Jarmusch’un Gizem Treni, yönetmenin 4. filmi ve bu filminde de hem senarist hem de yönetmenlik yapan Jarmusch, yine sıradan, önemsiz insanların mizahla, suçla, monotonlukla iç içe geçmiş hayatlarından normalde hikaye bile olmayabilecek enstantaneler sunuyor.
Film 3 ayrı hikayeyle bütün hikayeleri birbirine bağlıyor ama bunlar örneğin Inarrutu filmlerindeki gibi dramatik ögeler değil de raslantılar, kendiliğinden meydana gelen yanyanalıklar, peşisıralıklar içeriyor, ve her biri kendine özgü; hayır, sıra dışı değiller, ama kesinlikle yönetmenin imzasını taşıyorlar.
İlk filmi Permanent Vacation hariç art arda izlediğim filmlerinde yönetmenin farklı kültürlerden(macar, japon, italyan), farklı ırklardan, ama aynı sosyal sınıftan insanların hayatlarından bölümler aktararak ana akım sinemanın önemsiz göreceği ya da dramatikleştirerek eğlencelik ve tüketilebilir film ürünlerine dönüştüreceği insanları gerçek hissi verebilen bir doğallıkla filme aktarabildiğine tanık oluyoruz. Bu üç film de... Devamı
Jarmusch’un Gizem Treni, yönetmenin 4. filmi ve bu filminde de hem senarist hem de yönetmenlik yapan Jarmusch, yine sıradan, önemsiz insanların mizahla, suçla, monotonlukla iç içe geçmiş hayatlarından normalde hikaye bile olmayabilecek enstantaneler sunuyor.
Film 3 ayrı hikayeyle bütün hikayeleri birbirine bağlıyor ama bunlar örneğin Inarrutu filmlerindeki gibi dramatik ögeler değil de raslantılar, kendiliğinden meydana gelen yanyanalıklar, peşisıralıklar içeriyor, ve her biri kendine özgü; hayır, sıra dışı değiller, ama kesinlikle yönetmenin imzasını taşıyorlar.
İlk filmi Permanent Vacation hariç art arda izlediğim filmlerinde yönetmenin farklı kültürlerden(macar, japon, italyan), farklı ırklardan, ama aynı sosyal sınıftan insanların hayatlarından bölümler aktararak ana akım sinemanın önemsiz göreceği ya da dramatikleştirerek eğlencelik ve tüketilebilir film ürünlerine dönüştüreceği insanları gerçek hissi verebilen bir doğallıkla filme aktarabildiğine tanık oluyoruz. Bu üç film de gerçekten çok iyi, güzel, doğal ve etkileyici filmler.
mitzuko: umm... we would like most cheap room please do you have?
resepsiyonist: all our rooms for two people are the same rate.
mitzuko: oh.
jun: (japonca - mitzuko'ya dönerek) ne dedi?
mitzuko: (japonca) tam emin değilim. (resepsiyona dönerek) i'm sorry, that is too expensive.
hahah fena eğlenceli bir filmdi.Özellikle de japon çift:) llk sahneden son sahneye dek gülümsedim.Derhal başucuma aldım pek tabi.Mutluyum izlediğim için.Tavsiye ederim.
Jim Jarmusch film yapsın ben izleyim.. ilk kareden son kareye kadar kendine has bir yönetmen.. bütün filmleri arşivlik.. Jun ve odacı ve otel katibi mükemmel karakterler..
Hemen her fırsatta söylerim bazı yönetmenlerin filmlerine nesnel bakamıyorum. Onları fazlaca sevip benimsediğimden ve genellikle sevdiğim temaları içeren filmler çekmelerinden dolayı. Jarmusch da onlardan birisi.
Ne vakit bir Jarmusch filmi izlesem durağan anların posasını çıkaran filmler buluyorum karşımda. Üstelik yönetmenin müziğe düşkünlüğü, müziğe saygısı da çektiği müzik belgesellerinden, filmlerinde kullandığı şahane parçalardan belli. Bir de sol yanımda arma misali taşıdığım "yol", "yolculuk" hadiseleri mevcut.
Jarmusch bir muzipliği ise, farklı kültürlere ait kodları içiçe geçirebilmesi, aynı metinde eritebilmesi. Dead Man’a bakıyorum; westernin şiir ile buluşması, Ölü Köpek: Samurayın Yolu (umarım ismi doğrudur) gözümün önüne geliyor, rap ile mafya, buraya dönüyorum; Japonya, Elvis, alt kültürler, Amerika...
Birbirine değen fakat dokunmayan öyküleriyle, güzel bir Jarmusch filmiydi. Özellikle Japon çift ile Sally Hawkins, Steve Buscemi iyiy... Devamı
Jarmusch: Yol ve Kültürel Kodlar
Hemen her fırsatta söylerim bazı yönetmenlerin filmlerine nesnel bakamıyorum. Onları fazlaca sevip benimsediğimden ve genellikle sevdiğim temaları içeren filmler çekmelerinden dolayı. Jarmusch da onlardan birisi.
Ne vakit bir Jarmusch filmi izlesem durağan anların posasını çıkaran filmler buluyorum karşımda. Üstelik yönetmenin müziğe düşkünlüğü, müziğe saygısı da çektiği müzik belgesellerinden, filmlerinde kullandığı şahane parçalardan belli. Bir de sol yanımda arma misali taşıdığım "yol", "yolculuk" hadiseleri mevcut.
Jarmusch bir muzipliği ise, farklı kültürlere ait kodları içiçe geçirebilmesi, aynı metinde eritebilmesi. Dead Man’a bakıyorum; westernin şiir ile buluşması, Ölü Köpek: Samurayın Yolu (umarım ismi doğrudur) gözümün önüne geliyor, rap ile mafya, buraya dönüyorum; Japonya, Elvis, alt kültürler, Amerika...
Birbirine değen fakat dokunmayan öyküleriyle, güzel bir Jarmusch filmiydi. Özellikle Japon çift ile Sally Hawkins, Steve Buscemi iyiydi. Elvis mitine yaklaşımı ise harika. Hakikaten büyük keyif aldım izlerken, tavsiyedir...
Memphis 'te 3 farklı hikaye. Bir otelde kesişen ama birbirine değmeden geçen. Sade anlatımlı ve ilginç karakterleriyle bir Jim Jarmusch filmi. İniş çıkışları yok, farklı hayatlara tanıklık ediyorsunuz bu kadar. İçinde bolca Elvis Presley bulunur , birde müzikleri güzel. e daha ne olsun.
@mehmetm
2 yıl önce
@parfenrogojin
4 yıl önce
8.2 / 10
Film 3 ayrı hikayeyle bütün hikayeleri birbirine bağlıyor ama bunlar örneğin Inarrutu filmlerindeki gibi dramatik ögeler değil de raslantılar, kendiliğinden meydana gelen yanyanalıklar, peşisıralıklar içeriyor, ve her biri kendine özgü; hayır, sıra dışı değiller, ama kesinlikle yönetmenin imzasını taşıyorlar.
İlk filmi Permanent Vacation hariç art arda izlediğim filmlerinde yönetmenin farklı kültürlerden(macar, japon, italyan), farklı ırklardan, ama aynı sosyal sınıftan insanların hayatlarından bölümler aktararak ana akım sinemanın önemsiz göreceği ya da dramatikleştirerek eğlencelik ve tüketilebilir film ürünlerine dönüştüreceği insanları gerçek hissi verebilen bir doğallıkla filme aktarabildiğine tanık oluyoruz. Bu üç film de ... Devamı
Film 3 ayrı hikayeyle bütün hikayeleri birbirine bağlıyor ama bunlar örneğin Inarrutu filmlerindeki gibi dramatik ögeler değil de raslantılar, kendiliğinden meydana gelen yanyanalıklar, peşisıralıklar içeriyor, ve her biri kendine özgü; hayır, sıra dışı değiller, ama kesinlikle yönetmenin imzasını taşıyorlar.
İlk filmi Permanent Vacation hariç art arda izlediğim filmlerinde yönetmenin farklı kültürlerden(macar, japon, italyan), farklı ırklardan, ama aynı sosyal sınıftan insanların hayatlarından bölümler aktararak ana akım sinemanın önemsiz göreceği ya da dramatikleştirerek eğlencelik ve tüketilebilir film ürünlerine dönüştüreceği insanları gerçek hissi verebilen bir doğallıkla filme aktarabildiğine tanık oluyoruz. Bu üç film de gerçekten çok iyi, güzel, doğal ve etkileyici filmler.
Jarmusch’un bu filmini kesinlikle öneririm.
@otlu_kek
10 yıl önce
7.9 / 10
resepsiyonist: good night. how may i help you?
mitzuko: umm... we would like most cheap room please do you have?
resepsiyonist: all our rooms for two people are the same rate.
mitzuko: oh.
jun: (japonca - mitzuko'ya dönerek) ne dedi?
mitzuko: (japonca) tam emin değilim. (resepsiyona dönerek) i'm sorry, that is too expensive.
hahah fena eğlenceli bir filmdi.Özellikle de japon çift:) llk sahneden son sahneye dek gülümsedim.Derhal başucuma aldım pek tabi.Mutluyum izlediğim için.Tavsiye ederim.
not:dialog ekşiden alıntıdır.
@mskfilm
11 yıl önce
@cemal_erdem
12 yıl önce
7.6 / 10
Hemen her fırsatta söylerim bazı yönetmenlerin filmlerine nesnel bakamıyorum. Onları fazlaca sevip benimsediğimden ve genellikle sevdiğim temaları içeren filmler çekmelerinden dolayı. Jarmusch da onlardan birisi.
Ne vakit bir Jarmusch filmi izlesem durağan anların posasını çıkaran filmler buluyorum karşımda. Üstelik yönetmenin müziğe düşkünlüğü, müziğe saygısı da çektiği müzik belgesellerinden, filmlerinde kullandığı şahane parçalardan belli. Bir de sol yanımda arma misali taşıdığım "yol", "yolculuk" hadiseleri mevcut.
Jarmusch bir muzipliği ise, farklı kültürlere ait kodları içiçe geçirebilmesi, aynı metinde eritebilmesi. Dead Man’a bakıyorum; westernin şiir ile buluşması, Ölü Köpek: Samurayın Yolu (umarım ismi doğrudur) gözümün önüne geliyor, rap ile mafya, buraya dönüyorum; Japonya, Elvis, alt kültürler, Amerika...
Birbirine değen fakat dokunmayan öyküleriyle, güzel bir Jarmusch filmiydi. Özellikle Japon çift ile Sally Hawkins, Steve Buscemi iyiy ... Devamı
Hemen her fırsatta söylerim bazı yönetmenlerin filmlerine nesnel bakamıyorum. Onları fazlaca sevip benimsediğimden ve genellikle sevdiğim temaları içeren filmler çekmelerinden dolayı. Jarmusch da onlardan birisi.
Ne vakit bir Jarmusch filmi izlesem durağan anların posasını çıkaran filmler buluyorum karşımda. Üstelik yönetmenin müziğe düşkünlüğü, müziğe saygısı da çektiği müzik belgesellerinden, filmlerinde kullandığı şahane parçalardan belli. Bir de sol yanımda arma misali taşıdığım "yol", "yolculuk" hadiseleri mevcut.
Jarmusch bir muzipliği ise, farklı kültürlere ait kodları içiçe geçirebilmesi, aynı metinde eritebilmesi. Dead Man’a bakıyorum; westernin şiir ile buluşması, Ölü Köpek: Samurayın Yolu (umarım ismi doğrudur) gözümün önüne geliyor, rap ile mafya, buraya dönüyorum; Japonya, Elvis, alt kültürler, Amerika...
Birbirine değen fakat dokunmayan öyküleriyle, güzel bir Jarmusch filmiydi. Özellikle Japon çift ile Sally Hawkins, Steve Buscemi iyiydi. Elvis mitine yaklaşımı ise harika. Hakikaten büyük keyif aldım izlerken, tavsiyedir...
@prensesinuykusu
14 yıl önce
8 / 10
@nian
15 yıl önce
9 / 10
jim jarmusch mu dediniz?
ona zaten nicedir hayrandım:)
ha bi de screamin' jay hawkins var..
steve buscemi bile var..daha ne olsun..
hikayeler naif..üç hikaye geçişli..anlatmış adam..dinlemek lazım..