7.6

249 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7.7 (65.921 OY)

KONUSU
Los Angeles, New York, Paris, Roma ve Helskinki... Birbirlerinden ne kadar uzak olurlarsa olsunlar, bu şehirlerin birçok ortak öğeleri vardır. Bunlardan bir tanesi de elbette ki sokakları gündüz-gece turlayan taksi şoförleridir. Beş şehirde, beş farklı taksi şoförü, müşterileriyle ilginç bir yolculu ... Devamı
Los Angeles, New York, Paris, Roma ve Helskinki... Birbirlerinden ne kadar uzak olurlarsa olsunlar, bu şehirlerin birçok ortak öğeleri vardır. Bunlardan bir tanesi de elbette ki sokakları gündüz-gece turlayan taksi şoförleridir. Beş şehirde, beş farklı taksi şoförü, müşterileriyle ilginç bir yolculuğa çıkacaklardır. Los Angeles’ta taksiyle evine giderken iş bağlamaya çalışan bir menajer, aradığı yıldızı taksi şoföründe keşfeder New York’ta palyaçoya benzeyen ve şair gibi konuşan Alman bir taksi şoförü direksiyonu müşterisine bırakır Paris’te yakışıklı Afrikalı bir adamın taksisine binen kör bir kadın arasında beklemediği bir etkileşim olur Roma’da arabasına binen rahibe günah çıkarmaya çalışan şoför, müşterisinin ölmek üzere olduğunun farkında bile değildir

YORUM YAZ

SPOILER

POPÜLER YORUMLAR

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@mimozafm

4 yıl önce

Beğenilmiş olabilir ama film beni pek bağlamadı hikayeler enterasan olsa da aman aman değildi film. Müzikler hoş. ( tom ^^)

@parfenrogojin

4 yıl önce

Bu film, Jarmusch’un 5. filmi. Ve yine bütün bilindik, tanıdık şeylerle açıyor filmini yönetmen: dünya sokakları, insan hikayeleri, farklı diller ve kültürlerle, küçük hayatlar yaşayan, sıradan insanlar v eonların ilginç olmayan hayatlarından parçalar, kısımlar, enstantaneler...

Filmde 5 farklı ülke ve şehirde aynı gece içinde 5 taksicinin yaşadıklarından oluşan kısa hikayeler izliyoruz. Artık tipik bir Jarmusch teması olarak mekanlar, sokaklar, caddeler; ıssız sessiz- eski yeni binalar; işsiz güçsüz, sıradan insanlar; anlatmak, konuşmak, söylemek ve iletişim kurmak ihtiyacındaki insanlar görüyoruz. Her şeyden önce gitmek, bir Jarmusch teması. Echenoz okur gibi, aynen öyle, gidiyoruz her filminde yönetmenin ve mekanlar, şehirler, sokaklar, caddelerde dolanıyoruz, yol alıyoruz; dünyanın sokaklarında ve caddelerinde dolaşıyoruz Jarmusch flmlerinde. Bütün filmlerdeki karakterler, insanlar birbirlerine benziyorlar, bu karakterler onlara ya
... Devamı
Bu film, Jarmusch’un 5. filmi. Ve yine bütün bilindik, tanıdık şeylerle açıyor filmini yönetmen: dünya sokakları, insan hikayeleri, farklı diller ve kültürlerle, küçük hayatlar yaşayan, sıradan insanlar v eonların ilginç olmayan hayatlarından parçalar, kısımlar, enstantaneler...

Filmde 5 farklı ülke ve şehirde aynı gece içinde 5 taksicinin yaşadıklarından oluşan kısa hikayeler izliyoruz. Artık tipik bir Jarmusch teması olarak mekanlar, sokaklar, caddeler; ıssız sessiz- eski yeni binalar; işsiz güçsüz, sıradan insanlar; anlatmak, konuşmak, söylemek ve iletişim kurmak ihtiyacındaki insanlar görüyoruz. Her şeyden önce gitmek, bir Jarmusch teması. Echenoz okur gibi, aynen öyle, gidiyoruz her filminde yönetmenin ve mekanlar, şehirler, sokaklar, caddelerde dolanıyoruz, yol alıyoruz; dünyanın sokaklarında ve caddelerinde dolaşıyoruz Jarmusch flmlerinde. Bütün filmlerdeki karakterler, insanlar birbirlerine benziyorlar, bu karakterler onlara yakınlık hissi duymadan edemeyeceğimiz ve hikayelerine sempati ve sevgi duyacağımız karakterler kesinlikle, ve hepsi de gerçek hissi veriyorlar. Jarmusch; sokaklarda, caddelerde; bu küçük, sıradan insanların naif, kırık, sevgi dolu, komik hikayelerinden bize hakikaten bu dünyada insan olmak üzerine, parasız olmak üzerine, yalnız olmak, kaybetmek ve yaşamakta direnmek üzerine küçük cümlelerle küçük hikayeler anlatıyor. Ben kendi adıma en çok New York ve Paris hikayelerini sevdim. New York hikayesindeki komik Yo Yo, Breaking Bad’deki Gus Fring’in ta kendisi!

Dünyada Bir Gece’nin her hikayesi birbirinden güzel. Oyuncular çok etkileyici, hikayeler de öyle. Bütün hikayeler gerçekçi, olağan, her dönemde anlatılabilecek hikayeler; film çekildikten bu yana 29 sene geçmiş, ama eskiyen hiç bir şey yok. Bu yüzden kesinlikle Jarmusch’un en iyi filmlerinden biri olarak, herkese öneririm.

@hersia

4 yıl önce

Sevdim güzel film, bazı bölümlerde ki replikler hoş, tavsiye ederim;)

@tiamath

5 yıl önce

9 / 10

Her duygudan çeşitli paylar alabileceğiniz, bir nevi dünya’daki çeşitliliğin bir gecenin içine bile nasıl sığabildiğini gösteren başyapıt. Gerek konusu gerek oyunculukları ile mutlaka içinde kendinizden birşeyler bulacaksınız. 5 farklı şehirdeki 5 farklı taksiciden yer yer güleceğiniz yer yer duygulanacağınız 5 farklı hikayeden oluşan 2 saatlik son derece keyifli bir film.

@tiamath

5 yıl önce

9 / 10

Her Duygudan Bir Nükte

Jim Jarmusch'un dünyanın çeşitli ülkelerindeki şehirlerinde bindiği taksilerde dönen muhabbetlerden esinlenerek oluşturmuş olduğu oldukça farklı bir yapıda olan ve çok başarılı bulduğum bu filmde, dünyada geçmekte olan bir gecede beş farklı şehirdeki beş farklı taksinin içinde dönen beş farklı hikayeyi karşımıza sunmaktadır.

Bugünlerde birbirlerinde farklı hikayelerle ilerleyen bir çok filme denk gelebilirsiniz ama bunun içerdiği tema oldukça farklı. Çünkü biraz daha içimizden olduğu hissine kapılıyorsunuz. Evet bazı noktalarda işlenmek istenilenlerin biraz ütopik bir yapıda işlendiğini inkar etmiyorum ama bunu film festivallerinde seyirciye aktarılmak istenilen hissiyatın seyirci tarafından keşfedilmesi unsuru son onbeş yılda yaygın olduğundan o dönem dikkat edilmemesine bağlıyorum. Buna örnek araç kullanmayı pek bilmeyen taksicinin acemiliğinin abartılı gösterildiği sah
... Devamı
Her Duygudan Bir Nükte

Jim Jarmusch'un dünyanın çeşitli ülkelerindeki şehirlerinde bindiği taksilerde dönen muhabbetlerden esinlenerek oluşturmuş olduğu oldukça farklı bir yapıda olan ve çok başarılı bulduğum bu filmde, dünyada geçmekte olan bir gecede beş farklı şehirdeki beş farklı taksinin içinde dönen beş farklı hikayeyi karşımıza sunmaktadır.

Bugünlerde birbirlerinde farklı hikayelerle ilerleyen bir çok filme denk gelebilirsiniz ama bunun içerdiği tema oldukça farklı. Çünkü biraz daha içimizden olduğu hissine kapılıyorsunuz. Evet bazı noktalarda işlenmek istenilenlerin biraz ütopik bir yapıda işlendiğini inkar etmiyorum ama bunu film festivallerinde seyirciye aktarılmak istenilen hissiyatın seyirci tarafından keşfedilmesi unsuru son onbeş yılda yaygın olduğundan o dönem dikkat edilmemesine bağlıyorum. Buna örnek araç kullanmayı pek bilmeyen taksicinin acemiliğinin abartılı gösterildiği sahneyi yada anıtın etrafında dolanmaktan müşteriyi göremeyen şoförü verebilirim.

İlk hikaye Los Angeles'ta başlıyor. Bir iş kadınının evine gitmek için bindiği taksideki sürprizlerle dolu kızla geçen diyalog bizleri: Ne kadar fiyakalı görünse de problemleri olabileceğini (Victoria), yetişmiş olduğu ailenin çocuktaki hayaller üzerindeki etkisini (Corcky) , nadiren de olsa elindekinin kıymetini bilen insanların (Corcky) olduğu mesajını verirken diğer yandan da sokak ağzı göndermeleri ile de keyifli bir izlenim veriyor. Özellikle de sonda Victoria'nın "tamam anneciğim" diye karşılık vermesi çok iyiydi.

İkinci hikaye New York'ta geçiyor. Siyahi bir adamın akşam Brooklyne gidebilmek için taksi tutmaya çalışırken kimsenin onu almadığını görüyoruz. Zaten direk siyah-beyaz ayrımcılığının etkisi ile girişi yapıyoruz. Ardından Rus asıllı bir şoför gelir -ki son derece acemi bir şofördür- adamı alır. O kadar acemidir ki arabayı adamımız sürmek zorunda kalır. Burada hangi ortamda olursa olsun (Yoyo) ne kadar doğal olunabileceği güzel işlenmekte. Özellikle kızı da taksiye alıp tartıştıkları diyalog tam bir komedi. Ve birde her zaman son sözü kadınlar söyler mesajı da veriyor diyebiliriz. Buradaki kalpak takan (Helmut) abimizin geçmişinin şuan ki mesleği ile hiç alakası olmaması da şahane bir "her zaman olmak istediğimiz yerde olamayız" gerçeği içeriyordu. Ve ince ince ırklar arasındaki farkın birbirini itmek yerine ne kadar çok şey paylaşılabileceğini de göstermesi başarılıydı.

Üçüncü hikaye Paris'e geçiyoruz. Açılışta zengin veya kendince makam/mevki sahibi kimselerin karşısındaki insanları nasıl küçümsedikleri ile bir giriş yapılıyor. Canına tak eden şoförümüz adamları attıktan sonra gözleri ama bir müşteriyi taksiye alıyor. Bu hikaye gerçekten oldukça iyiydi. Çünkü doğuştan bir duyu organı kayıp olan kimselerin diğer duyu organları normal insanlara kıyasla çok daha güçlü olur. Çünkü vucut çalışmayan gözlere ayrılmış olan sinirsel ağlarını diğer duyu organlarına paylaştırır. Bu oldukça güzel yansıtılmış. Görmesinde hiç bir problemi olmayan şoförden daha iyi bir şekilde dünyayı algılayabildiğini görüyoruz. Öte yandan da meraklı bir kişiliğin diyaloğunu izliyoruz.

Dördüncü hikaye Roma'da geçiyor. Bu gülmekten yarılacağınız bölüm diyebilirim. 97 yapımı hayat güzeldir de oynayan usta komedyen Roberto Benigni daha o yıllarda bile ne kadar başarılı olduğunu bize gösteriyor. Hayatı hiç bir şekilde umursamayan ve karşısındaki herşeyle eğlenebilen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Arabasına aldığı din adamı kıyafetli şahsın her ne kadar ben piskopos değilim demesine rağmen kendisinden günah çıkarmasını talep etmesiyle başlıyor esas komedi. Küçüklüğünden büyüklüğüne aklından atamadığı derinlerdeki vicdani olaylarını açmaya başlıyor. Buradaki en büyük mesajın hepimizin içinde neler saklı olabileceğini kimsenin bilemeyeceği diye düşünüyorum.

Son hikayede Helsinki'deyiz. Buda duygusal olarak bir nevi yıkım yaşayabileceğiniz bir olayın perdesi. Sanayiden üç adam alarak başlayan bir yolculuk görüyoruz. Adamlardan biri çok içmiş ve kendinden geçmiş. Şoförde ona neler olduğunu sorar. Arkadaşları onun başına herkesin kaldıramadığı bir olay geldi derler ve anlatırlar. Fakat günün sonunda adamın başına gelenlerin aslında o kadar büyük bir şey olmadığı kanaatine varırlar. Çünkü beterin beteri vardır sözünün doğruluğunu şoförün başına gelen olayı dinlediklerinde anlarlar. Bu bölümün sonunda arkadaşlarına olan tavırlarındaki değişimde çok başarılıydı.

Hepsinin başarılı olduğunu düşündüğüm bir nevi sanat eseri tadında izlediğim bir film oldu. Biraz geç keşfettiğime üzüldüm diyebilirim.
B

@babanneminkaoti

6 yıl önce

8.1 / 10

İncelikler üstüne, tatlı bir film. Kolay seyirlik. Benim favori şehrim Paris oldu.

