Ekmek ve Güller

(2000)

Bread and Roses

Film 1 Saat 50 Dk. Dram İngiltere, Fransa

7.1

40 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7 (6.063 OY)

KONUSU
Meksika sınırından illegal olarak Los Angeles’a geçen Maya, ablası Rosa’nın evine yerleşir. Rosa ona, sendikasız ve güvencesiz işçi çalıştırılan bir şirkette temizlik işi bulur. Hizmet işçileri sendikası, Sam Shapiro’yu "temizlik işçileri için adalet" kampanyasını örgütlemek üzere görevlendirir. May ... Devamı
Meksika sınırından illegal olarak Los Angeles’a geçen Maya, ablası Rosa’nın evine yerleşir. Rosa ona, sendikasız ve güvencesiz işçi çalıştırılan bir şirkette temizlik işi bulur. Hizmet işçileri sendikası, Sam Shapiro’yu "temizlik işçileri için adalet" kampanyasını örgütlemek üzere görevlendirir. Maya’yı tutkulu bir dinleyici olarak örgütlemeye çalışan Sam, ondan hoşlanmaya başlar. Hasta kocasını düşünmek zorunda olan Rosa, bu ilişkiye karşı çıkar. İşçiler halkın desteğini sağlamak üzere çaba harcarken, şirket yönetimi de işçileri bölmeye ve akıllarını çelmeye çalışır.

YORUM YAZ

SPOILER

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@figencicek

11 yıl önce

https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=LWkVcaAGCi0#!)joan baez ciğimin güzel sesinden.

Yürüyoruz yürüyoruz, günün aydınlığında
Donuk fabrika bacalarına, yoksul mutfaklara
Çarpıyor sesimiz ve birden parlayan
Bir ışık gibi ulaşıyor insanlara
"Ekmek ve gül! Ekmek ve gül!"
..
Yürüyoruz yürüyoruz kol kola
Saflarımızda ölüp gitmiş arkadaşlarımız
Ve türkümüzde onların kederli "Ekmek!" çığlıkları
Çünkü bir köle gibi çalıştırıldı onlar
Sanattan, güzellikten, sevgiden yoksun
Biz de bugün hala onların özlemini haykırıyoruz
İş ve ekmek istiyoruz
Ama gül de istiyoruz.
..
buda güzel sözler.Klara Zetkin den Rosa lara kadar

@ledddd

11 yıl önce

Ken Loach'un Ellerinde Yükselen Ekmek ve Gül'ün Kavgası

1800'lerin ortalarında tam formunu bulmuş kadın hareketinin 1900'lerin başında en büyük ve popüler sloganı olacaktır Ekmek & Güller. Emeklerinin karşılığı olan, herkes gibi adil ve iyi bir hayat için ekmek sembolize edilirken gül, hem çalışma koşullarının ağırlığı, hem de tüm enerjilerini verdikleri çalışma saatlerinin fazlalığı yüzünden, hayattan soyutlanmış olmaktan duydukları kaygıyı, yani hayatın çalışmak dışında geriye kalan kısmına duydukları özlem için gülü sloganlarında kullanmışlardır. 1908 yılında 125 -henüz reşit olmayan- kadının daha iyi koşullar için grev amacıyla, karşıdan gelecek grupla birleşmek için toplandıkları fabrikada patronları tarafından fabrika alanına kilitlenip diri diri yakılmaları sonucu bu slogan artık sembol olmuş ve 1912 yılında büyük kısmını kadınların oluşturduğu Ekmek ve Güller grevine(Massachusetts çıkışl
... Devamı
Ken Loach'un Ellerinde Yükselen Ekmek ve Gül'ün Kavgası

1800'lerin ortalarında tam formunu bulmuş kadın hareketinin 1900'lerin başında en büyük ve popüler sloganı olacaktır Ekmek & Güller. Emeklerinin karşılığı olan, herkes gibi adil ve iyi bir hayat için ekmek sembolize edilirken gül, hem çalışma koşullarının ağırlığı, hem de tüm enerjilerini verdikleri çalışma saatlerinin fazlalığı yüzünden, hayattan soyutlanmış olmaktan duydukları kaygıyı, yani hayatın çalışmak dışında geriye kalan kısmına duydukları özlem için gülü sloganlarında kullanmışlardır. 1908 yılında 125 -henüz reşit olmayan- kadının daha iyi koşullar için grev amacıyla, karşıdan gelecek grupla birleşmek için toplandıkları fabrikada patronları tarafından fabrika alanına kilitlenip diri diri yakılmaları sonucu bu slogan artık sembol olmuş ve 1912 yılında büyük kısmını kadınların oluşturduğu Ekmek ve Güller grevine(Massachusetts çıkışlı bir eylem olduğundan Lawrence Tekstil Fabrikası Grevi de denir) isim babalığı yapmıştır. Bu eylemlerinde kadınlar maaşlarındaki kesintilerin artık bir son bulmasını(Ekmek) ve daha iyi koşullarda çalışmak istediklerini(Gül) haykırmış ve bunu başarmışlardır.

Bu görkemli zaferin günümüze etkisi ise gerçekten ilginç. Bunu, filmin bir yerinde sendikacı Sam'in temizlik emekçisi Rosa'nın evinde verdiği örnekle açıklamak mümkün:

"17 yıl önce(1982) bir temizlikçi saat başına 8.5 dolar alıyordu. Artı sigorta, artı sağlık parası, artı tatil. Ama bugün Los Angeles'ta, 1999'ta bir sendikamız yok ve saat ücreti 5.75. Artı, "hiç". Son 20 yıldır kentin en yoksul kesiminin sırtından milyarlar kazanıyorlar."

Bu örneğin temelinde modernleştikçe hiçe sayılan insani davranışlar ve günden güne artış gösteren emeğin sömürüsü, yani daha şiddetli bir kapitalizm var. Ken Loach gibi bir insanın böylesine tanıdık bir konuya el atması ilginç olmasa gerek. Keza kendisine işçi sınıfının ve sosyal adaletsizliğe uğramışların savunucusu diye boşuna denilmiyor. İşin asıl önemli kısmı ise, bu herkes tarafından hissedilen -daha doğrusu bilinen- sorunun Loach'un estetik kaygısı ve evrensel dili üzeriden okumak.

Ken Loach'un, hiçbir filminde bir tarafı, bir ideolojiyi yada bir sınıfı tuttuğu görülmemiştir, öyle hissedilse bile. Loach'un insani ve evrense dili filmlerinde her karaktere aynı mesafededir. Onları yargılma yada suçlama hatasına düşmez. İzleyicisine adeta, siz de bu insanları yargılamayın, sadece olanı görün der gibidir. bunun sonucunda çıkaracağınız fikirler ise sadece sizin subjektif algınıza kalmıştır. Bundan ötesine Loach karışmaz çünkü görevini yapmıştır. Adeta interaktif bir ortama sokulan izleyici, karakterleri sorgulamayı bir kenara bırakıp filme dahil olur. Filmdeki kahramanların tek bir boyuta şıkışıp kalmadıklarını da böylece yakalayabilecektir seyirci. Buradan, Loach karakterlerinin aslında zıtlıklarıyla zengişleştiklerini söyleyebiliriz. Her biri kendi içinde sadece hakkı yenen, ezilmiş yada şiddete uğramış değildir. Hakkı yenen taraf yeri geldiğinde kendisi gibi olanları ele verebilir veya onlardan çalabilir. İşte bunun derininde Ken Loach genel bir tavır ortaya koysa da asıl yorumu bize bırakır. Bu kadar ezilmiş, yaşadığı ülkede ikinci sınıf vatandaş olan, giydiği üniforma yüzünden görünmez olmuş(gözardı edilmiş, dışlanmış) ailesine para göndermek için fahişelik yapmak zorunda kalmış, iki çocuğuna ve hasta kocasına bakmakla yükümlü olan Rosa neden kendi ailesi için çalışma arkadaşlarına sırt çevirir? neden onların da kendi geçtiği yoldan olası geçişlerine göz yumar? bu kısım Loach'un kurcalamaktan pek zevk aldığı bir yer. Kolaycılığa kaçıp hemen sisteme tüm suçu atmak yerine önce "insana" ve sonra da kendinden olanın birbirlerine yaptıklarına parantez açar. Sistem zaten her zaman bir kenardadır ama sistemin kendisi göz önünde sürekli tartışılarak içi boşaltıldığından spesifik bir tavırla biraz daha derinlere bakmakta fayda görür. Yalnız Bread & Roses özelinde, özellikle kadına ve erkeğe de bir parantez açmak lazım.

Bread & Roses filminin, büyük çoğunluğu kadınlardan oluşan latin temizlik işçilerinin şefi de yine bir latin Amerika?lıdır, lakin bu adam kraldan çok kralcı olmuş ve aslında sistemin kendisi için de öngördüğü eziyeti kendinden olanlara yaparak gücü elinde tutmaya çalışır. Bir anda hükmeden tarafta gördüğümüz şef için artık ırk kavramı netliğini yitirmiş; sadece elinde tuttuğu gücün muhafaza edilmesi için harcayacağı eforu dikkate almıştır. bu noktada personel şefini ne kadar eleştiriyorsak emekçi grup içinde dönüşüm yaşayanları da aynı kefede değerlendirmek gerekir. Bu ayrımın keskinliğini ortaya koyan Loach yine kahramanlarına eşit uzaklıkta profiller çizerek evrenselliğini ortaya koymuştur: ezilenin kendinden olanı ezmesi! Ken Loach belki de Rosa'nın nedenlerine getirdiği açıklamayı şef için de yapmamasının sebebini bunun en büyük onursuzluk olarak gördüğü için olabilir.

Filmin kadın boyutu ise merkeze yakın bir yerde duruyor. Her ne kadar verdikleri mücadelenin başını bir erkek çekse de James Oppenheimer'in dizelerinde geçtiği gibi;

Yürüyoruz, yürüyoruz, erkekler için de yürüyoruz.

Çünkü hala bizim oğullarımızdır onlar,

Ve biz hala analık ederiz onlara.

Rosa kısmıyla kadın sorunları daha açık şekilde dile gelse de Maya boyutu işin evrensel kısmı gibi sanki. Rosa'nın bir kadın olarak çektiği acılar kardeşi Maya'da daha çok evrensel ve insani boyutta irdeleniyor. Alın size Loach'un zıtlıklarından biri daha.

Ken Loach sinemasının 2000 çıkışlı, altın palmiye adaylı filmi Bread & Roses birçok konuda sözler etse de bunları destekleyebilen ve içini doldurabilen hem kuvvetli bir senaryosu hem de sağlam, net bir görsel yapısı var. Gerçekçiliğin yine kaybolmadığı ve olaylara boyut kattığı; bunların yanında, aynı zamanda eğlenceli de olabilen Bread & Roses sadece sosyal konulara değil, insanı ve sinemayı seven herkes için dolu dolu bir 110 dakika vaat ediyor.

Son olarak James Oppenheimer'ın Bread & Roses şiirinin sözlerini de verelim:

Birlikte yürüdüğümüzde, bizimle yürür güzel bir gün.

Tüm karanlık mutfaklardan, ve gri bir fabrikada,

Başlar birden güneş fakir dünyamızı okşamaya.

Ve duyar herkes şarkımızı bizim: "ekmek ve güller" diye!

Birlikte yürüdüğümüzde, mücadelemiz erkek içindir de

Çünkü anasız hiçbir insan bu dünyaya gelemez!

Ve bir yaşam, iş, ter ve tok bir karından daha fazlaysa,

Daha fazla isteriz, yaşamı verin bize, ama verin gülleri de!

Birlikte yürüdüğümüzde, ölü yoldaşlarımızda yürür bizimle.

Bizim şarkımızda duyulur, sessiz çığlıkları ekmek için!

Güzellik için, aşk için, sanat için, bitkindiler onlar.

Bu yüzden kavgamız ekmek ve üstüne güller içindir!

Birlikte yürüdüğümüzde, bizimle birlikte gelir daha iyi bir gün.

Mücadele edenler, tüm insanların eziyeti için mücadele verir!

Küçüklerin büyükler için sömürülmesi bir son bulsun artık!

Tüm yaşamı verin bize : ekmek ve gülleri de!
B

@basak

14 yıl önce

7.9 / 10

söyleyebileceğim tek şey adrien brody'nin olduğu bütün filmler güzeldir
SPOILER

Ekmek ve Güller filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Ekmek ve Güller filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Ekmek ve Güller filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL