vallahi yorumları okuyunca kendimi iyi hissettim çünkü izlerken "ben mi filmin içine giremedim?film mi çok dağinik?metoforları kafam mı almıyor?" diye uzun uzun düşündüm :) hatta bazı yerlerde ben bir recep ivedikçiymişim de bana nbc filmi izletiyorlarmış gibi hissettim :D
özellikle ellerinde kumaşlarla çayırda koşan teyzelerin olduğu sahnede kafayı yiyecektim noluyor burada diye....gerçi sonrasında anladım ama olsun,o ilk anlar çok yorucuydu :) bir de boş meydanda metal olduğunu sandığım yüz figürünün tıngırdadığı sahnede aynı şeyleri hissettim :)
şimdi bakınca ucuz metaforlar filmi gibi geliyor ama bakarsanız zamanına göre oldukça cesur bir film,hiç seyircisi olmamasına şaşmamalı.çünkü düşünün bu kadar çok metaforlu bir film var mı yakın zamanda çekilmiş? yalan yok izlerken bergman ın ucuz prodüksiyonlu bir kopyasını izlemişim gibi hissettim(sıkılarak söylüyorum ki bergmandan da hoşlanmıyorum) bu arada gerçekten figüranlar olsun prodüksiyon olsun; nasıl ucuza getiririz endişesiyle çekilmiş bir film gibiydi. aslında haklılar da ne de olsa çoğunluğa hitap eden bir film olmadığı için hiç bir şekilde gişe yapmayacağı belliymiş.
bir de nazım filmi diye başladım ama nazımla ilgili bir kaç şiirinden öteye bir şey yoktu filmde,o açıdan hayal kırıklığı oldu. zaten bir süre sonra film çok başka yerlere gitti;sonuçta ne iki aşk arasında kalan bir adam tam anlatılabildi ne de nazım filmi çekmeye çalışan bir yönetmen...
filmin en sevdiğim kısmı ise türküleri oldu;hatta alevi dedesinin rakı masasında söylediği türküyü eşime buldurttum haftasonu döndüre döndüre dinledim :)
ayrıca Tarık Akan da sadece anadilinde oynayabilen bir oyuncuymuş bunu da gördük :)
---spoiler---
sonundaki tecavüz sahnesi de ne manaydı anlayamadım.. hiç bir amaca hizmet etmeyen bir sahne izledik,sadece rahatsız etti..
---spoiler---
kısacası ben filmden pek bir şey anlamadım;başı,sonu,olay örgüsü, metaforları ve hatta mesajları benim için havada kaldı. ama yine de döneminin bu kadar ilerisinde bir film yaptıkları için de takdiri toplamayı başardılar..