@saracoglan

7 yıl önce

Bazen olmadık zamanlarda Roberto Benigni’nin performansı geliyor aklıma.. Oo Padre :)

@carpathia

7 yıl önce

8 / 10

Bir gezegen, bir gece, beş şehir, beş taksi ve 5 hikaye. İlk duyulduğunda pek anlamlı gözükmese de usta bir elden çıkan bir filmi oluşturan öğeler olunca durum değişiyor. Yarattığı karakterle ve onların hikayeleriyle klasik bir Jim Jarmusch filmi olarak nitelendirebileceğimiz Night on Earth, hem basit bir seyirlik olarak, hem de üzerine derin düşüncelere dalınıp, sağlam çıkarımlar yapılabilecek bir film. Benim favorim New york ve Helsinki hikayeleri.....

@zardozz

10 yıl önce

Benigni koyunun sesini taklit ettiği sahnede bilmeden su içme gafletinde bulunuyordum. Öldürüyodu beni şerefsiz :)
D

@directorabbit

11 yıl önce

9 / 10

5 hikayesi de birbirinden ilginç idi. Ama beni güldüren Roma oldu, Helsinki insanı acıtan bir hikaye, en basiti LosAngeles, NewYork bir karmaşanın ortasında tatlı bir anı, Paris meraklı.

Spoiler vermek olacak ama Benigni'nin Romadaki karakterinin anlattıkları sebebiyle et yemek oldum. Sulu, içi boş sebze meyvelere paranoyak bakıyorum :D Filmi izleyenler neden bunu söylediğimi anlayacaklar :D Ama bu da filmin gerçekliğinin sonucu.

Gece dışarıdaki hikayeleri düşünmeye iten bir Jarmusch klasiği.
D

@dostoyevski

11 yıl önce

7.8 / 10

Yine Jim Jarmusch, yine harika bir film. Her bölümde, seyirci olarak değil, bizzat arabanın içinde gizli bir tanık oluyorsunuz olanlara. Bana empati kavramını sonuna kadar hissettirdi film. Hikayelere değinirsek eğer; hepsinin bir derinliği olduğu aşikar. Film süresini doldurmak için konulmuş bir tane bile hikaye göremedim. Aslında hikaye demem de, çok doğru olmuyor. Hani günlük hayatımızda nadiren karşılaştığımız, şaşırtıcı, hüzünlü, gülünç bulduğumuz bazı şeyler olur. Lakin bu olaylar günlük hayatın sıradanlığına aykırıdır. O yüzden dillendirmek isteriz bunları. Paylaşmak isteriz birileriyle. İşte burada devreye Jim Jarmusch girmiş. Bu paylaşılması gereken anları masalsı bir dille bize ulaştırmış.

Gönül isterdi ki; bir de Türkiye’yi görelim ama... Böyle bir senaryoya, ülkemiz renk katabilirmiş. Tom Waits’e de ayrı bir parantez açmak gerekir, o güzel müziklerin yaratıcısı olduğu için... Neyse; izlenmeli der, geçerim.
T

@thekaramamba

11 yıl önce

Bu kadar geç izlediğim için Jim abimize büyük ayıp ettiğimi düşünüyorum. Helsinki'de buz kestik be hocam. Geriye kalan 25 filmini de en kısa zamanda izleyeceğim. Öptm kib by.

@eymir66

11 yıl önce

3.7 / 10

filmde saddece pariste geçen hikaye güzel diğer hikayeler beş para etmez bnce kült film izlemeyi ssevenler için problem olmaz bence ne komik nede dram ılımlı bir film

@okgokg

12 yıl önce

7.1 / 10

3. ve 4. hikaye çok iyiydi ama geri kalanlar biraz sönük kalmış. Yine de her hikayenin anlatmak istediği güzel şeyler var. Hoş bir seyirlikti benim için. Sıkılmadan (5 parçadan oluşması çok yardımcı oldu) izletti kendini. Ayrıca Roberto Benigni tam bir şebek :) Roma bölümü çok eğlenceliydi sayesinde.

@horrorpheliac

13 yıl önce

Eminim ki içerisinde İstanbul olsaydı mutlaka ' ben karşının taksisiyim bacım ' ve aynı Romadaki gibi başından geçen bir kaç 'sevimli' hikayeyi anlatan bir amca olurdu.

İçinizi ısıtan harikulade bir film oluvermiş. Hikaye kitabı okur gibi hissettim kendimi.
SPOILER

Dünyada Bir Gece filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Dünyada Bir Gece filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Dünyada Bir Gece filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL