Bu aralar ne/neler okuyorsun, bize de önersene! :)

Neden: Bir Değini - THOMAS BERNHARD

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=45616

........

Schopenhauer, Nietzsche, Cioran, DE SADE ve CARACOyla birlikte gelmiş geçmiş en sert ve en radikal yazar THOMAS BERNHARDdır..

Başta kokuşmuş ve tamamen rezillikler silsilesi olan ve sadece rezilliği yücelten ülkesi Avusturyayı, onun yıkıcı ve kıyıcı mekanizmalarını, aile kurumunu, okul kurumunu, kiliseyi, devlet kurumunu ve ülke içindeki tüm kurumların içine düştüğü pisliği ve lağımlaşmaya doğru evrilen süreçleri HİÇ SAKINMADAN, OLABİLDİĞİNCE SERT VE YAKICI bir şekilde ifade etmiştir Bernhard..

Ki bu yüzden eserleri başta ülkesi olmak üzere birçok ülkede yasaklıdır veya sansürlüdür..

Türkiye de de özellikle Beton, Mahzen ve Neden adlı kitapları zor bulunabilmektedir..

Bernhardı anlamak ve içselleştirmek ona empatiyle yaklaşmak zordur..

Tıpkı Nietzsche, Schopenhauer ve CARACO gibi zamanının ilerisindedir çünkü..

Serttir..Çok serttir..Aşırı serttir..Onun yazıları bir yazı değil; bir kan akıtma, bir kusuntu ve bir boşalımdır..

Dolayısıyla zor anlaşılacaktır..Hatta hiç anlaşılmayacaktır..Dünya yok olup gittiğinde bile anlaşılmayacaktır..

Hemen Putların alacakaranlığını açıyorum ve :

ÖLÜMLERİNDEN SONRAKİ İNSANLAR - örneğin ben - daha kötü anlaşılacaklardır, ama daha iyi işitileceklerdir.

Daha katısı: Hiç anlaşılmayacağız - işte buradan kaynaklanıyor otoritemiz..

NİETZSCHE

..

Neden: Bir değini adlı eserinden birkaç bölümü burda paylaşmak isterim: (Uzun bir yazı..Gerçekten zorlandım)

*

Bu şehirdeki her şey yaratıcı olana karşıdır ve bunun tersi de gittikçe daha sık, gittikçe daha büyük şiddetle iddia edilmektedir, riyakarlık bu şehrin kökenidir, ve en büyük tutkusu akılsızlıktır ve fantezi orada kendini yalnızca belli etse bile hemen imha edilir..

Salzburg, dünyanın sürekli olarak üzerine sahteliğini resmettiği ve arkasında yaratıcı olanın körelmek, heba olmak ve ölmek zorunda kaldığı bir ön cephedir..

Benim memleket şehrim aslında sakinlerinin içinde doğdukları ve içinde sürüklendikleri ölümcül bir hastalıktır ve eğer tam zamanında çıkıp gitmezlerse derhal veya er geç

birdenbire intihar eder ya da bu temelinde adamakıllı insan düşmanı mimarisel-başpiskoposluksal-kalınkafalı-nasyonal sosyalist-katolik ölüm zemininde doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yavaş yavş ve sefil bir halde ölürler..

**

Spora tüm zamanlarda ve özellikle tüm iktidarlar tarafından iyi bir nedenle daima en yüksek önem verilmiştir, spor kitleleri eğlendirir, uyuşturur ve ebleştirir ve özellikle dikdatörler neden her zaman ve her durumda spordan yana olduklarını bilirler..

Kim spordan yana ise, kitleleri yana çeker, kim kültürden yana ise onları karşısına alır, demişti büyükbabam, bu yüzden tüm iktidarlar spordan yana ve kültüre karşıdırlar..

**

Üretiliriz ama eğitilmeyiz, üreticilerimiz bizi ürettikten sonra tam bir kalınkafalıkla davranırlar bize karşı, tam bir insan yıkıcı çaresizlikle, ve hakkında hiçbirşey bilmedikleri yeni bir insandaki her şeyi daha ilk üç yaşam yılında harap ederler, bildikleri bir şey varsa ancak onu kafasızca ve sorumsuzca yaptıklarıdır, ve böylelikle en büyük suçu işlemiş olduklarını bilmezler..

