
Faik, Orman İşletmesinden emekli olduktan sonra yaşadığı kasabanın yaylasında babadan kalma bir araziyi işlemeye ve burada ufak bir keçi sürüsü beslemeye başlamıştır. Araziye bakmak üzere bir ortakçı yörük ailesiyle anlaşmıştır. Bir Ağustos günü Faikin oğlu Nusret, iki torunu Zafer ve Caner birkaç günlük tatil için dedelerini yaylada ziyarete gelir. Oğlu ve torunları geldiği esnada Faik karşı tepenin arkasında çadır kurmuş yörüklerle amansız bir kavgaya tutuşmuştur.