7.7

198 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7.8 (71.511 OY)

KONUSU
1970’lerin dünyasında Kuzey İskoçya’da ufak bir kasaba. Yabancıların hoş karşılanmadığı ve yaşanan her günün Tanrı’nın isteği doğrultusunda yaşanıldığına inanılan tutucu bir kasabada, Bess kendisinin bile hayal edemeyeceği bir güzellikte aşk yaşar. Danimarkalı bir petrol işçisi Jan’a aşık olan Bess ... Devamı
1970’lerin dünyasında Kuzey İskoçya’da ufak bir kasaba. Yabancıların hoş karşılanmadığı ve yaşanan her günün Tanrı’nın isteği doğrultusunda yaşanıldığına inanılan tutucu bir kasabada, Bess kendisinin bile hayal edemeyeceği bir güzellikte aşk yaşar. Danimarkalı bir petrol işçisi Jan’a aşık olan Bess hızlı bir şekilde evlenir ve hayat onun için kusursuz hale gelir. Aşkla beraber öğrendiği seksin de korkutucu hiçbir yanı olmadığını anlayan, hatta dünyadaki en güzel duyguları yaşamaya başladığına inanan genç kadın her gün Tanrı’ya daha fazla dua etmeye başlar. İstediği tek şey mutluluğunun bozulmamasıdır. Ancak Bess’in korktuğu şeyler başına gelir ve petrol kulesindeki işine dönen Jan ağır bir kaza geçirip kafasından yaralanır. Tamamen felç olan Jan’la Bess arasında hiçbir cinsel bağ kalmamıştır. Jan karısından kendisine yeni bir sevgili bulmasını ve onunla sevişirken yaşadıklarını anlatmasını ister. En başta bu fikirden ürken Bess zamanla tüm bunların Tanrı’nın buyruğu olduğuna inanmaya başlar.

Danimarka sinemasının en çarpıcı yönetmenlerinden Lars Von Trier’in perspektifinden yine zor bir konu. Aşk, cinsellik ve Tanrı inancı arasında gidip gelerek dalgaları aşmaya çalışan Emily Watson’ın en azından oyunculuk kariyerinde büyük engelleri aştığı gerçek. Güzel oyuncu bu filmdeki performansıyla Oscar ödülüyle tanışmıştı.

YORUM YAZ

SPOILER

POPÜLER YORUMLAR

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@tiamath

2 yıl önce

7 / 10

Müthiş bir Emily Watson oyunculuğu. Filmi önemli ölçüde taşıyan unsur bu diyebilirim. Oldukça zengin bir hikaye barındıran bir film olması rağmen birçok kişinin de bahsettiği üzere son sahne filmin kalitesini önemli ölçüde baltalıyor.

İçine kapanık ve geçmişinde psikolojik bazı problemler yaşamış olan Bess, Jan ile aşkı tanıma fırsatı yakalar ve deneyimleyememiş olduğu birçok şeyi deneyimlemeye başlar. Bu konudaki açlığını düğün gerçekleşmekte iken tuvalette zifaf yapmalarından anlamaktayız. Kız bu yaşında böyle birşeyi keşfetmiş olması tabi ki partnerine olan bağlılığını daha da arttırma konusunda bir etkendir. Bunun yanında, küçük bir kasabada din baskısının oldukça hakim olduğu ortamda, Bess, küçüklüğünden bu yana hissetmiş olduğu baskı sonucu, düşüncelerine karşılık tanrının ona nasıl cevaplar vereceğine hakim bir duruma gelmiştir.
-Neden yaptın bunu?
-çünkü gelmesini istedin!
Din ile ilgili birçok eleştiriyi noktasal veriyo
... Devamı
Müthiş bir Emily Watson oyunculuğu. Filmi önemli ölçüde taşıyan unsur bu diyebilirim. Oldukça zengin bir hikaye barındıran bir film olması rağmen birçok kişinin de bahsettiği üzere son sahne filmin kalitesini önemli ölçüde baltalıyor.

İçine kapanık ve geçmişinde psikolojik bazı problemler yaşamış olan Bess, Jan ile aşkı tanıma fırsatı yakalar ve deneyimleyememiş olduğu birçok şeyi deneyimlemeye başlar. Bu konudaki açlığını düğün gerçekleşmekte iken tuvalette zifaf yapmalarından anlamaktayız. Kız bu yaşında böyle birşeyi keşfetmiş olması tabi ki partnerine olan bağlılığını daha da arttırma konusunda bir etkendir. Bunun yanında, küçük bir kasabada din baskısının oldukça hakim olduğu ortamda, Bess, küçüklüğünden bu yana hissetmiş olduğu baskı sonucu, düşüncelerine karşılık tanrının ona nasıl cevaplar vereceğine hakim bir duruma gelmiştir.
-Neden yaptın bunu?
-çünkü gelmesini istedin!
Din ile ilgili birçok eleştiriyi noktasal veriyor denilebilir. Aslında bunun din değil dini elinde tutan kişilere bir eleştiri olduğunu da belirtmek gerek. Uygulamada gördüğümüz birçok şeyin aslında din adamlarının düzmecesi olduğu biraz olsun din araştırılınca ortaya çıkıyor. Bu hikayede ki en bariz örnek olan kilisede kadınlar konuşamaz ibaresini hiçbir incilde bulamazsınız. Aynı şekilde başa gelen musibetlerin kendi hatamız olduğu vurgusu, bencillik ve duygu hakimiyetinde zayıflığın günah olduğu gibi birçok ince noktalara değiniliyor.

Hikayenin dönüm noktası ise Jan'ın geçirmiş olduğu travmatik kaza ile birlikte geliyor. Açıkcası bu sahnenin daha iyi kurgulanmasını beklerdim. Patlama anında ilk darbeyi alıp fırlayan adam Jan olsaydı bence daha inandırıcı bir kaza ve felç sonucu hikayesi çıkardı. Neyse, bu noktadan sonra Jan, Bess'ten kendi seksüel hayal dünyasını besleyebilmesi için başkalarıyla birlikte olmasını ve gelip anlatmasını talep eder. Bess ise bunu fedakarlık yaptıkça Jan'ın iyileşeceğine yorar. Olaylar içinden çıkılmaz bir duruma doğru sürüklenmeye başlar.
Doktorun dediği gibi, "her ne pahasına olursa olsun yaşamak en iyisi değildir!" yerinde bir deyimdi. Filmin sonundaki fedakarlığın Bess için olan bedeli belki de bu sözün gereğiydi. Çan sahnesine değinmek bile istemiyorum. Bu kadar kompleks bir hikayeye daha yaratıcı bir miracle sahnesi geliştirilebilirdi.

@ezgibakr

2 yıl önce

7.4 / 10

Bu mükemmel aşkın ve tutkunun filmi değil! Cinsel sevgi insana en büyük tatmini sağlar ve insan için mutluluğun prototipi haline gelir.(Freud, Das Unbehagen in der Kultur,1930.)Kilise baskısı ile cinsel yaşamını uzun süre askıya alan ve ruhsal sıkıntılarla neredeyse nevrotik denebilecek karakteristik bozukluklara sahip Bess’in cinselliğini keşfetmesi ve ona bu cinsel hazzı ilk defa veren adama onun cinsel isteklerini tatmin eden bir obje gözüyle bakması; uzakta olduğunda kendini yaşama kapatması ve cinsel hazzının tutsağı olması anlatılıyor. Jan’ın geçirdiği kaza sonrasında Bess’in tüm cinsel açlığını ortaya çıkarması ve onu dizginleyecek tarafının kendisini tanrı figürü ile belli etmesinin ardından bir süre tanrıya ulaşamaması ve kendisine zarar verecek düzeyde cinsel davranışlarda bulunması sonucunda çocuklarca taşlanması ve gemideki adamlar tarafından saldırıya uğraması gösterilmiş. Bess’in tanrısı onun superegosu ve yanlış gelişimle
... Devamı
Bu mükemmel aşkın ve tutkunun filmi değil! Cinsel sevgi insana en büyük tatmini sağlar ve insan için mutluluğun prototipi haline gelir.(Freud, Das Unbehagen in der Kultur,1930.)Kilise baskısı ile cinsel yaşamını uzun süre askıya alan ve ruhsal sıkıntılarla neredeyse nevrotik denebilecek karakteristik bozukluklara sahip Bess’in cinselliğini keşfetmesi ve ona bu cinsel hazzı ilk defa veren adama onun cinsel isteklerini tatmin eden bir obje gözüyle bakması; uzakta olduğunda kendini yaşama kapatması ve cinsel hazzının tutsağı olması anlatılıyor. Jan’ın geçirdiği kaza sonrasında Bess’in tüm cinsel açlığını ortaya çıkarması ve onu dizginleyecek tarafının kendisini tanrı figürü ile belli etmesinin ardından bir süre tanrıya ulaşamaması ve kendisine zarar verecek düzeyde cinsel davranışlarda bulunması sonucunda çocuklarca taşlanması ve gemideki adamlar tarafından saldırıya uğraması gösterilmiş. Bess’in tanrısı onun superegosu ve yanlış gelişimler sonucu oldukça hasarlı. Filmin sonunda kendini öldürtüyor ve tabutu kocası Jan tarafından denizin dibine gönderiliyor. Gökyüzünde abartılı biçimde kurulan din çağrışımının simgesi kilise çanları Bess’in cenazesini onurlandırıyor. Fahişe olduğu için Bess’i dinin dışına atan ve cehenneme gönderdiklerini açıklayan kilise görevlilerinin karşısında dikilen görkemli bir çan; dinin inançtan ibaret olduğunu ve hiçbir dini kurumun bunu zedeleyemeyeciğini anlatan bir sembol gibi geldi bana.

@hikmetelli

3 yıl önce

O son sahneye gerçekten gerek var mıydı?

@kuzgunadam

4 yıl önce

7.5 / 10

Ben filmde inançtan neredeyse beyni çürümüş; saf, temiz ama başka hiçbir şey bilmeyen sonra da diğer bir ’mantık savıcı’ aşk ile tamamen duygulara boğulan iyice zayıflamış bir karakter gördüm şahsen asla böyle bir eş istemem sadece saf aşkla olmaz o iş tabi herkes farklı düşünebilir.
Filmin müzikleri ve Emily Watson’ın oyunculuğu harikaydı. Bence filmin son sahnesi büyük bir talihsizlik filme ihanet gibi. Yine de film güzeldi zaten yönetmenin tarzını seviyorum.

@tibetli

5 yıl önce

8.5 / 10

deli olmakla aşık olmak arasında hiçbir fark yok. Sevgi için gösterilen fedakarlıkların boyutunu bizlere gösteren bir film

@olanzveins

7 yıl önce

7 / 10

Çok derin bir film olmasına rağmen herşeyi Bess'in akıl sağlığının bozuk olmasına bağlamamak lazım diye düşünüyorum. Yorumlarsak eğer Bess'in akıl sağlığının durumu ile film bizlerle anlatılmak istenen arasına bir perde çekebilir. Derinlik sonlara doğru artarak aynı zamanda seyirciyi rahatsız ederekte Lars von Trier ile anılan Dogma 95 manifestosunu hatırlatıyor.

@apen

7 yıl önce

7.6 / 10

Canım film son bölümde mahvolmuş.Bu yönetmende son sahne yada son bölüm sıkıntısı var bunu kesin olarak tespit etmiş bulunuyorum...

@naksidil

8 yıl önce

Emily Watson oyunculuğu dışında birçok taşı oturtulamamış eksik bir film..Kabul edebileceğimen doğruinancım , Bess gibi insanların Tanrıya gerçekten yakın olduğudur.. sevgileri gerçektir..

@seko

10 yıl önce

En büyük yeteneği inanmak olan bir kadının öyküsünü izledim. Benim için filmdeki aşk, bağlılık ikinci planda kaldı daha çok kilise ve ona mensup kişilerin hayatı yaşayış ve algılama biçimlerine odaklandım.

Muhafazakar toplumlarda farklı olmak çok zordur. Özellikle dini amaç olarak görenlerde. Çünkü kendileri Tanrı adına kararlar alabilir, sizi yargılayabilir bu da yetmezmiş gibi sizi aforoz bile edebilirler. (Sanki Tanrı kendi insiyatifini onlara devretmiş)

Puanım: 8

@otlu_kek

10 yıl önce

-lars von trier'in kırmızı deri şorta karşı özel bir ilgisi var sanırım.

-bu adamın filmlerinde kadınların çektiği zulüm nedir arkadaş?

yıllarca aşkı bekleyen ve bulduğunda aklını tamamen yitiren bir ana karakter var filmde ve öğreniyoruz ki zaten psikolojik bozukluklarla ilgili bir geçmişi var.Kaybetmekten o kadar çok korkuyor ki aşkı uğruna bildiği tek şeye inancına sığınıyor ama belli ki bu inanç herkesin hissettiği türden bir inanç değil.O Kasabanın içinde o kadar kapalı bir ortamdaki kendini doğru düzgün ifade edemiyor bile.Konuşabildiği hiç kimse yok ve en fazla yakınlaştığı kişi de kocası ki onunla bile tam olarak konuşamıyor.Duygularını bu kadar uçta yaşayan birinin bulduğu bu aşk için yaptığı akla mantığa sığmayan şeylerde haliyle normal geldi gözüme.Zaten duygularını yoğun yaşayan insanlarında aşk için neler yaptığını bol bol görüyoruz günlük hayatta.Beni şok eden durum bess'in ölümün
... Devamı
-lars von trier'in kırmızı deri şorta karşı özel bir ilgisi var sanırım.

-bu adamın filmlerinde kadınların çektiği zulüm nedir arkadaş?

yıllarca aşkı bekleyen ve bulduğunda aklını tamamen yitiren bir ana karakter var filmde ve öğreniyoruz ki zaten psikolojik bozukluklarla ilgili bir geçmişi var.Kaybetmekten o kadar çok korkuyor ki aşkı uğruna bildiği tek şeye inancına sığınıyor ama belli ki bu inanç herkesin hissettiği türden bir inanç değil.O Kasabanın içinde o kadar kapalı bir ortamdaki kendini doğru düzgün ifade edemiyor bile.Konuşabildiği hiç kimse yok ve en fazla yakınlaştığı kişi de kocası ki onunla bile tam olarak konuşamıyor.Duygularını bu kadar uçta yaşayan birinin bulduğu bu aşk için yaptığı akla mantığa sığmayan şeylerde haliyle normal geldi gözüme.Zaten duygularını yoğun yaşayan insanlarında aşk için neler yaptığını bol bol görüyoruz günlük hayatta.Beni şok eden durum bess'in ölümünden sonra jan'ın sapasağlam olup ayağa kalkmasıydı.Her ne kadar filmin sonunda bu dini değerlere,inanca bağlansa da ben bunun böyle olduğunu düşünmüyorum.Aşkı için en çok kendini harap eden insan tabiri caizse bess gibi "aptal,saf" insanlardır.Sen kendini harap edip,belki ölüp gidiyorsun ama gerideki insan sapasağlam olup hayatına devam ediyor.Tıpkı günlük hayatta olduğu gibi.Bess bu kadar batıl inançlara sarılmayıp güçlü durmayı başarabilseydi jan ile güzel bir gelecek onu bekliyordu ama o bunu hayal edemedi ve bildiği yoldan onu iyileştirmeye çalıştı ve kendini harcadı.Filmin final sahnesindeki çanları düşünmek istemiyorum çünkü bence bu final olmamıştı böyle güzel bir filme.

@fight_club_ile

12 yıl önce

uzun süre etkisinden çıkamadığım film, fazlasıyla iyiydi...
M

@mbaran

13 yıl önce

7 / 10

Üslup olarak diğer Trier filmlerine göre daha hafif.

@purpula

14 yıl önce

8.3 / 10

Çok başarılı bulduğum bir film. Müzik seçimleri ve Emily Watson'un oyunculuğu (oynamamış esasında, yaşamış direk) takdire şayandı.

!! SPOILER !!

Aslında son sahnede Lars Von Trier şunu söylemek istemiş; ''Size delilik olarak gelen bazı şeyler bazı kimseler için gerçek olabilir.''
Eh, bilemiyorum. Merak ettiğim bir şey var aslında. Jan Nyman yani başrol erkek oyuncumuz Bess'in yanına sonradan geliyordu. Bu elemanlar nerde tanışmış da bu kadar sevişmişler diye sormadan edemedim yani. Ben mi kaçırdım ki bir şeyleri?

!! SPOILER !!
C

@coolcadaver

15 yıl önce

Güzel bir film. Arkadaşların yorumlarına katılıyorum saf aşk konusunda fakat şunu görüyorum bir insana duyulan saf aşk öyle güzel birşey de değil mantığın yeride bambaşka.

@bezdim

15 yıl önce

insan doğasına hükmeden şeyi henüz çözememiş biri olarak, beni o kadar çok etkiledi ki; insanın yapabileceklerinden, iyisiyle kötüsüyle yapmayı isteyebileceklerinden şu muazzam anlatım örgüsü içinde şu muazzam filmle birlikte yeniden korktum, içim her saniyesinde biraz daha fazla ürperdi.

!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!

filmin son sahnesi hoş durmamış, bu kadar nadide bir anlatımdan sonra bu kadar abartılı bir (veya metaforik?) sahne bana yersiz gibi geldi ama belki de lars von trier’in bir bildiği vardır.

!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!

ayrıca öyle güzel şarkılar seçilmiş ve öyle güzel yerlere kondurulmuş ki o şarkılar olmasa bu film eksik kalırmış. sabah akşam o şarkıları dinleyip dinleyip filmi hatırlamak bu filmle ilgili harika bir başka zevk.
SPOILER

Dalgaları Aşmak filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Dalgaları Aşmak filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Dalgaları Aşmak filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL