7 yıl önce
7.8
970 OYPUAN VER
5
Imdb: 7.8 (199.814 OY)
KONUSU
Üniversitede tarih profesörü olan John Oldman aniden işini bırakıp başka bir yere taşınma kararı aldıktan sonra iş arkadaşları bunun ardında yatan sebebi öğrenmek için evinde toplanırlar. Bu erken emeklilik için ortaya koyduğu sebep herkesi şok eder: Taşınması gereklidir çünkü John hem yaşlanamaz he
... Devamı
Üniversitede tarih profesörü olan John Oldman aniden işini bırakıp başka bir yere taşınma kararı aldıktan sonra iş arkadaşları bunun ardında yatan sebebi öğrenmek için evinde toplanırlar. Bu erken emeklilik için ortaya koyduğu sebep herkesi şok eder: Taşınması gereklidir çünkü John hem yaşlanamaz hem de bundan dolayı ölümsüzdür. O bir mağara adamıdır ve yaklaşık 14.000 yıldır hayattadır...
-
Richard Schenkman
Yönetmen
-
Jerome Bixby
Senarist
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
John Oldman
Dan
Harry
Edith
Sandy
Linda Murphy
Art
Dr. Will G...
YORUM YAZ
POPÜLER YORUMLAR
Filmle ilgili yazılabilecek her şey zaten yazılmış. Benim de çok sevdiğim ve mükemmele yakın bulduğum bu filmle ilgili kişisel bir şey yazmak istiyorum.
Filmin yönetmeni Richard Schenkman ile Vimeo’da birbirimizi takip ediyoruz. Zaman zaman oraya yüklediğim kısa filmlerimi izler ve fikirler verdiği olur. Eksik olmasın, istisnasız hepsine beğeni koyar :)
Neyse, onunla ilk iletişimimiz bu film vasıtasıyla oldu. Kendisine bir mesaj yazdım ve bizim merhum Ali Ekber Çiçek ve Haydar Haydar türkümüzden bahsedip, İngilizce vikipedia linklerini yolladım. Hatta bir de Haydar Haydar’ı İngilizce’ye çevirip yolladım. Bilmeyenler için söylüyorum; o türkümüz de "on dört bin yıl gezdim divanelikte" sözleriyle başlar. Türküyü dinlediğinde çok etkilendiğini ve özellikle de sözlerini çok ilginç bulduğunu söyledi. Sonunda da "Acaba Jerome Bixby bu türküyü hiç duydu mu" diye sordu. Ben de ona "Acaba 2007’de kaybettiğimiz Ali Ekber Çiçek bu filmi izleyebil ... Devamı
Filmin yönetmeni Richard Schenkman ile Vimeo’da birbirimizi takip ediyoruz. Zaman zaman oraya yüklediğim kısa filmlerimi izler ve fikirler verdiği olur. Eksik olmasın, istisnasız hepsine beğeni koyar :)
Neyse, onunla ilk iletişimimiz bu film vasıtasıyla oldu. Kendisine bir mesaj yazdım ve bizim merhum Ali Ekber Çiçek ve Haydar Haydar türkümüzden bahsedip, İngilizce vikipedia linklerini yolladım. Hatta bir de Haydar Haydar’ı İngilizce’ye çevirip yolladım. Bilmeyenler için söylüyorum; o türkümüz de "on dört bin yıl gezdim divanelikte" sözleriyle başlar. Türküyü dinlediğinde çok etkilendiğini ve özellikle de sözlerini çok ilginç bulduğunu söyledi. Sonunda da "Acaba Jerome Bixby bu türküyü hiç duydu mu" diye sordu. Ben de ona "Acaba 2007’de kaybettiğimiz Ali Ekber Çiçek bu filmi izleyebil ... Devamı
Filmle ilgili yazılabilecek her şey zaten yazılmış. Benim de çok sevdiğim ve mükemmele yakın bulduğum bu filmle ilgili kişisel bir şey yazmak istiyorum.
Filmin yönetmeni Richard Schenkman ile Vimeo’da birbirimizi takip ediyoruz. Zaman zaman oraya yüklediğim kısa filmlerimi izler ve fikirler verdiği olur. Eksik olmasın, istisnasız hepsine beğeni koyar :)
Neyse, onunla ilk iletişimimiz bu film vasıtasıyla oldu. Kendisine bir mesaj yazdım ve bizim merhum Ali Ekber Çiçek ve Haydar Haydar türkümüzden bahsedip, İngilizce vikipedia linklerini yolladım. Hatta bir de Haydar Haydar’ı İngilizce’ye çevirip yolladım. Bilmeyenler için söylüyorum; o türkümüz de "on dört bin yıl gezdim divanelikte" sözleriyle başlar. Türküyü dinlediğinde çok etkilendiğini ve özellikle de sözlerini çok ilginç bulduğunu söyledi. Sonunda da "Acaba Jerome Bixby bu türküyü hiç duydu mu" diye sordu. Ben de ona "Acaba 2007’de kaybettiğimiz Ali Ekber Çiçek bu filmi izleyebildi mi" diye sordum ve bir ricada bulundum. O da şuydu ki; o zamanlar bu filmin ikincisi proje aşamasındaydı ve filmin herhangi bir sahnesinde John Oldman’ın evde ya da arabada Haydar Haydar dinlemesiydi.
Filmin ikincisini bu yüzden kişisel sebeplerden ötürü de merakla bekliyorum. Bakalım, ricamı yerine getirmiş mi?
Filmin yönetmeni Richard Schenkman ile Vimeo’da birbirimizi takip ediyoruz. Zaman zaman oraya yüklediğim kısa filmlerimi izler ve fikirler verdiği olur. Eksik olmasın, istisnasız hepsine beğeni koyar :)
Neyse, onunla ilk iletişimimiz bu film vasıtasıyla oldu. Kendisine bir mesaj yazdım ve bizim merhum Ali Ekber Çiçek ve Haydar Haydar türkümüzden bahsedip, İngilizce vikipedia linklerini yolladım. Hatta bir de Haydar Haydar’ı İngilizce’ye çevirip yolladım. Bilmeyenler için söylüyorum; o türkümüz de "on dört bin yıl gezdim divanelikte" sözleriyle başlar. Türküyü dinlediğinde çok etkilendiğini ve özellikle de sözlerini çok ilginç bulduğunu söyledi. Sonunda da "Acaba Jerome Bixby bu türküyü hiç duydu mu" diye sordu. Ben de ona "Acaba 2007’de kaybettiğimiz Ali Ekber Çiçek bu filmi izleyebildi mi" diye sordum ve bir ricada bulundum. O da şuydu ki; o zamanlar bu filmin ikincisi proje aşamasındaydı ve filmin herhangi bir sahnesinde John Oldman’ın evde ya da arabada Haydar Haydar dinlemesiydi.
Filmin ikincisini bu yüzden kişisel sebeplerden ötürü de merakla bekliyorum. Bakalım, ricamı yerine getirmiş mi?
öncelikle site yönetimine çağrımdır; bir yoruma yanıt verildiğinde yorum yazarına sosyal medyada olduğu gibi bir bildirim gitmeli. Yani beni şahsen tanıyan bir arkadaşım görüp söylemese belki de bu zavallıca yorumdan asla haberim olmayacaktı. Gelelim sana; şu hayatta herkes senin gibi küçük dünyasında yaşayıp da bir şeyler üretenleri kıskanıp onlara çamur atmıyor. Hayatında yazan, üreten, film çeken ve bunu yapan diğer insanlarla sürekli iletişim halinde olanlar da var. Ayrıca, ben filmde bahsettiğim türkü kullanıldı mı demişim? Daha okuduğunu anlamaktan acizsin. Adam bana bunu yazdı demişim. Yapacağım dediği şeyi yapmamış. İlle de gönlün olacaksa kendisine bunun hesabını sorarım. Ebru diye biri var, dediğini yapmadın diye diline düştüm derim :)
Demek ki sana Alman yönetmenle ortak kısa filmimizi anlatsam, yazdığım bir öykünün filmleştirilmesi için Brezilya’dan teklif aldığımı anlatsam iyice çatlayacaksın hasetinden :)
Normalinde bun ... Devamı
Demek ki sana Alman yönetmenle ortak kısa filmimizi anlatsam, yazdığım bir öykünün filmleştirilmesi için Brezilya’dan teklif aldığımı anlatsam iyice çatlayacaksın hasetinden :)
Normalinde bun ... Devamı
öncelikle site yönetimine çağrımdır; bir yoruma yanıt verildiğinde yorum yazarına sosyal medyada olduğu gibi bir bildirim gitmeli. Yani beni şahsen tanıyan bir arkadaşım görüp söylemese belki de bu zavallıca yorumdan asla haberim olmayacaktı. Gelelim sana; şu hayatta herkes senin gibi küçük dünyasında yaşayıp da bir şeyler üretenleri kıskanıp onlara çamur atmıyor. Hayatında yazan, üreten, film çeken ve bunu yapan diğer insanlarla sürekli iletişim halinde olanlar da var. Ayrıca, ben filmde bahsettiğim türkü kullanıldı mı demişim? Daha okuduğunu anlamaktan acizsin. Adam bana bunu yazdı demişim. Yapacağım dediği şeyi yapmamış. İlle de gönlün olacaksa kendisine bunun hesabını sorarım. Ebru diye biri var, dediğini yapmadın diye diline düştüm derim :)
Demek ki sana Alman yönetmenle ortak kısa filmimizi anlatsam, yazdığım bir öykünün filmleştirilmesi için Brezilya’dan teklif aldığımı anlatsam iyice çatlayacaksın hasetinden :)
Normalinde bunu yapmazdım ama sırf (çok düşük bir ihtimal ama) kendinden utanırsın diye yazışmamızın ekran görüntüsünü atıyorum:
https://imgyukle.com/i/rFBVct
Şimdi kendi küçük dünyana çekilip ağlamaya devam edebilirsin.
Demek ki sana Alman yönetmenle ortak kısa filmimizi anlatsam, yazdığım bir öykünün filmleştirilmesi için Brezilya’dan teklif aldığımı anlatsam iyice çatlayacaksın hasetinden :)
Normalinde bunu yapmazdım ama sırf (çok düşük bir ihtimal ama) kendinden utanırsın diye yazışmamızın ekran görüntüsünü atıyorum:
https://imgyukle.com/i/rFBVct
Şimdi kendi küçük dünyana çekilip ağlamaya devam edebilirsin.
iyi uydurmuşsun, filmden mi esinlendin? ayrıca 2017 yapım ikinci filmde türkçe şarkı falan da geçmiyor :D ha ama neyin kafasını yaşadın acaba çok merak ettim.
film hakkındaki yazıları okuyunca "müthiş bir senaryo, eğer bir de görsel kurguya para dökülmüşse kült olur" diye düşünüp izliyorsanız ters köşe kavramını en iyi açıklayan yapımlardan birisidir. bir avuç bilim adamının bir arkadaşlarını uğurlaması için girilen kulübe bir anda bildiğimiz ve tanımlayabildiğimiz varoluşun ta kendisi haline geliyor. Dinazorların soyu tükenirken İnsanoğlu’nun yükselişi başlıyor, dinler ve felsefe doğarken ilk devletler kuruluyor. derken sahneye birden İbrahimi Dinler atlıyor... Esas oğlanımız 14.000 yıl boyu yaşadıklarını, arkadaşlıklarını, hocalarını, kabilelerini anlatıyor hiç susmadan. Akademik tayfa da mesleklerinin verdiği daimi merak duygusuyla iki arada bir derede John’u dinliyor. İzleyenleri de samimi atmosferiyle "acaba en o kulubede olsaydım nasıl davranırdım?" sorusuna yöneltiyor.
Elinde kamera ve aklında müthiş bir fikir varsa cebindekilerin pek önemi olmadığını anlatan güzide işlerden birisi.
Elinde kamera ve aklında müthiş bir fikir varsa cebindekilerin pek önemi olmadığını anlatan güzide işlerden birisi.
14000 yıl kadar yaşayan bir insanla, uzun yıllardır varlığını sürdüren bir fikir akımı, bir örgüt, bir tarikat veya bir disiplin sembolize edilmiş gibi düşünürsek, aslında bahsi geçen olayların ve tarihin bu şekilde tezahür etmesinin çok da ihtimal dışında olmayacağını varsayabiliriz.
Ortak bir amacı benimsemiş ve bunu çevrelerindekilere aktarmaya çalışmış insanların aslında kendi dinlerini yaymaya ve muhafaza etmeye çalışan din mensuplarından çok da farklı gözükmediği ortada. Ayrıca insanı yüceltmesi gerektiği düşünülen değerlerin yüzlerce yıldır değişmemesi ve neredeyse temelde her öğretinin aynı şeyleri yüceltip aynı şeyleri kötülemesi-yasaklaması tesadüf olmasa gerek.
Tanrı yerine iyiyi, din yerine de iyiliği oluşturan kuralları koyarsak tarih boyunca insanlar yine bir otoriteye ihtiyaç duyarlar mıydı peki? Muhtemelen duyarlardı çünkü herşey bittiğinde bir ödül ve ceza verilmesi gerekiyordu ... Devamı
Ortak bir amacı benimsemiş ve bunu çevrelerindekilere aktarmaya çalışmış insanların aslında kendi dinlerini yaymaya ve muhafaza etmeye çalışan din mensuplarından çok da farklı gözükmediği ortada. Ayrıca insanı yüceltmesi gerektiği düşünülen değerlerin yüzlerce yıldır değişmemesi ve neredeyse temelde her öğretinin aynı şeyleri yüceltip aynı şeyleri kötülemesi-yasaklaması tesadüf olmasa gerek.
Tanrı yerine iyiyi, din yerine de iyiliği oluşturan kuralları koyarsak tarih boyunca insanlar yine bir otoriteye ihtiyaç duyarlar mıydı peki? Muhtemelen duyarlardı çünkü herşey bittiğinde bir ödül ve ceza verilmesi gerekiyordu ... Devamı
14000 yıl kadar yaşayan bir insanla, uzun yıllardır varlığını sürdüren bir fikir akımı, bir örgüt, bir tarikat veya bir disiplin sembolize edilmiş gibi düşünürsek, aslında bahsi geçen olayların ve tarihin bu şekilde tezahür etmesinin çok da ihtimal dışında olmayacağını varsayabiliriz.
Ortak bir amacı benimsemiş ve bunu çevrelerindekilere aktarmaya çalışmış insanların aslında kendi dinlerini yaymaya ve muhafaza etmeye çalışan din mensuplarından çok da farklı gözükmediği ortada. Ayrıca insanı yüceltmesi gerektiği düşünülen değerlerin yüzlerce yıldır değişmemesi ve neredeyse temelde her öğretinin aynı şeyleri yüceltip aynı şeyleri kötülemesi-yasaklaması tesadüf olmasa gerek.
Tanrı yerine iyiyi, din yerine de iyiliği oluşturan kuralları koyarsak tarih boyunca insanlar yine bir otoriteye ihtiyaç duyarlar mıydı peki? Muhtemelen duyarlardı çünkü herşey bittiğinde bir ödül ve ceza verilmesi gerekiyordu, hiçbir insan salt iyilik amacıyla bu iyiliği gerçekleştirmezdi, alttan alttan sürekli takdir edilmeyi beklerdi ve gücünün yetmediği bir haksızlığa maruz kaldığında bunun hesabının bir şekilde verilmesi gerekliliği tekrar tanrıyı doğurur ve haklıyla haksızı ayırt ettirecek bir kurallar bütünüyle dini ortaya çıkarırdı.
John Oldman'ın gerçekten var olduğu ve doğruluğunun kanıtlandığı bir dünyada yaşıyor olsaydık, insanoğlu John Oldman'a rağmen yine bir tanrı yaratacak ve adını koymakta hiç zorlanmayacaktı.
Ortak bir amacı benimsemiş ve bunu çevrelerindekilere aktarmaya çalışmış insanların aslında kendi dinlerini yaymaya ve muhafaza etmeye çalışan din mensuplarından çok da farklı gözükmediği ortada. Ayrıca insanı yüceltmesi gerektiği düşünülen değerlerin yüzlerce yıldır değişmemesi ve neredeyse temelde her öğretinin aynı şeyleri yüceltip aynı şeyleri kötülemesi-yasaklaması tesadüf olmasa gerek.
Tanrı yerine iyiyi, din yerine de iyiliği oluşturan kuralları koyarsak tarih boyunca insanlar yine bir otoriteye ihtiyaç duyarlar mıydı peki? Muhtemelen duyarlardı çünkü herşey bittiğinde bir ödül ve ceza verilmesi gerekiyordu, hiçbir insan salt iyilik amacıyla bu iyiliği gerçekleştirmezdi, alttan alttan sürekli takdir edilmeyi beklerdi ve gücünün yetmediği bir haksızlığa maruz kaldığında bunun hesabının bir şekilde verilmesi gerekliliği tekrar tanrıyı doğurur ve haklıyla haksızı ayırt ettirecek bir kurallar bütünüyle dini ortaya çıkarırdı.
John Oldman'ın gerçekten var olduğu ve doğruluğunun kanıtlandığı bir dünyada yaşıyor olsaydık, insanoğlu John Oldman'a rağmen yine bir tanrı yaratacak ve adını koymakta hiç zorlanmayacaktı.
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
Semavi dinlere farklı bir bakış açısı sunuyorsa benim için izlemeye değerdir ama bu film daha fazlası. Tek bir mekanda geçen ve izledikten sonra üzerine konuşulacak bir şeyler bırakan bir yapım.
keyifliydi, hikaye dinler gibi dinledim.
olayları yalanlaması psikiyatristin sözleri üzerineydi ama yine de acaba yalan mı söylüyordu cidden diye tereddüte düştüm. arkadaşlarının da birkaç dakikalığına bu tereddütünü izlemek isterdim, hemen vazgeçtiler.
son sahnesi de biraz zorlamaydı. oradakilerden birinin akrabası olma ihtimali zaten konuşulmuştu, mümkün bu. ama bunun yine herkesin orda olduğu bir an ortaya çıkmasını isterdim.
konunun dönüp dolaşıp din'e getirilmesine şaşırmadım. 14 bin yıl yaşamış birinin bütün dini geçmişi görmüş olması gerek. nelere şahit oldu, hangilerine inandı ya da inanmadı merak edilebilir. ama İsa olduğunu söyleyen birinin bunu daha detaylıca düşünmesi beklenmez miydi. ne bileyim belki de zaten Isa olduğun için bunca yıldır hayatta olmaya devam ettin ve belki de yerine getirmen gereken sorumlulukların vardı.
Isa konusunu anlayamadım ama neyi anlayamadığımı da a ... Devamı
olayları yalanlaması psikiyatristin sözleri üzerineydi ama yine de acaba yalan mı söylüyordu cidden diye tereddüte düştüm. arkadaşlarının da birkaç dakikalığına bu tereddütünü izlemek isterdim, hemen vazgeçtiler.
son sahnesi de biraz zorlamaydı. oradakilerden birinin akrabası olma ihtimali zaten konuşulmuştu, mümkün bu. ama bunun yine herkesin orda olduğu bir an ortaya çıkmasını isterdim.
konunun dönüp dolaşıp din'e getirilmesine şaşırmadım. 14 bin yıl yaşamış birinin bütün dini geçmişi görmüş olması gerek. nelere şahit oldu, hangilerine inandı ya da inanmadı merak edilebilir. ama İsa olduğunu söyleyen birinin bunu daha detaylıca düşünmesi beklenmez miydi. ne bileyim belki de zaten Isa olduğun için bunca yıldır hayatta olmaya devam ettin ve belki de yerine getirmen gereken sorumlulukların vardı.
Isa konusunu anlayamadım ama neyi anlayamadığımı da a ... Devamı
keyifliydi, hikaye dinler gibi dinledim.
olayları yalanlaması psikiyatristin sözleri üzerineydi ama yine de acaba yalan mı söylüyordu cidden diye tereddüte düştüm. arkadaşlarının da birkaç dakikalığına bu tereddütünü izlemek isterdim, hemen vazgeçtiler.
son sahnesi de biraz zorlamaydı. oradakilerden birinin akrabası olma ihtimali zaten konuşulmuştu, mümkün bu. ama bunun yine herkesin orda olduğu bir an ortaya çıkmasını isterdim.
konunun dönüp dolaşıp din'e getirilmesine şaşırmadım. 14 bin yıl yaşamış birinin bütün dini geçmişi görmüş olması gerek. nelere şahit oldu, hangilerine inandı ya da inanmadı merak edilebilir. ama İsa olduğunu söyleyen birinin bunu daha detaylıca düşünmesi beklenmez miydi. ne bileyim belki de zaten Isa olduğun için bunca yıldır hayatta olmaya devam ettin ve belki de yerine getirmen gereken sorumlulukların vardı.
Isa konusunu anlayamadım ama neyi anlayamadığımı da anlayamadım. John Yahuda olduğunu söyleseydi ve ihanet olayını anlatsaydı daha çok keyifle izlerdim sanırım. Edith'le bu konudaki çatışmasını izlemek hoş olurdu.
son iki bin yılı hatırladığını söyledi. neler gördüğünü anlattırabilirlerdi. daha spesifik anılar dinlemek isterdim.
güzel filmdi, övüldüğü kadar da var ama daha iyisi olabilir miydi, olabilirdi tabi ki.
olayları yalanlaması psikiyatristin sözleri üzerineydi ama yine de acaba yalan mı söylüyordu cidden diye tereddüte düştüm. arkadaşlarının da birkaç dakikalığına bu tereddütünü izlemek isterdim, hemen vazgeçtiler.
son sahnesi de biraz zorlamaydı. oradakilerden birinin akrabası olma ihtimali zaten konuşulmuştu, mümkün bu. ama bunun yine herkesin orda olduğu bir an ortaya çıkmasını isterdim.
konunun dönüp dolaşıp din'e getirilmesine şaşırmadım. 14 bin yıl yaşamış birinin bütün dini geçmişi görmüş olması gerek. nelere şahit oldu, hangilerine inandı ya da inanmadı merak edilebilir. ama İsa olduğunu söyleyen birinin bunu daha detaylıca düşünmesi beklenmez miydi. ne bileyim belki de zaten Isa olduğun için bunca yıldır hayatta olmaya devam ettin ve belki de yerine getirmen gereken sorumlulukların vardı.
Isa konusunu anlayamadım ama neyi anlayamadığımı da anlayamadım. John Yahuda olduğunu söyleseydi ve ihanet olayını anlatsaydı daha çok keyifle izlerdim sanırım. Edith'le bu konudaki çatışmasını izlemek hoş olurdu.
son iki bin yılı hatırladığını söyledi. neler gördüğünü anlattırabilirlerdi. daha spesifik anılar dinlemek isterdim.
güzel filmdi, övüldüğü kadar da var ama daha iyisi olabilir miydi, olabilirdi tabi ki.
sadece kamera ve fikir var tek odada 5 tane bilgili öğretmenin 1.30 saat boyunca felsefik bir sohbetini izliyoruz. Temelde bu kadar basit olan filmin diyalogları o kadar derin ki bu zamana kadar izlediğim filmler arasında en sorgulatıcı film bile olabilir. Ve şöyle bir gerçek var aynı filmde adamın anlattıklarının gerçekliğini kesin olarak bulamayacakları gibi bizde bu filmin antropolojik felsefi konularında verdiği bilgileri kesin olarak yalanlamayız. Ben de bir müslümanım inanıyorum ama insanoğlu yapısı gereği bu merak bu sorgulama her zaman olacak. O odada olsaydım nasıl bir psikolojiyle evime giderdim bilemiyorum. Ve o geceden sonra hayatıma nasıl devam ederdim inanışlarım psikolojim çok dağılırdı gerçekten. Çok beğendim filmi.
Filmin bir haklılık iddiası içerisinde olduğunu sanan arkadaşlar epey sert yorumlar yapmışlar. Ayrıca ’’bunu izlemek yerine belgesel izlerim, basit akademik kitapları okurum’’ diyenler de olmuş. Film zaten ’’bu anlattıkların her kitapta var’’ repliğini tekrar tekrar kullanarak bunun farkında olduğunu ısrarla yinelemiş. Olguları sorgulatma konusunda herkese hitap eden bir tek mekan bilim-kurgu olarak gayet iyi bir iş. İşin içine din girince bu kadar sert eleştirilmesine de normal bakmak lazım aslında.
Bazı filmler vardır etrafınızdaki insanların da o filmleri izlemesini ister ve o filmden edindiğiniz bilgi birikimine onlar da sahip olsun, onlar da o duyguyu yaşasın istersiniz ya, işte bu film öyle bir film. din konusunda, doğma fikirler konusunda kafanızda bir kıvılcımın yanmasına, yanıyorsa alevlenmesine yardımcı olur. Tam bir şaheser. İlk izlediğimde dumura uğramışx çok etkilenmiştim..
İkinci izleyişte daha çok beğenilen bir film.İzlerken görüntüden çok konuşmalara odaklanmak daha mantıklı.Zira görülecek çok bir şey yok tek odada geçiyor neticede.Ama konuşmalarda baya delilikler dönüyor.
Bir oda dolusu eğitimli insana akıldışı bi iddiayla gelindiğinde ne olur sorusunun cevabı.İşin isaya geldiği yerler izlemesi en eğlenceli kısımlar.Dindar bir profesörün karşısında isa olduğunu iddia eden bir adam.Johnun olan biteni insanların nasıl abarttığını ve bugünki haline getirdiğini açıkladığı kısımlar fena değil,ikna edici olmuş.
Sonu pek hoşuma gitmedi.Bence gerçeğin ne olduğu açıklanmamalıydı.Ancak bu şekilde biz de o odadan aklı karışık ayrılan kişilerden biri olabilirdik.Yine de şaşırtıcı ve başarılı bir film.
Ayrıca ikinci filmi çekilmiş.Başladım ama o kadar sıkıcıydı ki dayanamadım.Önermem
Bir oda dolusu eğitimli insana akıldışı bi iddiayla gelindiğinde ne olur sorusunun cevabı.İşin isaya geldiği yerler izlemesi en eğlenceli kısımlar.Dindar bir profesörün karşısında isa olduğunu iddia eden bir adam.Johnun olan biteni insanların nasıl abarttığını ve bugünki haline getirdiğini açıkladığı kısımlar fena değil,ikna edici olmuş.
Sonu pek hoşuma gitmedi.Bence gerçeğin ne olduğu açıklanmamalıydı.Ancak bu şekilde biz de o odadan aklı karışık ayrılan kişilerden biri olabilirdik.Yine de şaşırtıcı ve başarılı bir film.
Ayrıca ikinci filmi çekilmiş.Başladım ama o kadar sıkıcıydı ki dayanamadım.Önermem
Bazı filmlere geç kaldım, bazı şehirlere, bazı kitaplara, bazı kadınlara, bazı yağmurlara. Düşünceye daldım. Anladım:
Hiç bir şeye geç kalmadım...
Hiç bir şeye geç kalmadım...
Bu filmin ismini sıkça duymaktan dolayı daha önce ilk 10 dakikasında kapatmama rağmen bugün yine yeniden açtım ve 20.dakikasında tekrar kapatma isteği duydum. Öncelikle bu bir film mi? 3-5 kişiyi bir salona koyup veya bir masanın etrafına oturturup onların sohbetini videoya alır gibi çekmek ne zamandır film oldu? Bu film için belki diyalogları iyidi denilebilir ama kesinlikle senaryosu, çekimleri, mizanseni iyi denilemez. Ele aldığı konu ilgi çekici olabilir ama işleniş biçimi vasat. Bu bütçe ile ilgili bir durum değil. Nuri Bilge Ceylan da düşük bütçeyle çok iyi filmler çekmiştir. Keza Zeki Demirkubuz da. Örnekler çoğaltılabilir.
ilk tek mekanda geçiyor ve sadece diyalog üzerinden devam ediyor. senarist bir çok farklı teori oluşturmuş ve kendince mantık çerçevesine koymuş. tek mekanda gecen film ne kadar sıkıcı olmayabilirse o kadar sıkıcı değildi. izledim de bana bişey katmadı.
incildeki göndermeleri anlamadım. yeni ahıt'e göndermeler vardı anlamadım. biraz kültür farkından dolayı olabilir.
incildeki göndermeleri anlamadım. yeni ahıt'e göndermeler vardı anlamadım. biraz kültür farkından dolayı olabilir.
Tek bir mekanda geçiyor. Karakter arasındaki uyum çok iyi. İzlemeye değer bir film.
Tek mekanda geçen, efektsiz bilim-kurgu. Bu bile izlenmesi için güzel bir sebep...
Biz bile konu konuyu açar ve bir anda kendimizi derin bir sohbette buluruz. Ama burada öyle bir konu açılıyorki, size karşı çıkanlar, size inananlar, arkanızda olanlar, sizin arkanızda bıraktıklarınız ve niceleri. Dahasını topladığınızda sonuyla yüzünüze tokat atan böylesi şahane bir eser oluyor size. Emeği geçen herkese, koltuğa bile böyle bir konuşmaya bizi şahit ettiği için teşekkürler.
Feci halde cezbedici kahredici bir hikaye :) Hey John ben öleceğim ama sen en nefis yaşında (35) yaşamaya ve tatmaya devam edeceksin. Bütün acılarına rağmen .. Öğrenmenin yaşı yok ölene dek öğreneceğiz doğrusunun zamana ve lisana sığmayan , daha doğrusu sığdırılamayan gerçek bir irdelemesi mümkün mü bilim ve analitikle ? Elbette değil ..
" Tur bitti herkes insin .. " Hey John ; bizi makaraya sardın ama çok iyiydin Seni namussuz .. :)
" Tur bitti herkes insin .. " Hey John ; bizi makaraya sardın ama çok iyiydin Seni namussuz .. :)
Dünyalı filmine Benzer Film ekliyorsun.
Dünyalı filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Dünyalı filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL