"solcularda, güçlü, iyi ve başarılı imaja sahip her şeyden nefret etme eğilimi vardır. amerikadan nefret ederler, batı uygarlığından nefret ederler, beyaz erkeklerden nefret ederler, akılcılıktan nefret ederler. solcuların, batıdan vb. den nefret etmek için öne sürdükleri nedenler, gerçek nedenleriyle aynı değildir. batıdan, savaşçı, emperyalist, cinsiyetçi vb. olduğu için nefret ettiklerini söylerler; ancak aynı hatalar sosyalist ülkelerde veya ilkel kültürlerde ortaya çıktığında, bir solcu onlar için bahaneler bulur veya en iyi koşulda, istemeyerek bunların varlığını kabul eder ve büyük bir ateşlilikle bu hataların batıda da bulunduğunu belirtir (ve genelde çok abartır). böylelikle, açıktır ki, bu hatalar, bir solcunun amerika ve batıdan nefret etmek için gerçek nedenleri değildir. o, güçlü ve başarılı olduğu için amerika ve batıdan nefret etmektedir.
solcu taktiklerin mazoşist eğilimlerine dikkat edin. solcular protestolarını araçların önüne yatarak yaparlar ya da polisi veya ırkçıları kendilerine saldırmaları için tahrik ederler. bu taktikler çoğunlukla etkili olabilir, ama pek çok solcu bunları bir sonuca varmak için değil, mazoşist taktikleri tercih ettiklerinden kullanır. kendinden nefret etme, bir solcu özelliğidir.
eğer toplumumuzun hiçbir sorunu olmasaydı bile, solcular, yaygara koparmak için bir neden bulmak üzere sorun icat etmek zorunda kalacaklardı."
"ben afrikada kanat çırpan kelebeğin, kuzey amerikada yarattığı kasırgayı istiyorum.ben kaos istiyorum!"
"mesajımızı, halk üzerinde kalıcı bir etki yaratabilicek
şekilde sunmak için bazı insanları öldürmek zorunda kaldık"
KACZYSNKİ
Bazı kitaplar vardır 1000 yılda bir gelir..
NİETZSCHEnin ZERDÜŞTü
CARACOnun KAOSU
GENETİN GÜNLÜĞÜ
CİORANIN ÇÜRÜMESİ
HUXLEYNİN CESUR YENİ DÜNYASI
SCHOPENHAUERİN HAYATIN ANLAMI
BERNHARDIN DÜZELTİSİ
KAFKANIN DÖNÜŞÜMÜ
HAMSUNUN AÇLIKI
CELİNENİN GECESİ
DEBORDUN GÖSTERİ TOPLUMU
PERECİN UYUYAN ADAMI
SARTREIN BULANTISI
DOSTOYEVSKİNİN SUÇ VE CEZASI
SADEIN TANRIYA KARŞI SÖYLEVİ
GOETHENİN FAUSTu
bunlardan bazıladır..
**
Hardward mezunu, matematik dahisi, paranoyak deli, bombacı, doğal yaşamı savunucu, modernite ve sanayi toplum karşıtçı polonyalı KAÇIK ADAM THEO KACZYSNKİ nin "SANAYİ TOPLUMU VE GELECEĞİ" de bu altın kitaplardan biridir..
....
**
Polonyadan Amerikaya göçmüş bir ailenin çocuğu olan T.J Kaczynski, 1942de Şikagoda doğdu..16 yaşında bursla kazandığı Harvardı yirmi yaşında bitirdi..
Doktorasını yapmak üzere 1962de Michigana geçen Kaczysnki, 1967de "MATEMATİĞİN SINIR FONKSİYONLARI" adlı doktora çalışmasıyla "yılın en iyi matematik tezi" ödülünü aldı; ardından da Berkeley Üniversitesine asistan profesör olarak kabul edildi..
68 Hareketinin önemli merkezlerinden olan Berkeleyde hippi akademisyenler, sütyenlerini yakan feministler, cinsel özgürlüğünü savunan isyancı gruplar arasında kendini akademik çalışmalara vermişti Ted Kacznski.Öğrencisinden öğretim görevlisine herkesin rengarenk giysilerle dolaştığı Berkeleyde neredeyse bir tek o, takım elbiseleydi..
Ancak Kaczynski, 196da hiçbir gerekçe ileri sürmeden öğretim üyeliğini bıraktı.
Ailesiyle geçirdiği iyi yılın ardından 1971de, orman içinde bir buçuk dönüm kadar arazi alarak marjinallerin akın ettiği Montanaya yerleşti..
On iki metrekarelik bir orman kulübesinde elektirik, su, radyo, televizyon, bilgisayar gibi şeylerden uzak, sade ve dingin bir hayat yaşamaya başladı..
Kendi yetiştirdiği sebzelerin yanı sıra, ormanda avladığı tavşanlarla besleniyordu..
Çekildiği Montanada gözlerden ırak bir hayat sürdürürken nihayet uygarlık kapısına dayandı: Bir otoban yapımı nedeniyle yakın çevresinde ağaçlar tek tek kesiliyordu..
Yaşanacak başka bir yer arayışındansa tekno-sanayi sistemine karşı eyleme geçmeye karar verdi..
Böylece 26 mayıs 1978de, Montana ormanlarındaki yaşamının yedindi yılında, ilkini Chicago Nortwestern Üniversitesine yolladığı bombalı paketler serisine başladı..
18 yıl boyunca FBIyı peşinden koşturan Kaczynski, Nisan 1996da kulübesine yapılan bir operasyonla tutuklandı..
Halen Coloradoda yüksek güvenlikli cezaevinde müebbet hapis yatmakta..
**
"18 yıldır bomba yapıp hafta sonları boş tarlalarda denemekten bıktım usandım artık..FBI denilen şey sadece bir şakadan ibarettir ve yıllardır FBIN beni yakalamasını bekliyorum..
Ama anlaşılan o ki, boşuna bekliyorum; FBIın beni yakalayacağı yok, o nedenli kendim açığa çıkıp öykümü anlatmak istiyorum.."
Kaczynski
http://www.youtube.com/watch?v=4EzoO6TOzGI**
Sanayi devrimi ve sonuçları insan soyu için bir felaket oldu. Bu
sonuçlar "gelişmiş" ülkelerde yaşayan bizlerin yaşamdan beklentilerimizi
oldukça arttırırken toplumun dengesini bozdu, yaşamı anlamsızlaştırdı,
insanları aşağılamalara maruz bıraktı, yaygın psikolojik acılara (Üçüncü
Dünya'da fiziksel acılara da) yol açtı ve doğal dünyayı şiddetli zarara
uğrattı. Teknolojik ilerlemenin devam etmesi durumu daha da kötüleştirecek;
insanları daha büyük aşağılamalara maruz bırakıp, doğal yaşamda daha fazla
zarara sebep olacak; büyük olasılıkladaha fazla bozulmaya ve psikolojik
acılara yol açacak; belki de "gelişmiş" ülkelerde bile fiziksel acıların
artmasına neden olacak.
Endüstriyel teknolojik sistem, devam edebilir veya yıkılabilir. Eğer
devam ederse, sonunda psikolojik ve fiziksel acılar daha düşük seviyelere
inebilir, ancak uzun ve acı dolu bir alışma döneminden sonra ve insanlarla
diğer pek çok yaşayan organizmayı işlenmiş birer ürün ve çark dişlilerine
indirgemek pahasına. Üstelik, sistem devam ederse, sonuçları kaçınılmaz
olacak. Sistemi, insanların saygınlığı ve bağımsızlığını elinden almayacak bir
şekilde yenilemenin veya değiştirmenin bir yolu yok. Eğer sistem çökerse,
sonuçları yine çok acı verici olacak. Ancak, sistem büyüdükçe çökmesinin
sonuçları da daha dehşetli olacağından, eğer çökecekse en kısa zamanda
çökmesinde fayda var.
Biz bu nedenle, endüstriyel sisteme karşı bir devrimi savunuyoruz. Bu
devrim şiddetli veya şiddetsiz olabilir; hemen gerçekleşebilir veya birkaç on
yıla yayılarak görece daha aşamalı olabilir. Bunların hiçbirini şimdiden
bilemeyiz. Bu, POLİTİK bir devrim olmayacaktır. Amacı ise hükümetleri değil,
bugünkü toplumun ekonomik ve teknolojik temelini yıkmak olacaktır.
(tekrar söylüyorum; okumayan eksik yaşamaya mahkum)