12 yıl önce
7.2
344 OYPUAN VER
5
Imdb: 7.8 (388.591 OY)
KONUSU
Boston’lı dövüşçü Mickey Ward’ın öyküsünü anlatan filmde, dünya hafif siklet şampiyonası sırasında kardeşi Dicky Eklund’ın desteği vurgulanıyor. Adams filmde Charlene adında, Mickey’in kız arkadaşı olan sert ve cesur bir barmaidi canlandırıyor. Loe ise filmde Bale ile Wahlberg’in annesini canlandırı
... Devamı
Boston’lı dövüşçü Mickey Ward’ın öyküsünü anlatan filmde, dünya hafif siklet şampiyonası sırasında kardeşi Dicky Eklund’ın desteği vurgulanıyor. Adams filmde Charlene adında, Mickey’in kız arkadaşı olan sert ve cesur bir barmaidi canlandırıyor. Loe ise filmde Bale ile Wahlberg’in annesini canlandırıyor.
-
David O. Russell
Yönetmen
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Micky Ward
Dicky Eklund
Charlene F...
Alice Ward
Mickey O'K...
George Ward
"Little Al...
Cathy "Por...
YORUM YAZ
POPÜLER YORUMLAR
c.balenin en iyi yardımcı erkek oyuncu seçilmesinin ne kadar doğru bir karar olduğunu gösteren mükemmel bir film.
Bu filme kötü diyeni ıslak odunla dövmek lazım :)) İzleyin izlettirin diyorum. Bu arada filmde kardeşi oynayan Mark Wahlberg abisini oynayan Christian Bale’den 3 yaş büyük :)
Senarist, yönetmen ve olayın gerçek kahramanı arasında nasıl bir anlaşma yapıldı bilmiyorum ama gerçek kahramanın filmin yansıtılma şekliyle ilgili özel bir şartı olduğu kaygısındayım. Çünkü ailenin ve ağabeyin Micky’nin hayatını ve kariyerini bayağı bir hırpalama durumu var. Lakin filmde bu kısımların nasıl gösterildiği aşikar. Filmde, kahramanın ailesine yönelik tavırlarından, duymuş olduğum bu kuşkuya dayanak oluşturacak birçok sahne var. Yani gerçek Micky, bu film yüzünden ailesiyle arasının eski sebeplerden bozulmasını istememiş gibi. Çünkü Micky sırf bu yüzden hayatının ve kariyerinin 10 yılını ezik geçirdi. Ve ailesi ise filmin bize yansıttığı kadarıyla bu durumları, ciddi boyutlara taşıyacak kapasiteye hakim.
O’Keefe bize bazı şeyleri anlatıyor gibi. Çünkü O’Keefe çalıştırıcı olduktan sonra Micky maç kazanıyor. Ama bu kısımlarda O’Keefe’nin etkisi neredeyse değinilmiyor. Seyircinin güçlü dürtüleri varsa bu kısımları anlar. Hele ... Devamı
O’Keefe bize bazı şeyleri anlatıyor gibi. Çünkü O’Keefe çalıştırıcı olduktan sonra Micky maç kazanıyor. Ama bu kısımlarda O’Keefe’nin etkisi neredeyse değinilmiyor. Seyircinin güçlü dürtüleri varsa bu kısımları anlar. Hele ... Devamı
Senarist, yönetmen ve olayın gerçek kahramanı arasında nasıl bir anlaşma yapıldı bilmiyorum ama gerçek kahramanın filmin yansıtılma şekliyle ilgili özel bir şartı olduğu kaygısındayım. Çünkü ailenin ve ağabeyin Micky’nin hayatını ve kariyerini bayağı bir hırpalama durumu var. Lakin filmde bu kısımların nasıl gösterildiği aşikar. Filmde, kahramanın ailesine yönelik tavırlarından, duymuş olduğum bu kuşkuya dayanak oluşturacak birçok sahne var. Yani gerçek Micky, bu film yüzünden ailesiyle arasının eski sebeplerden bozulmasını istememiş gibi. Çünkü Micky sırf bu yüzden hayatının ve kariyerinin 10 yılını ezik geçirdi. Ve ailesi ise filmin bize yansıttığı kadarıyla bu durumları, ciddi boyutlara taşıyacak kapasiteye hakim.
O’Keefe bize bazı şeyleri anlatıyor gibi. Çünkü O’Keefe çalıştırıcı olduktan sonra Micky maç kazanıyor. Ama bu kısımlarda O’Keefe’nin etkisi neredeyse değinilmiyor. Seyircinin güçlü dürtüleri varsa bu kısımları anlar. Hele hele Dick’in geri dönüşüyle birlikte O’Keefe tamamen siliniyor.
Olaylar öyle bir anlatılıyor ki tamamlanan tek şey boksörün şampiyon olması. Mark Wahlberg’den kaynaklanan bir durum mu bilmiyorum ama başkahramanın duygularına pek girilmiyor. Yukarıdaki anlattığım gerçeği saklama ve gerçek hayatta kimseyi üzmeme nedeninden dolayı, olayların anlatımında geçiştiricilik var. Film kendi içeriğinde, konusunda ve oyuncularında hep geçiştiricilik yapmış. Ha bu geçiştiricilik birçok kişinin hoşuna gidebilir, hatta övgü de alabilir. Vay be nasıl da tarafsız anlatılmış seviyesine bile çıkılabilir. Ama işte burada ki tarafsızlık bile filmin bu şekliyle tartışmaya açık bir sorunu doğurur.
Gerçek bir hayat hikayesini anlatan bu film, bizden birçok gerçeği de saklamış bulunuyor aslında. Bu yüzden mükemmel ötesi bir film olacakken, sadece Christian Bale’nin o muhteşem performansı konuşuluyor.
O’Keefe bize bazı şeyleri anlatıyor gibi. Çünkü O’Keefe çalıştırıcı olduktan sonra Micky maç kazanıyor. Ama bu kısımlarda O’Keefe’nin etkisi neredeyse değinilmiyor. Seyircinin güçlü dürtüleri varsa bu kısımları anlar. Hele hele Dick’in geri dönüşüyle birlikte O’Keefe tamamen siliniyor.
Olaylar öyle bir anlatılıyor ki tamamlanan tek şey boksörün şampiyon olması. Mark Wahlberg’den kaynaklanan bir durum mu bilmiyorum ama başkahramanın duygularına pek girilmiyor. Yukarıdaki anlattığım gerçeği saklama ve gerçek hayatta kimseyi üzmeme nedeninden dolayı, olayların anlatımında geçiştiricilik var. Film kendi içeriğinde, konusunda ve oyuncularında hep geçiştiricilik yapmış. Ha bu geçiştiricilik birçok kişinin hoşuna gidebilir, hatta övgü de alabilir. Vay be nasıl da tarafsız anlatılmış seviyesine bile çıkılabilir. Ama işte burada ki tarafsızlık bile filmin bu şekliyle tartışmaya açık bir sorunu doğurur.
Gerçek bir hayat hikayesini anlatan bu film, bizden birçok gerçeği de saklamış bulunuyor aslında. Bu yüzden mükemmel ötesi bir film olacakken, sadece Christian Bale’nin o muhteşem performansı konuşuluyor.
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
Film aslında bir anlamda belgesel niteliği de taşıyor amerikanın büyük bir kısmının aile yapısını anlattığı için. Film boyunca Micky`nin hayatı üzerinde etkin rol oynamaya çalışan ailesini izledik ama Charlene`nin yaptığıda bundan farksızdı, filmin sonu amerikan rüyasına bağlanmasa daha güzel olabilirdi.
ayrıca bale nasıl bu adam nasıl bir oyuncudur dedirten bir oyunculuk daha sergilemiş.
Puanım: 7
ayrıca bale nasıl bu adam nasıl bir oyuncudur dedirten bir oyunculuk daha sergilemiş.
Puanım: 7
6 puanı geçmeyecek bir film. Sıradan bir konu zaten nerde şu gerçek hikayeden alınmıştır yazısı gördüysek orda film pek iş etmedi. Burda olduğu gibi.
Film bittikten sonra isimleri yazıp maçlarını izlemeli ve kişilerin ne kadar iyi yansıtıldığını görmelisiniz. Bu konuda profesyoneller.
Mesela meksikalı ile yaptığı maçın gerçeği bu :http://www.youtube.com/watch?v=9yzxKAqA6uw
Mesela meksikalı ile yaptığı maçın gerçeği bu :http://www.youtube.com/watch?v=9yzxKAqA6uw
sıradan bir boks filmi(bugüne kadar çekilmiş diğer boks filmlerinden farklı bir yönünü göremedim) christian bale o kadar iyi oynamış ki sanırım o yüzden filmin nasıl geçtiğini anlamadım.Film boyunca gözüm sadece ona odaklanmıştı.
Hakikaten incelemeye, hakkında film yapmaya değer bir hayatmış. Ama nedense bazı noktaların eksik kaldığını hissettim, karakterlerin birbirlerine duydukları kızgınlıklar, nefretler ve sevgiler çok net gösterilmemiş gibi. Yine de oldukça başarılı bir film. Tüm oyunculuklar birbirinden güzel, hele ki filmin sonunda gerçek Micky ve Dicky’yi görünce başrollere başarılı aktarımlarından dolayı hayran kaldım. Filmle ilgili en ilginç gelen noktaysa dövüş sahneleri oldu. Normalde bu tarz filmlerde "esas" dövüşçü merkeze alınarak onun bakış açısıyla, onun duygularıyla verilir sahneler. Bu filmde dövüşlerin televizyondan izlenir gibi kimseyi merkeze almadan gösterilmesi enteresan olmuş. Belki bu yüzden karakterlerin iç dünyalarına uzak kaldık ama ben yine de başarılı bir teknik olduğunu düşünüyorum.
güzel bir biyografi filmi. belli ki filmin oyuncuları da amerikada yaşayan karakyerlerle tanışmış ve onları çok güzel ifade den bir film meydana getirmişler.filmin gerçek karakterleri ve oyuncuları karşılaştıran şu siteye bakabilirsiniz.http://www.chasingthefrog.com/reelfaces/thefighter.php
Bazı filmler vardır sizi gaza getirmesini istersiniz The Fighter da onlardan biri. Filmin gerçek hayattan uyarlama olması da ayrı bir güzellik katmış.
Christian Bale in oyunculuğuna diyecek yok zaten .
Sıkılmadan izlenir.Diğer box filmleri kadar güzel olan bu filmi kaçırmayın derim.
İyi seyirler...
Christian Bale in oyunculuğuna diyecek yok zaten .
Sıkılmadan izlenir.Diğer box filmleri kadar güzel olan bu filmi kaçırmayın derim.
İyi seyirler...
Christan Bale özel hayranlığımdan böyle düşünüyor olabilirim ama bu filmde çok farklı bir ruh halinde sanki gerçekten çapulsuz,bağımlı gibi.Oyunculuk müthiş, konu çok enterasan olmayabilir tabi.
filmde christian bale i tanımakta zorlanmıştım, bu tarz bu filmlerden hoşlanmayanlar, izlerken değil de bittikten sonra seveceksiniz :)
bana gore bu film son yıllarda christian bale in oynadığı butun filmlerin neden guzel olduğunun kanıtı. muthiş mimikler harika bir oyunculuk sergiliyor. izlemeyen varsa mutlaka izlemeli. oyuncluğunun tavan yaptığı filmlerden biri belkide 1.cisi
Filmi öyle bir çekmişler ki, öyle mimikleri öyle anlarda kadraja almışlar ki, kendimi ailenin bir parçası gibi hissettim. Harika ötesi yansıtılmış bir dönem ve uzun süredir izlemediğim bir oyunculuk.
Yapılan yabancı kritiklerde whalberg'e laf edilmiş, ancak sıkıntı karakterde zaten. Ezik, abisinin 'feyk' şanının altında ezilmiş ve silik bir karakter. Buna kötü bir oyunculuk yönetimi denmiş. İyi de karakter o? Aksine yönetmeni de, Whalberg'i de bu aşırı sönük ve ezik kişiliği bu kadar doğru yansıttıkları için ayakta alkışlamak gerekmez mi?
Bunun dışında, sert olacak biraz ama, bu filmde akla gelebilecek herhangi en basit aktör/aktirstin dahil oyunculuğuna, sağ duyusu ile, enine boyuna tarttıktan sonra kötü diyen varsa, hatta en ufak bir kuşkusu dahi varsa, bir daha film izlemesin. Tüm samimiyetimle söylüyorum bunu. Senaryo'yu beğenmemek, karakterlere gıcık olmak ayrı bir şey, gerçekleri çarpıtmak ve görememek bambaşka bir şey.
Ben dah ... Devamı
Yapılan yabancı kritiklerde whalberg'e laf edilmiş, ancak sıkıntı karakterde zaten. Ezik, abisinin 'feyk' şanının altında ezilmiş ve silik bir karakter. Buna kötü bir oyunculuk yönetimi denmiş. İyi de karakter o? Aksine yönetmeni de, Whalberg'i de bu aşırı sönük ve ezik kişiliği bu kadar doğru yansıttıkları için ayakta alkışlamak gerekmez mi?
Bunun dışında, sert olacak biraz ama, bu filmde akla gelebilecek herhangi en basit aktör/aktirstin dahil oyunculuğuna, sağ duyusu ile, enine boyuna tarttıktan sonra kötü diyen varsa, hatta en ufak bir kuşkusu dahi varsa, bir daha film izlemesin. Tüm samimiyetimle söylüyorum bunu. Senaryo'yu beğenmemek, karakterlere gıcık olmak ayrı bir şey, gerçekleri çarpıtmak ve görememek bambaşka bir şey.
Ben dah ... Devamı
Filmi öyle bir çekmişler ki, öyle mimikleri öyle anlarda kadraja almışlar ki, kendimi ailenin bir parçası gibi hissettim. Harika ötesi yansıtılmış bir dönem ve uzun süredir izlemediğim bir oyunculuk.
Yapılan yabancı kritiklerde whalberg'e laf edilmiş, ancak sıkıntı karakterde zaten. Ezik, abisinin 'feyk' şanının altında ezilmiş ve silik bir karakter. Buna kötü bir oyunculuk yönetimi denmiş. İyi de karakter o? Aksine yönetmeni de, Whalberg'i de bu aşırı sönük ve ezik kişiliği bu kadar doğru yansıttıkları için ayakta alkışlamak gerekmez mi?
Bunun dışında, sert olacak biraz ama, bu filmde akla gelebilecek herhangi en basit aktör/aktirstin dahil oyunculuğuna, sağ duyusu ile, enine boyuna tarttıktan sonra kötü diyen varsa, hatta en ufak bir kuşkusu dahi varsa, bir daha film izlemesin. Tüm samimiyetimle söylüyorum bunu. Senaryo'yu beğenmemek, karakterlere gıcık olmak ayrı bir şey, gerçekleri çarpıtmak ve görememek bambaşka bir şey.
Ben daha fazla konuşmayacağım. Film anlatıyor zaten kendisini, kalitesini.
Alkışlayamıyorum, çünkü ellerim parke zeminde, baş aşağı duran vücudumu taşıyor...
85/100
Yapılan yabancı kritiklerde whalberg'e laf edilmiş, ancak sıkıntı karakterde zaten. Ezik, abisinin 'feyk' şanının altında ezilmiş ve silik bir karakter. Buna kötü bir oyunculuk yönetimi denmiş. İyi de karakter o? Aksine yönetmeni de, Whalberg'i de bu aşırı sönük ve ezik kişiliği bu kadar doğru yansıttıkları için ayakta alkışlamak gerekmez mi?
Bunun dışında, sert olacak biraz ama, bu filmde akla gelebilecek herhangi en basit aktör/aktirstin dahil oyunculuğuna, sağ duyusu ile, enine boyuna tarttıktan sonra kötü diyen varsa, hatta en ufak bir kuşkusu dahi varsa, bir daha film izlemesin. Tüm samimiyetimle söylüyorum bunu. Senaryo'yu beğenmemek, karakterlere gıcık olmak ayrı bir şey, gerçekleri çarpıtmak ve görememek bambaşka bir şey.
Ben daha fazla konuşmayacağım. Film anlatıyor zaten kendisini, kalitesini.
Alkışlayamıyorum, çünkü ellerim parke zeminde, baş aşağı duran vücudumu taşıyor...
85/100
İzlenebilecek bi film Christian Bale hiperaktif abi rolünde gerçekten çok iyi:)
Bir Dövüşçünün Aile Dramı
Tür:Dram, Biyografi, Spor
Süre:115 dakika
IMDB Puanı:8.0
Konu:Dövüşçü Mickey Ward'un, uyuşturucu bağımlısı, eski dövüşçü ve aynı zamanda koçluğunu yapan ağabeyi ve ailesiyle ilişkileri filmin odak noktalarından birisi. Aynı zamanda bunların çevresinde nasıl gerçek bir dövüşçü olunabileceğine de çok iyi parmak basan bir film.
Üst üste ikinci günde ikinci biyografiyi izledim. Eskiden sevmezdim bu tip filmleri, şimdi sevmeye başladım. Seçtiğim filmlerin etkisi var sanırım. 127 Hours'dan sonra The Fighter da oldukça iyiydi. Bir kere filmde sıkılmak gibi bir şansınız yok. Hani başlangıçta, konu oturmaz falan dersiniz, ama oralarda da sıkılmıyor izleyici. Çünkü Christian Bale oldukça ön planda ve rol seçimi gerçekten harika. Çok iyi iş çıkartıyor. Fevri hareketleri bir açıdan Jack Sparrow'u hatırlatsa da, izleyicinin sıkılmasını engelleyen bir oyunculuk kalitesi göstermiş ... Devamı
Tür:Dram, Biyografi, Spor
Süre:115 dakika
IMDB Puanı:8.0
Konu:Dövüşçü Mickey Ward'un, uyuşturucu bağımlısı, eski dövüşçü ve aynı zamanda koçluğunu yapan ağabeyi ve ailesiyle ilişkileri filmin odak noktalarından birisi. Aynı zamanda bunların çevresinde nasıl gerçek bir dövüşçü olunabileceğine de çok iyi parmak basan bir film.
Üst üste ikinci günde ikinci biyografiyi izledim. Eskiden sevmezdim bu tip filmleri, şimdi sevmeye başladım. Seçtiğim filmlerin etkisi var sanırım. 127 Hours'dan sonra The Fighter da oldukça iyiydi. Bir kere filmde sıkılmak gibi bir şansınız yok. Hani başlangıçta, konu oturmaz falan dersiniz, ama oralarda da sıkılmıyor izleyici. Çünkü Christian Bale oldukça ön planda ve rol seçimi gerçekten harika. Çok iyi iş çıkartıyor. Fevri hareketleri bir açıdan Jack Sparrow'u hatırlatsa da, izleyicinin sıkılmasını engelleyen bir oyunculuk kalitesi göstermiş ... Devamı
Bir Dövüşçünün Aile Dramı
Tür:Dram, Biyografi, Spor
Süre:115 dakika
IMDB Puanı:8.0
Konu:Dövüşçü Mickey Ward'un, uyuşturucu bağımlısı, eski dövüşçü ve aynı zamanda koçluğunu yapan ağabeyi ve ailesiyle ilişkileri filmin odak noktalarından birisi. Aynı zamanda bunların çevresinde nasıl gerçek bir dövüşçü olunabileceğine de çok iyi parmak basan bir film.
Üst üste ikinci günde ikinci biyografiyi izledim. Eskiden sevmezdim bu tip filmleri, şimdi sevmeye başladım. Seçtiğim filmlerin etkisi var sanırım. 127 Hours'dan sonra The Fighter da oldukça iyiydi. Bir kere filmde sıkılmak gibi bir şansınız yok. Hani başlangıçta, konu oturmaz falan dersiniz, ama oralarda da sıkılmıyor izleyici. Çünkü Christian Bale oldukça ön planda ve rol seçimi gerçekten harika. Çok iyi iş çıkartıyor. Fevri hareketleri bir açıdan Jack Sparrow'u hatırlatsa da, izleyicinin sıkılmasını engelleyen bir oyunculuk kalitesi göstermiş burada Bale. Aslında sadece orada değil, filmin başından sonuna kadar oldukça iyiydi. Kaldı ki bu performansıyla En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü de kaptı. Bunu izlemeden önce Geoffrey Rush'ta ısrar ediyordum, ama daha ilk birkaç dakika geçtikten sonra Christian Bale alnının akıyla alıp gitmiş dedim.
Öte yandan filmin aldığı diğer ödüle geçecek olursam; Melissa Leo'dan da kısaca bahsetmek istiyorum. En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu adaylarına baktığımda hayatımın aşklarından birisi olan Helena Bonham Carter'ı gördüğüm anda onun alması gerektiğini düşünüyordum. Tabi bu hem The King's Speech'ten hem de The Fighter'dan önceydi. Ama ikisinden de sonra gayet haklı bir ödül olduğunu kabul edebilirim. Diğer oyunculukları falan görmedim henüz, ama burada kesinlikle Melissa Leo derim. Hatun etkileyiciydi, her açıdan. Özellikle bütün kızları alıp Micky'nin evine gitmesi ve orada Micky ve Charlene ile konuşması oldukça etkileyiciydi. Son bakış hele. Gerçekten inanılmaz.
Öncelikle film izlemeye sadece filmin adına bakarak karar veren arkadaşlara sesleneyim, sakın ismindeki illüzyona aldanmayın. Evet, baş karakter olan Micky bir dövüşçü olabilir ve film boyunca onu genellikle spor salonunda antrenman yaparken veya maç sırasında falan görüyor olabiliriz, fakat kesinlikle filmin içindeki dram ve sürükleyeceği duygu silsilesi, bütün hepsinin üstüne çıkıyor, yok ediyor hatta onları. Olay sadece bir boksörün hayatı değil yani. Bir dövüşçünün, savaşçının hayatı. Ringde rakibine, evinde ailesine, dışarıda kız arkadaşına karşı. Ağabeyi Dicky ise hapishanede karşıtlarına, kendi iç dünyasında kokaine karşı bir duruş sergilemeye çalışıyor.
Baş rolden hiç bahsetmedim. Mark Wahlberg'e gelecek olursam, bir çeşit facia olan Max Payne'den sonra bu filmle onun çıtayı yükselttiğini anlamamak için kör falan olmak lazım. Oyunculuk kalitesi bir yana bu teklifi kabul etmesi de onun için çok iyi olmuş, bunu söylemek gerek. Çünkü film, az önce de söylediğim gibi, dışarıdan görüldüğü gibi değil. Wahlberg'in canlandığı karakter olan Micky, aile içinde arada kalmışlığı fazlasıyla yaşayan, ağabeyinin gölgesinde büyümek zorunda kalan, onun kötü durumlarına bir şekilde girerek kendisini de batıran bir karakter. Bunların yanında da ailesine artık güvenemeyeceğini düşünüyor, yalnızlığı fazlasıyla hissediyor ve kız arkadaşına sığınarak hayatını tekrar kuruyor. Tabi en sonunda derdini anlattığında ailesi, elbette ki, tekrar onun arkasındaki yerini alıyor ve her türlü desteği sağlıyorlar.
Film Amerikan banliyölerindeki bir aile dramının yanı sıra, cahilliği de çok iyi anlatıyor. Burada Melissa Leo'nun ortaya koyduğu kalite de bir kez daha ön plana çıkıyor. Cahillikle bir annenin oğlunu nasıl yanlış yola sürükleyebileceği de işleniyor filmde ve Leo'dan çok iyi bir iş çıkıyor.
Aynı zamanda Amerika'yı tekrardan yeren bir açısı daha var bu filmin, ki o da tabi ki uyuşturucu. Amerikan banliyölerinde uyuşturucunun nasıl kolay dağıtıldığı, kullanıldığı işlenirken, fuhuştan da kısaca bahsediliyor, ama kolaylığını gözden kaçırmamıza izin vermiyorlar.
Filmdeki hikayelerden kısaca bahsetmeye çalıştım, daha da uzatabilirim aslında. Her karakter ince elenip sıkı dokunulmuş çünkü. Sadece her karakter değil, her karakterin her farklı özelliği bile denebilir. Micky'nin sessizliği mesela. Mark Wahlberg'in burada aştığını düşünüyorum. Hiç konuşmayan, her şeyi içine atan bir insanın canlandırılacağı burada gayet iyi anlatılmış. Aynı zamanda Micky'nin babası olan George'un da evdeki tonla kız çocuk ve anne tarafından nasıl dışlandığı, Micky'nin kız arkadaşa Charlene'nin cahilliği... Çoğaltılabilir, örnekler verilebilir. Bütün bunların fazla olmasındaki iyi yan da filmi izleyen herkesin filmden kendisine dair bir şeyler bulabileceği. Herkes bir şeyler bulabilir ve bunda zorluk yaşamaz.
Keşke şansım olsaydı da şu filmden sonra Christian Bale'e bir şapka çıkartsaydım. Gerçekten kaliteli bir oyunculuk sergiledi, hatta bu filmle her türlü role girebileceğini de açıkça belli etti.
Tür:Dram, Biyografi, Spor
Süre:115 dakika
IMDB Puanı:8.0
Konu:Dövüşçü Mickey Ward'un, uyuşturucu bağımlısı, eski dövüşçü ve aynı zamanda koçluğunu yapan ağabeyi ve ailesiyle ilişkileri filmin odak noktalarından birisi. Aynı zamanda bunların çevresinde nasıl gerçek bir dövüşçü olunabileceğine de çok iyi parmak basan bir film.
Üst üste ikinci günde ikinci biyografiyi izledim. Eskiden sevmezdim bu tip filmleri, şimdi sevmeye başladım. Seçtiğim filmlerin etkisi var sanırım. 127 Hours'dan sonra The Fighter da oldukça iyiydi. Bir kere filmde sıkılmak gibi bir şansınız yok. Hani başlangıçta, konu oturmaz falan dersiniz, ama oralarda da sıkılmıyor izleyici. Çünkü Christian Bale oldukça ön planda ve rol seçimi gerçekten harika. Çok iyi iş çıkartıyor. Fevri hareketleri bir açıdan Jack Sparrow'u hatırlatsa da, izleyicinin sıkılmasını engelleyen bir oyunculuk kalitesi göstermiş burada Bale. Aslında sadece orada değil, filmin başından sonuna kadar oldukça iyiydi. Kaldı ki bu performansıyla En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü de kaptı. Bunu izlemeden önce Geoffrey Rush'ta ısrar ediyordum, ama daha ilk birkaç dakika geçtikten sonra Christian Bale alnının akıyla alıp gitmiş dedim.
Öte yandan filmin aldığı diğer ödüle geçecek olursam; Melissa Leo'dan da kısaca bahsetmek istiyorum. En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu adaylarına baktığımda hayatımın aşklarından birisi olan Helena Bonham Carter'ı gördüğüm anda onun alması gerektiğini düşünüyordum. Tabi bu hem The King's Speech'ten hem de The Fighter'dan önceydi. Ama ikisinden de sonra gayet haklı bir ödül olduğunu kabul edebilirim. Diğer oyunculukları falan görmedim henüz, ama burada kesinlikle Melissa Leo derim. Hatun etkileyiciydi, her açıdan. Özellikle bütün kızları alıp Micky'nin evine gitmesi ve orada Micky ve Charlene ile konuşması oldukça etkileyiciydi. Son bakış hele. Gerçekten inanılmaz.
Öncelikle film izlemeye sadece filmin adına bakarak karar veren arkadaşlara sesleneyim, sakın ismindeki illüzyona aldanmayın. Evet, baş karakter olan Micky bir dövüşçü olabilir ve film boyunca onu genellikle spor salonunda antrenman yaparken veya maç sırasında falan görüyor olabiliriz, fakat kesinlikle filmin içindeki dram ve sürükleyeceği duygu silsilesi, bütün hepsinin üstüne çıkıyor, yok ediyor hatta onları. Olay sadece bir boksörün hayatı değil yani. Bir dövüşçünün, savaşçının hayatı. Ringde rakibine, evinde ailesine, dışarıda kız arkadaşına karşı. Ağabeyi Dicky ise hapishanede karşıtlarına, kendi iç dünyasında kokaine karşı bir duruş sergilemeye çalışıyor.
Baş rolden hiç bahsetmedim. Mark Wahlberg'e gelecek olursam, bir çeşit facia olan Max Payne'den sonra bu filmle onun çıtayı yükselttiğini anlamamak için kör falan olmak lazım. Oyunculuk kalitesi bir yana bu teklifi kabul etmesi de onun için çok iyi olmuş, bunu söylemek gerek. Çünkü film, az önce de söylediğim gibi, dışarıdan görüldüğü gibi değil. Wahlberg'in canlandığı karakter olan Micky, aile içinde arada kalmışlığı fazlasıyla yaşayan, ağabeyinin gölgesinde büyümek zorunda kalan, onun kötü durumlarına bir şekilde girerek kendisini de batıran bir karakter. Bunların yanında da ailesine artık güvenemeyeceğini düşünüyor, yalnızlığı fazlasıyla hissediyor ve kız arkadaşına sığınarak hayatını tekrar kuruyor. Tabi en sonunda derdini anlattığında ailesi, elbette ki, tekrar onun arkasındaki yerini alıyor ve her türlü desteği sağlıyorlar.
Film Amerikan banliyölerindeki bir aile dramının yanı sıra, cahilliği de çok iyi anlatıyor. Burada Melissa Leo'nun ortaya koyduğu kalite de bir kez daha ön plana çıkıyor. Cahillikle bir annenin oğlunu nasıl yanlış yola sürükleyebileceği de işleniyor filmde ve Leo'dan çok iyi bir iş çıkıyor.
Aynı zamanda Amerika'yı tekrardan yeren bir açısı daha var bu filmin, ki o da tabi ki uyuşturucu. Amerikan banliyölerinde uyuşturucunun nasıl kolay dağıtıldığı, kullanıldığı işlenirken, fuhuştan da kısaca bahsediliyor, ama kolaylığını gözden kaçırmamıza izin vermiyorlar.
Filmdeki hikayelerden kısaca bahsetmeye çalıştım, daha da uzatabilirim aslında. Her karakter ince elenip sıkı dokunulmuş çünkü. Sadece her karakter değil, her karakterin her farklı özelliği bile denebilir. Micky'nin sessizliği mesela. Mark Wahlberg'in burada aştığını düşünüyorum. Hiç konuşmayan, her şeyi içine atan bir insanın canlandırılacağı burada gayet iyi anlatılmış. Aynı zamanda Micky'nin babası olan George'un da evdeki tonla kız çocuk ve anne tarafından nasıl dışlandığı, Micky'nin kız arkadaşa Charlene'nin cahilliği... Çoğaltılabilir, örnekler verilebilir. Bütün bunların fazla olmasındaki iyi yan da filmi izleyen herkesin filmden kendisine dair bir şeyler bulabileceği. Herkes bir şeyler bulabilir ve bunda zorluk yaşamaz.
Keşke şansım olsaydı da şu filmden sonra Christian Bale'e bir şapka çıkartsaydım. Gerçekten kaliteli bir oyunculuk sergiledi, hatta bu filmle her türlü role girebileceğini de açıkça belli etti.
krisçın beyl'in oyunculuğu muhteşem tek kelimeyle. mutlaka izlenmeli diyorum...
boks filmin görünen konusu ama asıl olay süt kuzusu olan bir adamın abisine ve annesine karşı verdiği varoluş mücadelesi, onların dümen suyundan çıkma hikayesi. sevgili olmasa yapamazmış ama...
boks filmin görünen konusu ama asıl olay süt kuzusu olan bir adamın abisine ve annesine karşı verdiği varoluş mücadelesi, onların dümen suyundan çıkma hikayesi. sevgili olmasa yapamazmış ama...
Dövüşçü filmine Benzer Film ekliyorsun.
Dövüşçü filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Dövüşçü filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL