11 yıl önce
Soraya'yı Taşlamak
(2008)The Stoning of Soraya M.
8.1
271 OYPUAN VER
5
Imdb: 7.9 (21.723 OY)
KONUSU
Gazeteci Freidounenun arabası bozulur, durduğu küçük köyde onun gazeteci olduğunu anlayan Zahra, konuşmak için peşine takılır. Yeğeni Soraya, köylüler tarafından bir gün önce vahşice katledilmiştir. Ölmeden önce yeğenine söz veren Zahra, vahşetin köyün sırlarının arasında kalmaması için elinden gele
... Devamı
Gazeteci Freidounenun arabası bozulur, durduğu küçük köyde onun gazeteci olduğunu anlayan Zahra, konuşmak için peşine takılır. Yeğeni Soraya, köylüler tarafından bir gün önce vahşice katledilmiştir. Ölmeden önce yeğenine söz veren Zahra, vahşetin köyün sırlarının arasında kalmaması için elinden geleni yapmaya kararlıdır. Tek umudu olan gazeteci onu dinlemelidir.
-
Cyrus Nowrasteh
Yönetmen
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Zahra
Soraya M.
Freidoune
Ali
Mullah
Ebrahim
Hashem
Bita
YORUM YAZ
POPÜLER YORUMLAR
Süreyya'yı Taşlayanlar
Bazı filmler üzerine söylenecek pek bir şey yoktur. Bazı filmler, gerçeği insanın suratına vuruverir. Bazı filmler ölüm kadar soğuktur.
The Stoning of Soraya M., insanı insanlığından utandıracak kadar açık, apaçık bir film. Oyunlar, entrikalar, fırsatlar, fırsatçılar, katiller, istismarcılar, tecavüzcüler, iftiracılar...Hepsi öyle kol kola ve öyle vurdumduymaz ki, gören herkese aynı soruyu sorduruyorlar: İnsanoğlu nasıl bu kadar acımasız olabilir?
Bu film izleyenlere bir mesaj vermiyor, hayır. Bu film mesajın ta kendisi. Dini kendine kalkan edip tüm insanlık suçlarını vicdanında bir yaprak kıpırdamaksızın işleyen adilerin, ikiyüzlülerin filmi bu. Dünyaya gelip, binbir türlü kötülüğe kurban gitmeden ölemeyen masumların filmi bu. Hayatın tuhaf sessizliği, basit görünen gidişatı içinde, aniden parlayıveren bir ateşin ciğerlerini dağladığı insanların filmi bu.
Dünya çirkin ... Devamı
Bazı filmler üzerine söylenecek pek bir şey yoktur. Bazı filmler, gerçeği insanın suratına vuruverir. Bazı filmler ölüm kadar soğuktur.
The Stoning of Soraya M., insanı insanlığından utandıracak kadar açık, apaçık bir film. Oyunlar, entrikalar, fırsatlar, fırsatçılar, katiller, istismarcılar, tecavüzcüler, iftiracılar...Hepsi öyle kol kola ve öyle vurdumduymaz ki, gören herkese aynı soruyu sorduruyorlar: İnsanoğlu nasıl bu kadar acımasız olabilir?
Bu film izleyenlere bir mesaj vermiyor, hayır. Bu film mesajın ta kendisi. Dini kendine kalkan edip tüm insanlık suçlarını vicdanında bir yaprak kıpırdamaksızın işleyen adilerin, ikiyüzlülerin filmi bu. Dünyaya gelip, binbir türlü kötülüğe kurban gitmeden ölemeyen masumların filmi bu. Hayatın tuhaf sessizliği, basit görünen gidişatı içinde, aniden parlayıveren bir ateşin ciğerlerini dağladığı insanların filmi bu.
Dünya çirkin ... Devamı
Süreyya'yı Taşlayanlar
Bazı filmler üzerine söylenecek pek bir şey yoktur. Bazı filmler, gerçeği insanın suratına vuruverir. Bazı filmler ölüm kadar soğuktur.
The Stoning of Soraya M., insanı insanlığından utandıracak kadar açık, apaçık bir film. Oyunlar, entrikalar, fırsatlar, fırsatçılar, katiller, istismarcılar, tecavüzcüler, iftiracılar...Hepsi öyle kol kola ve öyle vurdumduymaz ki, gören herkese aynı soruyu sorduruyorlar: İnsanoğlu nasıl bu kadar acımasız olabilir?
Bu film izleyenlere bir mesaj vermiyor, hayır. Bu film mesajın ta kendisi. Dini kendine kalkan edip tüm insanlık suçlarını vicdanında bir yaprak kıpırdamaksızın işleyen adilerin, ikiyüzlülerin filmi bu. Dünyaya gelip, binbir türlü kötülüğe kurban gitmeden ölemeyen masumların filmi bu. Hayatın tuhaf sessizliği, basit görünen gidişatı içinde, aniden parlayıveren bir ateşin ciğerlerini dağladığı insanların filmi bu.
Dünya çirkin bir yer, evet. Harcanan hayatların sadece filmi yapıldığında, kitabı yazıldığında gündeme geldiği, sonra da yavaş yavaş bir kez daha silindiği bir gezegende, birbirimizden habersiz ömür tüketiyoruz. Bunun için kimseyi suçlayacak değilim. Kim gerçekleri tüm çıplaklığıyla görmek ister ki? Kim bu zehir gibi hayatları bilmek ister ki? Keşke başımızı toprağa gömebilsek. Keşke olanlar hiç olmasa. Biz kendi köşemizde, hiçbir şey bilmeden ölebilsek.
Filmin finalini daha izlemeden biliyoruz. Yavaş yavaş biz de Süreyya ile gidiyoruz ölüme. Öncesinde nasıl bir hayat yaşadığını ise tahmin etmek hiç zor değil. Sorumsuz ve sevgisiz bir babanın dünyanın çirkin yüzüyle çok erken karşılaşmış, birçok kez tacize uğramış küçük kızı... Bu küçük kız büyüyemeden, hiç tanımadığı bir adama verilecek. Hem de uçkurundan başka hiçbir şey düşünmeyen, kendi öz babasından daha kötü bir adama... Sonra recmedildiği gün kendisine ilk taşları atacak olan oğullarını dünyaya getirecek. Ardından hayatlarıyla, kendi hayatını tekerrür edecek kızlarını doğuracak. Acı çekecek, açlık çekecek, ağlasa da gülse de yine dayak yiyecek. Başka türlüsü mümkün mü ki? Kadınların hediyelik eşya olarak görüldüğü, dinin tamamen yanlış tefsir edildiği, her yasanın, her yasağın erkeklerin keyfine göre konulup yorumlandığı bir dünyada; "erkeklerin dünyası"nda doğmuş bir kız için elbette başka ihtimal yok. Çünkü katilin olduğu yerde maktül de olmalı.
Bu film bana bir insanın başka bir insanı öldürmesinin ne kadar kolay olduğunu hatırlattı. Ölmek basittir, öldürmek ise daha basit.
Beni en çok etkileyen Süreyya'nın ölüme giderkenki sessizliğiydi. Ölümü bir tek onun gibi, "hiç yaşamayanlar" bu kadar kolay kabullenebilirdi. Şaşkın değildi. Evet, nafaka ödememek için onun bir kadının başına gelebilecek en kötü şekilde ölmesini sağlayan bir kocası olduğunu biliyordu. Evet, ahlaksız teklifine maruz kaldığı Molla Hasan'ın ne kadar adil olabileceğini tahmin etmek hiç zor değildi. Evet, diller torba değildi. Evet, insanlar birini öldürmek isteyince öldürürlerdi.
Bu film bana dedikodunun ne kadar yakıcı olduğunu hatırlattı. Süreyya taşlanırken, gol atılınca sevinen azgın fanatik gibi yerinde etekleri zil çalan o kadın, dedikodunun ta kendisiydi sanki. Başkalarının felaketiyle beslenen bir akbabaydı o. Ölümlere davetiye çıkaran, yuvaları yıkan, yürekleri yakan, bütün değerleri bir anda harcayan bir kara defterdi o. Kinle, düşmanlıkla, hasetle boyanmış kapkara bir defter...
Son ana kadar yüzünde iblise yaraşır bir sırıtışla dolaşan Ali ise, yeryüzünde bozgunculuk yapmak ve kan dökmek için yaratılmış bir mahluğun en kusursuz örneğiydi. Her katilin gözlerinde aynı bakış vardır, her iftiracının dudağında aynı bükülüş.
Bu film bana insan olmanın ne kadar utanç verici olduğunu hatırlattı. Bu film görmek istemediklerimizi tıktığımız karanlık bir izbeydi sanki. Bu film bütün dünyamı yerinden oynattı.
Bazı filmler üzerine söylenecek pek bir şey yoktur. Bazı filmler, gerçeği insanın suratına vuruverir. Bazı filmler ölüm kadar soğuktur.
The Stoning of Soraya M., insanı insanlığından utandıracak kadar açık, apaçık bir film. Oyunlar, entrikalar, fırsatlar, fırsatçılar, katiller, istismarcılar, tecavüzcüler, iftiracılar...Hepsi öyle kol kola ve öyle vurdumduymaz ki, gören herkese aynı soruyu sorduruyorlar: İnsanoğlu nasıl bu kadar acımasız olabilir?
Bu film izleyenlere bir mesaj vermiyor, hayır. Bu film mesajın ta kendisi. Dini kendine kalkan edip tüm insanlık suçlarını vicdanında bir yaprak kıpırdamaksızın işleyen adilerin, ikiyüzlülerin filmi bu. Dünyaya gelip, binbir türlü kötülüğe kurban gitmeden ölemeyen masumların filmi bu. Hayatın tuhaf sessizliği, basit görünen gidişatı içinde, aniden parlayıveren bir ateşin ciğerlerini dağladığı insanların filmi bu.
Dünya çirkin bir yer, evet. Harcanan hayatların sadece filmi yapıldığında, kitabı yazıldığında gündeme geldiği, sonra da yavaş yavaş bir kez daha silindiği bir gezegende, birbirimizden habersiz ömür tüketiyoruz. Bunun için kimseyi suçlayacak değilim. Kim gerçekleri tüm çıplaklığıyla görmek ister ki? Kim bu zehir gibi hayatları bilmek ister ki? Keşke başımızı toprağa gömebilsek. Keşke olanlar hiç olmasa. Biz kendi köşemizde, hiçbir şey bilmeden ölebilsek.
Filmin finalini daha izlemeden biliyoruz. Yavaş yavaş biz de Süreyya ile gidiyoruz ölüme. Öncesinde nasıl bir hayat yaşadığını ise tahmin etmek hiç zor değil. Sorumsuz ve sevgisiz bir babanın dünyanın çirkin yüzüyle çok erken karşılaşmış, birçok kez tacize uğramış küçük kızı... Bu küçük kız büyüyemeden, hiç tanımadığı bir adama verilecek. Hem de uçkurundan başka hiçbir şey düşünmeyen, kendi öz babasından daha kötü bir adama... Sonra recmedildiği gün kendisine ilk taşları atacak olan oğullarını dünyaya getirecek. Ardından hayatlarıyla, kendi hayatını tekerrür edecek kızlarını doğuracak. Acı çekecek, açlık çekecek, ağlasa da gülse de yine dayak yiyecek. Başka türlüsü mümkün mü ki? Kadınların hediyelik eşya olarak görüldüğü, dinin tamamen yanlış tefsir edildiği, her yasanın, her yasağın erkeklerin keyfine göre konulup yorumlandığı bir dünyada; "erkeklerin dünyası"nda doğmuş bir kız için elbette başka ihtimal yok. Çünkü katilin olduğu yerde maktül de olmalı.
Bu film bana bir insanın başka bir insanı öldürmesinin ne kadar kolay olduğunu hatırlattı. Ölmek basittir, öldürmek ise daha basit.
Beni en çok etkileyen Süreyya'nın ölüme giderkenki sessizliğiydi. Ölümü bir tek onun gibi, "hiç yaşamayanlar" bu kadar kolay kabullenebilirdi. Şaşkın değildi. Evet, nafaka ödememek için onun bir kadının başına gelebilecek en kötü şekilde ölmesini sağlayan bir kocası olduğunu biliyordu. Evet, ahlaksız teklifine maruz kaldığı Molla Hasan'ın ne kadar adil olabileceğini tahmin etmek hiç zor değildi. Evet, diller torba değildi. Evet, insanlar birini öldürmek isteyince öldürürlerdi.
Bu film bana dedikodunun ne kadar yakıcı olduğunu hatırlattı. Süreyya taşlanırken, gol atılınca sevinen azgın fanatik gibi yerinde etekleri zil çalan o kadın, dedikodunun ta kendisiydi sanki. Başkalarının felaketiyle beslenen bir akbabaydı o. Ölümlere davetiye çıkaran, yuvaları yıkan, yürekleri yakan, bütün değerleri bir anda harcayan bir kara defterdi o. Kinle, düşmanlıkla, hasetle boyanmış kapkara bir defter...
