• solanas ve gettino'nun bir manifestoyla açıkladıkları alternatif sinema hedefi. sinemaları numaralandırırken coğrafi özellikleri kastetmezler: 3. sinema derken 3. dünya sinemasını kastetmedikleri gibi, 1. sinemayla holywood, 2. sinemayla avrupa sinemasını da kastemezler. 1. sinema, ticari amaçlarla yapılan sinemadır. 2. sinema, sanatsal kaygılarla yapılan sinemadır. 3. sinema ise devrimci siyasi amaçlarla yapılan sinemadır.
  • '68 yılında solanas ve getino'nun birlikte çektikleri, hora de los hornos belgeselin ardından yayımladıkları manifestoda belirttikleri kavram..

    onlara göre, birinci sinema, bi bakıma hollywood'dur: ticari kaygılar güden ve genellikle burjuva kültürünün işlendiği sinemadır.. çekilen film, ticari olarak yapımcıları memnun etmelidir: aynı zamanda izleyiciyi de-
    entertainment yani..

    ikinci sinema ise, bi bakıma new wave ile kendine çıkış yolu arayan bağımsızların icra ettikleri sinema: auteur sineması.. fakat, bu, başlangıçta cezbedici görünse de, bi süre sonra sistem tarafından iç edilmiştir, der-
    godard'ı bile aynı kefeye koyma durumları bi nevi..

    ardından da üçüncü sinemaya gelir sıra.. kolektiflik, birinci koşuldur bu sinema için.. toplum bilincini mutlaka yansıtmalı-
    her ne kadar arjantin'den bahsediyor olsalar da, bunun tüm dünya sinemasına uygulanabileceğini vurguluyorlar..

    sistem tarafından iç edilemeyecek sinema, diye özetlemek mümkün aslında.. hem görsel, hem metinsel bazda, sistemin hoşuna gitmeyecek film yapıp, halka ulaşmak onların derdi..
    cinema novo'ya bile bu bağlamda karşı çıkarlar.. çok yakın şeyleri savunmalarına rağmen..
  • yalnızca gerçeği vermeye çalışan italyan yeni gerçekçiliği akımı, öğretileriyle, tüm ulusal egemenlik mücadelesi veren ülkelerin sinemalarını etkiledi ve bu ülkeler, kendi koşulları altında neo realismo'dan aldığı ilhamla yeni bir sinema dili oluşurturmaya çalıştılar.
    2. dünya savaşı ile birlikte bağımsızlık mücadelesine giren "üçüncü dünya ülkeleri'nin sinemasıdır. anti-emperyalisttir. çoğu alternatif sinema kuramları gibi hollywood karşıtıdır. bunun yanı sıra avrupa sinemasının ortaya koyduğu bireyselciliği, anti-emperyalist mücalede işlevsiz ve hatta zararlı görmekte, bunun yerine daha militan ve politik bir tutumu benimsemektedirler.

    son tahlilde üçüncü dünya filmleri üç evreden oluşur; ilk aşama; mutlak asimilasyon, ikinci aşama; hatırlama ve son aşama da mücadelede aşamasıdır. üçüncü dünya sinemasını büyük oranda latin amerika sineması kaplasa da; afrika sineması, afgan sineması, filistin sineması, iran sineması da bu yelpazenin içinde yer almaktadır.
  • fernando solanas ve octavio getino 'nun devrimci, anti-emperyalist, militan bir sinema teorisi oluşturup, 'üçüncü bir sinemaya doğru ' manifestosunu yayınlayarak ortaya attıkları sinema akımıdır. halen üzerinde pek çok tartışmanın yürütüldüğü, 3. dünya ülkeleri sineması değil, liberal hollywood sineması ve bireysel avrupa sinemasından ayrı olarak, sinemanın politik işlevine vurgu yapmış, toplumsal bir sinemadır. latin amerika, uzakdoğu, dağılmadan önce sovyetler birliği gibi bölgelerden pek çok örneği olan, 1960'lardan günümüze gelen sinemadır.
    italyan yeni gerçekçiliğinin, üretim şekli, ucuz maliyetli olması, stüdyo dışı ve amatör oyuncularla çekilmesi gibi özelliklerinden etkilendikleri söylenir.
  • (bkz: glauber rocha)
  • 3. sinema organik yapısı gereği solonas ve getino ‘ nun ‘’ üçüncü sinemaya doğru ‘’ adlı manifestosu ile birlikte temellenmiş ; kollektif bilincin yansıması olarak marksist ve leninist gelenekten beslenen oldukça radikal bir dil ve biçim özellikleri barındırmaktadır. anti emperyalist ve anti sömürgeci bir dünya için sinemanın araçsallaştırılması amacının yanında sinemaya ‘’basit tüketebilinen ‘’ fonksiyonu yerine ‘’ kendi ürettiği ile gelişen ‘’ özelliğine sahip olması gerektiği noktasında güçlü bir rol atfedilmiştir. 3. dünya ülkelerinin emperyalist ve sömürgeci devletler tarafından kullanılması , 3. dünya halklarının bilinçsizleştirme,eğitimsizleştirme politikalarına ve sürekli zulme maruz kalmalarına karşı şiddetli bir yumruk görevi üstlenen sinema, 3. sinema perspektifi sayesinde üstlendiği bu görevi ezilen halkların adeta simgesi haline gelen latin amerika öncülüğünde tüm sinema akımları ile ilişkilendirilmesi gerektiği fikri ile gelişmiştir. manifestonun kullandığı dil ve öznesi olduğu araç olan sinema ekseninde değerlendirmesi sonucunda , halkların bilinçlenmesi ve karşı gelebilme potansiyellerinin kullanımı konusunda sinemanın evrensel bir fonksiyon taşıması gerektiği , kapitalizmin ve liberal ekonomik planlamaların sömürü sistemini daha da güçlendirdiği ve buna karşı alınabilecek en doğru önlemin halkların kendini ifade edebilme kapasitelerini arttırmak olduğu ancak bu durumda entelektüel sanatçı kesimin doğrudan rol üstlenmesi gerektiği bu rolün öncelikle ‘’ birleşme ‘’ temeline dayandığı ancak bu şekilde düşmanın yok edilebileceğini ifade ederken sinemada doğrudan gerçeklerin tüm çıplaklığı ile vurgulanması gerektiği kullanılan dilin işlevsel nitelik bakımından ön planda tutulmasının en efektif sonucu vereceği belirtilmiştir. bu bağlamda incelendiğinde 3. sinema bir ideolojik aygıt fonksiyonu kazanmış olup üretim araçlarının sınıfsal farklılıklardan ötürü tekelleşmesinin karşısında durmuştur. filmlerin devrimci nitelikte kullanılmasına engel olan malzeme ve ekipman eksikliği gibi faktörlerin giderilmesi gerektiği ve bunun kolektif bir bilinç ile gerçekleşmesi gerektiği bu engeller aşıldıktan sonra sinemanın doğrudan devrimci bir araç haline geleceği bir diğer taraftan teknik açısından yapılacak olan çalışmaların devrimci niteliği geliştireceği ve çekim tekniklerinin çarpıcı ifade için gerekli olduğu bu konu üzerinde uzmanlaşılması gerektiğinin belirtilmesi ise sinemaya atfedilen roller kapsamında değinilmesi gereken noktalardır. manifesto temel olarak , günümüz dünyasında gerçeklerin bu denli saklandığını sinema aracılığı ile gündeme getirmek , sinemada salt gerçekliğin yanısıtılmasını çekici kılacaktır düşüncesine benzer ifadeler barındırmaktadır. aynı zamanda belirtilen bu ifadelerin temelinde yatan dönemsel şartlar doğrultusunda halkın bilinçsizlendirme politikalarına karşı siyasal erkin karşısında durulabileceği ve bu gerçekleşirken sınıfsal ayrımın kırılma noktasına ulaşılabileceği öngörüsü mevcuttur yani sinemanın gelişimi ile halkın siyasal erk karşısında bir duruş sergileyebilme potansiyeli arasında doğru orantı olduğu belirtilmiştir. niteliksel olarak gelişen sinema ile birlikte işçi haklarının yine işçilerin gözünden onların hayatından kesitlerle perdeye yanısıtılmasının izleyici ile sinema arasında içkin bir değer oluşturacağı ve bu değerin devrimci dayanışma için gerekli olan mantıksal ve duygusal bağı sağlayacağını belirten manifesto filmin içindeki oyuncuları hayattan seçerken izleyici ile kurduğu bağlantının gerçekliğini arttırmaktadır ve böylece yoldaş filmin izleyici kitlesi haline gelmektedir anlayışını içerir. dilin işlevsel kullanımı ile birlikte sinemanın aktör olarak izleyiciyi aktif edebilecek bir unsur taşıdığını ve doğru kullanım sonucunda devrimsel nitelikte olduğunu ve düzenin değişimi konusunda maksimum bilinç seviyesine ulaştırabileceğini toplum değerlerini doğrudan yansıttığını ifade eder bu anlamda sinemaya biçtiği rol oldukça önemlidir ve devrimsel nitelik taşır. bu devrimsel nitelik temelde halkın sinemanın öznesi olması ve sinemayla halk arasında kurulan bu organik ilişkinin sonucunda bilinç seviyesi yükselen halkın toplumsal adaletsizlik nezdinden başkaldırabilecek boyuta gelmesi sinema aracılığı ile muhalif bir zihniyetin oluşumunu öngörür ve bu doğrultuda harici diğer sinema akımlarının eleştirisini barındırır. tüm bu açıklamaya ve manifestoya dayanarak rahatlıkla söylenebilir ki 3.sinema devrimcidir yenilikçidir ve sinemaya kazandırdığı perspektif tüm bu özelliklerden etkilenmiştir yani sinema bu kavramla birlikte devrimsel bir araçsallaşmaya maruz kalıp bu aracın öznesini toplum haline getirmiş ve bu toplumun gelişimi adına sinemanın içeriğini gelişimin beklendiği yöne göre evirmiştir.
hesabın var mı? giriş yap