Belirsiz Gece Suare No:43 - You Don't Know Jack

filmi çok gec izleyebildiğim için şuan için bu kadar derin mevzulara gıremeyceğim ama sahane şeyler yazılmış.

doktor olum, bir katıl mı yoksa olması gerekeni yapan bir doktor mu.

yaptıgı harıka bır sey mı yoksa o bır serı katıl mı?

bir taraftan da Al Pacıno ne kadar da yaslı ne kadar demekten kendımı alamadım ama muthıs oyunculuguyla da benı buyuledi. susan sarandon cok gereksız sevemedim.

tartışmaya fena halde acık bır fılm.

resmen bir meydan okuma...

Dr. Jack Kevorkian yaptığını,acı ceken caresız hastalara verılen tıbbı bır hızmet olarak goruyordu. karsı olanlar vardı fazlasıyla ama bunu yapmasını ısteyenler de.

süreden dolayı yazımı hemen bitirmem lazım cok sey yazacaktım ama yazamadım :)
bu filmi izlememizi istememin sebebi aslında böyle konuları konuşabilmemizdi, bence çok sapmadık yani filmden:]

her ne kadar derin film olmasa da bazı şeyleri konuşmaya kapı aralıyor.

ben doktorı hiç araştırmadım, filmde gösterildiği kadarıyla yetindim, bakınayım madem biraz

aldım filmi listeye crowfuu,konusu çok güzel.
burada derin mevzulara girilmiş ama benim aklım yetmez o kadarına,ben izlediğimi yorumlayabilsem yeter :)

film kolay izleniyordu,sıkmıyordu ama beklediğim kadar derinlikli bir film değildi.okg nin dediği gibi sadece adamın ne kadar iyi bir insan olduğundan ve insanların onu anlamadığından dem vurulmuş ama biraz araştırınca aslında o kadar da MÜKEMMEL bir insan olmadığı izlenimine kapıldım. bir de o hastaları numaralandırılıp gösterilmesi bu hissiyatımı pekiştirdi. sonuç olarak film bana biraz sığ geldi,belli bir fikri empoze etmeye etmeye çalışan filmleri oldum olası sevmedim,sevmiyorum...
Ben imkanların sonuna kadar kullanılmasını savunuyorum tabiki ama mesela dini açıdan ne kadar doğru bilemiyorum. Sonuçta olamayacak bir şeyi olduruyorsun ve istemediğini de atıyorsun. Mesela annenin hayatını tehdit eden bir gebeliği sonlandırmak ne kadar doğru? Sonuçta orada da bir canlıyı yok ediyoruz. Doğal seyrine bırakırsak hangisi yaşayacak? Tıbbın bu sınırları çok belirsiz bence. Sonuçta dinin baskın olduğu bir toplumuz. Neyse filmimizden de çok sapmayalım zaten :)
Konu kapsamında ölmeden önce izlenilmesi gereken bir film.

they-shoot-horses-dont-they (Atları Da Vururlar)

Sydney Pollack'ın bu filmi mesela benim favorilerim arasındadır. Buhran konusunu işliyor.

Hangisi daha kötü bilemiyorum, fiziksel sakatlık mı ya da ruh sakatlığı mı.
öncelikle konusu ötenazi olduğıundan merak ettiğim bir filmdi ama hayalkırıklığı oldu, çok dar açıdan bakılmış mevzuya, yesilimtrak a katılıyorum bu konuda. derşn sorgulamalara itmedi beni film.

amma gel gör ki doktor'a da haksızlık yapmak istemem, sonuçta kendisinin gelecekteki durumu da dahil bu durumdakilere yardım niyeti var, işcinayete gitmez burdan. kendisini öncelemesinde çok da abeslik görmüyorum.

ötenazi konusuna gelecek olursak, ben inanan bir insan olarak karşıyım, dinim bunu vaz ediyor, sonuçta imtihan dünyasındayız ayetlerde canlarımız ve mallarımız konusunda imtihan edileceğimiz söyleniyor dolayısıyla ötenaziye izin vermesi düşünülemez. (ki burada hastalık imtihan olduğu gibi sağlık da imtihan oluyor, şükrünü bilebilmek gibi, bence bir de buradan bakmalı) gel gör ki onca acılar içinde imtihanı hatırlamak işte asıl mesele, bana pc başında bunları yazmak kolay başa gelince söylemek asıl mesele. jules and jim filminde oscar wilde'a ya da goethe'ye nisbet edilen bir söz vardı binlerce ruhi buhrana razıyım tanrım yeter ki bedenimi ağrılardan koru tarzında. duyduğumda çok garipsemiştim, biz ruhi buhran geçirenler için de durum farklı işliyor çünkü, ki bizimkine buhran denirse.

ama olaya dinle alakası olmayan insanlar açısından baktığımızda hiçbir mahsuru olmamalı, hollanda ve belçikada, abd nin bazı eyaletlerinde serbest zaten ama daha fazla ülkede yasal olmalı, sömürücü kişilerin eline düşmemek şartıyla tabi.

tanrıyı oynamaya gelince, bence burada da işe din girince denge kuruluyor, olaylara hikmet gözüyle bakmak da var mesela, yahut da yoktan var ettiğini düşünmek var ki yoktan mı var etme oluyor o da şüpheli sonuçta tüp bebekte de babadan alınan sperm döllenip rahme yerleştiriliyor yokluk nerde bilemedim, imkanı kullanmak olduğundan kader inancına aykırı görülmüyor bildiğim kadarıyla. burada okg, gripe ilaç vermeyelim e nasıl cevap veriyorsun bence o da önemli, bir kurtuluş yolu varken o nimetten yararlanmak, tabi dinin ölçülerine uygun olanı, ne sakınca olsun. tüpbebekte asıl incelenmesi gereken bence birden fazla embriyo üretimi ama hepsi rahme yerleştirilmiyor ki sorun yerleştirilmeyen embriyoların durumu ne oluyor?

organ naklini de hocanın yaklaşımı pek de normal değil malum, kişinin beden bütünlüğü açısından şüpheli bakılıyor. o ayrı dava ama.

bence tıp etiği ve biyoetik güzel alanlar, üzerinde bolca okuma yapılması gereken mevzular.

film aslında bunları inceleseydi daha kaliteli olurdu. the island, never let me go gibi filmler bence alanında iyi filmler aslında.
Bu filmi daha evvelden izlemiştim ve hiç sevmemiştim. Konusu itibariyle yavan bir tadı var. Susan Sarandon'u da Dead Man Walking filmi sebebiyle aldıklarını düşünüyorum. Al Pacino oyunculuğunla filmi sırtlamış ve film söylemek istediğini iyi başrol oyuncular sayesinde söyleyebilmiş. Kısacası ölüm kadar soğuk ve negatif bir televizyon filmi. Fikirler açısındanda dar alanda kısa paslaşmalar olarak tanımlanabilinir.
Film canımı sıktığı için fazla bir şey söylemek gelmiyor içimden. Doktor Bey'e katılıyorum tv filmi gibi olmuş.

Öncelikle herkesin izleyebileceği veya kaldırabileceği bir film olduğunu düşünmüyorum. Filmin süresini uzun olmasına rağmen kendini izlettiriyor ama bunda Al Amcanın etkisi büyük tabi. Ötenazi, özellikle dinine bağlı olan insanların şiddetle karşı çıktığı bir olay. Sevdiğiniz bir insanın acı çekmesini izlemeye ne kadar dayana bilirsiniz? O'nun ölme isteğini yerine getirebilecek cesaretiniz var mı? filme yorum yapan arkadaş babelfish'in kurduğu cümleye hak veriyorum"İzleyen kişiler arasında tartışma çıkartabilecek film" gerçektenda öğle. Filmi izlerken bazı insanlar rahatsız olabilir.

Filmde beni çok rahatsız eden bir görüntü vardı. Doktorun resim sergisinde dikkatli izleyenler görmüştür. naziler ile Türkler'i aynı kefeye koymuşlar resmen.
Efendim filmi izledim birkaç gün öncesinden açıkçası birileri yorum yapsın diye bekliyordum bilmem neden(:

Başta filmin konusu okuduğumda daha geniş bir çervçeveden bakılacağını düşünmüştüm açıkçası. Oysa sadece neden ötenazi yapılmalıya odaklanılmış ve film öyle bir şey olmuş ki bana kalırsa izlediğimiz film değil doktorun belgeseli olmuş. Ötenazi karşıtı değilim ama film konuya taraflı baktığı, ötenaziyi tek çare olarak gösterdiğinden maalesef bu konuda beni tatmin etmedi.

okg nin bahsettiği gibi filmin inandırıcılığını artırmak adına filmdeki çekimlerde varolan hastaların görüntüleri kullanılmış. İyi mi olmuş bilemicem biraz moralim bozuldu sanırım.

Oyunculuk açısından kadro çok iyi oluşturulmuş, Al Pacino ustanın oyunculuğunun kalitesinden bahsetmek gereksiz , yalnız filmin başlarındaki Al Pacino nun makyajsız haliyse çok çok yaşlanmış, üzüldüm:( Hepsi makyaj diyin n'olur!

Bunu söylemeden geçmek imkansız gibi(: Filme doktorun yaşamı demem, doktorun hayatının farklı bölümlerinden kesitlerle filmi doldurarak gereksiz uzatmaları.Ermeni ve Yahudi lobilerinin sıkı çalıştığını, zaman zaman bu tarz filmler çekerek beni Holywood sinemasından epeyce soğuttuklarını söyleyebilirim. Çünkü ben bu tarz propaganda filmlerinden hoşlanmıyorum.İnsancıl biri olduğumu düşünüyorum. Dünyada sadece bu iki etnik kimliğe sahip insanlar zulüm görmedi soykırıma maruz bırakılmadı. Belki küçük bir ayrıntı, belki etnik kökenim dolayısıyla böyle yazdığımı düşünüyor olabilirsiniz ama zulüm gören halkların zulmü zalimin zulmünden beter oluyor ve artık bu tarz propaganda filmleri beni sıkıyor.
Şimdi bu film beni biraz daha ilgilendiriyor çünkü böyle şerefsizler doktorluk mesleğini kötüye kullanıp, insanları doktorlara düşman ediyorlar. Önce filmin genel yapısı hakkında konuşacağım, sonra da kendimce bahsedilen konulardan konuşacağım.

Şimdi film öncelikle orta karar. Televizyon için yapıldığını buram buram hissediyorsunuz. Filmin en büyük kozu müthiş oyuncu kadrosu. Filmi tek başına sırtlaması gereken ise Al Pacino.Yine de ben yanlış bir seçim diye düşünüyorum. Al Pacino bu role hiç gitmemiş, izlerken kendisinin hep ne kadar yaşlandığını ve diğer filmlerindeki başarısını yakalayamadığını düşündüm. Neyse bunu da geçtik hadi, en büyük sorunu ise gelmiş geçmiş en yüzsüz seri katili "tonton, herkesin iyiliğini düşünen, mükemmel insan" moduna dönüştürmesi. Olayın diğer açısını hiç duymamamız. Sadece Jack Bey'in ne kadar insani bir şey yaptığını dinledik 2 saat boyunca. O yüzden film yetersizdi. Haa benim filme 7 gibi bir puan vermemin en büyük sebebi filmde orjinal video görüntülerini kullanıp, sanki yeniden çekmişler izlenimini yaşatmalarıydı. Çok başarılıydı o sahneler, o geçişler. Dili de gayet sade, kendince anlatmak istediğini anlatıp kenara çekilmişti. Orta karar bir filmden biraz düşüktü bence.

Şimdi gelelim asıl meseleye. Dr Jack Kevorkian adlı insan kesinlikle ama kesinlikle kendi kişisel zevkleri için insanların ölümünü izliyordu bence. Ötenaziymiş, çektikleri acılarmış falan hepsi palavra. O adam psikopatın önde gideni. Aynı zamanda da o kadar egoist ve o kadar utanmaz biri ki bunu bütün insanlara göstere göstere yapıyor. Kesinlikle saçma sapan bir savunmayla,hukuğun açığını yakalayıp, insanlarını duygularını sömüren, şerefsizin teki. Yaptıklarının tek mantığı budur bence.

Diğer konu ise ötenazi meselesi. Sonuna kadar savunuyorum. İnsanların beyin ölümü gerçekleşti, bence artık fişini çekelim diyebiliyoruz ama acılar içinde kıvranan ölmek için her şeyi yapan insanların ölmelerine izin vermiyoruz. Çok absürt bir durum. Her insanın hem yaşamaya hem de ölmeye hakkı olmalı. Tabi bunu kendi öldürme arzusunu tatmin etmek için yapan birine yaptırmamalı. Filmi o konuda destekledim sadece. Janet Goodman hanımefendinin savunduğu gibi belki.

Bir başka değinmek istediğim konuda doktorların tanrıcılığı oynamaları. Ona da katılıyorum. Tıp o kadar gelişti ki, çocuk sahibi olmaları normal yollardan mümkün olmayan insanlara çocuk yaptırtılıyor... Burda biraz çelişki var. Benim pek bu tarz konularla ilgim yoktur ama yaratıcı birinin varlığına inanan bir bireyin bu tüp bebek mevzusunu savunması kadar saçma bir şey yok bence. Her zaman aldığım cevap "eee o zaman grip olsun, ona da ilaç vermeyelim. Ameliyat etmeyelim"diyorlar. Halbuki doğal bir sürece etki gösteriyorsan burada bir sıkıntı var demek. Yoktan var etmek gibi bir şey bence. Klonlama mesela neden yasak? Dini dogmalar yüzünden yasak. Eğer klonlamaya din izin verse, belki de dünya üzerindeki bir sürü hastalık düzelebilecek. Tarih boyunca tıpın en çok geliştiği zamanlar ne zamandır biliyor musunuz? Savaşların olduğu, hiçbir kuralın olmadığı zamanlardır. Almanların Yahudiler üzerine yaptığı deneyler sayesinde şu an biz anatomiyi bu kadar iyi bilebiliyoruz ne yazık ki. Geçenlerde organ naklini kötüleyen bir din adamı duydum mesela. Yok efendim baba oğluna kolunu verirse, o karısını okşadığına babası mı okşamak olacakmışta oğul mu da, yok efendim cinsel yönü falan. Bilemiyorum belki çok ağır girdim sevgili sinemaseverler ama benim düşüncelerim budur ve her zaman da savunurum :) Madem böyle bir film izledik, gelsin sorular. Saldırabilirsiniz dört bir yandan :)
Bir mesaja cevap veriyorsunuz.
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL