylemiş yönetmen bende aynı fikirdeyim. Romanda kadın karakterler fazlasıyla konu dışıyken ve sembolikken filmde ahlaki ve sosyo-ekonomik açıdan bir gedik oluştururlar. Sinem karakteri filmde inanılmaz ahlaksız gözükür Musa'nın tam tersi olarak. Bu duruma neden olan görsel ile metin arasındaki farktır. Arabın öldürüldüğü kısımlara Kürt temasıda eklenebilirdi ama eklemedi Zeki çünkü yan anlam olarak fazlasıyla ırkçılığa kayacaktı romandaki gibi filmde. İntihar edenler değişir filmde yine bu nedenle Sinem karakterinin kötü görüntüsünü zayıflatıp dikkatleri Musanın üzerine çekmek için. Roman 1942'de yazıldı en büyük söylemlerii romanın kutsal bir dünyada yaşamıyoruz , insan doğası hakkında söyleyebileceğimiz iyi yada kötü bir şey yok ve ruhumuz otorite ile araya koyduğumuz mesafeden ibaret gibl geçmiş bayatlamış söylemler. Mahkeme sahnesinde adalete bu kadar giydirilmesine gerek yok zaten hukuk sistemi mahkemeler kuruluşları itibariyle zenginleri tüccarları halk içinde korumak ve daha önce çalıp çırptıkları metaları meşru zemine oturtmak için varlar anyı mantıkla aynı dönemlerde polis ve jandarma sistemide kuruldu zaten. Romanı okurken pek farkedilmiyor fakat izlerken yine ortaya çıkan bir hakikat Musat karakteri tamamen kadınların arzularına teslim olmuş bir karakter. İnsan ruhunun yabancı dil bilmek iyi bilgisayar kullanmak ve yakışıklı olmaktan farkı yok söylemi, Musanın sırf istedi diye Sinemle evlenmesi, onu aldatınca karşı çıkmaması kabullenmesi, sinemaya gittikleri sırada onları reddetmelerine rağmen tekrar gelmesini sorgulamaması, sevişmek istemediği zaman bırakması kızmaması, bacağını açtığı zaman uyarılması. Hafızasız neden-sonuç ilşkilerini reddetmiş halinin tersine kadınlara dair bazı değişmez durumları direk hakikat olarak kabul etmesi bu durumun güçlü kanıtları. Aslında Musa ve Mersault karakterleri ölüdür ve karşı çıktığı şey adalet ataerkil düzen ve sistem değildir, karşı çıktığı kabul etmediği şey bir erkeğin yaşamak için motivasyona ihtiyacı (neden değil) olmadığıdır.

@bosphorusbh

10 yıl önce

8.5 / 10

albert camus nun yabancısı benim için bi şaheser niteliğinde kitaptır.filmi ilk keşfettiğimde Zeki Demirkubuz kesin hakkını vermiştir dedim ve yanıltmadı beni. Bu filmle Zeki Demirkubuz un gerçekten de sadece isminin olmadığını filmleriyle isminin hakkını vermiş olduğunu iyice pekiştirdim. Bence en iyi kitap uyarlamarı arasından sıyrılabilecek bir film.Ve filmde kurguyu,uyarlamayı felan geçtim onlar zaten iyi de, özellikle replikleri harika. Sadece replikleri için bile, Demirkubuz bunun senaryosunu kitap olarak satsa gider direk alırım!!

@ynr

11 yıl önce

8.3 / 10

zeki demirkubuz'un en iyi filmidir. yönetmen bu filmin üzerine çıkamadı henüz.

@oscarlover

11 yıl önce

savcı sahnesini izlerken gözümü bile kırpmadım ama yavaştan beynimin yanmaya başladığını hissettim bir ara acaba savcının oyunculuğu kötümü diye düşündüm ardından yine boşluk ve sahne bittikten sonra vay bee diye haykırdım sanki yıllarca süren bi uykudan uyandım düşünmeye başladım belkide basit varlıklarız gerçektende içimizde büyük bir boşluk var ve bu boşluğu doldurmak için daha derin düşünüyoruz duygularımızı ve hislerimizi daha yoğun yaşıyoruz birbirine karıştırıyoruz türk sinemasındaki çok sevdiğim dramı tam dozunda derinleştirmiş yönetmen sizi öyle düşüncelere sevk ediyoki sırıtan oyunculukları görmezden geliyosunuz harika film !
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL