Film ortada kalmış. Ne içimiz cız ede ede bir dram ne de içten güldüğümüz bir komedi izledik. İki taraftan da az az sunmuşlar ama eksik kalmış gibi. Göynük çok güzel, evet o manzaraya bakarken hiç sıkılmadım. Sıcacık bir film izleyeceğim dedim hatta ama konunun sonunu paket yapmışlar, bitti demişler. Herkes aşık, herkesin verilmemiş mektubu var, ee konu bu kadar var olan bir şeyken bu kadar üstten üstten anlatılması beni filmden uzaklaştırdı açıkçası. Bir de artık sanat filmi olmaya çalışmış da işte o rüzgarın sesini verelim, ağaçlar hışırdasın, ortam sesi yakalayalım mı demeye çalışılmış ben orta halli bir izleyici olarak anlamadım. Bende her şeyden katmışlar ama çorbaya dönmüş hissi yarattı. Sarp Akkaya, Suskunlar'da oyunculuğunun zirvesindeyken adamı başrol yapmışlar ama yok gibi bir şey. Kimse doğru düzgün var da değil zaten, sinirlendim. İşte böyleyken böyle. Manzara güzel, filme daha da bir şey demiyorum.
Aklımda kalan sahnesi de şuydu: ... Devamı
Film ortada kalmış. Ne içimiz cız ede ede bir dram ne de içten güldüğümüz bir komedi izledik. İki taraftan da az az sunmuşlar ama eksik kalmış gibi. Göynük çok güzel, evet o manzaraya bakarken hiç sıkılmadım. Sıcacık bir film izleyeceğim dedim hatta ama konunun sonunu paket yapmışlar, bitti demişler. Herkes aşık, herkesin verilmemiş mektubu var, ee konu bu kadar var olan bir şeyken bu kadar üstten üstten anlatılması beni filmden uzaklaştırdı açıkçası. Bir de artık sanat filmi olmaya çalışmış da işte o rüzgarın sesini verelim, ağaçlar hışırdasın, ortam sesi yakalayalım mı demeye çalışılmış ben orta halli bir izleyici olarak anlamadım. Bende her şeyden katmışlar ama çorbaya dönmüş hissi yarattı. Sarp Akkaya, Suskunlar'da oyunculuğunun zirvesindeyken adamı başrol yapmışlar ama yok gibi bir şey. Kimse doğru düzgün var da değil zaten, sinirlendim. İşte böyleyken böyle. Manzara güzel, filme daha da bir şey demiyorum.
Aklımda kalan sahnesi de şuydu: Sahte İngilizce hocası ve sözde çevirmeni Ahmet yemek yerken: - Ne dedi? - Hıı, gayet sağlıklıyım diyor amcacım. - E o kadar çok konuştu ki telefon lafı falan da vardı. - İşte uzunca anlattı yağlar kilolar falan filan. Amcanın biri: ÇOK ŞIK BİR DİL... (!)
El Yazısı... Yönetmen ve oyuncuların katılımıyla olduğu için gittiğim film, bana bir festival kabusu yaşattı. Filmin üç başrolünün de (Cansu Dere, Sarp Akkaya, Wilma Elles) gelmeyip, diğer tüm adını bile bilmediğimiz yan karakterlerin gelmesi adeta küfür gibiydi. Ve ilk defa festivalde bir filmi izlerken devamlı kendimle mücadele verdiğimi hissettim. Film başlarken çıkan koskocaman "medyavizyon" yazısı beni direk festival hissiyatından koparıp "gişe filmindesin" hissiyatı yaşatmaya başladı ve filmin sonunu getirmekte çok zorlandım. Genel olarak izleyici nezdinde çok beğenildiğini gözlemlesem, salonun durmadan gülümsediğini görsem ve "eğer ticari film olacaksa böyle olsun" diye yorumlar duysam bile El Yazısı beni başından sonuna bir kere tebessüm bile ettirmeyen, "kendini iyi hisset" filmi böyle olacaksa olmasın dedirten bir film oldu.
@teksekerlicay
12 yıl önce
Aklımda kalan sahnesi de şuydu: ... Devamı
Aklımda kalan sahnesi de şuydu: Sahte İngilizce hocası ve sözde çevirmeni Ahmet yemek yerken:
- Ne dedi?
- Hıı, gayet sağlıklıyım diyor amcacım.
- E o kadar çok konuştu ki telefon lafı falan da vardı.
- İşte uzunca anlattı yağlar kilolar falan filan.
Amcanın biri: ÇOK ŞIK BİR DİL... (!)
@ibodirector
13 yıl önce
2.9 / 10