Son ana kadar yüzünde iblise yaraşır bir sırıtışla dolaşan Ali ise, yeryüzünde bozgunculuk yapmak ve kan dökmek için yaratılmış bir mahluğun en kusursuz örneğiydi. Her katilin gözlerinde aynı bakış vardır, her iftiracının dudağında aynı bükülüş.
Bu film bana insan olmanın ne kadar utanç verici olduğunu hatırlattı. Bu film görmek istemediklerimizi tıktığımız karanlık bir izbeydi sanki. Bu film bütün dünyamı yerinden oynattı.
Kurban keserken bile kurbanın acı çekmemesi için elinden gelen gayreti gösteren bir din, karınca yuvası dağılmasın diye ordunun güzergahını değiştirebilecek şuuru aşılayan bir din , lütfen karıştırmayalım.
Yıllarca araştırdık/okuduk bu konuları..Laf olsun diye yorum yazmıyoruz..Recm,İslam’ın/Şeriat’ın bir gerçeğidir..
"bir eşi bırakıp yerine bir başka eşi almak isterseniz, onlardan birine (öncekine) yüklerle (mal ve para) vermişseniz bile ondan hiçbir şey almayın. ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız?"(4/20)
türkçe’ye soraya’yı taşlamak olan çevrilmiş, incendies gibi insanın kanını donduran bir film. gerçek bir hikayeye dayanıyor ve fransız asıllı iranlı yazar freidoune sahebjam’in yazdığı süreyya’nın recm edilişi adlı romanından uyarlanmış. film ne anlatıyor? şah devriminden sonra iran’da gerçekleşen molla devriminin bir yerlerinden uydurdukları şeriat kanunlarını uygulayışı, kadınların köpek kadar değerinin olmadığı bir dünya, yalan, iftira ve soysuzluğun, din adı altında gölgelenip insanların nasıl vahşi birer yaratığa dönüşebileceğini yaşanmış bir hikayeye dayanarak aktarıyor bize. anahtar sözcükler olarak recm, muta nikahı ve poligami’den bahsedilebilir. bir de, keşke insanlar inandıkları şeyi kaynağından, k ... Devamı
türkçe’ye soraya’yı taşlamak olan çevrilmiş, incendies gibi insanın kanını donduran bir film. gerçek bir hikayeye dayanıyor ve fransız asıllı iranlı yazar freidoune sahebjam’in yazdığı süreyya’nın recm edilişi adlı romanından uyarlanmış. film ne anlatıyor? şah devriminden sonra iran’da gerçekleşen molla devriminin bir yerlerinden uydurdukları şeriat kanunlarını uygulayışı, kadınların köpek kadar değerinin olmadığı bir dünya, yalan, iftira ve soysuzluğun, din adı altında gölgelenip insanların nasıl vahşi birer yaratığa dönüşebileceğini yaşanmış bir hikayeye dayanarak aktarıyor bize. anahtar sözcükler olarak recm, muta nikahı ve poligami’den bahsedilebilir. bir de, keşke insanlar inandıkları şeyi kaynağından, k ... Devamı
"bir eşi bırakıp yerine bir başka eşi almak isterseniz, onlardan birine (öncekine) yüklerle (mal ve para) vermişseniz bile ondan hiçbir şey almayın. ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız?"(4/20)
türkçe’ye soraya’yı taşlamak olan çevrilmiş, incendies gibi insanın kanını donduran bir film. gerçek bir hikayeye dayanıyor ve fransız asıllı iranlı yazar freidoune sahebjam’in yazdığı süreyya’nın recm edilişi adlı romanından uyarlanmış. film ne anlatıyor? şah devriminden sonra iran’da gerçekleşen molla devriminin bir yerlerinden uydurdukları şeriat kanunlarını uygulayışı, kadınların köpek kadar değerinin olmadığı bir dünya, yalan, iftira ve soysuzluğun, din adı altında gölgelenip insanların nasıl vahşi birer yaratığa dönüşebileceğini yaşanmış bir hikayeye dayanarak aktarıyor bize. anahtar sözcükler olarak recm, muta nikahı ve poligami’den bahsedilebilir. bir de, keşke insanlar inandıkları şeyi kaynağından, kuran’dan öğrenseler, insanların yalanları yerine.
dünyanın en güzel ülkelerinden biri olan iran’ın o muhteşem kültürüne, tarihinin içine nasıl edildiğinin de bir resmi diğer yandan. film o kadar sarsıcı bir şekilde resmediyor ki dinin saptırılışını, sahtekarlığın din altında yaşatılabiliyor oluşunu, burada mutezile inancına göre allah’ın insanları kendi haline bıraktığı, hiçbir eylemlerine karışmadığı fikri ister istemez akla geliyor. nasıl gazaba uğramaz bu yaratıklar diye soruyor insan. yine de elbette ki, allah’ın bir hesabının olduğunu, zalimlerin zulmünün yanlarına asla kalmayacağını biliyor, bu inançla bütün zulümler karşısında nefes almaya devam edebiliyor ve hesaplaşma gününe iman ediyoruz.
filmin temelini oluşturan recm konusuna yönelik şu yazı fikir verebilir.
"artık bundan sonra kim allah’a karşı yalan uydurup iftira düzerse, işte onlar, zalim olanlardır."(3/94)
türkçe’ye soraya’yı taşlamak olan çevrilmiş, incendies gibi insanın kanını donduran bir film. gerçek bir hikayeye dayanıyor ve fransız asıllı iranlı yazar freidoune sahebjam’in yazdığı süreyya’nın recm edilişi adlı romanından uyarlanmış. film ne anlatıyor? şah devriminden sonra iran’da gerçekleşen molla devriminin bir yerlerinden uydurdukları şeriat kanunlarını uygulayışı, kadınların köpek kadar değerinin olmadığı bir dünya, yalan, iftira ve soysuzluğun, din adı altında gölgelenip insanların nasıl vahşi birer yaratığa dönüşebileceğini yaşanmış bir hikayeye dayanarak aktarıyor bize. anahtar sözcükler olarak recm, muta nikahı ve poligami’den bahsedilebilir. bir de, keşke insanlar inandıkları şeyi kaynağından, kuran’dan öğrenseler, insanların yalanları yerine.
dünyanın en güzel ülkelerinden biri olan iran’ın o muhteşem kültürüne, tarihinin içine nasıl edildiğinin de bir resmi diğer yandan. film o kadar sarsıcı bir şekilde resmediyor ki dinin saptırılışını, sahtekarlığın din altında yaşatılabiliyor oluşunu, burada mutezile inancına göre allah’ın insanları kendi haline bıraktığı, hiçbir eylemlerine karışmadığı fikri ister istemez akla geliyor. nasıl gazaba uğramaz bu yaratıklar diye soruyor insan. yine de elbette ki, allah’ın bir hesabının olduğunu, zalimlerin zulmünün yanlarına asla kalmayacağını biliyor, bu inançla bütün zulümler karşısında nefes almaya devam edebiliyor ve hesaplaşma gününe iman ediyoruz.
filmin temelini oluşturan recm konusuna yönelik şu yazı fikir verebilir.
"artık bundan sonra kim allah’a karşı yalan uydurup iftira düzerse, işte onlar, zalim olanlardır."(3/94)
Filmi izleyen bazı kesimlerin eleştirileri filmin aşırı anti-islamist oluşu,batılıların islami kötü göstermek için alkış tuttukları bir film olmasıymış. Birde sözlerini "ama islamda recm cezası yoktur ki" diye bitiriyor bu arkadaşlar. Hepimiz biliyoruz ki recm bizim hayatımızda olmayan ama duyduğumuzda şaşırmadığımız birşey. Zira bu topraklarda (yada diğer müslüman ülkelerde) yaşayan "müslümanlar" olarak kadının ikinci plana itilmesine, toplumdan dışlanmasına,itilip kakılmasına alışığız. Filmdeki o malum sahneyi çıkarın,yerine diğer öğeleri koyun. Tanıdık geldi demi? Hala "ama bu gerçek islam değil bla bla" diyebilcek misiniz? Nedir gerçek müslümanlık o zaman? Elbette ki bu film İslam’ı tamamen yansıtmıyor, ama yaşadığımız islam atmosferi bundan ne kadar uzakta? Bence bunu sorgulamalıyız. Herkesin izlemesi gereken çarpıcı bir belgesel-film..
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
İzlerken çok zorlandığım filmlerden birisi
Yazıklar olsun böyle Müslümanlığa.
Tabi dini bir yorum olmayacak bu yapacağım. Yani dini bir tartışma yaratma gibi bir niyetim yok. Öncelikle bunda anlaşalım, ama şunu çok iyi biliyoruz ki bizler kültürlenme sonucu Müslüman olan bir toplumuz. Arapçayı bilmeden Müslümanlık inancına sahip milletiz. Bu da doğal olarak bu dini anlamamızda eksiklikler barındırabilir. Bir deneyde-İstanbul'da yapılıyor- bir kağıda Arapça alakasız bir cümle yazılıyor ortaya katılıyor. Bu kağıdı gören kağıdı anlına götürüp yüksek bir yere katıyor. İşte bu kadar yani orada Arapça kötü bir ifade de kullanılsa bizler toplum olarak dine saygımızdan olanları anlamlandıramıyoruz. Filmdeki Müslümanlık gerçek bir hikayeden alıntıdır. Yaşanılanlar her ne kadar bizleri üzse de ne yazık ki bunlar dinde varmış gibi yapılan işkencelerdir. Altta bir yorumda recm Müslümanlıkta yoktur, sadece kırbaç vardır ve onun da sayısı bellidir, demiş biri. Üzülüyorum. Sanki kırbaç doğr ... Devamı
Tabi dini bir yorum olmayacak bu yapacağım. Yani dini bir tartışma yaratma gibi bir niyetim yok. Öncelikle bunda anlaşalım, ama şunu çok iyi biliyoruz ki bizler kültürlenme sonucu Müslüman olan bir toplumuz. Arapçayı bilmeden Müslümanlık inancına sahip milletiz. Bu da doğal olarak bu dini anlamamızda eksiklikler barındırabilir. Bir deneyde-İstanbul'da yapılıyor- bir kağıda Arapça alakasız bir cümle yazılıyor ortaya katılıyor. Bu kağıdı gören kağıdı anlına götürüp yüksek bir yere katıyor. İşte bu kadar yani orada Arapça kötü bir ifade de kullanılsa bizler toplum olarak dine saygımızdan olanları anlamlandıramıyoruz. Filmdeki Müslümanlık gerçek bir hikayeden alıntıdır. Yaşanılanlar her ne kadar bizleri üzse de ne yazık ki bunlar dinde varmış gibi yapılan işkencelerdir. Altta bir yorumda recm Müslümanlıkta yoktur, sadece kırbaç vardır ve onun da sayısı bellidir, demiş biri. Üzülüyorum. Sanki kırbaç doğr ... Devamı
Yazıklar olsun böyle Müslümanlığa.
Tabi dini bir yorum olmayacak bu yapacağım. Yani dini bir tartışma yaratma gibi bir niyetim yok. Öncelikle bunda anlaşalım, ama şunu çok iyi biliyoruz ki bizler kültürlenme sonucu Müslüman olan bir toplumuz. Arapçayı bilmeden Müslümanlık inancına sahip milletiz. Bu da doğal olarak bu dini anlamamızda eksiklikler barındırabilir. Bir deneyde-İstanbul'da yapılıyor- bir kağıda Arapça alakasız bir cümle yazılıyor ortaya katılıyor. Bu kağıdı gören kağıdı anlına götürüp yüksek bir yere katıyor. İşte bu kadar yani orada Arapça kötü bir ifade de kullanılsa bizler toplum olarak dine saygımızdan olanları anlamlandıramıyoruz. Filmdeki Müslümanlık gerçek bir hikayeden alıntıdır. Yaşanılanlar her ne kadar bizleri üzse de ne yazık ki bunlar dinde varmış gibi yapılan işkencelerdir. Altta bir yorumda recm Müslümanlıkta yoktur, sadece kırbaç vardır ve onun da sayısı bellidir, demiş biri. Üzülüyorum. Sanki kırbaç doğru bir yöntem. Bir kadının ya da bir erkeğin kendi bedeniyle ne yapacağı başkasını ilgilendirmez. İşte bu yüzden düşünmek bir erdemdir. Filmde bu erdemden uzaklaşmış bir yönetimin ve toplumun yaptıklarını göreceksiniz. Dünyada tüm Müslüman toplumların gelişememesi sanırım dinlerini tam olarak anlamamasından geliyor ya da doğru anlamasından. Tüm dinler insanlık önemli derken, insanların din için bu kadar şiddet eğilimli olması da içinde ayrı bir çelişki barındırır. Bu film bizlere kadına yapılan soyutlamayı gösteriyor. Çarşaf zihniyetli insanların kadını köle olarak görmesindeki hataları. Müslümanlık iyi bir din mi kötü bir din mi tartışmayacağım onu, ama şunu biliyorum tüm Müslüman ülkelerde -ülkem de dahil- kadın toplumdan uzaklaştırılma çabası içindedir. Eee şimdi tüm Müslüman toplumlar mı hatalı yoksa din mi? Toplum hatalıysa o zaman dünyada Müslüman bir ülke bulunmamaktadır, din hatalıysa o konuya girmek bile istemiyorum. İzlerken kendinizden ve hatta şu son zamanda ülkemde de ortaya çıkan zihniyetlerden nefret edeceksiniz. Tartışmaya açık bir film tabi, ama lütfen bu tartışmayı seviyeyi kaybetmeden yapalım. Müslüman olup da içinde bazı hataları görebilen çok fazla insan var, bu nedenle Müslüman insanları genelleyip filmdeki yanlışları onlara mal etmeyelim. Ha bu filmdeki yapılanlar doğrudur, dinimin getirisi ve ben de bunları destekliyorum diyen biri varsa, Allah sizi bildiği gibi yapsın deyip yorumumu bitiriyorum. Filmi anlamlandırmaya çalışarak izleyin.
Unutmayın; akıl ve bilim bir seçenek değildir, zorunluluktur.
İyi seyirler.
Tabi dini bir yorum olmayacak bu yapacağım. Yani dini bir tartışma yaratma gibi bir niyetim yok. Öncelikle bunda anlaşalım, ama şunu çok iyi biliyoruz ki bizler kültürlenme sonucu Müslüman olan bir toplumuz. Arapçayı bilmeden Müslümanlık inancına sahip milletiz. Bu da doğal olarak bu dini anlamamızda eksiklikler barındırabilir. Bir deneyde-İstanbul'da yapılıyor- bir kağıda Arapça alakasız bir cümle yazılıyor ortaya katılıyor. Bu kağıdı gören kağıdı anlına götürüp yüksek bir yere katıyor. İşte bu kadar yani orada Arapça kötü bir ifade de kullanılsa bizler toplum olarak dine saygımızdan olanları anlamlandıramıyoruz. Filmdeki Müslümanlık gerçek bir hikayeden alıntıdır. Yaşanılanlar her ne kadar bizleri üzse de ne yazık ki bunlar dinde varmış gibi yapılan işkencelerdir. Altta bir yorumda recm Müslümanlıkta yoktur, sadece kırbaç vardır ve onun da sayısı bellidir, demiş biri. Üzülüyorum. Sanki kırbaç doğru bir yöntem. Bir kadının ya da bir erkeğin kendi bedeniyle ne yapacağı başkasını ilgilendirmez. İşte bu yüzden düşünmek bir erdemdir. Filmde bu erdemden uzaklaşmış bir yönetimin ve toplumun yaptıklarını göreceksiniz. Dünyada tüm Müslüman toplumların gelişememesi sanırım dinlerini tam olarak anlamamasından geliyor ya da doğru anlamasından. Tüm dinler insanlık önemli derken, insanların din için bu kadar şiddet eğilimli olması da içinde ayrı bir çelişki barındırır. Bu film bizlere kadına yapılan soyutlamayı gösteriyor. Çarşaf zihniyetli insanların kadını köle olarak görmesindeki hataları. Müslümanlık iyi bir din mi kötü bir din mi tartışmayacağım onu, ama şunu biliyorum tüm Müslüman ülkelerde -ülkem de dahil- kadın toplumdan uzaklaştırılma çabası içindedir. Eee şimdi tüm Müslüman toplumlar mı hatalı yoksa din mi? Toplum hatalıysa o zaman dünyada Müslüman bir ülke bulunmamaktadır, din hatalıysa o konuya girmek bile istemiyorum. İzlerken kendinizden ve hatta şu son zamanda ülkemde de ortaya çıkan zihniyetlerden nefret edeceksiniz. Tartışmaya açık bir film tabi, ama lütfen bu tartışmayı seviyeyi kaybetmeden yapalım. Müslüman olup da içinde bazı hataları görebilen çok fazla insan var, bu nedenle Müslüman insanları genelleyip filmdeki yanlışları onlara mal etmeyelim. Ha bu filmdeki yapılanlar doğrudur, dinimin getirisi ve ben de bunları destekliyorum diyen biri varsa, Allah sizi bildiği gibi yapsın deyip yorumumu bitiriyorum. Filmi anlamlandırmaya çalışarak izleyin.
