hala çivi ile yazılır

"...
görülmemiş bir çiçek açma

haykırmak istiyordu
daha fazla dayanamayacaktı
sesini duyabilecek kimse yoktu orada;
kimse duymak istemiyordu
kendisi de korkuyordu sesinden,
içinde boğuyordu sesini
patlamak üzereydi susuşu

birden,
havaya uçtu gövdesinin parçaları
özenle, sessizce toplayacaktı bu parçaları,
hepsini bir bir yerlerine yerleştirecekti
delikleri kapamak için

ve rastgele bir gelincik, bir sarı zambak bulursa, onları da toplayacak,
kendisinin bir parçasıymış gibi gövdesine yapıştıracaktı

böyleydi,
delik deşik,
görülmemiş bir şekilde çiçek açıyordu işte

yannis ritsos
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
...hatıralarımın camını..
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
düşmanımdır ikisi..
sana gelince...
yazıyorsun..
okuyorum..
kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
ne yazık!..
ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için...

en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
artık seninle biz,

düşman bile değiliz. Nazım Hikmet......
*Cemal Süreya da olsun dedim izninizle.

Kırmızı bir kuştur soluğum

kumral göklerinde saçlarının

seni kucağıma alıyorum

tarifsiz uzuyor bacakların

Kırmızı bir at oluyor soluğum

yüzümün yanmasından anlıyorum

yoksuluz gecelerimiz çok kısa

dört nala sevişmek lazım.
uyarın için teşekkürler, hemen düzelltim.. :)))
o "midye gibisin kardeşim"in yanındaki "see more", editörün notu mu =) (şaka bir yana, güzel şiirler ekleniyormuş aylardır ama, ilk kez gördüm bu başlığı.. ilginç.)
akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,...
midye gibi kapalı, rahat.
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
demeğe de dilim varmıyor ama
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
n.hikmet
karlı kayın ormanında
yürüyorum geceleyin
efkarlıyım efkarlıyım
elini ver, nerde elin?

ayışığı renginde kar
keçe çizmelerim ağır
içimde çalınan ıslık
beni nereye çağırır?

memleket mi, yıldızlar mı
gençliğim mi daha uzak?
kayınların arasında
bir pencere, sarı sıcak

ben ordan geçerken biri:
'amca, dese, gir içeri'
girip yerden selamlasam
hane içindekileri

eski takvim hesabıyle
bu sabah başladı bahar
geri geldi memed'ime
yolladığım oyuncaklar

kurulmamış zembereği
küskün duruyor kamyonet,
yüzdüremedi leğende
beyaz kotrasını memed

kar tertemiz, kar kabarık,
yürüyorum yumuşacık.
dün gece on bir buçukta
ölmüş berut, tanışırdık.

bende boz bir halısı var
bir de kitabı, imzalı.
elden ele geçer kitap,
daha yüz yıl yaşar halı.

yedi tepeli şehrimde
bıraktım gonca gülümü.
ne ölümden korkmak ayıp,
ne de düşünmek ölümü.

en acayip gücümüzdür,
kahramanlıktır yaşamak
öleceğimizi bilip,
öleceğimizi mutlak.

memleket mi daha uzak,
gençliğim mi, yıldızlar mı?
bayramoğlu, bayramoğlu
ölümden öte köy var mı?

geceleyin, karlı kayın
ormanında yürüyorum.
karanlıkta etrafımı
gündüz gibi görüyorum.

şimdi şurdan saptım mıydı,
şose, trenyolu, ova.
yirmi beş kilometreden
pırıl pırıldır moskova...

Nazım Hikmet
Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı,
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür.

Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
- Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
- Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.

Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım

O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazmıştır:
Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler

Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
Her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek

ECE AYHAN...

ANARŞİST DÜNYASINA HAYRANIM
kız kardesimin türküsü

göklere inanırdım eskiden
ama sen, denizlerin
derinliğini gösterdin bana
ölu kentleri
unutulmus ormanlari
bogulmus goruntuleriyle.
gök, simdi yarali bir marti,
süzüldü denize.
sana kargasalığın uzerindeki
köprüyü kurmaya calısan bu el
kirildi.
bak bana:
ne kadar ciplak ve sucsuz
duruyorum önünde.
üsüyorum, bacim .
kim getirecek bize
ellerimizi isitacak gunesi?
susuyorum. dinliyorum.
kimseler geçmiyor
gecemizin karanlik sokagindan.
yildizlar kazaya ugramıs
karanlik surlarn
ucunda sendelerken
koparılıp alınan bir kartalın
paslanms gözlerinde.
bağli ellerin
kapıyor çıkış yolunu.
yalniz senin sesin
adımlıyor gecenin dehlizini
carparak taşlara
uzun kılıcını.
vakit gec.
ölüm geri ceviriyor beni.
hayat istemiyor.
ben simdi nereye gidebilirim ki?



yannis ritsos
Çivi ile yazılır gene benim hatırlayamadığım benimle zıt düşüncelere sahip bir şaire ait. Çivi ile yazılır çünkü iliklerine kolay kolay işlemez kapitalizm; ruhunu satmamış şeytandır o. Sanattın en az zanaat olanıdır. Bir karşıdır "ŞİMDİ'NİN ZAMANINA".. O yüzden severiz Baudelaire'yi Yannis Ritsos'u, Kavafis'i, Ece Ayhan'ı, Neruda'yı Aragon'u, Yücel'i, Nazım'ı, ve nicelerini. En az billinen şiiri ile: (en iyisi bitsin öyle görün şairi..)







BAŞKA-KENDİLERİMİZ İLE KENDİ BAŞKALARIMIZ

VE KENDİ-BAŞKALARIMIZ İLE BAŞKA-KENDİLERİMİZ ARASINDAN

akıllı olduğunu düşünemeyevek kadar akıllı

Deli olduğu düşünülemeyecek kadar delinin'nn

niçindenliğini bilmediği sıkıntısı geçiyor



Uyanmak, br akşm br adamı yatağından kaldracak.

Adamn gözleri adama uyanışı anlatacak.

Gözleri gel gel diyecek.

Doğrulmak adamı kucagına alacak.

Adımn birincisi ayağna sarılacak.

İkinci adım birncinn içinden doğacak .

Adımlar ana-oğul sıralanacak.

Adamn gözleri adama bak bak deyecek.

Pencere adamın gözlerini kuşatacak,

Bakışlarını caddeye serecek

Görüşleri yayılacak.

Caddede insanlar gezinecek.

Oda bu sırada işe karışacak,

Adamı dışına çıkaracak.

Çıkmak öbür fiillere komutan çıkacak

Merdivenelere indr komutunu verecek.

Merdivenler onu br kapıya iletecek.

Kapı bu işi adama yaptracak.

Evin içi dışına dönecek .

Burada adama karış komutu ulaşacak.

Adam saf saf yanaşacak,

Bakmaya alişmak adama gördürecek .

Görmek adamı sürekli bunaltacak.

Adam gördükçe şaşracak,

Şasrdıkça sürekli görecek



Adam bilmek fiilini arayacak,

Ama bulamayacak.

Adam geleni geçeni kendi sanacak.

Bu ne kadar çok kendm deyecek.

Hep başkalarını görecek.

Hani ben nerede ben deyecek.

Anlamak isteyecek - br istemeseydi-

Anlamakla bunu istemek yan yana gelecek

Br çağ bitecek biri başlayacak

Nden-, niçin-, nasıl'a yönelecek- ya yönelmeseydi-

Anlamak fiili ister istemez- birden adama verilecek

Adamn durumu belirecek hızı gelişecek

AYARI İNSANCA BOZULACAK

Neleri anlmalı, neleri değil ayıramayacak.

Başka- kendilerini görünce şaşıracak.

Kendi-başkalarını onlarla karıstracak

Önünden boyuna başkaları geçecek

Önünden boyuna kendisi geçecek

Bu ne kadar çok ben deyecek

Aralarında br yabancı arayacak

Kendinde br yabancı arayacak

Bu ne kadar çok yan yana ben diyecek

Ben kendme nereden gireyim deyecek

Ben kendmden nasıl çıktım deyecek

Ne zaman deyecek, niçin deyecek

- deyecek de ne olacak-

Olan olacak olduğunca olacagınca

Bu andan o ana olanca.

İş işden geçecek

Adama br yardımcı fiil brden düşecek.



Adam onu ilkin br sey sanacak.

Onunla düşünmeye alışacak

Düşünceleri onunla kör topal gidecek

Adam bundan şımaracak

Dur şununla bir iş göreyim deyecek

Eline cebi değecek

Adam ile tabancası birleşecek

O anda bütün öbür fiiller ondan geri alınacak

Adam ateş edecek

Bütün fiiller ona geri verilecek..

Adam birini vuracak

Adam kendini vurcak

Adam beni vuracak. Bilecek..

Ler, siniz.

Perde burada inecek

Perdenn önündekiler donup kalacak..

Lar, sınız.

Perdenn arkasındakiler bekleycek..

Ler, siniz

Br ölü yerde uzanık yatacak

Vuranı görenler vurulanı görmek isteyecek

Tıklım tıklım insnalar eğilecek.



Kim baktıysa görecek .

Yerde kendini görecek.

Hepsi başkayı umduğunda şaşıracak.

Dışlarına binlerce A çıkacak.

A'lar çelik teller gbi dolaşacak

İçlerine birer nefes Hi dolacak

Yerde yatanda herkes kendini tanayacak.



Bir perde aralanacak

Vuran ortaya çıkacak.

Ortaya çıkanda herkes kendini tanıyacak.

Herkes kendini tanıyınca iş bitmeycek,

Başlayacak



20 şubat 1955 pazar- 21 subat pazartesi saat 3:20 Ö.Asaf
Bir mesaja cevap veriyorsunuz.
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL