6 yıl önce
Kelebekler filmine yorum yazdı:
Beni Adınla Çağır filmine yorum yazdı:
Son anlarını unutabileceğimi asla sanmıyorum ya. Bir film yüreğime bundan daha çok dokunabilir mi? Onu da pek sanmıyorum.
Hep Seni Aradım filmine yorum yazdı:
Bu filmin orjinali olan 1996 yapımı L'appartement resmen mükemmeldi.
Neredeyse tamamen aynı bir remake ama oyunculuklar burada öyle kötü ki resmen karnıma ağrı girdi izlerken. Ayrıca geçişlerde kullanılan efektler falan korkunç derecede kötü. Hangisi ilk yapım diye düşündürdü demodeliği yüzünden.
Çekimlerin daha estetik oluşu, oyunculukların kat kat daha inandırıcı oynaması, fransızcanın güzelliği ve ilk filmin sonunun ikinci filmden (bence) çok daha etkileyici oluşu; bu film yerine orjinalini tercih etmenizi sağlasın.ilk film gerçekten çok iyi.
http://www.filimadami.com/film/2716/lappartement/
Aşk ve Küller filmine yorum yazdı:
Hakkında o kadar çok şey söylemek istiyorum ama uygun kelimere uzak olduğumu öyle derinden hissediyorum ki günlerdir.
Blue Valentine... Bu filme bundan daha çok yakışabilecek bir isim verilemezdi. Grizzly Bear müzikleri de bir filme en fazla bu kadar uyum sağlayabilirdi.
https://www.youtube.com/watch?v=TXBr5ddto9k
10/10
The Giant Mechanical Man filmine yorum yazdı:
uzun zamandır izlediğim en tatlı ve en gerçek kahramanların olduğu filmdi sanırım.
güzel de bir şarkı bıraktı ardından; https://www.youtube.com/watch?v=dCuaVEEflxs
Bu Dans Senin filmine yorum yazdı:
Ezginin Günlüğü'nün Aşklar Eskir adlı şarkısının filmiydi sanki...
Dudaklarımı Oku filmine yorum yazdı:
vincent cassel, döktürmüş de döktürmüş. hayran ediyor kendine resmen. normalde pek izleyeceğim bir film değil konu itibariyle bu ama adam izlettiriyor işte.
carla’daki değişim üzerine düşünmeye başladığımda sanki bir şeyler yetersiz gibi gelmiştir. sıradan bir ofis çalışanının bir anda ciddi hırsızlık olaylarına karışabilmesi, bir binanın tepesinden ev gözetlemesi falan... sanki kızdaki bu değişim daha inandırıcı işlenebilirdi diye düşünmüştüm ama sonra kızda bir değişim olmadığını fark ettim. yani iş olayında kolayca paul’den hırsızlık yapmasını isteyivermişti. carla; saçının önüne taktığı minnoş tokasına, bıraktığı tüm saf imajına rağmen zaten böyle bir kızdı sadece kendini gerçekleştirme şansı bulmuştu paul sayesinde.. böyle bakınca kafamda oturmamışlık bir anda düzeldi.
ayrıca fimin sonunda, paul ile ilgilenen memurun kendi eşini öldürdüğünü görüyoruz. bu da göründüğü gibi olmayan şeyler kategorisine girebilecek bir ayrıntı.
Song to Song filmine yorum yazdı:
görsel olarak aşırı derece zevk aldığımı söylemeliyim filmi izlerken. doğa görüntüleri kullanılması aşırı hoşuma gidiyor. yönetmen de doğayı çok güzel gören biri zaten tree of life'tan da bilindiği gibi. yine yansıtmış o güzel bakış açısını filme. bu tarz kamera kullanımından çok hoşlanan biri değilim aslında -el kamerasıyla çekilmiş gibi olan- ama öyle dozunda ve öyle filmle bütünleşmişti ki, gayet güzeldi. bir seçimden ziyade filmin tamamlayıcısı olmuş bu teknik sanki.
bazı filmler gayet açık bir şekilde derdini anlatır. bazı filmlerse işin büyük kısmını size bırakır. bence bu film ikinci kategorideydi. anlamak demeyeyim de daha çok hissetmek için sizden biraz fazla şey bekliyor kısaca. o yüzden bu kadar düşük bir puan almasını anlayabiliyorum.
velykke li tam bir minnoş. ne tatlı olmuş oynaması.
affetme anından sonraki araba sahnesinde esen rüzgar öyle içimi ferahlattı ki...
milyonlarca farklı cümleyle ifade edilebilecek şeyler tüm ruhum ... Devamıgörsel olarak aşırı derece zevk aldığımı söylemeliyim filmi izlerken. doğa görüntüleri kullanılması aşırı hoşuma gidiyor. yönetmen de doğayı çok güzel gören biri zaten tree of life'tan da bilindiği gibi. yine yansıtmış o güzel bakış açısını filme. bu tarz kamera kullanımından çok hoşlanan biri değilim aslında -el kamerasıyla çekilmiş gibi olan- ama öyle dozunda ve öyle filmle bütünleşmişti ki, gayet güzeldi. bir seçimden ziyade filmin tamamlayıcısı olmuş bu teknik sanki.
bazı filmler gayet açık bir şekilde derdini anlatır. bazı filmlerse işin büyük kısmını size bırakır. bence bu film ikinci kategorideydi. anlamak demeyeyim de daha çok hissetmek için sizden biraz fazla şey bekliyor kısaca. o yüzden bu kadar düşük bir puan almasını anlayabiliyorum.
velykke li tam bir minnoş. ne tatlı olmuş oynaması.
affetme anından sonraki araba sahnesinde esen rüzgar öyle içimi ferahlattı ki...
milyonlarca farklı cümleyle ifade edilebilecek şeyler tüm ruhuma işledi sanki. affedince tüm hücreler nefes almaya başlamıyor mu gerçekten de? okaliptus özü ile doldurulmuş bir havuzda yüzmüş gibiyim o sahneden beri, öyle bir ferahlık.
Prensim filmine yorum yazdı:
film bitti ama o kadar bitmedi ki benim için aslında... aynı can sıkıcı örüntü içinde dönüp duruyor hala hikaye zihnimde. eminim ki; iki karakterden biri ölene kadar devam edip duracak bu ilişki aynen bu şekilde. çok güzel bir şeyin başlangıcı gibi görünen şeyler aslında hiç öyle olmayabiliyor.
bazı insanlarda şeytan tüyü mü var da tüm pisliklerine rağmen bir türlü hayattan çıkarılamıyorlar ya da karşılarındaki insanlar aşırı mı iradesiz? yoksa ikisi de değil de "bir dengesizlik işi" olan aşk mı tüm bunlara sebep olan? akıl sır ermez gerçekten buna. aşırı anlaşılmaz bir durum ve etraf buna benzer öykülerle dolu. ve sanırım aşırı derecede üzücü, en azından dengesizliğe maruz bırakılan ve dengesizliğe maruz bırakılan yakınını uyarmaktan başka elinden bir şey gelmeyen açısından...
Gençlik Başımda Duman filmine yorum yazdı:
çocukların oyunculukları, doğa ve renkler teker teker aşık ediyor kendine. seyrederken sinemanın zevkine vardım adeta.
metaforla başladı, metaforla bitti.
Zor duygular arasındaki geçişler o kadar yumuşak ve doğaldı ki... Oyuncular bu geçişleri çok güzel yansıtmışlar. Hem absürd hem de gerçek olmayı çok iyi başarmışlar. Belki bu yüzden aşırı derecede hayat gibi olmuş film. İzlediğim günden beri anımsadıkça yüzümde koca bir tebessüm oluşuyor. Biraz bu tebessüme yoğunlaştığımda da içimi bir burukluk kaplıyor. Eleştirmeye niyetlensek çok fazla nokta bulunur belki evet ama filmin bıraktığı tat o kadar iyi ki hiç bunlara girmek istemiyorum.
Ben çok sevdim...