meral: cevap vermeyecek misin bana? yoksa gerçeği söylemekten korkuyor musun?
halil: öğrenmek istediğini mustafa söylemiştir sana.
meral: ben senin söylemeni istiyorum. Herhalde bana ait olan bir şeyi öğrenmek hakkımdır.
halil: hayır, sana ait bir mesele değil bu. Resminle benim aramdaki bir durum seni ilgilendirmez. Ben senin resmine aşığım.
meral: iyi ama aşık olduğun resim benim resmim. İşte ben de buradayım söyleyeceklerini dinlemeye geldim.
halil: resmin sen değilsin ki. Resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil resmini tanıyorum. Belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın.
meral: bu davranışların bir korkudan ileri geliyor.
halil: evet, bir korkudan ileri geliyor. Bu korku sevdiğim şeye ebediyen sahip olabilmek için çekilen bir korku. Ben senin resmine değil de sana aşık olsaydım o zaman ne olacaktı. Belki bir kere bile bakmayacaktın yüzüme. Belki de alay edecektin sevgimle. Halbuki resmin bana dostça bakıyor, iyilikle bakıyor ve ebediyen bakacak.
meral: ben de sana bakmak istiyorum.
halil: hayır, benimle resminin arasına girme istemiyorum seni. Ben senin yalnız resmine aşığım.