NOT: 1. hafta demeye dilim varmadı. Öncelikle bu forum başlığının ne olduğunu açıklayayım, biz topluca başka bir siteden geldik. Orada fırsat buldukça toplu film izleme yapardık, burada da devam ettireceğiz bunu. Eğer dışarıdan katılmak isteyen arkadaşlar olursa çok mutlu oluruz. Her suarede herkes bir film söylüyor, sonra o filmler oylanıyor. Daha sonra en çok oyu alan filmi izleyip, birlikte yorumluyoruz. Olayın özeti budur. Aklında soru işareti olan, olayı bilmeyen arkadaşlar mesaj atabilirler. Bu haftanın filmi The Guitar.
Melody Wilder, aynı gün içinde hem çalıştığı şirketteki sıkıcı işinden atılır, hem de aynı derecede sıkıcı sevgilisi tarafından terk edilir. Üçüncü darbe ise, kelimenin gerçek anlamıyla öldürücü bir darbedir. Doktor (Janeane Garofalo) ona, ameliyat edilemeyen türden bir gırtlak kanseri olduğunu söylüyor. İki ay ömrü kalmış. Melody bunun üzerine düşünüp taşınıyor, ömür boyu biriktirdiği parayı çekip gününü gün etmeye karar veriyor. Büyük, çok güzel bir daire kiralıyor, bir sürü eşya alıyor, kredi kartlarını sonuna kadar kullanıyor.
Bununla da yetinmiyor. O güne kadar herkesten Küçük Kibritçi Kız muamelesi gördüğü için hayattan başka yönlerden de tat almaya çalışıyor. Kapısına gelen meslek erbabı ile, mobilyaları taşıyan Rosco (eşsiz İsaach de Bankole) ve pizzacı kız Cookie ile (Paz de la Huerta) ilişkiye giriyor. Dairesini mum ışığı ve egzotik çarşaflarla süslüyor. Böylece insanın vakti sınırlı olunca, para da önemini kaybedince, sınırsız imkanlara sahip olabileceğini birinci elden kanıtlıyor. Ama bütün bu imkanlar arasında Melody için en önemlisi, kırmızı gitarı. Kısa geri dönüşlerle gördüğümüz mutsuz çocukluğunda hep böyle bir elektro gitarın hayalini kurmuş. Redford The Guitarda sonunda kendi sesini bulan bir insanın hikayesini anlatıyor.