Guguk Kuşu

Başucu filmlerinden bir tanesi olan Guguk Kuşu sanırım seneler geçse de asla "Her sene 150 milyonuncu kez tekrar izlediğim filmler" listemden çıkmayacak. Enfes, harika , baş yapıt, kült film gibi bütün olumlu sıfatlar ile anlatılabilir ama filmin çekilme hikayesi çok iç ısıtan bir tesadüfe dayanıyormuş. Milos Forman bir röportajında anlatıyor Youtube’da da silinmediyse halen var.

Kirk Douglas, Ken Kesey’in yazdığı Guguk Kuşu kitabının oyun olarak sahnelendiği zaman o oyunda oynamış. Daha sonra da Prag’a yaptığı bir ziyarette Milos Forman’ın bir filmine denk gelmiş. Douglas Forman’ın yanına gelip elinde bir kitap olduğunu, film haklarını satın aldığını ve eğer kabul ederlerse filmi beraber çekebileceklerini söylemiş. Anlaşmışlar ve Forman kitabın gelmesini beklemeye koyulmuş ama tahmin ettiği üzere gelmemiş. Hatta Douglas için aynı röportajda Tahmin ettiğim gibi benim için başka pislik bir Hollywood aktörüydü! demiş. Sonra Kirk Douglas film haklarını oğlu Michael Douglas’a ve Saul Zaentz’e vermiş. Bu olaydan yıllar sonra Forman’ın kaldığı otel odasına bir zarf gelmiş ve içinde Guguk Kuşu kitabı varmış. Michael Douglas Forman’a filmi beraber çekip çekemeyeceklerini sormuş. Forman da kitabı okuyup okuduğu en güzel edebi şey olduğunu ifade etmiş ve anlaşmışlar. Fakat o zamanlar yıllar önce aynı kitap ile gelen Kirk Douglas’tan habersiz bir şekilde. Üstelik Michael Douglas da bilmiyormuş seneler önce kitabı babasının Forman’a gönderdiğini. Kitap gerçekten de Kirk Douglas tarafından gönderilmiş ama toplumsal olaylardan dolayı el konulmuş, Forman’a o sene asla ulaşmamış. Üçü de bu güzel tesadüfü yıllar sonra fark etmişler.

Herkesin ölmeden önce *en az* 1 kez seyretmesi gereken Forman şaheseri. Eğer elinizde kitabı varsa önce kitabın okunması da bir dost tavsiyesi olsun :)

Bir filmi ne iyi yapar?

Bu filmi izleyince akıllara hemen acaba neden filme bu kadar puan verildi diye sorasım geliyor? Yani bunca insan yanılamaz öyle değil mi. Hem yorumlarına güvendiğim birçok kişi de bu filmi beğenmiş. Tabi çok çok önce üstün körü izleme şansım olmuştu Guguk Kuşu’nu. Aslında bazı filmleri bir kez daha izlemek gerekiyormuş. Öncelikle aldığı puana aldanıp harika bir film bekleyenlere üzücü haberim var, film o kadar puanı hak eden bir işlenişe sahip değil, ama işin bir diğer boyutu film bence daha çok puanı hak edecek bir amaca sahip. Dönemlik düşündüğümüzde bence çok sağlam bir film. Tabi asıl olan bizlere anlatılmak istediği.

Filmi aldığını puanlara göre değerlendirmek çok normaldir. Bu film genel hatlarda 7 puanlık bir film. Ben öyle düşünüyorum, çünkü ara ara sıkmıyor değil hani. Bu açıdan bakınca filmi beğenmeyenlerin olması çok doğal. Sadece bu açıdan bakanların filmi kötülemesi olması gereken bir durum. Onlara kızmamak lazım. Aynı The Shining filmi gibi Jack bizlere bu mu yani dedirtip aslında içinde bir efsaneyi barındıran filmde oynuyor. Bu film de aynen öyle. Sanki senaryo ve kurgu basit gibi geliyor, ama içinde şaheser bulundurmakta. Kısaca şöyle söyleyeyim; Akıl hastanesini dünya, hastanenin içindekileri insanlar olarak hayal edin. Başında bekleyenleri de yöneticiler. Jack yani McMurphy’yi de haksızlıklara karşı gelen kişiyi. Hop bazılarınızda ışık yanmaya başladı bile. Film de bizlere bunu anlatmaya çalışıyor işte. Işık yansın artık. Bu yolda hayatını kaybedenler olacaktır, ama asla vazgeçmek yok diyor işte haksızlıklara. Rutin düzen önemli diyen hemşiremiz var olan haksızlık da olsa aynen devam fikrine sahip dünya işlenişini anlatmaya çalışıyor. Zengin iş kurar fakir o işe girdiği için mutlu olur. Köleliği hakmış gibi gören uyuyan insanların uyanması bir nevi bu film. Değerli insan Ulrike Meinhof’ın Çok güzel bir sözü vardır: " Köleler, özgür olmak isteyenlerden nefret ederler. " Tabi tarih asla affetmez. Elbet adalet yerini bulacaktır. Filme bu açıdan bakınca emin olun filmi daha çok seveceksiniz.

İyi seyirler.

P:7