Unutmayın; akıl ve bilim bir seçenek değildir, zorunluluktur.
İyi seyirler.
Keşke bu izlediklerim sadece bir filmden ibaret olsaydı. Bu filmde gördüklerimizin gerçek hayatta yaşandığını bilmek öyle bir kanımı dondurdu ki uzun bir süre kendime gelemedim. Sinirlerime hakim olamıyorum. Hâlâ elim ayağım titriyor. Allah kahretsin sizin gibi insanları. Pis katiller.
İzlediğim en muhteşem filmlerden biriydi. İlk izlediğimde ağlamaktan beter oldum. Sanki beni taşladılar. Çok iyi film çok. Mutlaka izleyin.
Böylesi bir canilik kabul edilir değil.Kanım dondu.Ashabım bozuldu.Filmi nasıl izledim bir Allah bir de ben biliyorum.Üzgün ve mutsuzum.Recm sahnelerinde bakamadım bile.Lanet gelsin sizin gibi barbar yaratıklara!
şeriat kurallarının gölgesinde kadının gerçek yerini gösteriyor. bence bütün kadınların izlmesi gerekiyor.
not: özellikle kural diyorum, böyle birşey asla kanun olmaz.
not: özellikle kural diyorum, böyle birşey asla kanun olmaz.
Allah belanızı versin
Din konusunu araştırmış, konuya vakıf dindarların gayet iyi bildiği üzere, her ne kadar yüzeysel dindarlar(tatlı su müslümanları) yokmuş gibi yapsalar da, inanmasalar da şeriat hükümlerine göre evet recm vardır ve uygulanmıştır. Bu film, haksız yere idam edilenler olduğu gibi, haksız yere insanların recm edilebildiğini de göstermeye çalışmış, Buraya kadar problem yok da; şeriatte bir erkek evliyken başka bir kadınla evlenebilir zaten.(2010 yılına kadar bu serbestlik yokmuş, 2010 yılında eşinin rızası olmasa bile ikinci bir kadınla evlenme serbest olmuş) Boşaması için de türlü katekülliler çevirmesine, iftira atıp recm ettirmesine hiç gerek yok ki? Senaryoda başka basitlikler de var. Gene de islamın kanattığı bir yaraya parmak bastığı için önemli bir film tabii... 55/100
Her ne kadar konu önemli, işlenmesi gereken ve ilgi çekici olsa dahi hollywood tarzı işlenmesi, kahraman arayışı ve ders verme niteliğinde olması bu yapıtın vasat yönlerini bizlere gösteriyor. Din üzerinenden kadın özgürlüğü, hakları ile ilgili bir tartışmayı açarken bize batının doğuya olan oryantalize bakış açısı ise tipik bir hollywood basitliği.
Bu filmden sonra daha da kimse gelip benle din konuşmasın, sağlam kalp kırarım o derece...
bence mutlaka izlenmeli bu film.
bence mutlaka izlenmeli bu film.
Erkek suçluyorsa kadın masumluğunu kanıtlamalı. Kadın suçluyorsa kadın erkeğin suçunu ispatlamalı...??? Bu ne cehalet, ne de bir inanışın getirisi..Bu yalnızca sapıkça bi vahşet !
Fakirlik ve cahillik beraberinde gelen erkek egemen lanet olası bir toplum nasıl olabilirse öyle anlatılmış bir film. İçerdiği mesajlar saçlarımıyolmama sebep oldu sinirden ağladım. Öyle bir filmdi işte. Barındırdığı olayların halenyaşandığı, o denli gerçek ve utanılacak durumlar. Hepimizden tiksiniyorum.
inanmak istemeyeceğiniz kadar kan dondurucu, bütün o yaşam enerjinizi söküp alacak kadar yıkıcı bir dram . çaresizlkten, utançtan(o insanların cehaletinden iğrençliğinden ben utandım) izlerken kaskatı kesiiliyor insan.
Soraya'yı Taşlamak filmine Benzer Film ekliyorsun.
Soraya'yı Taşlamak filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Soraya'yı Taşlamak filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL