1970’lerin dünyasında Kuzey İskoçya’da ufak bir kasaba. Yabancıların hoş karşılanmadığı ve yaşanan her günün Tanrı’nın isteği doğrultusunda yaşanıldığına inanılan tutucu bir kasabada, Bess kendisinin bile hayal edemeyeceği bir güzellikte aşk yaşar. Danimarkalı bir petrol işçisi Jan’a aşık olan Bess
... Devamı 1970’lerin dünyasında Kuzey İskoçya’da ufak bir kasaba. Yabancıların hoş karşılanmadığı ve yaşanan her günün Tanrı’nın isteği doğrultusunda yaşanıldığına inanılan tutucu bir kasabada, Bess kendisinin bile hayal edemeyeceği bir güzellikte aşk yaşar. Danimarkalı bir petrol işçisi Jan’a aşık olan Bess hızlı bir şekilde evlenir ve hayat onun için kusursuz hale gelir. Aşkla beraber öğrendiği seksin de korkutucu hiçbir yanı olmadığını anlayan, hatta dünyadaki en güzel duyguları yaşamaya başladığına inanan genç kadın her gün Tanrı’ya daha fazla dua etmeye başlar. İstediği tek şey mutluluğunun bozulmamasıdır. Ancak Bess’in korktuğu şeyler başına gelir ve petrol kulesindeki işine dönen Jan ağır bir kaza geçirip kafasından yaralanır. Tamamen felç olan Jan’la Bess arasında hiçbir cinsel bağ kalmamıştır. Jan karısından kendisine yeni bir sevgili bulmasını ve onunla sevişirken yaşadıklarını anlatmasını ister. En başta bu fikirden ürken Bess zamanla tüm bunların Tanrı’nın buyruğu olduğuna inanmaya başlar.
Danimarka sinemasının en çarpıcı yönetmenlerinden Lars Von Trier’in perspektifinden yine zor bir konu. Aşk, cinsellik ve Tanrı inancı arasında gidip gelerek dalgaları aşmaya çalışan Emily Watson’ın en azından oyunculuk kariyerinde büyük engelleri aştığı gerçek. Güzel oyuncu bu filmdeki performansıyla Oscar ödülüyle tanışmıştı.