Yok Oluş

Ursula K Le Guin bilim kurgu hikayeleri gibi gizemli ancak o kadar tatmin edici olmayan bir filmdi.

Kitaptan uyarlamış sanırım, daha düzgün bir kritik yapabilmek için kitabı da okumakta fayda olur sanırım. Hiç spoiler vermeden şunu söyleyebilirim her karakter kendi motivasyon kaynağına göre hareket etti az çok. Karakterler kendi içlerinde tutarlı ve gerçekçiydi.

Klişe noktalar vardı ama klişe olmazsa filmlerle empati kurmak daha da zorlaşıyor zaten. Filmin içine gereksiz konulmuş noktalar da yok değildi. Yine spoiler vermemek için bu konuya fazla girmiyorum. Senarist karakterleri daha yakından tanıyalım diye bazı detaylar eklemişti ama o detaylar karakterler ile empati kurmamız yolunda bir fayda sağlamadı.

Ama filmi izlerken tükenme duygusunu yaşadım. Gittikçe ağırlaşan bir tükenme, ama film sonunda aklımda bir fikir uyandırdı mı? Hayır. Hız trenine binmek ya da paraşütle atlamak gibi bir filmdi, bir duygu yarattı içimde, tükenme duygusu merak duygusu. Yarattığı merakı kesinlikle gidermedi. 6/10 verilebilir.

Annihilation, bir bilim kurgu filmi gibi ilerleyerek ve onun trüklerini kullanarak aslında bir kadın erkek ilişkisinin kırılganlığını, aldatılmaya verilen tepkiyi ve bu tepkinin yüzleşmeye ve affetmeye ya da bunu aşmaya yönelik gayretini, bir yabancının (yabancı=uzaylı) iki insan arasındaki mahrem bağa dahil olarak o bağın mahremiyetini bozmasını, ilişkiyi sürdüren insanların bu olayı aşmaya çalışmasını ve bir şekilde aşmasını anlatıyor. Annihilation bir bilim kurgu filminden bekleyebileceğimiz şeyleri beklentimizin altında kalacak şekilde veriyor bence. Filmin sıkıcı bulunması doğal, çünkü aslında hareket ve aksiyon değil hareketsizlik ve aksiyonsuzluk var filmde. Bitkinin, hayvanın, insanın dnasının birbirine karıştığı yeni yaşam alanında ise hayatın yeni yollar deneyerek ortaya başka başka canlılar koyduğunu görüyoruz, ama bütün bunlar aslında bir karı kocanın ilişkisi, yaşanan ihanet, ihanetin ilişkiyi sarsması, özellikle kadın karakterin bütün bu olup bitenleri aşmaya çalışmasını anlatmak amacıyla bilim kurgu öyküsü kullanılarak ilginç bir hale getirilmiş bahaneler, öykü parçaları, vesileler sanki. Ancak ister aslında sadece bir bilim kurgu filmi olsun, isterse bilimkurgu öyküsü içerisinde bir dram olsun, isterse her ikisini anlatmaya çalışan bir film olsun ortaya çıkan sonucun ilgi çekici bir konuya ait olsa bile ilgi çekici bir film olmayı başaramadığını söylemek gerek; bunun sebebi aksiyon eksikliği de değil, anlayamadığım, kendim de tam olarak ne olduğunu çözemediğim bir eksiklik, bir tat eksikliği mevcut filmde, sanki kısa sürede bir sürü şey anlatılmaya çalışılıyor gibi ve bu yaklaşım ilgi çekiyor olsa bile çok fazla keyif veriyor da diyemeyiz. Şekeri eksik kalmış muhallebi gibi. Yediğimiz şey muhallebi, ama şekeri eksik. Arrival'ın üslbuna benzediğini, öykü akış hızının bu filme benzediğini söyleyebiliriz ama iki film arasındaki en önemli fark işte bu şeker farkı. Yine de izlemeye değer diyebilirim.

Bir bilinmezliğin içinde sizi sonuna kadar götürmeye mecbur eden hakikat, sizin günahlarınız olacak !

"Annihilation, yaratım ve yok oluş her zaman, her an iç içe.. tanrı kendini görmek için tekrar ve tekrar yaratacak ve yok edecek "

Derin filmlerin zemini biraz kaygan oluyor değil mi :) Vicdan azabı, yitirme ve hastalıkla Tanrı'ya karşı yürüyen 5 kadın. Geriye doğru dönemeyeceğini bilmene rağmen yüzleşme dürtüsünün anlamını yitirdiği korkunç bir güzelliğin içine düşmüşsün.. Tek bir kökten filizlenen binlerce farklı bitki, mutasyona uğramış hayvanlar ya da Mesh sözüyleişaret edildiği üzere bazı insanların hayvana dönüşmesi ! Bu ayrıntıyı lütfen kaçırmayın .. Tanrı'ya karşı savaşacak mısın, yüzleşecek misin ? Yoksa bulunduğun bu şahane güzelliğin içinde teslimiyetle sorgusuz ve sualsiz naif bir ağaca mı dönüşeceksin ? ( Tabii ki bu hissi herkes hissedemeyecek )

Bu filmi bir Imax salonunda izlemek isterdim .. Görsel olarak sahiden şahane. Ve bir bilinmezi yorumlamak inanın zor efendim. İyi seyirler olsun :)