üzüntüler, dertler, sıkıntılar

Ne yalan söyleyeyim, aslında üstüme alındım Nazım Hikmet'i.
Tavsiyeleriniz ve düşünceleriniz için teşekkür ederim. Şuan film izleyecek halde değilim. Bir takım düşünceleri sıralamaya çalışıyorum. Başarılı olduğumu söyleyemem şuan ama inşallah olacaktır. Zaten ancak girebildim bugün nete. Baya bir rahatsızlandım dün gece. Şuan bacaklarımı uzatarak giriyorum desem yeridir.
Ben teskin etmeyi pek sevmem. Zaten,insanların üzülmeleri gerektikleri zamanlarda üzülmeleri gerektiğini düşünürüm. Şimdilik,üzülebildiğin kadar üzül bence. Sonrası için, KGB prensibini kullanarak,mutlu mesut bir hayat sahibi olabilirsin. Koy gitsin,askerde öğrendiğim bir prensip bu,asker insana bi şey katmaz derler,cidden yalan.

Ben sadece, anlık bir eğlence arıyorsan,şu filmi önermek isterim.Pek komik ve şirin bir film. Başroldeki hatun da senin gibi pek üzgün, :))

Sahtekarım biraz. Ne edelim.
Okyanuslar kadar byüük acından her gün bir damla eksilecek. Beden hissetmeyecek.
Bilemiyorum işte, ne kadar mantıklı ve duygulu düşünmeye çalışsamda bacaklarım titremeye devam ediyor. Artıyor hatta. Kendimi çok kötü hissediyorum. Kendimi ne kadar güçlü yapmaya çalışsamda hemen tükeniyorum şuan.
Ne kadar şaşırtır seni bilmem de,

Benim sevgiden yana öğrendiğim en önemli şey:

Sevdiklerimizin gerçekte var olmadığı.

İmajlara gönül verip,kalanlara katlanıyoruz.

Yok,belki ben yanlış yaşamışımdır.

Bak O da olabilir.
Sanırım. İstemediğin bir şeyi kabul etmek. Ya da istemeden eksiltilmek. Öyle diyebilirim işte.
Merhaba, çok daraldığım ve şuan çevremde kimseyle konuşamadığım için içimdekileri buraya yazmak ve aktarmak istedim. Sizi en çok sıkan şey nedir bilmem ama beni en çok üzen ve sıkan şey yanlış anlaşılmak ve bir çabanın belki de boşa gitmesini görmektir. Birini çok seversiniz ama o size güvenmek istemez artık. Ya da kendi içinde bir dolgunluk yaşar, doğru ve yanlış arasında kalır. Ya da ben anlatamıyorum söylemeye çalıştığımı. Yalnızlığa düşmek sebebini bilmeden üzücü bir şey. Ama hiç istemediğim bir şeyi yaşadığım kesin. Nazım Hikmet'in bir yazısı geldi aklıma. Bu da kimseye gönderme değildir. Ama isteyen üstüne alınabilir. O size kalmış.

Not: ben bu alttaki makale bulunan "aşk" kelimesini "sevgi" kelimesiyle değiştirerek okuyorum.

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna Rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin... İki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki, o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.



Bir insan eksik yaşıyorsa ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak İçin uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana. Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası... Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...

Nazım HİKMET
Bir mesaja cevap veriyorsunuz.
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL