Duk filmlerinin içinde en iyisi diyemeyeceğim ama bolce şiddet içeren bir intikam filmi olmasının yanında; içinde merhamet, şefkat, sevgi, sevgisizlik, konularının da işlendiği, diyaloğu diğer filmlerine nazaran daha çok olan oldukça sert bir film diyebilirim.
Diğer filmlerini izlemeyenlere bu film cok zor gelecektir. Zaten Duk filmleri ve filmlerinin atmosferleri çok zordur, bazen sizi saatlerce günlerce esir alabilir.
Filmin ilk yarısı oldukça kasvetli; karanlık mekanlarda, torna atölyelerinde esas oğlanın haraç toplamaya çalıştığı birtakım insanlara yaptığı işkenceleri izleyerek geçiyor. Sonra evine donuyor yatıyor uyuyor. Her gün bu saçma hayata uyanıyor ve aynı şeyleri yaparak yaşıyor. Bir gün bir kadın çıkıyor ve ben senin annenim diyor ve tabi esas oğlanın vurdumduymazlığı yüzünden annenin bunu oğluna inandırması oldukça zor oluyor. Filmin anne oğul arasında geçen sahnelerinde çok konuşulacak şeyler var. Annesine tecavüz sahnesi inanılmaz gereksizdi, çocuğun kendini tatmin ettiği sahnelerde annesinin onu gözlemlemesi ve yardım eder gibi onun da buna dahil olmasına ben de bir anlam veremedim,saçma geldi bana.. Sonra bir de balık sahnesi vardı.Neyse
Annesi olduğuna inandığımızda ise esas oğlanın daha iyi daha merhametli olduğunu, artık yalnız olmadığı için mutlu olduğunu izliyoruz. Tam bu noktada annesinin planı işlemeye başlıyor. Annenin neden bu kadar ısrarcı olduğunu da öğrenmiş oluyoruz ki burda filmin bizi götürdüğü yerde beynimden vurulmuşa döndüm. Esas oğlanın annesine kavuşmasına sevinemeden kaçırıldığı için kahrolmasına mı üzülelim, annenin oğullarından birinin diğer oğlunu katlettiğinin acısını mı yaşayalım. Ve finaldeki mezar sahnesi bizi bu sorularla başbaşa bırakarak sona eriyor.
Bazı hatalar ve gereksiz diyaloglar haricinde beni memnun eden bir film olduğunu söylemeliyim.
Duk filmlerini sevdiğim için tavsiye edebilirim fakat ilk duk filminiz bu olmasın :)