Bizim üreticilerimiz ve yani anne babalarımız bizi tam bir cahillik ve bayağılık içinde dünyaya getirirler ve bir kez geldik mi, bizimle nasıl çıkacaklarını bilemezler, bizimle başedilme çabaları başarısız kalır, erkenden pes ederler, ama hep çok geç, daima ancak bizi zaten mahvetmiş oldukları anda, çünkü ilk üç yaşam yılında, belirleyici yaşam yıllarında, fakat bizim anne baba olarak üreticilerimiz bunu bilmezler, bilmek istemezler, bilemezler, çünkü yüzyıllar boyunca onların dayanılmaz cahillikleri için daima her şey yapılmıştır, üreticilerimiz bizi bu cahillikle yıkmış ve kıyıma uğratmışlardır ve yoketmişlerdir ve daima tüm yaşamımıza yönelik olarak yıkmış ve kıyıma uğratmışlardır ve gerçek şı ki dünyada daima yalnızca, ilk yıllarda cahil ve bayağı ve aydınlatılmamış üreticiler olarak anne babalar tarafından yıkılmış ve kıyıma uğratılmış ve tüm yaşamlarına yönelik olarak kıyıma uğratılmış insanlarla işimiz vardır..

Yeni insan her zaman ancak bir hayvan gibi annesinden fırlatılır ve bu anneden her zaman bir hayvan gibi muamele görür ve tamamen mahvedilir, biz yalnızca anneleri tarafından fırlatılmış hayvanlarla muhatapızdır, insanlarla değil, daha ilk aylarında ve sonra ilk yıllarda tüm hayvansı cahillikleriyle bu anneleri tarafından zedelenen ve mahvedilen, fakat hiçbir zaman aydınlatılmadıkları için bu annelerin bir suçu yok, toplumun çıkarları aydınlatmadan başka şeylerdir, ve toplum bunu, aydınlatmayı, hiç düşünmez bile ve iktidarlar daima ve her halikarda ve her ülkede ve her devlet yapılanmasında, toplumlarının aydınlatılmaması ile ilgilidirler, çünkü toplumlarını aydınlatsaydılar, kısa zamanda bu aydınlatıkları toplum tarafından yokedilmiş olurlardı, toplum yüzyılllarca aydınlatılmamıştır, ve toplumun aydınlatılmayacağı daha çok yüzyıllar geçecek, çünkü toplumun aydınlatılması yokolmaları anlamına gelir, ve bu yüzden biz daima aydınlatılmamış insanlar olarak kalacak ve yaşam boyu tam bir cahilliğe mahkum edilmiş olan, yaşam boyu aydınlatılmamış çocukların aydınlatılmmaış üreticileriyle muhatabız.

Yeni insanlar hangi eğitim araçlarıyla ve yöntemleriyle eğitilirlerse eğitilsinler, daima yalnız sözüm ona eğiticiler olan ve daima yalnızca sözüm ona eğiticiler olabilen eğiticilerininin tüm cahillikleri ve bayağılıkları ve sorumsuzlukları ile daha yaşamlarının ilk aylarda ve yaşamlarının ilk yıllarında ölümüne eğitilirler, çünkü yeni insanın bu ilk günlerde ve ilk haftalarda ve ilk aylarda ve ilk yıllarda aldığı ve algıladığı her şey, sonra o tüm bir gelecekteki yaşamı için ve bildiğimiz gibi yaşanılacak olan bu yaşamların her biri, sürdülecek olan bu varoluşların her biri, yalnızca bozulmuş bir yaşam veya varoluştur, yıkılmış bir yaşam veya varoluştur, kıyıma uğratılmış bir yaşam veya varoluştur, bozulmuş ve yıkılmış ve kıyıma uğratılmıştır..

Ebeveyn diye birileri kesinlikle yoktur, yalnızca yeni insanların üreticileri olarak suçlular vardır, ürettikleri bu yeni insanlara karşı bütün cahillikleri ve kalınkafalıklarıyla davranan ve bu suçu işlemekte, aydınlanmış ve böylece gerçekten çağa uygun insanla, öyle biri amaçlarına doğallıkla aykırı olduğu için;

ilgilenmeyen iktidarlar tarafından desteklenen, böylece milyonlarca ve milyonlarca beyinsiz hep yeni baştan ve herhalde daha onyıllarca ve muhtemelen beyinsiz üretilmiş olacaktır.

Yeni insan ilk üç yılda anne babası veya onların temsilcileri tarafından tüm bir yaşam boyunca olması gereken ve hiçbir şeyle değiştiremeyeceği şey haline sokulur: Toptan mutsuz bir insan olarak mutsuz bir doğa, bu mutsuz insan olarak mutsuz doğa bunu itiraf etsin veya etmesin, itiraf edecek gücü bulunsun veya bulunmasın, ve her halikarda umutsuz doğa olarak bu insan yalnızca bir kerecik olsun bu konuda herhangi bir düşünceye kapılsa, çünkü bildiğiniz gibi, bu mutsuz insanlar olarak mutsuz doğaların ve tersinin çoğu, düşüncelere kapılmazlar..

Yeni doğan, doğduğu andan itibaren bu ebhelleştirilmiş, aydınlatılmamış insan yapılır, bu korkunç ve inanılmaz süreç, insan toplumunun yüzyıllarında ve binyıllarında bir alşkanlık olmuştur ve insan toplumu bu alışkanlığa alışmıştır ve bu alışkanlığı bırakmayı hiç düşünmez bile, tam tersine bu alışkanlık daha da pekiştirilir ve günümüzde doruk noktasına ulaşmıştır, çünkü hiçbir çağda bizim çağımızdakinden daha düşüncesiz ve daha adi ve daha alçak, ve daha utanmaz insanlar ve milyolarca ve milyarlarca dünya nüfusu olarak insan yapılmamıştır, toplum bu sürecin dünya çapında bir alçaklık ve eğer yarıda kesilmezse insan toplumunun sonu anlamına geldiğini çoktandır biliyor olmasına karşın..

Fakat aydınlanmış kafalar aydınlatmıyorlar ve insan toplumu, bu kesin, kendini yokediyor..

Benim anne ve baba olarak üreticilerim de böyle davrandılar, kafasızca ve tüm diğerleriyle, tüm dünyaya yayılmış insan kütlesiyle ahmakça bir görüş birliği içinde, bir insan yapıtlar ve onun üretildiği andan itibaren onun eblehleştirilmesi ve kıyımı işini yürüttüler, bu insanda her şey ilk üç yıl içinde, tıpkı diğer her birinde olduğu gibi, bozulmuş, ve mahvedilmiştir, gömülmüş ve üzeri örtülmüştür ve öyle bir gaddarlkla üzeri örtülmüştür ki, bu anne babaları olarak üreticileri tarafından bütünüyle gömülmüş olan insan, anne babaları olarak üreticileri tarafından üzerine örtülen molozu tekrar temizleyebilmek için, tekrar ilk anda kesinlikle olduğu şey, onun bu anne babaları olarak üreticiler, üreticileri olarak anne babalarının, yüzyıllar boyu cahillik olarak duygu ve zihin süprüntüleri içine gömdükleri insan olabilmek için otuz yıla gereksinim duymuştur..

Deli gözüyle bakılmak tehlikesi olsa bile, bizim anne babalarmız olarak üreticilerimizin, doğamızı kasten mutsuz etme suçu olarak ÜREME SUÇUNU VE TÜM DİĞERLERİYLE ORTAKLIK İÇİNDE, DAİMA DAHA DA MUTSUZ OLAN TÜM DÜNYAYI MUTSUZ ETME SUÇUNU, TIPKI KENDİLERİNDEN ÖNCEKİLER VE DAHA DA ÖNCEKİLER GİBİ, İŞLEDİKLERİNİ DİLE GETİRMEKTEN KAÇINAMAYIZ..

..İnsan önce, ve bu hayvansal bir süreçtir, bir hayvan gibi üretilir ve doğurulur, ve ister sevilsin veya şımartılsın, isterse hırpalansın gitgide ahmak, aydınlatılmamış, egoist amaçlarının peşindeki anne babalar olarak üreticileri veya onların temsilcileri tarafından, kendilerindeki gerçek sevgi ve eğitim bilgisi ve hazırlığı eksikliği yüzünden ahmakça ve egoistçe, bir hayvan gibi beslenir ve muamele görür ve azar azar temel duygu ve sinir merkezleri dümdüz edilir ve bozulur ve yıkılır ve sonra, bu yeni insanın ruhunun kıyımını, en büyük kıyımcılradan biri olarak kilise üstlenir.(dinler üstlenir) ve okullar dünyanın tüm devletlerinde, iktidarın görevlendirmesi ve emretmesiyle, bu yeni genç insanda akıl cinayetini işlerler...........

**

Öğretmenler belirsizliği ve tutarsızlığın ve acınasılığın ta kendisiydiler, öne sürdükleri gibi, benim için nasıl bir nebze yararları olabilirdi ki?

Büyükbabam bana on yıldan fazla fizyonomi öğretmişti, şimdi bu bilimimi onlara uygulayabilmiştim, ve sonuç dehşet vericiydi.

Bu insanların bir yandan müdürlerinden (Schnitzer) duydukları korkuyla, diğer yandan yaşam boyu mahkum edildikleri aile ilişkilerinden duydukları korkuyla, bana söylecek birşeyleri yoktu, ve onların beni sürekli cezalandırılmalarına, haksız yere olup olmadıkları tartışma konusu olmadı, çok geçmeden alışmıştım ve çok geçmeden benim maneviyatım küçük düşürülmüş ve incitilmiş bir maneviyat olarak süreklilik kazanmıştı..

Bu öğretmenleri hor görüyordum, ve onlardan zamanla daha da nefret ettim, çünkü bence onların işi, HER GÜN EN UTANMAZ BİR BİÇİMDE SÖZÜM ONA YÜKSEK BİLGİ OLARAK TÜM KOKUŞMUŞ TARİH PİSLİĞİNİ TÜKENMEK BİLMEK DEV BİR KOVA GİBİ KAFAMDAN AŞAĞI BOŞALTMAKTAN İBARETTİ, bu sürecin gerçek etkisi hakkında bir düşünce kırıntısına bile sahip olmadan..

Bütünüyle mekanik bir biçimde ve ünlü öğretmenlik çalımı ve ünlü öğretmenlik ahmaklığıyla, kendilerine devlet otoritesi tarafından emredilmiş bozma ve yıkma ve kötü niyetli bir inatla yoketmeden başka bir şey olmayan öğretileriyle, kendilerine emanet edilmiş genç insanlar olarak öğrencileri yıktılar..

Bu öğretmenler, hastalardan başka bir şey değillerdi, hastalık hali olarak doruk noktaları daima ders saatleriydi, ve ancak ahmaklar veya ahmaklar gibi hastalar ve hastalar lise öğretmenleridir, çünkü her gün öğrettikleri ve kurbanlarının kafalarına boşalttıkları şey ahmaklıktan ve hastalıktan başka bir şey değildir, ve gerçekte yüzlerce yıllık çürümüş eğitim malzemesi olarak akıl hastalığıdır, bunun içersinde her bir öğrencinin düşüncesi boğulmak zorundadır..

Okullarda ve özellikle de orta dereceli okullarda olarak daha yüksek okullarda öğrencinin doğası bu öğrencilere hiç durmadan tıkıştırılan çürümüş yararsız bilgiyle, doğal olmayana dönüşür, ve bizim sözüm ona daha yüksek dereceli okulların ve de orta dereceli okulların öğrencileriyle muhatapsak, daha da fazla, doğaları bu orta dereceleri okullar olarak sözüm ona yüksek okullarda yokedilmiş olan doğal olmayan insanlarla muhatabızdır, orta dereceli denilen okullar ve özellikle de lise denilenleri aslında daima sadece insan doğasının kökünü kurutmaya yaramaktadırlar ve bu kökünü kurutma merkezlerinin nasıl ortadan kaldırılabilecekleri üzerinde düşünmenin zamanı gelmiştir, ortadan kaldırılmaları elbette gerekmektedir, çünkü insan doğasının kökünü merkezleri oldukları çoktandır bilinmektedir, ve sözüm ona ortaokulların lağvedilmeleri gerektiği kanıtlanmıştır,

dünya bu sözüm ona ortaokulları, liseleri, orta ve liseleri vesaire lağvettikten ve artık sadece ilkokullara ve ortaokullara yoğunlaştıktan sonra daha iyi bir dünya olurdu, çünkü ilkokul genç bir insanda hiçbir şeyi yıkmaz, böyle bir insanın doğasında hiçbir şeyi yıkmaz, böyle bir insanın doğasında hiçbir şeyi kıyıma uğratmaz, ve yüksekokullar bilime eğilimli ve sözüm ona ortaokul olmadan da yüksekokula yetişmiş olanlar içindir, fakat ortaokulların lağvedilmesi gerekir, çünkü oralarda genç insanların büyük bir bölümü TELEF OLACAKTIR VE TELEF OLMAK ZORUNDADIRLAR..

EĞİTİM SİSTEMİMİZ YÜZYILLAR İÇİNDE HASTALANMIŞTIR VE BU EĞİTİM SİSTEMİNE GİRMEYE ZORLANAN GENÇ İNSANLAR BU HASTA EĞİTİM SİSTEMİNDEN HASTALIK KAPARAK VE MİLYONLAR HALİNDE HASTALANIRLAR, VE İYİLEŞMELERİ DÜŞÜNÜLEMEZ..

TOPLUM KENDİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORSA, EĞİTİM SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRMELİDİR, YOKSA KENDİNİ DEĞİŞTİRMEZ VE SINIRLANDIRMAZ VE BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ LAĞVETMEZSE, ÇOK GEÇMEDEN MUTLAK SONUNA VARACAKTIR.

NE Kİ EĞİTİM SİSTEMİ KÖKÜNDEN DEĞİŞTİRİLMELİDİR, İKİ DE BİR ORADA BURADA BİRAZCIK BİR ŞEYLER DEĞİŞTİRMEK YETMEZ, EĞER DÜNYANIN ARTIK YALNIZCA DOĞAL OLMAYAN VE DOĞAL OLMAYAN TARAFINDAN YIKILMIŞ VE MAHVEDİLMİŞ İNSANLARLA DOLU OLMASINI İSTEMİYORSAK EĞİTİM SİSTEMİMİZDEKİ HER ŞEYİN DEĞİŞTİRİLMESİ GEREK..

VE ÖNCELİKLE VE HEPSİNDEN ÖNCE HER YIL MİLYONLARCA GENCİN İÇLERİNE TIKILIP HASTALANDIKLARI, YIKILDIKLARI VE MAHVOLDUKLARI SÖZÜM ONA ORTAOKULLARIN LAĞVEDİLMESİ GEREKİR.

EĞER YENİ DÜNYA, YENİLENMİŞ DÜNYA VAROLACAKSA, ARTIK SADECE KİTLELER İÇİN İLKOKULU VE BİREYLER İÇİN YÜKSEKOKULU TANIR, KENDİNİ YÜZYILLARCA SÜREN BİR SANCIDAN KURTARMIŞ VE ORTAOKULLARI VE BÖYLECE LİSELERİ DE LAĞVETMİŞTİR, VE EĞER BÖYLECE BİR ASİMETRİ

BULUNURSA, BÖYLECE BİZ BUNU, BİRİNİN DOĞRULUĞUNU VE DİĞERİNİN YANLIŞLIĞININ NEDENİ OLARAK ELE ALABİLİRİZ, WİTTGENSTEİN GİBİ...

NEDEN: BİR DEĞİNİ

THOMAS BERNHARD
Başkaldıran insan - Albert Camus
Başlığa tam uymayacak ama ben gene de listemi hazırladım.

(iyi bir okuyucu olduğuma inanmıyorum okumayı da pek sevmem aslında;

okurken bunalırım, bulantı kaplar içimi, ordan çıkmak isterim..kendini kafese kapatıp orda bağlı kalmak gibi bir şey bu..o yüzden açık alanda okumayı tercih ederim..)

(Buram buram klişe kokan kitapları sevmem..Dolayısıyla klasik olarak kabul edilen çoğu kitaba burun kıvırırım ve onları küçük görürüm..

Önemli olan kafamızda yarattığımız şekle-şemale uyan nitelikli kitap tanımıdır ve o tanıma göre oluşturduğumuz bir biriktirmedir..

ki..ben öyle yaptım ..ve 3 yıl içinde kitaplığıma istediğim tüm kitapları aldım..Bunun için birçok kişiye teşekkür ederim..Tabiki Bana Yardımcı Olan Tanrıya..

Mistik güçler çoğu zaman yanımdadır..Özellikle yalnız olduğum zamanlarda)

Fikrimce okunması elzem 50 kitap:

1-)Kaosun Kutsal Kitabı (Albert Caraco)

2-)Çürümenin Kitabı (Emil Michel Cioran)

3-)Hırsızın Günlüğü (Jean Genet)

4-)Yeraltından Notlar (Dostoyevski)

5-)Böyle Buyurdu Zerdüşt (Nietzsche)

6-)1984 (Orwell)

7-)Hayvan Çiftliği (Orwell)

8-)Ekmek Arası (Charles Bukowski)

9-)Tatar Çölü (Dino Buzzati)

10-)Çarpışma (Ballard)

11-)Dövüş Kulübü (Chuck Palahniuk)

12-)Kitle ve İktidar (Elias Canetti)

13-)Babalar ve Oğullar (Turgenyev)

14-)Açlık (Knut Hamsun)

15-)Dönüşüm (Kafka)

16-)Şato (Kafka)

17-)Dava (Kafka)

18-)Post Mortem (Albert Caraco)

19-)Cesur Yeni Dünya (Aldous Huxley)

20-)Suç ve Ceza (Dostoyevski)

21-)Düşüş (Albert Camus)

22-)Yabancı (Albert Camus)

23-)Merhamet (Arthur Schopenhauer)

24-)Aşka ve Kadınlara Dair: Aşkın Metafiziği (Arthur Schopenhauer)

25-)Hayatın Anlamı (Arthur Schopenhauer)

26-)Aylaklığa Övgü (Bertrand Russell)

27-)Modern Kültürde Çatışma (Georg Simmel)

28-)Cehennemde Bir Mevsim & Aydınlanışlar (Arthur Rimbaud)

29-)Tanrıya Karşı Söylev (Marquis De Sade)

30-)Düzelti (Thomas Bernhard)

31-)Sanayi Toplumu ve Geleceği - Theodore John Kaczynski

32-)Deccal: Hristiyanlığa Lanet (Nietzsche)

33-)Faust (Goethe)

34-)Ölümcül Hastalık Umutsuzluk (Soren Kierkegaard)

35-)Gecenin Sonuna Yolculuk (Louis-Ferdinand Celine)

36-)Huzursuzluğun Kitabı (Fernando Pessoa)

37-)Felsefi Soruşturmalar (Ludwig Wittgenstein)

38-)Düşünceler (Blaise Pascal)

39-)Godot'yu Beklerken (Samuel Beckett)

40-)Burukluk (Emil Michel Cioran)

41-)Kötülüğün Şeffaflığı (Jean Baudrillard)

42-)Denemeler (Montaigne)

43-)Gösteri Toplumu (Guy Debord)

44-)Bulantı (Jean Paul Sartre)

45-)İtiraflarım (Tolstoy)

46-)Kumların Kadını (Kobo Abe)

47-)İç Deney (Georges Bataille)

48-)Prens (Niccolo Machiavelli)

49-)Uyuyan Adam (Georges Perec)

50-)Düşünceler ve Sohbetler (Epiktetos)

........

Listeye giremeyen birkaç kitaba baktığımızda ..:

*Minima Moralia (Sakatlanmış Yaşamdan Yansımalar) - Adorno -->Adorno laf dolandırmayı seven, aşırı bilgili bir yazar..

Kendine ait tez ve görüşleri oldukça kısıtlı, Tıpkı Zizek, Kundera veya Foucault gibi yorum yapıyor..

Onu da herkes yapar zaten..(Bu adamlar kelimeleri boyuyor, hepsi bu)

*Etika - Spinoza (Okunması gerekir, ama liste dışıdır)

*Otomatik Portakal - Burgess (Ergen diliyle ve tarzıyla yazıldığı için almadım; yoksa değindiği konu ve vermek istediği mesaj evrenseldir ve etkilidir..)
''kurbağa yağı satıcısı'' akira kurosawa
Honore De Balzac - Meçhul Şaheser
A'dan Z'ye Seri Katiller Ansiklopedisi

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=85641



Seri katillerin normal sıradan insanlardan daha düşünceli ve daha duyarlı olduklarını düşünüyorum..

Çünkü onlar küçüklüklerinde yaşadığı tramvaları unutamayan, acı üzerine kurulu bir hayat yaşayan onurlu insanlardır..

en azından "ben buyum, sizse saklanarak ve korkarak yaşamaya mahkumsunuz" diyecek kadar açık fikirli adamlardır..

kadınlardan seri katil çıkmaması ise şaşırtıcı bir durum değil, çünkü kadınlar ölene dek çocuk kalırlar..

Tarihe baktığınızda bütün önemli olayların başını erkekler çekmiştir..

Kadınların görevi ve yapacakları bellidir..extra, kahramanlık gerektiren derin ve zor görevler (olaylar) onların değildir..

...

katillerden Beni en çok etkileyen Richard Ramirez oldu..

özellikle şu sözü gerçekten etkileyici:

Beni anlamıyorsunuz.

Beni anlayabilecek durumda değilsiniz.

Ben sizin bilgi birikiminizin ötesindeyim.

Ben "iyiliğin" ve "kötülüğün" ötesindeyim.

Richard Ramirez
Ruhi Mücerret'e bir öneride benden gelsin.Menteş'in değişik ve güzel bir anatımı var.Bu okuduğum ilk kitabıydı ve çok sevdiğimi söylemeliyim.
haruki murakami- yaban koyununun izinde
Bilge Karasu-Susanlar. Bu adamı ciddi buluyorum.
Charles Bukowski - Factotum
Bir mesaja cevap veriyorsunuz.
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL